BOLU - Organize sanayi bölgelerindeki atıkların kirlettiği Gerede Çayı'nın temizliği için 4 ilde bulunan 21 sivil toplum örgütü birleşti.
Bolu'nun Gerede ilçesinde kurulu olan 2 Organize Sanayi Bölgesi'ndeki (OSB) işletmelerin atıklarından kaynaklı Gerede Çayı kirleniyor. Atıkların çaya dökülmesinin başlıca nedeni ise yeteri arıtma tesisinin olmaması. Gerede Karma OSB 1997'de, Gerede Deri OSB ise 2018 yılında faaliyete geçti. Ancak kapasitenin çok altında olan ve kullanılmayan tek bir arıtma tesisi bulunuyor. İkinci arıtma tesisinin ihalesi ise, 2020 yılında yapıldı. Ancak bu tesis halen faaliyete geçmedi. Gerede Çayı'nda yaşanan kirlilik Bolu Çevre ve Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü tarafından 2021 yılında hazırlanan rapora da yansıdı. Raporda, çayın en fazla kirlenmeye maruz kalan akarsular arasında gösterildiği ve kirlilik yükünün bölgedeki deri sanayiinden kaynaklandığı tespit edildi.
Daha önce defalarca kez eylemler yapılan kirlilik için meclise de farklı dönemlerde 3 kere soru önergesi verildi ve kirlilik sorunun çözülmesi istendi. Yurttaşlar son olarak Bolu, Karabük, Çankırı ve Zonguldak illerinde bulunan 21 sivil toplum kuruluşu bir araya gelerek Gerede Çayı Temiz Aksın Platformu'nu kurdu. Platform, önümüzdeki günlerde dernekleşme kararı alırken, 4 il ve 9 ilçeden geçen Gerede Çayı'nda var olan kirliliğin ortadan kalkması için eylemsellik sürecine de girecek. Atıkların atıldığı dere simsiyah ve köpük akarken, geçmişte balık tutulan, yüzülen, tarımsal sulama yapılan dere, şimdilerde atıklarla dolu durumda. OSB'lere arıtma tesisi kurulmasını isteyen platform, bunu karşılamayan fabrikaların ise kapatılması istiyor.
'RESMİ RAPORLARDA BİLE GEÇİYOR'
Gerede Çayı Temiz Aksın Platform Sözcüsü Mehmet Emin Aslan ile Gerede Çayı'nın mevcut durumunu ve taleplerini konuştuk. 288 kilometre boyunca 4 il ve 9 ilçeden geçen Gerede Çayı'nın 355 bin insanın yaşadığı bir havzadan akarak Karadeniz'e döküldüğünü kaydeden Aslan, "Bizim rahatsız olduğumuz konu özellikle deri OSB'nin atıklarının, arıtma olmadan, deşarj standartlarına uygun bir atık su üretmeden doğrudan dereye akması. Bu asla bizim bölge halkı olarak ithamda bulunduğumuz bir durum değil. Aksine bütün resmi kurumların kabul ettiği ve raporlarında yer verdiği bir durum. Günlük 10 bin metreküp gibi kirli su deşarj edildiğini tahmin ediyoruz. Sanayi ilk kurulurken 4 bin metreküplük bir arıtma sistemi inşa edilmiş, ama ya yapılırken hatalı olmasından ya da uzun süre üretime geçmediği için teknik kapasitesi düştüğünden dolayı atıl duruma düşmüş. Böyle bir arıtma tesisi kağıt üzerinde var göründüğü için çevre izinlerini alıp, üretime başlamışlar. Daha sonra hazırlanan ve ihalesi yapılan 6 bin metreküplük arıtma tesisi ise halen bitmedi" ifadelerini kullandı.
