Muğla'da nöbetin 3’üncü günü: ÇED raporu acilen iptal edilsin

img

MUĞLA - Deştin ve Bayır köylülerinin yapımına devam edilen çimento fabrikasına karşı başlattıkları Adalet Nöbeti’nin 3'üncü gününde, ÇED raporunun iptal edilmemesi durumunda oluşacak kaostan köylülerin sorumlu olmayacağı belirtildi.

Muğla'nın Yatağan ve Menteşe ilçelerine bağlı Deştin ve Bayır mahallelerinde yapımına devam edilen çimento fabrikasına karşı köylülerin, Muğla İdare Mahkemesi önünde başlattığı Adalet Nöbeti 3'üncü gününde devam etti. Köylüler nöbet sırasında "Gecikmiş adalet adalet değildir. Çimento fabrikası inşaatı derhal durdurulmalıdır", "Köyümüze sahip çıkalım", "Ne kömür karası ne çimento grisi, ille de Muğla'nın yeşili, mavisi" ve "Çimento fabrikası istemiyoruz" pankartlarını taşıdı. Nöbet sırasında sık sık "Adalet istiyoruz", "Zafer direnen köylünün olacak" ve "Çimentocu şirket Muğla'yı terk et" sloganları atıldı.

Nöbette konuşan Deştin Çevre Platformu Sözcüsü Haluk Özsoy, "Bu kadar insanı bir sürü işi varken buraya dikmekten utanmıyorlar. Biz de burada nöbet tutmak zorunda kalıyoruz. Biz kimseye 4 buçuk milyon dolar vaat edemiyoruz. Biz kimseye uçsuz bucaksız tarlalar, arazilerde imar izinleri vaat edemiyoruz. Bizim vaat ettiğimiz tek şey jandarmadan dayak yemek, gözyaşı, sıcağın-soğuğun altında direnmek. Ama bizim vaat edebildiğimiz bir şey daha var. Biz insan olmayı, onurlu bir yaşamı vaat edebiliyoruz" diye konuştu.

'KAOSTAN BİZ SORUMLU DEĞİLİZ'

Köylüler adına konuşan İsmail Şener de şunları söyledi: "Bir suç işlemelerine engel olmaya çalışıyoruz. Eğer bilirkişi kararlarına uygun acil, ÇED raporunu iptal etmezseniz oluşacak kaostan biz sorumlu değiliz."

'DOĞANIN SINIRI YOK'

Ardından söz alan Halime Şaman ise ekosistemin sınırı olmadığını, bir bütün olduğunu vurguladı. Deştin'de aranan hak arayışının aynısının Marmaris'te de olduğunu belirten Şaman, "Başımızda Sinpaş denen bir bela var. Milli parka adeta çirkin bir bina yerleştiriyorlar. Kentimizin girişine, milli parkın göbeğine iki tane beton santrali kulesi diktiler. Lütfen bunun yaygınlaştırılmamasını ve Türkiye'de topraklarını kaybeden halkın haberdar olmasını sağlayalım" ifadelerini kullandı.