AKP'nin 21 yıllık emek karnesi: İşçilere ölüm, patronlara daha çok imkan

img
İZMİR - AKP'nin 21 yıllık iktidarı döneminde işçi sınıfına esnek çalışma, işsizlik, sendikasızlaştırma, grev yasakları, taşeron, mezarda emeklilik ve iş cinayetleri gibi hak gaspları dayatırken, patronlara vergi ve sigorta primi aflarıyla birlikte işten atma ve sömürünün imkanlarını sundu. 
 
İşçi Bayramı olarak adlandırılan 1 Mayıs Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü'ne sayılı günler kala, işçiler ve sendikalar, tüm alanlara kitlesel olarak çıkmaya hazırlanıyor. 137 yıl önce günlük 8 saat çalışma talebiyle başlayan işçi direnişi, aradan geçen bunca yıla rağmen değişmiş değil. Dünyanın birçok bölgesinde işçiler, halen mesai saati kavramı olmadan, güvencesiz, sendikasız ve düşük ücretlere çalışmak zorunda kalıyor.
 
Türkiye'de de işçiler aynı taleplerle yıllardır mücadele ederken, AKP iktidarı döneminde grev yasaklarından sendikasızlaştırmaya, düşük ücretten esnek çalışmaya kadar birçok hak gaspıyla karşı karşıya kaldı. 21 yıllık iktidarı döneminde sermaye yanlısı bir kararlara imza atan AKP, işçi sınıfının haklarını ise yıldan yıla budadı. AKP öncesine kadar sadece kadrolu, geçici, kısmen de taşeron işçilik varken AKP döneminde ilaveten geçici personel (4/C), kapsam dışı işçilik, ek ücretliler, 399 Sayılı Kanun Hükmündeki Kararname ile sözleşmeli çalışma, denetimli serbestlik, toplum yaranna çalışma, uzaktan çalışma, çağrı usulü çalışma, yan zamanlı çalışma, kiralık işçilik gibi biçimlerle, işçiler bin parçaya bölünürken güvencesizliğin önü açıldı. Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü'nün (OECD) 2020 yılı verilerine göre Türkiye, haftada 60 saatten fazla çalışanların en fazla olduğu ülke olurken bu şekilde çalışanların oranı yüzde 15,1'i buluyor.
 
Yoksullukla mücadele sözüyle iktidara gelen AKP döneminde işsizlik oranı hiç düşmezken, işsizlik tanımında yapılan değişikliklerle oran az gösterilmek istendi. 2003 yılında resmi verilere göre yüzde 10,5 olan işsizlik oranı Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından dar tanımlı işsizliği mart 2023’te 9,7 olarak açıklarken, Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu Araştırma Merkezi (DİSK-AR) ise aynı dönem geniş tanımlı işsizliğin yüzde 29’a yükseldiğini açıkladı.
 
TAŞERON YAYGINLAŞTIRILDI
 
İktidara gelir gelmez ilk işi İş Yasası'nı değiştirmek olan AKP, 10 Haziran 2003 tarihinde yürürlüğe giren 4857 Sayılı İş Kanunu ile esnek çalışma biçimlerine yasallık getirdi. Bu yasayla kısmi süreli çalışma, çağrı üzerine çalışma, evde çalışma, işçi kiralama gibi esnek çalışma modelleri hayata geçirilirken işçilerin tümüyle güvencesiz kalmasının önü açıldı. Yine aynı yasayla asıl işveren – alt işveren ilişkisi yeniden tanımlanırken, işverenin asıl nitelikteki birtakım işlerini alt işverene (taşerona) vermesi sağlanarak taşeron uygulaması yaygınlaştırıldı. Yasayla aynı zamanda işçi deneme süresi bir aydan iki aya çıkarılırken, haftalık 45 saatlik çalışma süresinin günlere dağılımında farklılaştırma olanağı sağlandı, 30’dan az sayıda işçi çalıştıran işyerlerinde çalışan işçiler iş güvencesinin kapsamı dışına çıkarıldı.
 
