‘Kentler kadın ve çocuklara yabancılaştırılıyor’ 2017-09-26 09:00:47 İZMİR - Şehir planlarının piyasa odaklı yapılmaya başlandığını belirten Şehir Plancıları Odası İzmir Şubesi YK üyesi Dilek Karabulut, kentlerin kadınlara ve çocuklara yabancılaştırıldığını söyledi. Yükselen beton bloklar ile birlikte kentlerin çehresinin değiştiği Türkiye’de, insan odaklı şehircilikten uzaklaşıldı. Şehir planlarının piyasa odaklı yapılmaya başlandığı, kadın ve çocukların yaşam alanlarının yok edildiğini belirten Şehir Plancıları Odası İzmir Şubesi Yönetim Kurulu (YK) üyesi Dilek Karabulut, kentlerin kadınlara ve çocuklara yabancılaştırıldığını söyledi.    Karabulut, Türkiye’de 2004 yılından itibaren çıkarılmaya başlanan yasalarla birlikte “Kentsel Dönüşüm” adı altında tüm illerde inşaat sektörünün ve yeni şehir planlarının oluşturulduğunu ifade etti. Karabulut, 2005'te Sulukule ile başlayan "kentsel dönüşümün", daha geniş bölgelerin yıkılarak, parsel parsel TOKİ eliyle inşa edildiği bir sürece girildiğini söyledi. "Kentsel dönüşümün" ilk başladığı süreçte kadınların büyük mücadeleleri ile karşılaştığını ifade eden Karabulut, "İstanbul Beşiktaş’taki kentsel dönüşüme karşı neredeyse sadece kadınlar tarafından örülen bir mücadele ortaya çıktı” dedi.    ‘KADINI TOPLUMSAL HAYATIN DIŞINA İTİYOR’   Şehirleşmenin ve şehir planlarının herkesten çok kadın ve çocukların yaşamlarını etkilediğini belirten Karabulut, “Kadınlar daha fazla mekanla aidiyet kurabiliyorlar. Çünkü kadınlar yaşadıkları çevre içerisinde ve o mekanlardaki kadınlarla daha fazla ilişki kurabiliyor. Dolayısıyla kentsel dönüşüm ve yerinden etmelerde kadınların bütün toplumsal ağları birden bire dönüşmüş oluyor. Konut ölçeğinde ve mahalle ölçeğinde ortaya çıkan bu problem, kamusal alanlarda da kendisini gösteriyor. Kamusal alanların yok edilmesi ya da kamusal alanların güvenliğinin sağlanamaması –bilerek de bu yapılıyor- kadınları bu toplumsal hayatın dışına atıyor. Kadınların buna karşı mücadelesinin önünün de kesilmesi onları daha fazla bu toplumsal yapının dışına itiyor” diye konuştu.    ‘KADINLARIN İSTİHDAM ALANLARI DARALTILIYOR’   Son dönem şehir planları ile başta kadınlar olmak üzere insanların istihdam alanlarının da daraltıldığını belirten Karabulut, “Kadınların bağ kurdukları yaşam alanlarında kendi imkanları ile yarattıkları çalışma alanları büyük oranda yok ediliyor. Devasa projelerle kadınların mekan aidiyetleri ile kadın ve gençlerin birbirleri ile olan bağları kırılıyor. Sadece Türkiye’nin batısında bu böyle. Ama bir de Kürt illerinden bahsedersek durum daha da vahim bir hal alıyor” ifadelerini kullandı.    'KENTLER KADINLARA YABANCILAŞTIRILIYOR'    Kentlerin piyasa odaklı şehir plancılığı ile dizayn edildiğini de sözlerine ekleyen Karabulut, son olarak şunları söyledi: “Bir kentin yapısının değişmesi ve bunun yukarıdan bir otorite ile tamamen yukarıdan gelen planlarla yapılması, o kentte bir baskı olduğunu, insanların istemediği bir şey olduğunu gösteriyor. Çünkü kentin yapısını değiştirmek o kentin üzerinde yaşayan toplumsal yapı üzerinde baskı kurmak ve onların toplumsal yapısını değiştirmek üzerinde bir baskı kurmak anlamına geliyor. Bir güvenlik kamerasının konulması bile bazen insanların mahremiyetinin, özel hayatının ihlali anlamına geldiğini söyleyebiliriz. O nedenle bir şey yapılırken, orada yaşayanların yapılacaklar hakkında talebini tayin edebilmesi gerekiyor. En önemlisi de bunların piyasa temelli yapılmaması gerekiyor. Kamusal alanların kullanımından, oluşumuna bunların piyasaya bırakılmaması gerekiyor. Piyasa temelli yapılan şehir planları kenti kendisine de yabancılaştırıyor. Bugün, İstanbul’da Ankara’da ve son dönemlerde İzmir’de başta olmak üzere tüm kentlerde bunu görmek mümkün. En fazla da kadınlar üzerinde etkili olan kent yapısının piyasa odaklı yapılması, kentlerin kadınlara ve çocuklara yabancılaştırılması beraberinde ciddi sorunlar getiriyor."