Kahveci: Konut krizinin nedeni yönetim zafiyeti

img

İSTANBUL - Konut krizinin temel nedeninin "yönetim zafiyeti" olduğunu belirten ekonomi yazarı İbrahim Kahveci, “Serbest piyasa söz konusu, herkes istediği gibi fiyat arttırıyor. Tarafları buluşturucu bir pazara ihtiyaç var" dedi. 

Ekonomik krizin her geçen gün daha da derinleşmesi ve döviz kurlarında yaşanan artış nedeniyle hayat pahalılığı artıyor. Elektrik, su ve doğalgaz faturaları neredeyse her ay zamlanırken, gıda, giyim ve temizlik ürünlerinin fiyatları da gittikçe katlanıyor. İnşaat malzemelerine yapılan zamlar da konut fiyatları ve kiralarının artmasına neden oluyor. Sokağın temel gündemi haline gelen krizi görmeyen AKP iktidarı ve ortağı MHP ise, söz konusu tabloyu farklı göstermeye çalışıyor. Ekonomi yazarı İbrahim Kahveci, ülke ekonomisinin geldiği noktayı değerlendirdi.  
 
KRİZ DEĞİL BUHRAN  
 
Türkiye’de kriz değil buhran yaşandığını söyleyen Kahveci, “Krizde hep daralma durumu yaşanır. Mesela 1994, 2008-2009 krizlerine bakalım. Bu krizlerde yüzde 5, 6, 7 gibi küçülmeler oldu. Ama sonrasında büyümeler de oluyordu. Oysa Türkiye 2015’ten bu yana, ama reel olarak 2018’den bu yana bir buhran yaşıyor" dedi. Kahveci, ülkede durağanlığın yaşandığına işaret ederek, "Yavaş yavaş 100’den 90’lara düşüyorsunuz ama 90’larda kalarak yavaş yavaş yüze çıkıyorsunuz. Türkiye’nin 2017 yılı ikinci çeyrek çalışan sayısıyla 2021 yılı ikinci çeyrek çalışan sayısı aynı. Hiç istihdam artışı olmamış. Yani o 5 yılda Türkiye aslında bir durağanlık, bir buhran yaşıyor. Onun için Türkiye bir krizde değil bir buhran içerisinde” diye konuştu. 
 
KRİZİN ETKİSİ  
 
Makine teçhizat yatırımının 2015 yılından 2020’nin sonuna kadar neredeyse durağan seyrettiğini ve bazı dönemlerde gerilediğini aktaran Kahveci, “Ekonomide oldukça ağır temel sorunlar var. Ekonomide sorun arttıkça siyasi sorunlar da diğer sorunlar da ortaya çıkıyor" dedi. Bazı insanların yemek yiyecek parasının olmadığını ve kirasını karşılayamadığına dikkati çeken Kahveci, "Elektrik ve su kesintisi gibi sorunlar yaşanıyor. Bu insanların çok fazla sorunu olur ve çok fazla sorun dile getirir. Ekonomi zayıfladığı zaman diğer sorunları çözme iradesi de zayıflar. Türkiye’de nüfusun bir kısmı açlık sınırının altına yaşıyor ve sayı yıllar sonra artmaya başladı. Yoksulluk artmaya başladı. Açlığın ve yoksulluğun olduğu yerde diğer sorunları konuşamazsınız” diye kaydetti. 
 
HİSSEDİLEN ENFLASYON  
 
Enflasyonun yükselmesiyle ekonomideki istikrarsızlığın artığı ve üretimin olumsuz etkilendiğini ifade eden Kahveci, “Geçmişte Türkiye’de yüzde 80, yüzde 100 gibi enflasyon rakamları vardı. Bazı dönemlerde 3 haneli enflasyonlar oldu. Bunları yaşayan bir ülkede şimdi enflasyonun bu kadar tartışılmasının nedeni hissedilen enflasyon ile resmi enflasyon arasındaki fark. Resmi enflasyon yüzde 18 ama hissedilen yüzde 35-40. Gıda enflasyonu yüzde 30’larda. Gıda temelli ürünlerde yüzde 30-40 artışlar var. Ama maaş zamları resmi enflasyona göre yapılıyor. Yani vatandaş 'Ben 3 yıl önce 25 liraya aldığım bir kilo peyniri şimdi 45-50 liraya alıyorum. Peynir iki kat artarken maaşım ancak yüzde 20 arttı' diyor. Asıl sorun burada. Hissedilen enflasyon kadar zam yapılmadığı için aradaki fark derinleşiyor” değerlendirmesi yaptı. 
 
KONUT KRİZİ 
 
Kahveci, son dönemlerde tartışmaların odağında odan konut fiyatları ve kiralara da değindi. Fiyatlardaki artış temel nedeninin "yönetim zaafiyeti"nden kaynaklandığını söyleyen Kahveci, şunları söyledi: "2020 yılı dahil artan nüfus yaklaşık 8 milyon. Bir hane yaklaşık 3.2 kişiden oluşuyor. Dolayısıyla bu nüfusun ihtiyacı olan konut sayısı 2 buçuk milyon. Ama 4.6 milyon konut satılmış. Öte yandan 6.7 milyon yeni konut da bitmiş. Türkiye’de nereden baksanız 3, 3 buçuk milyon konut fazlası var. Hadi göçmenler falan derken 1 milyon oraya gitti. Ona rağmen 2 buçuk milyon fazla konut var. İnşaatçılar da 2 buçuk milyon civarında boş konut olduğunu söylüyor. Son iki yıldır pandemi var, ciddi sayıda ölümler var. Buna rağmen konut ihtiyacının patlamasının nedeni yönetim zafiyetiyle alakalı. Serbest piyasa durumu söz konusu ve herkes istediği gibi fiyat arttırıyor. Tarafları buluşturucu uygun bir pazar oluşturulursa sorun olmaz."
 
'EKONOMİDE ŞAHLANMA' SÖYLEMİ
 
Tüm bunlara rağmen AKP'li yetkililerin sık sık "ekonominin şahlandığına" dair açıklama yapmasının gerçeği yansıtmadığını ifade eden Kahveci, resmi verilerin gerçek tabloyu gözler önüne serdiğini vurguladı. Kahveci, AKP’nin 2012 yılında kişi başına düşen milli geliri 25 bin dolar olarak hedef koyduğunu, ancak son açıklanan Orta Vadeli Programda (OVP) hedefin 10 bin 700 olarak açıklandığını kaydetti. Bu verilerden hedefte yarıdan daha fazla düşüş olduğunu söyleyen Kahveci, verilerin “ekonomi şahlanışta” sözlerinin gerçeği yansıtmadığının kanıtı olduğunu dile getirdi.  
 
MA / İdris Sayılgan