Suriye'de 'yabancı unsur' kim?

img
HABER MERKEZİ - Türkiye, Kürt güçlerini kastederek sıklıkla “Yabancı unsurlar Suriye’den çıkarılmalı” diyedursun, HTŞ ve ÖSO bünyesinde Türkiye’nin tabiriyle birçok ülkeden binlerce “yabancı unsur” bulunuyor ve bazıları Colani tarafından kritik göreve getirildi. 
 
Heyet Tahrir el-Şam’ın (HTŞ) Suriye’de yönetimi ele geçirmesinden sonra başlayan yeniden yapılanma tartışmaları sürüyor. Ülkenin temel dinamikleri olan Kuzey ve Doğu Suriye halkları, Dürziler, Aleviler merkeziyetçi yapıyı reddedip yerinden yönetim talep etseler de, Türkiye'nin açıktan desteklediği HTŞ, liderini cumhurbaşkanı ilan edip, merkeziyetçi devlet yapılanmasına koyuldu. Eşzamanlı olarak farklı inanç ve kimlikleri olan yurttaşlar katliam tehdidiyle yüz yüze bırakıldı. 
 
Kürtleri statüsüz bırakmak koşuluyla HTŞ'ye sınırsız destek açıklamaları yapan Türkiye ise, Kuzey ve Doğu Suriye'nin savunma gücü olan Demokratik Suriye Güçleri (QSD) içerisindeki “yabancı unsurların” derhal Suriye'yi terk etmesini dayatıyor. “Yabancı unsur” ile kast ettiklerinin ise, Suriyeli ve diğer parçalardan Kürtler olduğunu gizleme gereği de duymuyor. Ancak sahanın gerçeklerine bakıldığında "Yabancı unsurların" QSD içerisinde değil, HTŞ ve Türkiye himayesindeki Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) gruplarının bünyesinde olduğu net bir şekilde ortaya çıkıyor.
 
DÜNYANIN HER TARAFINDAN GETİRDİLER
 
2011 yılında Suriye’de başlayan iç savaşla birlikte El Kaide ve ona bağlı Cebhet El Nusra ve DAİŞ’in Suriye’de örgütlenmeleri için yabancı ülkelerde bulunan cihadistlere yönelik çağrılar yapıldı ve çok sayıda radikal cihadist “Hicreti Cihad” adı altında Suriye’ye akın etti. Türkiye ile ortak hareket eden Cebhet El Nusra, DAİŞ’li çok sayıda cihadist Suriye’ye akın ederek önce El Nusra çatısı altında, daha sonra da MİT eliyle kurulan ÖSO bünyesine girdiler. Suriye dosyasıyla ilgilenen uluslararası devletler de, bunların etki alanını daraltmak için Suriye’nin kuzeyindeki bölgelere, özellikle de İdlib’e topladı. Suudi Arabistan, Mısır, Tunus, Cezayir, Ürdün, Sudan, Birleşik Arap Emirlikleri, Çin (Uygur-Doğu Türkistan), Çeçenistan, Almanya, Sırbistan, Makedonya, Fransa gibi ülkelerden 7 bin radikal cihadist, aileleriyle birlikte Suriye’nin kuzey bölgesine yerleştirildi. 
Bunların çoğu El Nusra öncülüğünde HTŞ’nin kurulmasıyla birlikte bu forma girerken, bazıları da özellikle Uygurlular, Türkiye’ye bağlı ÖSO denetimine girdi. Bu gruplar şöyle: “Türkistanlı (Uygur) İslam Partisi, Abura El Bani, Çeçen Taburu, Muhciri Ehil Elsuna Hareketi, Melahım Eltektikiye Taburu, Fransa Xuraba Grubu, Ensar El İslam Taburu, Özbek Taburu, Horaseddin Hareketi.” 
 
