Hopalılar denize dolgu istemiyor

img

ARTVİN - Yapılmak istenen deniz dolgusuna tepki gösteren Hopalılar, projenin yeni felaketlere yol açacağı uyarısında bulundu. 

Karadeniz Sahil Yolu ile dolgu yapılan Artvin’in Hopa ilçesinde yeniden bir dolgu yapılmak isteniyor. 2014 yılında Hopa Belediyesi tarafından hazırlanan proje, Haziran 2020’de Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından onaylandı ve ihale için askıya çıkarıldı. Projeye göre, ilçe sahili Sugören Mahallesi’nden Hopa Limanına kadar olan 3,5 kilometrelik alan doldurulacak. Kıyıdan 100 metre açığa kadar doldurulması planlanan alanda ise fuar, panayır ve festival alanı yapılması planlanıyor. Projenin askıya çıkmasından itibaren karşı çıkan Hopalılar, yürütmeyi durdurmak için Hopa Belediyesi’ne dava açtı. Davanın ilk duruşması, 24 Nisan’da görülmesi planlanıyordu. Fakat Hopalıların bilirkişi heyetinde bakanlık görevlisinin bulunmasına itiraz etmesi sonucu yeni bir bilirkişi heyeti oluşturulması için inceleme ileri bir tarihe ertelendi. 
 
Yaklaşık 35 hektarlık alanı kapsayan projeye karşı çıkan Hopalılar, projenin olası etkilerini anlattı. 
 
YENİ FELAKETLER 
 
Hopa’nın sahil kenti olduğunu ve daha önce denize dolgu yapıldığını belirten Atakan Asılbay, uzmanların bu dolguyla yeni felaketler yaşanacağı uyarısını hatırlattı. Hopa’nın sahille bağının koparılacağını ifade eden Asılbay, “Hopalılar olarak her zaman doğasına ve yaşamına sahip çıkan bir halk olduk. Bu dolgu projesiyle de bizim yaşam alanımız yok edilecek. En başta gençlerin yoğun olarak uğradığı iskele yok olma tehlikesi altında. Deniz ile yeşilin birleştiği yer olan Hopa’da artık bu birleşmenin önü kesilecek. Yapılacak bu dolgu ile daha büyük felaketler yaşayacağız. Hopa’da derelerin önü kesilecek, önlerine set çekilecek. Bu setler yağmurun şiddetli olması durumunda suların denize ulaşmasını engelleyecek. Selde 11 insanımızı kaybettik, yeni bir selde daha fazla insanımızı kaybedebiliriz” dedi.
 
KÖYLER TEHDİT ALTINDA 
 
Tüm zararlarına rağmen rant uğruna projede ısrar edildiğini dile getiren Asılbay, bu projeyle aynı zamanda Hopa’nın köylerine de saldırı başlayacağını söyledi. Sahilin doldurulması için köylerde taş ocağı açılması gerektiğinin altını çizen Asılbay, “Bu kadar büyük bir alanı Hopa’nın bütün köylerinde taş ocakları yaratarak doldurabilirler. Bu dolgu projesi hayata geçtiği andan itibaren burası artık kamyonlarla dolu, her gün çamur içinde olan bir yer haline gelecek. 35 futbol sahası büyüklüğünde bir alandan söz ediliyor. Bunun için günde yüzlerce kamyonun buraya gelmesi gerekecek” ifadelerini kullandı. 
 
‘HOPA’YA DÜŞMANLIK’
 
Dolgu projesinin Hopa’ya düşmanlık olduğunu ifade eden Asılbay, şunları söyledi: “Bu projenin yanında duranlarda Hopa’ya ihanet ediyorlar. Kazım Koyuncu Sahil Yolu projesine karşı çıkmıştı. Çünkü bunun Karadeniz’e düşman bir politika olduğunu biliyordu. Bizim de kendimizden sonra yaşayacak nesillere bir borcumuz var. Borcu bu şekilde ödememiz lazım. Bu proje yapılırsa, Hopa yok olacak. Yine Metin Lokumcu doğayı savunurken katledildi. Bu aynı zamanda onun içinde bir görevdir. Biz onların bize bıraktığı memlekete nasıl sahip çıkmamız gerektiğini biliyoruz. Bu projeye karşıyız.” 
 
