HABER MERKEZİ - Kuzey ve Doğu Suriye’deki Kürt güçler arasında süren ulusal birlik görüşmeleri, varılan mutabakata rağmen ENKS’nin yaklaşımı nedeniyle kaygan bir zemin üzerinde ilerliyor. ENKS, öne sürdüğü şartlarla ulusal birlik konusunda adeta ayak diretiyor.
Türkiye ile Fransa arasında karikatür krizi üzerinden başlayan gerilim, iki ülkenin karşılıklı olarak büyükelçilerini istişarelerde bulunmak üzere geri çağırmasının ardından boykot kararlarına uzandı. AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın geçtiğimiz hafta sonu Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’u sert sözlerle hedef almasının görünürdeki nedeni Hz. Muhammed karikatürü üzerinden Müslümanlara saygısızlık olsa da perde arkasındaki asıl neden Fransa’nın Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi ile olan yakın ilişkileri.
Nitekim Macron’a yönelik "Bu zatın İslam ile Müslümanlarla derdi nedir? Macron'un zihinsel olarak tedaviye ihtiyacı var” sözlerini sarf eden Erdoğan, konuşmasının devamında Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi’ne yönelik tehditlerini sürdürdü.
Erdoğan’ı böylesine öfkelendiren ise, Suriye’de iç savaşın başladığı 2011 yılından sonra Esad rejimi ve küresel güçlere payanda olmak yerine kendi yolunu çizen Özerk Yönetimin, ülke içerisinde Kürt siyasetine yönelik izlenen “Çöktürme Planı” ile uyumlu biçimde Türkiye’nin bölgeye yönelik işgale dönüşen askeri operasyonları, siyasi ve ekonomik baskılarına rağmen giderek güçlenmesi.
Türkiye’nin tüm engelleme çabalarına rağmen Kürt ulusal birliğinin sağlanması konusundaki beklentiler doğrultusunda bölgedeki 25 siyasi parti ve hareket, Mayıs 2020'de Qamişlo'da gerçekleştirilen toplantıyla “Partiyên Yekîtiya Niştimanî ya Kurd (PYNK-Kürt Ulusal Birliği Partileri)” çatısı altında bir araya geldiklerini duyurdu. Oluşturulan bu birliğin ilk adımı ise, Türkiye’nin yakın ilişki içerisinde bulunduğu Suriye Kürt Ulusal Konseyi (ENKS) ile başlatılan görüşmeler sonucunda 2014 tarihli Duhok Anlaşması kapsamında 17 Haziran 2020'de mutabakata varılması oldu.
MÜZAKERELER PAMUK İPLİĞİNE BAĞLI
Lozan Antlaşması ile toprakları dört parçaya bölünüp, Türkiye, İran ve Irak parçalarında yaşayan Kürtler için “Rojava” olarak adlandırdıkları topraklarda atılan bu adım, ulusal birliğin inşasına dair umudu filizlendirse de, kurulan temaslar pamuk ipliğine bağlı. Nedeni ise müzakerelerin sürdüğü Suriye Kürt Ulusal Konseyi’nin (ENKS) yaklaşımı ve öne sürdüğü şartlar.
Zorlu koşullar içerisinde inşa sürecinde yer alan güçler arasında yer almanın ötesinde tam karşı cephesinde yer almasına rağmen Özerk Yönetim’in Kürt ulusal birliği için bugün yönetimi paylaşmayı teklif ettiği ENKS nedir, ne zaman ve nerede kuruldu, Türkiye ile ilişkileri hangi boyutta, Özerk Yönetime dair şimdiye kadar nasıl bir pozisyon aldı?
MERKEZİ HEWLER'DE
Suriye’de başlayan iç savaşın akabinde 26 Ekim 2011'de kurulan ENKS’nin merkezi, Federe Kürdistan Bölgesi’nin Hewler kentinde bulunuyor. KDP Lideri Mesut Barzani’nin desteğinde faaliyet gösteren konseyin başkanlığına 2017’de yapılan son kongrede Suriye Kürdistan Demokrat Partisi (PDK-S) Sekreteri Siûd Mela getirildi.