MEMURA GREV YOK, EMEKLİLİK MEZARDA
 
Avrupa Birliği kriterleri kapsamında 9 Nisan 2007'de Gözden Geçirilmiş Avrupa Sosyal Şartı, protokolünü yürürlüğe sokan AKP, memurlara grev hakkı veren ve çalışanlara en az dört hafta yıllık ücretli izin verilmesini düzenleyen maddelere çekince koydu. Böylelikle memurun grev hakkını tanımayan AKP, işçilerin daha fazla ücretli izin yapabilmesinin de önüne geçti. 2008 yılında yasalaşan 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile kademeli de olsa emeklilik yaşı kadın ve erkekte 65’e yükseltildi. Düzenleme ile 2036 yılına kadar emeklilik yaş koşulu kadınlar için 58 erkekler için 60'a çıkarıldı. Bu tarihten itibaren emeklilik kademeli biçimde artarak 2048 tarihinde kadın ve erkekler için 65 olacak. Prim ödeme gün sayısı tam aylıkta 7 bin 200 kısmi aylıkta 5 bin 400 oldu.
 
İŞSİZLİK FONU TALAN EDİLDİ
 
Çalışanların emeklerinin sömürülmesinin önünü açan iktidar, diğer yandan da gözünü işsizler için biriken paralara dikti. 2000 yılında işsiz kalanların yararlanması için uygulanmaya başlayan İşsizlik Sigortası Fonu, AKP iktidarı döneminde amacına uygun kullanılmadı. 2009 yılında yapılan düzenleme ile Nisan 2009’dan sonra yeni işçi alan işverenlerin, bu işçilerle ilgili ödenmesi gereken sigorta primlerinin, işsizlik fonundan karşılanması öngörüldü. AKP işsizler için biriken fonun işverenler için kullanılmasının önünü açarken, işten çıkarılan işçilerin büyük bölümü bu haktan yararlanamadı. Yine bu fonda biriken paraların büyük kısmı AKP'nin seçim yatırımları başta olmak üzere iktidarın birçok 'hizmetinde' kullanıldı. Fonun nema gelirlerinin büyük bölümü başta Güneydoğu Anadolu Projesi’nde kullanılmak amacıyla Hazine’ye gelir olarak aktarılırken, yine iktidarın Toplum Yararına Program (TYP) adı altında kendi seçim propagandası amacıyla kullandı. Fonun bir kısmı da dönem dönem krize giren kamu bankaları Vakıfbank, Eximbank ve Halkbank’a sermaye olarak aktarıldı.
 
ESNEK ÇALIŞMA YASALLAŞTI
 
25 Şubat 2011 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan 6111 sayılı “torba kanunu” ile ise işçilerin hak gasplarını artırırken işverenlere vergi ve sigorta prim borçlarına af getirildi. Yasa ile fiilen uygulanan ‘evden çalışma’, ”uzaktan çalışma’ ve ‘çağrı üzerine çalışma’ gibi esnek çalışma modelleri yasallaştı ve çalışma modellerinin usul ve esasları belirlendi. Haftalık çalışma süresi 30 saatin altında olan, esnek çalışma türlerini kapsayan kısmi süreli iş sözleşmesiyle çalışan sigortalılar, kısmi süreli çalıştıkları aylara ait eksik sürelerini borçlandı. Yine yasaya göre sözleşmeli personelin sendika üye olması yasalaştı ancak greve katılması, grevi desteklemesi, propaganda yapması yasaklandı.
 
KADINLAR İSTİHDAMIN DIŞINA İTİLDİ
 
AKP dönemi en çok hak gaspına da kadın işçiler uğradı. Bu kapsamda 29 Ocak 2016'da mecliste kabul edilen 6663 sayılı Torba Kanun ile kadın memur ve işçilerin doğum izinlerine ilişkin düzenlemeler yapıldı. Kadınlara doğum sonrası ücretini tam alarak 6 aya varan yarım çalışma, çocuğu okula başlayana kadar da yarım maaşlı kısmi çalışma geldi. Fakat kadınlar bu çalışma sırasında maaşını yarı şekilde alacak, SGK kesintileri de yarı yarıya düşecek, derece ve kademe ilerlemeleri de kullanılan süre kadar geciktirildi. Kadınları çalışma yaşamının dışına itecek olan bu yasa ile birlikte kadınların iş bulmaları zorlaştırıldı.
 