TÜRKİSTAN İSLAM PARTİSİ
 
Türkistanlı (Uygur) İslam Partisi; radikal İslami bir grup olarak tanınıyor ve Uygur dili konuşuluyor. 2013 yılında Çin’in denetiminde bulunan Doğu Türkistan’ın Şinciyanx bölgesinden Suriye’nin İdlib kırsalında Cisir Elşixur, Çiyayê Turkmen, Çiyayê Kurdan, Eriha ilçesi ve daha sonra da Efrîn’in işgalinden sonra Cindiris, Basutê, Kîmarê, Burc Ebdalo ilçe ve kasabalarına dağıldılar. Bu grubun liderinin 2017 yılında Cisir El Şixur kasabasında Rus uçaklar tarafından bombalanarak öldürülmesi ardından, yerine Ebu İbrahim Mensur El Turkistani geçti. Alınan son bilgilere göre, Uygur’dan Suriye’ye geçen 3 bin 550 aile bulunuyor. 
 
Bu grubun üyeleri ve ailelerinin finansı ağır silahlar dahil Türk devleti ve o dönemin İdlib’deki HTŞ’ye bağlı Enkaz Hükümeti tarafından sağlanıyor. Baas rejiminin yıkılmasıyla birlikte bu gruplar yeni savunma bakanlığına bağlılıklarını belirttiler. Bu grup, Rusya, Çin, İran, Suriye, Amerika ve Britanya devletlerinin “terör listesi”nde yer alıyordu. Ancak 2020 yılında ABD, Çin’e karşı hamle olarak bu grubu “terör listesi”nden çıkardı. MİT ile ilişkileri güçlü olan bu grup, başta Efrîn olmak üzere Serêkaniyê, Girê Spi işgallerine katıldı. Zap operasyonunda tıkanan Türkiye, 2024 yılında 500 kişilik bir grubu Federe Kürdistan Bölgesi’nde KDP’ye bağlı askeri üslerde konuşlandırdı. Bunun yanı sıra Suriye’de bulunan uluslararası ve bölgesel hemen hemen tüm güçler kendi çıkarları doğrultusunda bu grubu kullandı. HTŞ bunları Rus güçlerine karşı kullanırken, Esad rejim güçleri de Çin’in imkanlarından faydalanmak için bu grupları yok etmek amacıyla sürekli destek görüşmeleri yapıyordu. Amerika’da, Çin’in Ortadoğu’da yayılmasını engellemek amacıyla bu grubu “terör listesi”nden çıkardı ve Suriye dosyasına bakan Amerika yetkililerinden Ceyms Cefri bu grup lideri ile iki kez bizzat görüşme yaptı.  
 
FRANSA XURABA GRUBU
 
Afrika’dan Senegal doğumlu Omer Omısin olarak tanınan Ömer Dabi liderliğinde kurulan bu grup, Tunus, Cezayir, Fransa, Belçika, Mexrib doğumlu olan grup üyelerin tümü Fransız dillini konuşuyor. Bu grup daha çok Lazikiye, Çiyaye Turkmen ve Çiyaye Kurdan bölgesinde konuşlandırılıyor. DAİŞ, El Kaide’den ayrıldıklarını açıkladıktan sonra bu grup El Kaide ile devam edeceklerini belirtti. Ancak 2014 yılında bu grubun üyelerinin çoğu DAİŞ’e katıldı. DAİŞ yenildikten sonra bu grup tekrardan toparlandı. Buna rağmen ABD, bu grubu 2016 yılında “terör listesi”ne aldı. Grubun üye sayısı tam olarak bilinmemekle birlikte 500-1000 arasında olduğu belirtiliyor. 
 
ENSAR EL İSLAM GRUBU 
 
Lazkiye kırsalında özellikle Kiban Tepesi’nde 2014 yılında kurulan bu grup, daha sonra DAİŞ’e katıldı. Ardından 2018 yılında bu grup üyeleri tekrar toplanarak Horaseddin grubuyla birlikte Ortak Askeri Odasına katıldı. Sayıları ise 500-750 arasında olduğu belirtiliyor. Bu grup üyelerin çoğunluğu Doğu (Rojhilat) ve Güney (Başûr) Kürdistan Kürtlerinden oluşuyor. 
 