Kurulduğu günden bu yana Türkiye’nin açıktan desteğini arkasına alan ENKS, yakın zamana kadar yine Türkiye’nin oluşturduğu Suriye Muhalif ve Devrimci Güçler Ulusal Koalisyonu’nun (SMDK) bileşenlerinden biri olarak yönetiminde yer aldı.
Konuşlanılan bu siyasi hat doğrultusunda kuruluş sürecinden itibaren Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetim’in karşısında yer alıp, karalama kampanyası yürütülen ENKS’nin büroları, meşruluğunu tanımadığını bölge yönetimi tarafından 2017 yılında kapatıldı.
EFRÎN PAZARLIĞI
ENKS’nin bu tutumu 20 Ocak 2018’de bu yana Türkiye’nin işgali altında bulunan Efrîn operasyonunda da kendisini gösterdi. Öyle ki ENKS’li yöneticilerin operasyon öncesinde MİT yetkilileriyle bir araya geldiği, yine ENKS’ye bağlı bazı silahlı grupların doğrudan operasyona katıldığı yönünde kimi bilgiler kamuoyuna yansıdı.
ENKS üyesi Fuad Aliko da, Efrîn işgali sonrasında Antep'te gerçekleştirdikleri toplantıda “Türkiye ile Efrîn halkının kendi kentini yönetmesi için anlaşma sağlandığını” ifade etti. Fakat süreç Türkiye’nin Efrîn’i kendi kontrolüne bırakacağı beklentisindeki ENKS’nin istediği gibi ilerlemedi. Öyle ki Efrîn’de gerçekleştirilen hak ihlalleri ENKS üyelerine kadar uzandı. Bu durum ENKS ile Türkiye’nin ilişkilerine de yansıdı. ENKS’nin bir önceki dönem başkanı olan Dış İlişkiler Komitesi Üyesi İbrahim Biro, Mayıs 2019 da verdiği bir demecinde Türkiye destekli silahlı grupların Efrîn’deki ihlallerine tepki gösterdikleri için Türkiye ile olan ilişkilerinin zayıfladığını ifade etti. O dönem kimi yöneticileri sınır dışı edilmesine rağmen ENKS’liler Türkiye ile ilişkilerini koparmamaya gayret gösterdi.
3 AYRI KANAT VAR
ENKS sanılanın aksine yekpare bir oluşum değil. Mevcut ilişkiler, yürütülen politikalar, gösterilen reflekslere bakıldığında içesinde 3 farklı kanat mevcut. Bu kanatlar Türkiye, Barzani Ailesi ve Rojava’daki yapılardan müteşekkil.
Bu kanatların var olmasına rağmen ENKS ile ulusal birlik zeminin oluşturulması kapsamındaki ilk temas Demokratik Suriye Güçleri (QSD) Genel Komutanı Mazlum Abdi arasında 10 Kasım 2019’da gerçekleşti. Bu görüşmede ENKS Başkanlık Konseyi Özerk Yönetim ve PYD ile anlaşmaya varılmasına dair önerilerini Mazlum Abdi’ye iletti.
KOBANÊ'DE BÜRO AÇILDI
Özerk Yönetim, kurulan bu temasın hemen ardından ENKS’nin siyasi faaliyetlerinin önündeki tüm engelleri kaldırdığını duyurdu. Bu kararla birlikte ENKS, üç yıl aradan sonra 6 Şubat 2020’de Kobanê’de büro açtı.
