Ekoloji Politik Konferansı’nda Demokratik Konfedarilizm vurgusu 2019-11-10 20:36:19   İSTANBUL - Ekoloji Politik Konferansı'nda sosyal ekolojinin bir parçası olarak Demokratik Konfedarilizmi öneren PKK Lideri Abdullah Öcalan'ın çalışmalarının önemine dikkati çeken Politik Ekoloji-İklim Krizi yazarı Demetrios Roussopoulos, "Çevre sorunlarını sosyal sorunlara bağlantılayan şeyler yapmalıyız” dedi.   Sosyalist Yeniden Kuruluş Partisi’nin (SYKP) düzenlediği “Ekoloji Politik” Konferansı Şişli’de bulunan Cemil Candaş Kültür Merkezi’nde ikinci gününde devam etti. Verilen aranın ardından devam eden ikinci oturuma Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Eş Sözcüsü Gülistan Kılıç Koçyiğit, Halkların Demokratik Partisi (HDP) Adana Milletvekili Tülay Hatimoğulları, Yunanistan, Almanya, Lübnan, Fransa, Brezilya ile çok sayıda ülkeden siyasi parti ve ekoloji örgütü temsilcileri katıldı. “Ekoloji mücadelesinin toplumsal ve sınıfsal boyutu” başlığıyla düzenlenen forumun son oturumun moderatörlüğünü Yaşayan Marksizm’den Kenan Kalyon yaptı. Güney Afrika’dan Witwatersrand Universitesi’nde Ekonomi Politiği Profesörü Patrick Bond, Avusturya Sosyalist Sol Parti lideri Sonja Grusch, Politik Ekoloji-İklim Krizi yazarı Demetrios Roussopoulos ve Karaburun Gündelik Yaşam Bilimi ve Kültür Derneği’nden Melda Yaman çeşitli sunumlar gerçekleştirdi.    ‘SOSYALİST KURULUŞLARA İHTİYAÇ VAR’   İlk sunumu Güney Afrika’dan Witwatersrand Üniversitesi Ekonomi Politiği Profesörü Patrick Bond, sinevizyon gösterimiyle gerçekleştirdi. Fikirler üzerinde bir mücadele sürdürülmesi gerektiğinin altını çizen Bond, “İklim eyleminin gücü ve zayıflıkları, iklim adaletinin ihtiyacı, feminist-sosyalist kuruluşa ihtiyaç var” dedi.   GRUCSH: SOSYALİZM Mİ BARBARİZM Mİ?   Avusturya Sol Parti Lideri Sonja Grucsh, Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü’nün (OECD)  Paris İklim Anlaşması’na destek açıklamalarını hatırlatarak, enerji üretiminin nükleer enerjiden kurtarılması gerektiğinin altını çizdi. Grucsh, “Bir adım atılmıyor, sahte deklarasyonlara rastlıyoruz. Petrol şirketlerini bir araya getiriyor, topraktan petrol çıkarıyorlar. On milyar dolar yatıracaklarmış ve de fosil enerjisinin bir kısmını tutacaklarmış, çıkarmayacaklarmış. Paris Anlaşması’na desteklerinin ne kadar yalan olduğunu görüyoruz. Ama aynı zamanda büyük hareketler görüyoruz, milyonlarca insan dünya çapında karşı çıkıyor. Bu da bize olanak sağlıyor. Bir değişim olabileceğinin olanağını sağlıyor” ifadelerini kullandı.   ‘DÖNÜM NOKTASINDAYIZ’   Politik Ekoloji-İklim Krizi yazarı Demetrios Roussopoulos, politik ekoloji ve sosyal ekolojiye dair gerçekleştirdiği sunumda, doğa sömürüsünün modern çağa ait olmadığını söyledi. 1863’te Britanya’da yürürlüğe giren ilk kapsamlı Hava Kirliliği Kanunu’nu anımsatan Roussopoulos, “Kanun aynı zamanda ilk kirlilik kontrol ajanslarını da beraberinde getirdi. Yaklaşık 100 sene sonra 12 kurum oluşturulmuştu. Bugün bu tür kurumlar birçok ulus devlette bulunuyor. 