'YAPTIRIM YETERSİZ'
Arıtma tesisi olmamasına rağmen caydırıcı bir yaptırım da olmadığına dikkati çeken Aslan, sorunun idari para cezalarıyla geçiştirildiğini söyledi. Sadece karma OSB'de bulunan iki fabrikanın zaman zaman kapatıldığını, fakat tekrar açıldığını belirten Aslan, "İdari para cezası değil kirli atık suları yönetmeliğine göre faaliyetin durdurulması gerekiyor. Eğer biz tesisin arıtması yoksa -ki arıtması olmayan bir fabrika- çevre izni alamaz dolayısıyla üretim yapamaz. Bir de bu OSB'nin kapasitesi 26 fabrika olmasına rağmen 41 fabrika üretim gerçekleştiriyor. Duyuma göre en az 85 tane daha fabrikanın üretime geçeceğini biliyoruz. Deri sanayisi krom gibi ağır metal olmak üzere zehirli atık üreten kirli bir sanayi. Problem sadece takibini yaptığımız atık su tesisinin devreye girmesiyle bitmeyecek. Başka bir atık tesisinin de yapılması gerekecek. Talebimiz bu arıtma tesisleri devreye girmeden yeni bir fabrikaya izin verilmemesidir" diye konuştu.
'DSİ PROJESİ İPTAL OLDU'
Valiliğin bile kirliliği artık inkar edemediğini "Mahcubuz, bu iş çok uzadı" gibi açıklamalar yaptığını aktaran Aslan, "Bir ekosistem çöktü. Havzada bir tane balık, kurbağa, yılan kalmadı. Artık su kirlilik derecesinin arttığı yerde su köpürmeye başlıyor. Su değil, tamamen zehir akıyor. Dolayısıyla canlının yaşamadığı bir su tarımda da kullanılamaz. Mücadelemizin içinde olan ziraatçıların da saha gözlemleri var. Yine sanayiden deşarj edilen sular bir boru sistemi içinde taşınıyor. Bunlarda da taşmalarla tarım arazileri, tarım yapılamaz derecede zehirli atıkla çoraklaşmış duruma geldi. Hayvanlarımız ölüyor. Öte yandan suyumuz iyi olmadığı için Eskipazar ilçesinde DSİ'nin yapmak istediği tarımsal sulama projesi de devreden çıktı. Hem tarımsal hem hayvansal üretim anlamında olumsuz etkilendi" şeklinde konuştu.
KANALİZASYON HALİNE GELDİ
Bölgedeki bir diğer sorunun ise Gerede Çayı'nın rezervinin Ankara'ya tahsis edilmesi olduğunun altını çizen Aslan, şöyle devam etti: "Gerede Çayı'nın 240 milyon metreküp su rezervi var. Bunun 226 milyon metreküpü Ankara'ya tahsis edildi. Yani dereye ekosistemin çökmesini engelleyecek can suyu bile bırakılmamış. Geçmiş yıllarda bütün halkın balıkçılık yaptığı, tarımını yürüttüğü dere sadece iki OSB'nin atık sularını taşıyan bir kanalizasyon haline geldi. Ankara'ya tahsis edilen suyun yeniden projelendirilmesi gerekiyor."
'YÜZMEYİ BU DEREDE ÖĞRENDİK'
Çayın 1990'lı yıllarda el yıkanan, yüzülen, kilolarca balık yakalanıp halkın geçimini sağladığı bir çay olduğunu kaydeden Aslan, şunları söyledi: "Hepimiz yüzmeyi bu derede öğrendik. Şimdi çevresinden çok ağır bir kokusu var ve çevresinden bile geçemiyoruz. Köyde insanlar maskeyle yaşıyor. Yani tam bir çevre felaketi. Bölgedeki insan ve hayvanların sağlığı etkileniyor. Defalarca kez basın açıklaması yaptık, ulusal, yerel basına taşıdık, 3 defa mecliste soru önergesi verdik. Yapılması gereken her şeyi yaptık. Mücadelemiz sürüyor. Şimdi de 4 ilin sivil toplum kuruluşlarının birlikte Gerede Çayı Temiz Aksın Platformu oluşturduk. Bunun resmi kuruluş aşamasındayız. Gerekirse yasal haklarımızı arayacağız. Yörenin insanı olarak tabiatı, ülkemizi, dünyayı, insanlığı korumak görevimizi kısıtlı imkanlarla yürütmeye çalışıyoruz" diye konuştu.
MA / Tolga Güney