‘Kriz günlerinde örgütlenmek’ sempozyumu bitti: Ortak mücadele gerekli 2019-09-29 18:35:38   İSTANBUL – “Kriz günlerinde örgütlenmek” başlıklı sempozyumda konuşan KHK’lı Kocaeli Üniversitesi Öğretim Üyesi ve Sosyolog Hakan Koçak, kurumsal sendikalarda olanakların, küçük sendikalarda ise dinamizmin mevcut olduğunu söyleyerek, “Bunları ortak bir amaç çerçevesinde bir araya getirmek gerekir. Bu emek hareketine bir dinamizm katacaktır” dedi.   İşçi Dayanışma Derneği (İDD), "Kriz günlerinde örgütlenmek" başlığıyla Kadıköy'de bulunan Barış Manço Kültür Merkezi'nde sempozyum düzenledi. Sempozyuma Hakların Demokratik Partisi (HDP) Parti Meclis (PM)  üyeleri, Hakların Demokratik Kongresi (HDK), Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) üyeleri, Devrimci Sendikalar Konfederasyonu (DİSK) ve ona bağlı sendikaların temsilcileri, kadın örgütleri,  Emek Hareketi, Cargill işçileri, akademisyenler ve çok sayıda kişi katıldı. Sempozyumun yapıldığı salona “İş cinayetlerine, hayat pahalılığına, güvencesizliği, kıdem tazminatının gaspına karşı birleşik mücadeleyi yükseltelim", "Birleşik emek hareketini yaratmak için emek vermiş Köksal Aydın'ı saygıyla anıyoruz" ve "Kriz günlerinde örgütlenmek: İmkanlar, zorluklar ve arayışlar" pankartları asıldı.    BİRİNCİ OTURUM: İŞÇİ SINIFINI ANLAMAK VE TANIMAK   Sempozyumun ilk oturumunda “İşçi sınıfını anlamak ve tanımak” başlığı konuşuldu. İstanbul Tabip Odası (İTO) İşçi Sağlığı Komisyonu Başkanı Dr. Nazmi Algan moderatörlüğünde gerçekleşen oturumda, Kocaeli Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Aziz Çelik ve Gaziantep Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Serkan Öngel konuşmacı olarak katıldı.   ‘ASGARİ ÜCRET BİLE ALAMIYOR’   Oturumda ilk olarak söz alan Doç. Dr. Aziz Çelik, DİSK’in yaptığı “Türkiye İşçi Sınıfının Görünümü Araştırması” başlıklı sunumunu yaptı. Araştırmaya göre, işçilerin yüzde 66’sının asgari ücret altında çalıştırıldığını belirten Çelik, “Çeşitli çalışan grupları arasında ücret farklılıkları gözlenmiştir. Sigortalı- sigortasız işçi arasındaki ücret farkı yüzde 48 üniversiteli- liseli işçiler arasındaki ücret farkı ise yüzde 25 düzeyindedir” dedi.   ‘İŞ GÜVENLİĞİ ÖNLEMLERİ YETERSİZ’   İşçilerin yüzde 54’ünün maaşların düşük olmasından kaynaklı ay sonunu zorlukla getirdiğini dile getiren Çelik, işçilerin geçinememesinden kaynaklı yıllık izin kullanma oranlarının çok düşük olduğunu vurguladı. İşçilerin yüzde 56’sının işçi sağlığı ve güvenliği önlemlerinin yetersiz olduğuna dikkati çeken Çelik,  işçilerini işten çıkarılma korkusundan dolayı sendikalara üye olmak istemediği oranı yüzde 60 olarak ifade etti.   İŞÇİNİN KİMLİĞİ   Ardından söz alan Doç. Dr. Serkan Öngel de, “Metal İşçinin Kimliği” adlı bir araştırma sunumu yaptı. Araştırmaya göre, metal işçilerinin hak aramada kimliklerinin bir önemi olmadığını, bunun ise en bariz örneğinin yüzde 56.8’inin kendini milliyetçi olarak tanımlayan işçilerden oluştuğunu söyledi.   İKİNCİ OTURUM: EMEK HAREKETİNİN BUGÜNÜ   “Emek Hareketinin Bugünü” başlıklı ikinci oturum da, İDD Yönetim Kurulu Üyesi Barış Kalkanlı moderatörlüğünde başladı. Emek Çalışmaları Topluluğu üyelerinden Ebru Işıklı, Tek Gıda-İş Sendikası Örgütlenme Uzmanı Suat Karlıkaya, DİSK Basın-İş Genel Sekreteri Özge Yurttaş, TGS Genel Yönetim Kurulu üyesi Can Uğur ve Kaç Bize Gel Platform temsilcisi Hikmet Topel ise ikinci oturuma konuşmacı olarak katıldı.   ‘ÖRGÜTLENMENİN ÖNÜNDEKİ EN BÜYÜK ENGEL YARGI’   İkinci oturumda ilk olarak söz alan Tek Gıda- İş Örgütleme Uzmanı Suat Karlıkaya, 530 gündür haklarını almak için direnen Cargill işçilerinin selamlarını getirdiğini söyledi. Örgütlemede en büyük engelin yargıda olduğuna dikkat çeken Karlıkaya, “530 gündür Cargill işçilerinin mahkemeleri neden sonuçlanmaz? Karar verebilen mahkeme en az 15 ayda karar verebiliyor. Bu nedenle yargıyı örgütlemenin önündeki engel olmaktan kurtarmalıyız” dedi. İşçilerin artık bir çıkış yolu aradığını aktaran Karlıkaya, “Ancak onlara yol gösterebilecek bir önder kurum yok” diye ifade etti.   ‘KADINLAR DÜŞÜK ÜCRETLE ÇALIŞTIRILIYOR’   Ardından söz alan DİSK Basın-İş Genel Sekteri Özge Yurttaş da, yeni Neo-liberal ekonomik politikalarının kadının emeği üzerine kurulduğunu belirtti. Yurttaş, “Kadınlar, düşük ücretlerle çalıştırılmak zorunda kalıyor. Bu nedenle düşük ücretli niteliksiz işler kadının üzerine bırakıldı. Bu anlamda kadınların daha güçlü durarak, eşit ücret temelinde üretime katılmaları önemlidir” dedi.   ‘İŞÇİLERİN ÖNDERLİK SORUNU VAR’   Kaç Bize Gel Platform Temsilcisi Hikmet Topel de,  modern çalışma koşullarında işçiler arasında beyaz yaka ve mavi yaka diye bir ayırımın bırakmadığını söyledi. İşçi sınıfını bir bütün olarak ele almak gerektiğinin altını çizen Topel, “İşçilerin günümüzde bir önderlik sorunu var. Önderlikte kendiliğinden oluşmaz. Tecrübe ve direniş işçilerin kendi önderliğini oluşturacaktır. İşçi hakları konusunda birleşik mücadele şarttır” diye belirtti.   Emek Çalışmaları Topluluğu üyelerinden Ebru Işıklı da, günümüzdeki işçi sorunlarına dikkat çekerek, işçi direnişlerini genel tablosunun gösteren bir sunum yaptı.   ÜÇÜNCÜ OTURUM: GELECEĞE BAKMAK   “Geleceğe Bakmak” başlığındaki üçüncü oturumun moderatörlüğünü İDD Genel Sekter Nuriye Alsancak yaptı. Sendika Uzmanı ve yazar Zafer Aydın, Kocaeli Üniversitesi barış bildirisine imza attığı için KHK ile görevinden uzaklaştırılan Sosyolog Hakan Koçak, Çalışma ve Toplum Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Av. Murat Özveri, DİSK İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Daire Müdürü Tevfik Güneş ve İDD Yönetim Kurulu üyesi Naim Göktaş’da konuşmacı olarak platformda yerini aldı.   ‘BİRLİKTE MÜCADELENİN ÖNEMİ’   İşçi haklarının örgütlenmesinde ve sendikal mücadelenin birlikte mücadelesinin önemli olduğunu belirten Sosyolog Hakan Koçak, birlikte mücadelenin en önemli örneklerinden birini Gebze’de farklı konfederasyonlarına üye sendikaların oluşturduğu birliktelik mücadelesinde gördüklerini söyledi. Koçak, “OHAL döneminde Flormar işçileri ile yapılan dayanışma bunun pratik örneğidir. Ana akım aşırı merkezileşmiş sendikacılık işçi sınıfı açısından kapasiteyi genişletici değil, aksine zayıflatıcıdır. Bunun yerine yerelde yaratılan dinamizmi öne çıkaran, yapılar kurulmalıdır. Bu yapılar bürokratik refleksleri ağır merkezi yapılara karşı alternatif oluşturabilir” dedi.   Kurumsal sendikalarda olanakların, küçük sendikalarda ise dinamizmin mevcut olduğunu kaydeden Koçak, “Bunları ortak bir amaç çerçevesinde bir araya getirmek gerekir. Bu emek hareketine bir dinamizm katacaktır” diye konuştu.   ‘ORTAK MÜCADELE BAŞLATILMALI’   Türkiye’de işçi sınıfının örgütlenmesinde sol görüşün önemli bir yer tuttuğunu söyleyen Sendika Uzmanı ve yazar Zafer Aydın ise,  “1946’da siyasi yasakların esnetilmesi ile birlikte iki tane sosyalist parti kurulmuştur. Bu partiler, yüze yakın sendika örgütlediler. 6 ay sonra bu sendikalar devlet tarafından kapatıldı. 1947 devlet sendikaları kendi elinde tutmak için kendisi sendikal alanda bir örgütlemeye gitti’ diye belirtti. “Devletin istediği sendikal mücadele ile sınıf mücadelesini ayırmak ve sendikaları bu yolla biat ettirmekti” diyen Aydın, “Fakat DİSK’in kurulması ile birlikte işçinin haysiyet mücadelesi başladı. Bu bilincin gelişmesinde solun etkisi büyüktür günümüzde ise ciddi bir hegemonya altında konuşuyor. Bu durum sınıfsız sendikanın önünü açmıştır. Buradan çıkış yolu ise solcu işçilerin bir ortak bir mücadele başlatması ve sınıf siyasetini güçlendirmesidir” şeklinde konuştu.   Sempozyum soru cevap bölümü ile sona erdi.