1886’da ilk Uluslararası Çevre Anlaşması imzalandı. 1993’te ilk yaklaşık 250 anlaşma vardı böyle. 1972’den beri Birleşmiş Milletver (BM) Çevre Konferansları Stockholm’de başladı. Çevre koruma programlarını yürürlüğe soktular. Ama şunu biliyoruz, hala bugün çok ciddi bir problemle karşı karşıyayız. Dönüm noktasındayız” diye konuştu.   ‘ÖCALAN VE BOOKCHİN ÇALIŞMALARI ÇOK ÖNEMLİ’   Devlete ve sermaye güçlerine güvenilmemesi gerektiğini dile getiren Roussopoulos, radikal dönüşüm önerisinde bulundu. Sosyal ekolojinin bir parçası olarak Demokratik Konfedaralizmi öneren PKK Lideri Abdullah Öcalan ile Özgürlükçü sosyalist ve ekolojik düşünsel çizgide bulunan toplumsal ekoloji hareketinin kurucusu Murray Bookchin’in çalışmalarının önemine dikkati çeken Roussopoulos, “Sosyal güvenlik ve gıda egemenliğine sahip olmalıyız. Programlar yaratmalıyız. Çevre sorunlarını sosyal sorunlara bağlantılayan şeyler yapmalıyız” diye belirtti.    ROJAVA’DAN MESAJ   Konferansa, Rojava’dan gönderilen mektubun Kürtçe, Türkçe ve İngilizce okunmasıyla devam etti. “3 yıl önce Rojava’da yaşayan insanlar olarak Rojava’yı yeniden yeşillendirelim çabası başlattık ve aynı isim altında uluslararası bir kampanya başlattık” ifadelerine yer verilen mektup şöyle: “Bölgedeki ekolojik zorlukları analiz etmeye yöneldik su kıtlığı, mono kültür, hava kirliliği ve çöp sorunlarıyla karşı karşıya kaldığımız bütün zorluklara bir alternatif ürettik. Siyah ve gri suyun filtreleme yoluyla yeniden kullanıma açmak, permakültür yoluyla tarıma yönelik yaklaşımları dönüştürmek, yenilenebilir enerjiyi kullanımını arttırmak, doğa konusunda eğitimler yapmak. Rojava için insanlık ve doğayla ilişkisi için yeni bir yol var.    Biz kendimizi doğanın üstünde görmüyoruz. Biz doğa ile bir denge içerisinde bir hayatı savunuyoruz. Yaşlıların tarım konusundaki bilgilerini korumaya çalıştık. Tüm dünya da insanlar iklim değişimi ve ekolojik sorunlar konusundan çalışıyorlar. Biz burada kendimizi bu işin bir parçası olarak görüyoruz ama aynı zamanda da bütün bu ekolojik zorluklarla uğraşırken bir yandan da bütün dünyada ekolojik krize çözüm bulmanın yolunun kendimizi de dünyadaki toplumlar gibi örgütlenmek sorununa odaklanıyoruz. Rojava’daki feminist-ekolojik taban hareketi, bunun temel örneklerinden biri. Operasyonun başlamasıyla birlikte bir taraftan bu somut projelere ara vermek zorunda kaldık. Öte yandan da ekolojik bir krizin genel olarak da modernite kriziyle karşı karşıya kaldık. Bu yüzden savaşın doğa ve halklar üzerindeki sonuçları konusunda son derece üzgünüz. Bu konuda uyarılarda bulunuyoruz. Umuyoruz ki dünyanın farklı yerlerindeki deneyimleriyle birlikte adalete ve ekolojik bir dünyaya daha fazla yaklaşacağız.”   Mektubun okunmasının ardından konferans sona erdi. Konferansın sonuç bildirgesinin yarın kamuoyuna deklare edileceği belirtildi.