ENSAR EL İSLAM FEDAİLERİ GRUBU 
 
Afganistan, Çeçenistan ve Makedonya asıllı olan bu grupları, 2012 Ağustos ayında kuruluşlarını ilan etti. Daha çok Suriye’nin Kuzey ve Rojava bölgesinde Demokratik Özerk Yönetim güçlerine karşı savaşan bir grup. Askeri uzmanlıkları nedeniyle MİT tarafından sürekli yönlendirilen bu grubun lideri Kuzey Makedonya doğumlu Ebu Qutade olarak tanınan Cesari Debol’dur. Bosna Hersek savaşına katılan ve 2013 yılında Suriye’ye gelen Cesari Debol‘u HTŞ lideri Muhammed Colani, Cebhet El Nusra komutanlığına getirdi. Esad rejiminin yıkılmasına kadar ki süreçte Colani’nin askeri danışmanlığını yaptığı ve hala Colani’nin yanında devam ettiği iddia ediliyor. 
 
ÇEÇEN GRUPLARI
 
Ecinad Qoqaz Taburu, Cund El Şam Grubu, Ceyiş El Mucahidin ve El Ensar, Çeçen grubudurlar. Bu gruplar daha çok Halep’in batısında, İdlib ve Sahi Dağı civarında konuşlandırıldı. DAİŞ’in ortaya çıkmasıyla bu grupların çoğu üyesi Ebu Omer Şişani öncülüğünde DAİŞ’e katıldı. Ebu Omer öldürüldükten sonra tekrardan Cund El Şam ve Ecinad Qoqaz gruplarına geri döndüler. 
 
Cund El Şam grubu, liderleri Ebu Mislim El Şişani tarafından 2017 yılında kuruldu. Azerbaycan ve Özbekistan asılı gruplar ile güçlü ilişkileri var. MİT tarafından çok defa Rus güçlerine karşı özel operasyonlar adı altında kullanılırken, denetimden çıkmaları korkusuyla HTŞ bu grubu tasfiye etmeye yönelse de başaramadı. 
 
Ecinad Qoqaz Taburu sorumlusu Rustem Aziyef olarak tanınan Ebdilhekim El Şişani’dir. Bölgede hem MİT, hem de HTŞ tarafından Rus güçlerine karşı çok defa kullanılırken, sayıları 300-500 kişiden oluşan bu grubun birçok üyesi Rusya-Ukrayna savaşına da katıldı. 
 
ÖZBEK GRUBU
 
Özbek El Buxara İmam Taburu, 2013 yılında Halep’in batı ve İdlib kırsalında Ebu Mihemed El Ozbeki tarafından kuruldu. 2014 yılında Ebu Mihemed öldürüldükten sonra, Ebu Sellahadin El Ozbeki adlı kişi liderliğine geldi. 2017 yılında Ebu Sellahadin’in de öldürülmesi ardından, Ebu Sirac El Ozbeki grubun sorumluluğuna getirildi. 
 
Hem Özbek hem de Uygurlu grupların üyeleri, uluslararası güçler tarafından terör listesinde oldukları için kamufle olmak amacıyla Efrîn’de Türkiye tarafından kurulan ve başkanlığını Vehbi Karagöz’ün yaptığı “Beklenen” adlı sivil yardım kuruluşunda yer alıyorlar. 
 
CEPHET EL-NUSRA
 
Cephet El-Nusra, Temmuz 2017’de İdlib vilayetinin büyük kısmının kontrolünü ele geçirdi. Grubun liderliğini Ebû Mihemed El-Colanî yapıyor. Asıl adı Ehmed Husên El-Şerai olan Ebû Mihemed El-Colani aslen Golanlı orta sınıf bir aileden geliyor ve Suriye’nin başkenti Şam’da yaşıyor. El-Colani, gençliğinin ilk yıllarında Irak’a gitti ve Bilad El-Rafideyn’in liderliğindeki El Kaide’ye (2003-2004) katıldı. Colani, 2006 yılında ABD güçleri tarafından sahte kimlik kullandığı gerekçesiyle Irak’ta gözaltına alındı.
 