DENİZLE BAĞ KOPARILIYOR
 
Denizin doldurulmasına bir çevreci olarak karşı olduğunu söyleyen Ensar Topaloğlu da, “Devlet zaten denizi 6 şerit yol yaparak uzaklaştırmıştı. Eğer hala denizi doldurmaya çalışıyorlarsa, biz denizi görmeye taksi tutarak gitmek zorunda kalacağız. Bir sahil kenti hüviyetinden uzağa düşeceğiz. Ekolojik olarak baktığımız zaman, buradaki balık türlerinin de yok olmasına neden oluyor. 30 yılda deniz kendisine yeni bir sahil yaptı. Yeni bir sahil oluşması için 30 yıl daha mı bekleyeceğiz! Bu kente ihanettir. İş yerleri açmak, rant için yapılacak bir dolgunun yapılmaması gerekir” diye belirtti. 
 
ÇÖLLEŞME UYARISI
 
Bir kentin yaşanabilir olması için hızlı binalaşma yerine yeşile kavuşturulması gerektiğinin altını çizen Topaloğlu, bunun yerine rant uğruna hızlı bir betonlaşmanın seçildiğini söyledi. Bu betonlaşmanın da çağdaşlaşma olarak insanlara sunduğunu ifade eden Topaloğlu, “Ama kentin iklimi değişiyor. İklim değişince bitki örtüsü değiştiği için çölleşmeye gidecek. Hem sahilden hem doğadan kıyım yapıldığı için en hızlı çölleşmeye gidecek yerde Karadeniz bölgesidir” şeklinde konuştu.
 
TEHLİKE ÇOK BOYUTLU
 
“Yerel yöneticiler bu yanlış yoldan bir an önce vazgeçmelidir” diyen Topaloğlu, devamında şunları söyledi: “Sahil dolgusu ile ilgili belediyeye dava açanlardan birisiyim. Hopa Limanından Sugören mevkiine kadar olan alanın betonla dolması için 5-6 köyün dağlarının tamamen kaldırılması gerekir. Sadece sahil dolgusu olarak düşünmeyelim. Kim köyünden, doğasından vazgeçecek. Biz direniriz, yaptırmayız belki ama aynı şey komşu bir ilçenin başına gelecek. Dağları söküp denize dolduracaklar. Tabi ki buna karşı çıkmak zorundayız. Gelecek nesillere daha yaşanılabilir bir kent bırakmak isteyen tüm yurttaşların sahil dolgusuna mutlaka karşı çıkması gerekir.”
 
‘TALANA NEDEN OLUYORUZ’
 
Hopa’da yapılması planlanan dolgu projesinin rant alanı oluşturduğunu söyleyen Canan Ustabaş ise, ülkede yatırım yapılması gereken bir çok alan yerine deniz dolgusuna bütçe ayrılmasına tepki gösterdi. Sermaye gruplarını ihya etmenin halka bir fayda sağlamayacağını kaydeden Ustabaş, “Biz insanlar doğanın bir parçasıyız ama doğanın sahibi gibi davranıyoruz. Aslında yanlış yapılan şey bu çerçevede geliştirilen politikalar. Doğanın talanına sebep oluyoruz. Bu dolgu ile birlikte derelerden gelip denize ulaşan dere yataklarının önü kesilecek. 2015’de böyle bir felaket yaşadık ve doğa kendine ait olanı her zaman bizden geri almayı başardı. Bundan sonra da böyle olacak” ifadelerini kullandı.
 
‘DOĞA ELİMİZDEN ALINDI’
 
Doğanın yapısının bozularak bugünlere gelindiğini aktaran Ustabaş, şöyle devam etti: “Bugün denizin yarısına kadar dolgu yapmak demek, önümüzdeki yıllarda denizin bunu yeniden almasına sebep vermek demektir. Karadeniz’de zaten HES’ler ile birlikte derelerimiz söndürüldü. Derelerdeki canlı yaşamı bundan kötü olarak etkilendi. On yıllardır halkın ve canlıların bütün hakları sistematik olarak ellerinden alındı. Bugün yapılması gereken bir savunma oluşturmaktır. Doğayı, yaşamı, toplumsal eşitsizlik konusunda kadını savunmak gerekir. Toplum olarak elimizde kalanı savunmak ve bizim olanı geri almak için bir araya gelmek gerekir.”
 
‘SESİMİZİ YÜKSELTELİM’
 
Karadeniz Sahil Yolu’nun doğaya geri dönüşü olmayan zararlar verdiğine dikkat çeken Ustabaş, benzer durumun deniz dolgusuyla da yaşanacağını söyledi. Milyon dolarlık projelerin halkın ihtiyaçlarına göre yapılması gerektiğinin vurgulayan Ustabaş, “Sermaye sahiplerinin ekonomik döngülerini sağlamak adına yapılan projeler halk için sadece ölüm ve felaket getirecektir. Bunun karşısında yüksek sesle dur, yapma demek gerekir” şeklinde konuştu. 
 
MA / Tolga Güney