Kürt güçler arasında atılan bu adımlarla ilişkilerin güçlenmesi, Türkiye’yi rahatsız etti. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, 19 Şubat’ta o zamana kadar Efrîn üzerinden ters düşülen ENKS temsilcileriyle Ankara’da görüştü. Çavuşoğlu, bu görüşmeye dair açıklamasında “Suriyeli Kürtlerin meşru temsilcisi Suriye Kürt Ulusal Konseyi heyetiyle görüştük. Suriye Ulusal Koalisyonu içindeki ve siyasi süreçteki rollerini desteklediğimizi belirttik. Kürtlere en büyük zararı terör örgütü PKK/YPG’nin verdiğini vurguladık” ifadelerini kullandı.
İLK TEMAS MAZLUM ABDİ İLE
Ulusal birlik yolunda Mazlum Abdi ve ENKS ile kurulan ilişki, Mayıs ayından itibaren kurulan Kürt Ulusal Birliği Partileri (PYNK) tarafından yürütülmeye başlandı. Heyetler arasında gerçekleşen görüşmeler sonucunda 16 Haziran’da taraflar 2014 Duhok Anlaşması üzerinde mutabakata varıldı. Taraflar tarafından yapılan ortak açıklamada mutabakatın önemi “Her iki heyet Suriye’de Kürt birliği ve ortaklığına vurgu yapmış ve bu adım, daha büyük bir anlaşma ile tüm Suriye halkları ve Kürt halkının menfaatlerini koruyacak pratik ortaklığın tarihi adımı olmuştur” sözleriyle dile getirildi.
DUHOK ANLAŞMASI NE İÇERİYOR?
Söz konusu Duhok Anlaşması, Türkiye’de başlatılan çözüm sürecinin etkisiyle Ankara, Diyarbakır ve Brüksel'de düzenlenen Kürt Ulusal Konferanslarının sonrasında imzalandı. Hewler’de yapılması planlanan dördüncü konferans ise, delege sayısı konusunda yaşanan anlaşmazlık üzerine Mesut Barzani'nin bu yöndeki tutumuyla yapılamamıştı. Buna rağmen 2014 yılında Duhok’ta bir araya gelen ENKS ve Demokratik Toplum Hareketi (TEV-DEM) heyetleri, 9 gün boyunca süren görüşmelerin ardından ortak yönetim, ortak güç ve siyasi birlik başlıklarında 23 Ekim günü anlaşmaya vardı. Anlaşma ile Rojava’da kurulması planlanan “Siyasi Karar Mekanizması”nda yer alacak isimlerin 12’si TEV-DEM’den, 12’si ENKS’den olmak üzere toplam 24 kişinin seçilmesi konusunda uzlaşıldı. 6 bağımsız üye ise bu 24 kişi tarafından belirlenecekti. Yine askeri güçlerin ortaklaşması ve saldırılara karşı savunmanın YPG ile birlikte koordine edilmesi, ileriki aşamada da askeri birliklerin birleştirilmesi için bir heyet kurulması kararlaştırılmıştı.
SMDK İLE İLİŞKİLER
ENKS’nin Duhok Anlaşması temelinde PYNK ile mutabakata varması, üyesi olduğu Türkiye destekli Suriye Muhalif ve Devrimci Güçler Ulusal Koalisyonu’nda (SMDK) rahatsızlığa neden oldu. Geçtiğimiz 27 Temmuz günü gerçekleşen toplantıda SMDK üyeleri, ENKS yönetiminden müzakerelere dair bilgi istedi.
SMDK’ye ait resmi internet sitesinde (https://tr.etilaf.org/haberler/koalisyon-haberleri/smdk-ve-enks-yonetimi-ortak-konulari-ele-aldi) halen yer alan bilgilere göre; SMDK ve Suriye Müzakere Heyeti’ndeki (SMH) üyeliklerini korumayı sürdüreceklerini dile getiren ENKS üyeleri, müzakerelerin ana ekseninin “PYD ile PKK arasındaki irtibatın koparılması” olduğunu açıkça ifade etti. ENKS üyeleri, aynı görüşmede Dera Zor ve Rakka dahil bölgenin yine kendi halkı tarafından yönetilmesini hedeflediklerini de kaydetti.