Cezaevinden çıktıktan bir süre sonra Ebubekir el-Bağdadi tarafından Nusra Cephesi adı altında rejime karşı mücadeleye katılmak üzere bir grupla birlikte Suriye’ye gönderildi. Bu grup o dönem Irak’ta zayıf olmasına rağmen Suriye’de önemli bir lojistik ağına sahipti. Çünkü ABD’nin Irak’a müdahale ettiği süreçte bunun zemini hazırlanmıştı.
 
Kurulduğu dönemde (2011-2012), “Şam Halkı El Nusra Cephesi” üyelerinin çoğu, sahada büyük bir askeri nüfuza sahip olan Suriyeliler ve Iraklılardan oluşuyordu. Çünkü Irak sahasında belli bir tecrübe edinmişlerdi. Ancak kamuoyunu ve Suriye’deki silahlı grupları kendilerinden uzaklaştırmamak için Irak İslam Devleti (IŞİD) ile bağlantılarını gizlediler.
 
Ancak El Bağdadi ile yardımcısı El Colani arasında çelişkiler yaşandı. Çünkü El Bağdadi yaptığı bazı açıklamalarda El Colani’nin savaş tarzı ve politikalarının Suriye’nin şuan ki durumuna uygun olmadığını ve yoldan çıktılarını ilan etti. Bu nedenle, Nisan 2013’te El-Bağdadi, “Cephet El -Nusra”nın lağvedildiğini ve yerine “Irak-Şam İslam Devleti” adlı bir grubun kurulduğunu duyurdu. Bu durum, o zamanlar El Kaide ve lideri El Zewahiri’ye bağlılık sözü veren El Colani tarafından reddedildi. İki taraf arasındaki çelişkiler burada başladı.
 
2016 yılında “Cebhat El Nusra”, El Kaide Sözcüsü Ebu El Hayr El Masri’nin huzurunda yaptığı video açıklamasıyla El Kaide’den ayrıldıklarını duyurdu. Bunun amacı El Nusra’nın Suriye’deki faaliyetlerini kolaylaştırmak ve uluslararası güçlerin dikkatini çekmemekti. Başta Abdurahim Attoun, Ebu Ehmed Zakour ve aslen Iraklı olan Abu Maria Al-Qehtani olmak üzere bir dizi El Kaide lideri El Colani’nin yanında kaldı.
 
El-Qehtani, hem Suriye’de hem de Irak’ta belli bir nüfuza sahip Cibûr Arap aşiretindendi. Heyet Tehrir El-Şam’da resmi bir görevi olmamasına rağmen güvenlikten sorumlu ilk kişi olarak kabul ediliyordu. Ebû Mariya El-Qehtanî Heyet Tehrir El-Şam grubu içerisinde El Colani’den sonra gelen adamdı. Çünkü El Colani’nin yanında Cephet El Nusra’nın kurucularındandı. Ebû Ehmed Zakur da El-Qehtani’nin yardımcılarından biriydi ve ABD tarafından “terörist listesi”ne alınmıştı.
 
Heyet Tahrir El-Şam eline geçen bazı önemli dosyalarla kendisini mevcut denklemde ve gelecek denkleminde etkin bir güç olarak konumlandırmaya çalıştı. En önemli dosyalar göçmen ve yabancı savaşçıların ve ailelerinin dosyaları oldu. Her askeri gelişme ve çatışma, Suriyelilerin ve yabancı savaşçıların Türkiye’ye büyük göçüne yol açıyordu. Türkiye de bundan korkuyor, Rusya ile Suriye rejiminin askeri operasyon başlatmasını istemiyordu. NATO ülkeleri ve Avrupa da bu göçmenlerin yayılmasından korktuğu için Türkiye’ye destek veriyordu. Çünkü bu ülkeler olası göç dalgasından veya cihadist grupların ülkelerine girmesinden korkuyorlar. Dolayısıyla Tehrir El-Şam bu iki dosyayı siyasi baskı kartı olarak kullandı. Bu kart Tehrir El-Şam’ın askeri gücü kadar önemlidir.
 
