HABER MERKEZİ - Türk Lirası’nın kan kaybetmesiyle kontrolü kaybeden ve krizi izlemekle kalan Saray yönetiminin önünde iki yol var: Ya istifa yada erken seçim.
AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın inşa ettiği diktatoryanın kuyruğu titriyor. Tek adam yönetimi döviz krizi, enflasyon, devalüasyon ve faiz bataklığına saplandı. Bu komedya, uluslararası toplumun gözünden kaçmıyor.
DON KİŞOT İLE SANCHO PANZA
Beştepe’nin rehin aldığı Türkiye ekonomisi her geçen gün çöküyor. Tıpkı karanlıkta anlamsızca koşan bir çocuk gibi. Bir logardan çıkıp diğerine düşüyor. AKP-MHP ortaklığıyla inşa edilen “mutlak monarşist” sistem, her tarafında sızıntı veren bir doğalgaz boru hattı gibi. Biri Don Kişot diğeri ise ona yaverlik yapan Sancho Panza. Dümenin başındaki, tıpkı Don Kişot gibi “meczup” bir hava içinde. Kendini “şövalye” olarak görüyor. Şövalye romanlarını okuyarak büyümüş çünkü. Mızrağını yel değirmenlerine saplıyor. Sancho Panza ise onun hamiliğini yapıyor ve mızrağının tozunu alıyor. Cervantes’in kulakları çınlasın.
PRUVA RÜZGÂRI
Geminin rotasında iki rüzgâr var. Biri kuyruk rüzgârı (tailwind), diğeri ise pruva rüzgârı (headwind). Pruva rüzgârı geminin yol almasını engeller. Geminin hareket yönüne karşı eser. Erdoğan yönetimi pruva rüzgârıdır. Geminin önünde bir engeldir. TL’nin yaşadığı “depresif durum” bunun en önemli göstergesidir. Döviz krizi artık müzminleşti. Kur krizi, enflasyon ve faiz içinde kıvranan çaresiz ve çürümüş bir rejim var karşımızda. Bir lastiğin içinde dönen sincap gibi. Neymiş, ucuz işgücü yaratarak ekonomiyi büyüteceklermiş. Kendi halkını daha ucuza çalışan birer “köle” haline getirme ülküsü yani. Yerli üretim, ihracatı arttırma, teknoloji ve inovasyona yatırım bu rejim için çok anlam ifade etmiyor. Bakmayın siz ucuz işgücü yaratma tarzından söz oyunlarına. Beştepe’nin son dönemde Merkez Bankası, Hazine ve Maliye Bakanlığı’nda “azlettiği” memurları saymaktan yorulduk. Motoru bozuk aracı, şoför değiştirerek hareket ettirmeye çalışmak tam da budur. Saray, devleti yönetemediğini ele veriyor aslında.
MERKEZİYETÇİ POLİTİKA
Beştepe’nin sahip olduğu “raison d’etat” (devlet aklı), hiç şüphesiz uluslararası toplumun da gündeminde. Kargaların bile güldüğü ekonomik model, Foreign Policy’den Colm Quin tarafından kaleme alınıyor. Halk ekmek kuyruklarını ve benzin istasyonlarındaki durgunluğu konu edinen Quin, Erdoğan’ın 2017 referandumundan sonra uyguladığı merkeziyetçi politikanın ekonomide belirleyici olduğunu; polis, asker ve yargı üzerindeki kontrolün normalleşmeyi engellediğini yazıyor. Muhalefetin 2023 seçimlerine kadar gidişata müdahale edemeyecek durumda olduğunu aktaran Colm Quin, parlamenter sisteme geçişin dahi kısa sürede sorunları çözmeyeceğini ileri sürüyor.
ERDOĞAN BİLDİĞİNİ OKUYOR
Yılan balığı gibi kayganlaşan Türkiye ekonomisinin ele alındığı mecralardan biri de The New York Times. Gazetenin küresel ekonomi muhabirlerinden Patricia Cohen, Erdoğan’ın Türkiye içinde ve dışında ekonomistlerin uyarılarına rağmen faizleri indirmekte ısrar ettiğini, bunun son günlerdeki krizi daha da hızlandırdığını belirtiyor. Halkın Merkez Bankası’ndan enflasyonu kontrol etmesini ve faiz oranlarını ayarlamasını beklediğini yazan gazeteci Cohen, Erdoğan’ın buna izin vermediğini, birçok Merkez Bankası başkanını, Hazine ve Maliye bakanını değiştirdiğini kaydediyor.
KOKUŞMUŞ TAVUK KÜMESİ
Çanlar artık saray rejimi için çalıyor. Kokuşmuş bir tavuk kümesine döndü. Klientalizm (kayırmacılık) ve rüşvetçiliğin bedeli ağır olacak. Roboski’nin emrini vermek, çözüm sürecini baltalamak, Berkin Elvan’ı meydanda yuhalatmak, Ali İsmail Korkmaz’ı öldüren polise emir vermek, Reza Zarrab’ın ailesine rüşvet karşılığı vatandaşlık vermek, rüşvet alan bakanları yüce divana göndermemek, Taybet Ana’nın cenazesini 7 gün sokakta bekletmek, DAİŞ’e silah göndermek, Kürt belediyelerine kayyım atamak, Kürt halkının varlıklarını hortumlamak, Zarokistanı müftülüğe devretmek, Boğaziçi Üniversitesi’ne kayyım atamak, uyuşturucu kaçakçısı Naci Zindaşti’yi rüşvet karşılığı tahliye etmek, Saray’da ejder meyveli smoothie yemenin bedeli ağır olacak.
MA / İsmet Konak