Bu görüşmeden yaklaşık iki ay sonra SMDK Başkanı Nasr Al Hariri, konseyin ENKS’li üyesi Hewas Agid’i yönetimden çıkarıp, yerine Arap bir üye seçti.
BİRLİK İÇİN ÖNE SÜRÜLER ŞARTLAR
Bir yandan bu gelişmeler yaşanırken, PYNK ile Duhok Anlaşması temelinde varılan mutabakata rağmen ENKS, öne sürdüğü şartlarla ulusal birlik konusunda bugün adeta ayak diretir bir pozisyonda duruyor. Bu tutum ENKS Dış İlişkiler Komitesi Üyesi İbrahim Biro’nun 20 Eylül’de verdiği demecinde kendisini gösterdi. 5 ana konuda anlaşmazlık yaşadıklarını dile getiren Biro, bunlara dair şunları söyledi: “Tartışmalı konular arasında; PKK sorunu, eğitim, zorunlu askerlik, sosyal sözleşme ve tutuklular sorunu yer alıyor. Eğer bu önemli konular netleştirilmezse bu anlaşma sağlanmayacaktır. PKK'nin Rojava’daki varlığı halkımız için tehlikelidir. PKK, Rojava'da kalarak Suriye rejimine, Türkiye ve ABD'ye burada olduğuna dair mesaj veriyor. Tüm yabancı güçler Suriye'den çekileceği için, PYD ile HSD, PKK ile ilişkilerini ve pozisyonlarını netleştirmelidir.”
ENKS yetkilisi, aynı demecinde Roj Peşmergeleri’nin dönüşünün sağlanması ve bu durumun uluslararası ve bölgesel güçler tarafından korunması gerektiğini de kaydetti.
ÖZERK YÖNETİMİN ÇÖZÜM ISRARI
Bu taleplerde bulunan ENKS, bugüne dek siyasi-askeri çözümü sağlayacak bir proje ortaya koyamasa da, Özerk Yönetim Rojava’da ulusal birliğin sağlanması için büyük bir çaba ve fedakarlık içerisinde. PYD Eş Başkanlık Konseyi Üyesi Aldar Xelîl, geçtiğimiz 26 Eylül’de verdiği demecinde ENKS ile yürüttükleri müzakerelerin ikinci aşamasında ele alınan başlıca konuların kurulması planlanan “Kürt Yüksek Mercii” ile birlikte yönetim ve savunma meselesi olduğunu ifade etti.
Kürt Yüksek Mercii’nin Rojava’daki Kürt kamuoyunun temsilciliği rolünü üstleneceğini belirten Xelîl, “Kürt Yüksek Mercii içinde herkesin yer almasını istedik. Bu temelde PYNK’nin ve ENKS’nin yüzde 40’ar temsiliyetle, geri kalan yüzde 20’lik kotanın ise PYNK ve ENKS dışındaki partilerden oluşması konusunda mutabık kaldık. Bu yüzde 20’lik kısmın belirlenmesine ilişkin birçok tartışma yürüttük. Son olarak kalan kotanın yarı yarıya PYNK ve ENKS tarafından önerilen isimlerle belirlenmesi konusunda anlaştık. Sayı olarak belirtecek olursak Mercii’deki toplam üye sayısı 40 olacak. 16’şar kişi PYNK ve ENKS’den olacak. Kalan 8 kişinin de 4’ü PYNK, 4’ü de ENKS tarafından belirlenecek” demişti.
Özerk Yönetim'in ulusal birliğin sağlanması konusunda sergilediği bu yaklaşım ve sunduğu çözüm önerilerinin ENKS cephesinde nasıl karşılandığı sorusunun cevabı henüz yanıtsız. Bu durumun nedenlerinden biri ise ENKS'nin ilişkili olduğu güçlerin her birinin hesaplarının farklı olması.
MA / Ömer Çelik