HTŞ İÇİNDEKİ GÖÇMENLER VE YABANCILAR 
 
Heyet Tehrir El-Şam (HTŞ) grubu arasında göç adı altında Suriye’ye gelen çok sayıda yabancı militan bulunuyor. Bunları şöyle sıralayabiliriz: 
 
* Çeçen ve Özbek asıllılar: İdlib’in batı kırsalındaki El-Asî ve Selqin ilçesinin bir parçası olan Harim ilçesinde bulunan sanayi bölgesinde yer alan askeri üsse konumlandırılmışlar. Bu bölgeler, onların ana merkezi olup sayıları toplam 3 bini aşmakta, bir kısmı aileleriyle birlikte kalıyor.
 
* Avrupalı göçmenler: Ana üsleri İdlib’in batı kırsalındaki Kefer Texerim ve Selqin kasabaları ile Kefer Texerim yakınındaki Cebel el-Duweylah bölgesi arasında uzanıyor.
 
* Arap göçmenler: Suudi, Ürdün, Libya, Tunus ve Filistin uyruklu olup HTŞ saflarında göçmenlerin en büyük yüzdesini oluşturmaktadırlar. Ana merkezleri İdlib’in güney köyleri ve Cebel El-Zawiye ile İdlib’in doğu kırsalındaki Serakib şehrinin doğusundaki Badiya kesiminde ve dağlık bir bölge olan Martehûn Vadisi’ndeki Halep’in güney kırsalında yer alıyor. El-Bara şehri ile Cebel Al-Zawiye’nin Kansafra köyü arasında dağlık bir bölge olan Wadi Martehûn’da konumlanmışlar. Burası El Nusra Ordusu’nun kalesi ve ana kampıdır. Bölge Ürdün ve Suudi emirler tarafından yönetilmektedir.
 
Heyet Tehrir El-Şam göçmenlerinin Suriyeli kadınlarla evliliklerinde en yüksek oran Suudiler olurken, bunu Ürdünlüler ve düşük oranda da diğer milletlerden gelen göçmenler takip ediyor.
 
EL QEHTANÎ VE EBÛ EHMED ZEKUR’UN KADERİ
 
Ebû Mariya El Qehtanî; asıl adı Meyser Elî Mûsa Ebdullah El-Cibûrî’dir. Iraklı radikal İslamcı ve Nusra Cephesi Danışma Konseyi’ne başkanlık ediyordu. El Qehtanî 1976 yılında Irak’ın Ninova eyaletinin Musul şehrinde doğdu. 2003 yılındaki Irak savaşı sırasında Musul Üniversitesi’nde öğrenciydi ve Saddam’ın Fedai üyelerindendi. Irak’ta Baas rejiminin devrilmesinin ardından, El Qehtani Musul’da Irak polisine katıldı fakat buradan kendisini çeker çekmez tutuklandı. Daha sonra Irak’ta El Kaide’ye katıldı ve din polisinin başkanlığını yaptı. El Qehtanî, Türkiye’ye sadıktı ve özellikle Türkiye’nin Suriye işgalini destekleyenlerden biri olması nedeniyle birçok kez kendi grubunu kurup Cephet El-Nusra’dan ayrılmayı planlamıştı. El Qehtani’nin kendisine rakip olan Heyet Tehrir El-Şam’ın bazı liderleri ve özellikle Türkiye’nin Suriye topraklarını işgaline karşı olanlar tarafından öldürüldü. El Qehtani’nin Türkiye’nin bölgedeki planlarını hayata geçirmesinde bir araç olduğu söylenebilir.
 
Liderlerinden olmasına rağmen HTŞ 17 Ağustos 2023’te diğer birkaç kişiyle birlikte Ebu Maria El-Qehtani’nin tutuklandığını duyurdu. O dönemde El Qehtani’nin uluslararası koalisyonla temas halinde olduğu belirtiliyordu.
 
Tehrir El-Şam, El-Qehtani’yi 6 ay tutuklu kaldıktan sonra serbest bıraktı ve 4 Nisan 2024’te İdlib’in kuzey kırsalındaki Sarmeda kasabasındaki bir misafirhanede patlayıcı kemerle öldürüldüğü haberini duyurdu ve ölümünden DAİŞ’i sorumlu tuttu. Ancak birçok kişi bu hikayeye şüpheyle yaklaştı ve bu olayın El-Qehtani’nin El-Colani eliyle ortadan kaldırıldığını söyledi.
 
