Ekoloji çevrelerine: Kürdistan’a sessiz kaldıkça kazanamazsınız

img
ŞIRNAK - Şirketlerin doğa talanına ses çıkaranların devletin bölgedeki talanına seyirci kaldığını belirten HDP’li Murat Çepni, “Keşke Kürdistan’da ki yıkıma sessiz kaldığınızda kendi ağacınızı, ormanınızı koruyabilseniz” dedi. 
 
Devletin izlediği “güvenlikçi” politikalar nedeniyle bölge kentlerinde doğa talanı devam ediyor. Özellikle Şırnak’ta bulunan Cudi, Gabar ve Namaz dağlarının yanı sıra Besta Bölgesi’nde, sürdürülen askeri operasyonlar sırasında meydana gelen yangınlarda yüzbinlerce hektarlık alan küle döndü. Ormanlık alanlar, kalekol, askeri üs, kule ve barajlarla gasp edildi. Sadece Cudi Dağı’nda en az 6 kalekol, 22 yaşam alanlı askeri kule ve 2 modüler üs bölgesi inşa edildi.
 
Her yıl Şırnak merkez ve ilçelerinde “yasak” ilan edilen bölgelere yurttaşlar alınmazken, buralarda asker ve korucuların eliyle ağaç kıyımı gerçekleştirildi. Son olarak Şırnak Valiliği tarafından Ocak ayında yapılan açıklamada, kent sınırları içerisinde bulunan 14 bölge bir yıl boyunca “Askeri Yasak ve Güvenlik Bölgeleri” ilan edildi.
 
‘GÜVENLİKÇİ’ POLİTİKANIN TALANI!
 
Bunların yanında 2003-2022 yılları arasında, 9 içme suyu, 2 sulama tesisi, 39 taşkın koruma tesisi, Devlet Su İşletmeleri’ne (DSİ) bağlı 7 ve özel sektöre ait 3 Hidroelektrik Santrali (HES) inşa edildi. Özellikle Şırnak merkez ve Uludere ilçesi arasındaki Irak sınırına paralel uzanan 60 kilometrelik dere yatağına her 10 kilometrede bir baraj inşa edildi. Dar alanda bu kadar barajın inşa edilmesi dere yataklarının kurumasına neden oldu. AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın, 2020 Ilısu Barajı Enerji Santrali 1. Tribün Devreye Alınma Töreni’nde yaptığı konuşmada sarf ettiği, “2002’de 276 baraja sahipti. Biz buna 585 baraj daha ekledik” sözleri yürütülen politikayı bir kez daha gözler önüne serdi. 
 
OPERASYON ÖNCESİ AĞAÇ KIYIMI 
 
Türkiye’nin Federe Kürdistan Bölgesi’ne yönelik Kürdistan Demokrat Partisi (KDP) ile ortaklaşa yapmaya hazırlandığı askeri operasyon öncesi yine bölgeden ağaç kıyımı haberleri geldi. Askeri üs ve yeni yollar için asker ve korucular tarafından kesilen ağaçlar, ekolojik sistemin bozulmasına neden oluyor.
 
Halkların Demokratik Partisi (HDP) İzmir Milletvekili ve Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Çevre Komisyonu üyesi Murat Çepni, bölgede yürütülen politika ve ekolojik yıkıma ilişkin değerlendirmelerde bulundu. 
 
EN BÜYÜK TRAJEDİLERDEN BİRİ 
 
Ekolojik mücadelenin en çok yanlış anlaşılan mücadelelerden biri olduğunu belirten Çepni, “Bir taraftan ağaçları, suları şirketlerden korumaya çalışırken, diğer taraftan devletin kendisi askeri operasyon ve ‘güvenlik’ gerekçesiyle ormanları talan ediyor. Yakıyor, yıkıyor suların üzerinde büyük barajları kuruyor. Kürdistan coğrafyası açısından baktığımız zaman çok ağır bir savaş var. Savaş demek aynı zamanda ekolojik yıkım demektir. Bu yıkım en çokta bu coğrafyada somut olarak yaşanıyor. En başta her yıl ‘güvenlik’ gerekçesiyle orman yakmaları yaşadığımız trajedilerden biridir” diye belirtti. 
 
Devletin, bölge kentlerinde gerçekleştirdiği doğa talanı ve ekolojik yıkıma karşı ekoloji örgütlerinden güçlü bir itirazın çıkmadığına dikkat çeken Çepni, “Dersim ve Şırnak’ta ormanların yakılmasına karşı tutum geliştiremeyen ekoloji çevreleri, demokrasi güçleri, İzmir’de, Muğla’da, Karadeniz’de gerçekleşen bu tip durumlara, maden şirketlerinin talan ettiği ormanlara karşı tutum alabiliyor. Bunun aşılması gerektiğini düşünüyoruz. Buna ‘ikiyüzlülük’ denilebilir ama esas mesele bu yöntemden olumlu bir sonuç çıkmayacağıdır. Burada ikiyüzlü tutum ortaya koyduğunuzda bir kar elde etme şansınız yok. Keşke etseniz. Keşke Kürdistan’da ki yıkıma sessiz kaldığınızda kendi ağacınızı, ormanınızı koruyabilseniz. O da bütün insanlık için bir kardır. Fakat mümkün değildir. Cengiz İnşaat tüm Türkiye’yi talan etmiş durumda ona da karşı çıktığında ‘terörist’ olarak yaftalanıyorsun. Aynı burada Kürtlere yapıldığı gibi” ifadelerini kullandı. 
 
DOĞA SİLAH OLARAK KULLANILIYOR
 
Bölge kentlerinde artan barajlara değinen Çepni, “Kürdistan coğrafyasında barajlar var. Devlete, barajları sorduğunuz zaman ‘Tarımın ihtiyacı olan barajları yapıyorum, kentlerin su ihtiyacını karşılamak için yapıyorum’ diyor. Kendisince bir ihtiyaç tarifi yapıyor. Fakat binlerce yıllık kenti sular altına gömdüler. Oysa bu barajlara ne insanlığın ihtiyacı var, ne de tarımın ihtiyacı var. Tümü bir savaş ihtiyacından kaynaklı. Yani suyu silah olarak kullanmaya çalışıyor. Ormanları bir savaş aracı olarak kullanmaya çalışıyor ve ormansızlaştırıyor. Bununla birlikte Kürdistan coğrafyası insansızlaştırılıyor. Bir bütünen askeri bölge haline getirilmeye çalışılıyor. Güney Kürdistan’da ki durum da budur. Orada da aynı perspektif, aynı politikayı yürütüyor. Kendi ‘bekasını korumak’ gerekçesiyle Kürde karşı savaş yürütüyor ve Kürde yürüttüğü savaş içinde de doğa katliamı, insan katliamı yapıp, ekolojik sistemi tümden ortadan kaldırarak, orayı savaş coğrafyasına dönüştürmek istiyor” dedi. 
 
“Ekolojiyi, doğayı, ormanları ve suları korumak istiyorsak devletin yaptığına da, şirketlerin yaptığına da aynı oranda karşı çıkacağız” diyen Çepni, şöyle dedi: “Orada Kürtler var. Onlar mutlaka bir şey yapıyordur. Onlar, zaten devlet karşıtılar, devletle savaşıyorlar” mantığının hiçbir şeyi kurtaramayacağı uyarısında bulundu.