İzmir Kadın Meclisi: Gelin mücadeleyi kazanalım 2020-03-04 19:49:16   İZMİR- KESK İzmir Şubeler Platformu’nun ihraçlara karşı yaptığı 138. hafta eylemi 8 Mart nedeniyle İzmir Kadın Meclisi tarafından gerçekleştirildi. Kadınlar, “Çözüm, sorunları yaratan ve arttıranlarda değil, örgütlü kadın mücadelesinde. Gelin her birimiz haklı taleplerimizi, mücadeleyi sahiplenelim. Kazanalım” diyerek 8 Mart’a çağrı yaptı. Kamu Emekçileri Sendikası (KESK) İzmir Şubeler Platformu’nun KHK ile ihraç edilen kamu emekçilerinin işlerine iadesi talebiyle başlattığı eylem 138. haftada da devam etti. Yaklaşan 8 Mart Dünya Kadınlar Günü nedeniyle bu hafta eylemi İzmir Kadın Meclisi düzenledi. Karşıyaka çarşıda gerçekleşen eylemde, “Doğa Benim, Üreten Benim, Emek Benim, Yaşam Benim,  Ben Kadınım” yazılı pankart açıldı. "Birleşe birleşe kazanacağız", "KHK'ler gidecek biz kalacağız", “Yaşasın Kadın Dayanışması”, “Yaşasın Örgütlü Mücadelemiz”, “Yaşasın 8 Mart” sloganları atıldı. Kitle adına açıklamayı İzmir Kadın Meclisi’nden Sibel Çelik ve Dilek Kanlıbaş okudu.    8 Mart 1857’te New York’ta kadın işçilerin uzun çalışma saatlerine, kölelik koşullarına karşı direnirken katledilişlerinin 163. yılı olduğunu hatırlatan Sibel Çelik, “1957’den bu yana hak almak ve özgür olmak için yürüttüğümüz mücadele tarihimizle çok yol aldık. Ne var ki, rengimiz, dilimiz, inancımız fark etmeksizin, haklarımıza, kazanımlarımıza saldırılar, katmerli sömürü, baskı ve şiddet artarak devam ediyor” dedi. Eşitsizliğin, işsizliğin, yoksulluğun, açlığın, savaşın, göçün ve ölümün akıl almaz boyutlara vardığını belirten Çelik, “Buna karşın, yoksul halklar, emekçiler, kadınlar, gençler ve doğa ‘bu böyle gitmez’ diyerek haykırıyor. Otoriter ve popülist iktidarlar varlıklarını sürdürmek için bu haykırışları susturmak istiyor ve baskıyı, savaş politikalarını, şiddeti artırıyor” dedi. ‘KADINLAR SAVAŞ İSTEMİYOR’ Türkiye’de kamudaki istihdamın parçalı, performansa dayalı, esnek, güvencesiz bir yapıya dönüştürüldüğüne dikkat çekerek açıklamaya devam eden Çelik, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu dönüşüm beraberinde bize, daha fazla eşitsizlik, yoksulluk, ayrımcılık, cinsiyetçilik, şiddet, taciz ve mobbingi getirdi. Bu kölelik koşulları, baskıyla, örgütlülüğümüz parçalanarak kabul ettirilmek isteniyor. Ucuz ve güvencesiz yedek iş gücü olarak değerlendirilen kadın emeği ancak iş ve aile yaşamı uyumlaştırma anlayışıyla, istihdamda kendine yer bulabiliyor. Kamusal hizmetlerin kısıtlanmasının en başında, bakım sorumluluğunun kadınlara yüklenmesi geliyor. Haklarımız bir bir elimizden alınıyor. Din siyasallaştırılıyor, eşitsizlik fıtratla açıklanıyor. Savaşın, göçün ve ekonomik krizin en yakıcı sonuçlarını yine kadınlar yaşıyor. Tüm bu politikalar siyasi iktidarın tercihi. Ülke kaynakları istenirse, savaş, rant, belli kesimler yerine kadınların, emekçilerin, gençlerin, tüm toplumun ihtiyaçları yerine kullanılabilir. Bizim tercihimiz yaşanabilir özgür, eşit ve sömürüsüz savaşsız bir ülke ve bir dünyadan yana”   KAMU EMEKÇİSİ KADINLARIN TALEPLERİ Açıklamanın devamında Dilek Kanlıbaş, KESK olarak kadın emekçiler için şu taleplerde bulundu:  *Doğum izinleri arttırılmalı.  *8 Mart kadınlar için ücretli izin günü sayılmalı.  *Kapatılan kamu kreşleri açılmalı. *Kadın ve eşitlik bakanlığı kurulmalıdır.  *Eşit işe eşit ücret sağlanmalı. *İş yerinde şiddeti, ayrımcılığı ve mobbingi önleyen düzenlemeler yapılmalı. * Esnek-güvencesiz-kayıt dışı ve taşeron çalışmaya, kiralık işçilik uygulamasına son verilmeli,  güvenceli iş, güvenli yaşam koşulları sağlanmalıdır. *Kadınlara ve lgbti+’lara yönelik her türlü şiddeti ve ayrımcılığı önleyici yasal düzenlemeler acilen yapılmalı, *Grevli toplu sözleşme hakkı, sendikal hak ve özgürlüklerimiz önündeki engeller kaldırılmalı.  * Kamu kurumlarının bütçeleri toplumsal cinsiyet eşitliği perspektifiyle hazırlanmalı. *OHAL komisyonu derhal lağvedilmeli, KHK’lerle haksız hukuksuz yere işten çıkarılan tüm emekçiler görevlerine iade edilmeli. *Kadınlar için daha fazla yoksulluk, şiddet, göç ve ayrımcılık anlamına gelen savaş politikaları son bulmalı. Eşit ve özgür biçimde barış içinde bir arada yaşamın sağlanacağı demokratik koşulların oluşması sağlanmalı. *Eğitim ve sağlık alanı başta olmak üzere kamusal alanın tümüne yayılan dinselleştirme politikalarından vazgeçilmeli. *İstanbul sözleşmesi başta olmak üzere kadınlardan yana imza atılan uluslararası sözleşmelerin gereklikleri yerine getirilmelidir.  Açıklamayı İzmirli kadınlara çağrı yaparak sonlandıran Çelik,  “Çözüm, sorunları yaratan ve artıranlarda değil, örgütlü kadın mücadelesinde, Bizler milyonlarız, haklı olanlarız. Gelin her birimiz haklı taleplerimizi, mücadeleyi sahiplenelim. Kazanalım” diye konuştu.