Ebû Ehmed Zekûr; asıl adı “Cîhad Îsa El-Şêx” ve kendisine “Ebu Ehmed Zekûr” deniliyor. HTŞ’nin tanınmış liderlerinden biriydi ve ondan önce de Cephet El Nusra’nın mensubuydu. Aynı zamanda Halep bölgesi emiri ve yabancı grupların mali işlerinden sorumlu HTŞ’nin Danışma Konseyi üyesiydi. Mart 2022’de Tehrir el Şam’da Güvenlik Emiri olarak görev yaptı ve Ekim 2022’de Tehrir El-Şam’ın Halkla İlişkiler ve Askeri Komutalarla İrtibat Direktörü ve Mali İşler Direktörü olarak görev yaptı. 5 Aralık 2023’te HTŞ Yüksek Şeriat Konseyi “Zekûr”un “ölü ya da diri” tutuklanması kararı çıkardı. Ayrıca kendisiyle doğrudan bağlantılı tüm askeri ve güvenlik personelinin tutuklanması talimatını verdi. Birkaç gün sonra Zekûr’un eylemlerine ortak olan 6 lider ve ona yakın kişiler tutuklandı. Zekûr’un denetimindeki Bab El-Hawa, Sarmeda şehri, Batbû kasabası, Kafer Nasih köyü, Etarib kasabası ve İdlib kırsalındaki Ariha kasabasındaki üs ve tarlalarına baskınlar düzenlendi. Zekûr’un güvenlik ve idari ekibinin diğer 27 üyesi ile mali görevlisi aynı üs’te herhangi bir çatışma çıkmadan tutuklandı. Ancak Zekûr, bazı güvenlik üyeleriyle birlikte Türkiye’nin işgali altındaki bölgelere kaçarak Efrin’e doğru yola çıktı. Kendilerini MİT’e yakınlığıyla bilinen Sultan Murad grubuna ve MİT denetimindeki askeri polislere teslim ettiler. Bu sayede tutuklanmaktan ve öldürülmekten kurtuldu. İddialara göre Zekûr, El Colani’ye karşı darbe planlayarak HTŞ kontrolündeki bölgeleri Türkiye işgali altındaki bölgelerle birleştirip, Türkiye’nin denetimine verilmesinde El Qehtani’nin ortağıydı.
 
UKRAYNA HTŞ İLE GÖRÜŞTÜ
 
18 Haziran 2024 tarihinde İdlib’te Heyet Tahrir El Şam grubu lideri Heysem Omeri, grup içerisindeki Türkmen grubu lideriyle birlikte Ukrayna’dan gelen heyet ile toplantı gerçekleştirdi. Toplantının yapıldığı bölgede geniş güvenlik önlemleri alındı. Toplantıda Ukrayna heyeti, HTŞ cezaevlerindeki Omar El Şîşanî adlı liderine bağlı aslen Türkmen, Çeçen ve Afganistanlı kişilerin serbest bırakılmalarını talep etti. Bu üyelerinin serbest bırakılması karşılığında Ukrayna’nın, HTŞ’ye insansız hava aracı vereceği kaydedildi. Bu şartlarla sınırlı kalmayan Ukrayna, İHA’ların Rusya ve Suriye rejim noktalarına karşı kullanılmasını istedi.
 
HTŞ’YE 75 DRONE VERİLDİ 
 
Ukrayna heyetinin toplantıdaki şartlarını kabul eden HTŞ, bu kişilerin İdlib’de serbest bırakılmaları durumunda Türkmen, Çeçen ve Afgan grupların yeniden toparlanıp kendilerine saldırabileceği kaygısı üzerine, Omar El Şîşanî adlı lidere bağlı grupları önce Efrîn’e oradan da Türkiye geçirdi. Edinilen bilgilere göre, toplantıda yapılan anlaşma sonucunda Ukrayna’nın talep ettiği kişiler, serbest bırakılırken HTŞ’ye Ukrayna tarafından 75 adet drone teslim edildi.
 
MA / Erdoğan Altan