Çevre nöbeti sürüyor: İzmir susuz kalabilir!

img

İZMİR- Dünya Çevre Günü dolayısıyla Mimarlar Odası İzmir Şubesi önünde devam eden çevre nöbetinde İzmir’in yıllardır yaşadığı su sorununa dikkat çekilerek, yakın zamanda kentin susuz kalacağı vurgulandı.

Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) İzmir İl Koordinasyon Kurulu tarafından, 5 Haziran Dünya Çevre Günü dolayısıyla başlatılan çevre nöbeti Mimarlar Odası şube binası önünde üçüncü gününde devam etti. Nöbet kapsamında bugün İzmir’in yaşadığı içme ve kullanılabilir su sorununa dikkat çekildi. Nöbet alanına "Kentin ekolojik yıkımı ve talanına karşı nöbetteyiz. İzmir'in suyu için nöbetteyiz" pankartı asılırken, yurttaşlar "Su hayattır", "Su altından değerlidir", "İzmir'e kendi suyu yeter. Çamlı Barajı yapılsın" ve "Su yaşamdır, temiz su olmadan sağlık olmaz" dövizlerini taşıdı.

Nöbet kapsamında gerçekleşen forumda ilk olarak konuşan Çevre Mühendisi Helil İnay Kınay, "Ülkemizde herkesin her şeyi bildiği ve söylediği bir ortamda konu hiçbir zaman bilim ve mühendislik değil. Bildiğimiz gerçekler suyumuzuz, yaşam alanlarımızın yok olduğu. Yaşadığımız süreçte sularımız kirli. Yeraltı sularının yüzde 40 kirlenmemiş ve yarıya yakını azalmış durumda. Akarsuları, su havzaları, ormanlar betonlaşmış durumda. Ekolojik denge içerisinde yok eden bir tür olarak yer alıyoruz. Bizi yönetenlerde bunu hızlandırıyor. İzmir TÜİK verilerine göre alt yapısı en iyi kent. Ama İzmir'in denizi kokuyor, biz damacana suyu içiyoruz. Yine İzmir'e su getirilmesi planlanan Gördes'te 10 yıldır nikel madeni işletiliyor.  Yetmezmiş gibi sülfirik asit fabrikası kurulması planlanıyor. Bunun için yaşama sahip çıktığımızı daha yüksek sesle söylemek, örgütlü mücadele etmek zorundayız" dedi.

‘SU HAKTIR’

Ardından konuşan İzmir Tabip Odası Sekreteri Ceylan Özkan, İzmir'in su fakiri bir kent olduğunu aktardı. Özkan, iklim krizinin su kaynaklarının potojenle dolmasına, ormanların yok olmasının ise hayvanlardan insanlara geçen hastalıkların artmasına neden olduğunun altını çizdi. Özkan devamla, "Mevcut su kaynakları, madenlere ve endüstriye tahsis edilmeleri nedeniyle yok ediliyor. Suya ücretsiz erişmek gerekirken daha pahalı hale geliyor ve suya ulaşım zorlaşıyor. Suyun ticarileştirilmesi su hakkının ticarileştirilmesidir. Bundan en çok kırılgan kesimler etkileniyor ve ölerek, hastalanarak düşüyorlar. Tabip Odası olarak bölgemizde ekolojik mücadelede yer almaya devam edeceğiz" diye konuştu.

GELMEYEN SUYUN FUTURASI ÖDENİYOR

Daha sonra konuşan Halk Sağlığı Uzmanı Ahmet Soysal da, su havzalarında yönetimin belediyelerde değil Devlet Su İşleri’nde olduğunu belirtti. Bu nedenle Efemçukuru bölgesinde yıllardır Çamlı Barajı'nın yapılmadığını vurgulayan Soysal, "Efemçukuru'nda altın madeni bulunması, ağır metal açısından riskli olması ve Çamlı Barajı'nın altın madeninin koruma bandının içinde kalması nedeniyle DSİ bu barajı yapmıyor. İzmir'in suyunun getirildiği Gördes ise su tutamıyor.  Bu barajdan İzmir'e su gelmiyor ve İzmir büyük sıkıntı içinde. İzmirli ise Gördes'ten su gelmemesine rağmen geliyormuş gibi faturalarına gider ödemek zorunda kalıyor" ifadelerini kullandı.

TAHTALI BARAJI KURUYACAK

Ardından konuşan Deniz Bilimleri Profesörü Doğan Yaşar da, İzmir’in su ihtiyacını karşılayan Tahtalı Barajı'nın kurulmasının çok uzakta olmadığını söyledi. Doluluk oranının son 20 günde yüzde 69'dan yüzde 60'a indiğini kaydeden Yaşar, "Aynı sorun 1972’de de yaşanmıştı o dönem köyler arası su savaşlarını gördük. Bugün geldiğimiz noktaya gelmeden 19 yıl önce ‘kuraklık geliyor’ dedik. Ama asıl sorun 2020’den sonra gelecek demiştik. Yine 2008'de Tahtal Barajı’nda doluluk oranı yüzde 1’e düştü. Yapılması gerekenler yapılabilecek her yere yer altı barajları yapılması, kanalizasyon ve yağmur sularını ayrıştırıp yağmur sularını barajlara göndermektir. Bugün yaşanan su krizinden kaynaklı tarımda tüm zamanların dünya indeksi rekorları kırıldı” diye belirtti.

‘SUYA EL KOYULDU’

Halk Sağlığı Uzmanı Ali Osman Karababa ise şöyle konuştu: “Yanlış bir kentleşme politikası sonucu kırlar kente yığıldı. Bunun da sonucunda hiç kullanılmaması gereken su kaynaklarına el koyuyoruz. Doğanın ve canlıların su ihtiyacını gasp ediyoruz. Doğada bulunan tüm canlıların suya erişmesi gerekiyor. Barajlar nedeniyle çok sayıda sulak alan ve gölün kuruduğunu görüyoruz. Şu an içinde bulunduğumuz durumda hükümetin ilgili birimlerinin bir araya gelerek sağlıklı planlama yapması gerekiyor. Bunu yapmazsa Türkiye yakın zamanda giderek artan su sıkıntısına düşecek.”

Forumda Gıda Mühendisleri Odası İzmir Şubesi, İzmir Barosu ve TMMOB İzmir İKK temsilcileri de kentin yaşandığı su sorunlarına dair konuşmalar yaptı.