Verilerde durumu ortaya koyarken TÜİK’in 2022 4'üncü çeyrek üç aylık verilerine göre dar tanımlı işsizlik erkeklerde yüzde 8,5 ve kadınlarda ise yüzde 13,6 olarak açıklandı. DİSK-AR raporuna göre ise geniş tanımlı işsizlik (âtıl işgücü) oranı erkeklerde yüzde 16,8 ve kadınlarda yüzde 28,1 olarak gerçekleşti. Yine DİSK raporunda her 100 kadından sadece 19’u kayıtlı ve tam zamanlı çalıştığı paylaşıldı.
 
KİRALIK İŞÇİLİK GETİRİLDİ
 
İktidarın işçileri gördüğü konumu en net ortaya koyan yasa ise 6 Mayıs 2016 Tarihinde mecliste kabul edilen 'İş Kanunu ile Türkiye İş Kurumu Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun' oldu. Bu kanun ile “Özel İstihdam Büroları” kurulmasına ilişkin kanun tasarısı TBMM Genel Kurulu’nda kabul edildi ve yasalaştı. Bununla da özel istihdam bürolarına; işveren ile geçici işçi sağlama sözleşmesi yaparak, işçisini geçici olarak işverene devir yetkisini verildi. İşçilerin kiralanmasının önünü açan bu kanun ile işçiler güvencesizleşirken kıdem ve ihbar tazminatı gibi haklarını kullanmasının da önüne geçildi.
 
ZORUNLU ARABULUCULUK SİSTEMİ
 
2017 yılında ise işçi ve işveren arasındaki anlaşmazlıklara ilişkin arabuluculuk sistemini getiren düzenlemenin de bulunduğu İş Mahkemeleri Kanunu Tasarısı, TBMM Genel Kurulunda kabul edilerek yasalaştı. Bu kanun ile birlikte işçilerin alacaklarıyla ilgili sorunlarında mahkemeye doğrudan dava açmadan önce zorunlu arabuluculuk sistemine yönlendirildi. Bu sadece işçilere alacağından daha azına ikna edilerek, kıdem ve ihbar tazminatları da gasp edildi.
 
OHAL BİNLERCE KİŞİYİ İŞSİZ BIRAKTI
 
Özellikle 15 Temmuz 2016 sonrasında ilan edilen Olağanüstü Hal (OHAL) ile birlikte işçilere yönelik hak gaspları derinleşmeye başladı. OHAL kapsamında ilan edilen Kanun Hükmünde Kararnameler (KHK) ile birlikte 150 bin kamu emekçisi haklarında hiçbir yargı kararı olmadan işlerinden ihraç edildi. Yine OHAL kapsamında birçok gazete, dergi, televizyon kapatılırken yüzlerce kişi işsiz kaldı. OHAL döneminde “Bireysel Emeklilik Tasarruf ve Yatırım Sistemi”ni zorunla hale getiren iktidar, burada biriken paraları da İşsizlik Fonu'nda olduğu gibi kendi propagandası için kaynak oluşturdu.
 
PANDEMİ İŞÇİYE ÖLÜM GETİRDİ
 
2020 yılında yaygınlaşmaya başlayan Kovid-19 pandemisi ile birlikte işçiler yine güvencesizlik ve ölüm dayatılırken, işçiler salgına rağmen çalışmaya zorlandı. İşten çıkarmayı zorlaştırma adı altında İş Kanunu'na eklenen maddeler ise işten çıkarmayı kolaylaştırırken, esnek çalışma tüm iş hayatında yaygınlaştırıldı. Özellikle Kod-29 ile binlerce işçi işten çıkarılırken, binlerce işçi hayatını kaybetti, on binlerce işçi hastalığa maruz kaldı. Bu dönem işçiler için Kısa Çalışma Ödeneği çıkarılırken bu hakkı elde edemeyen işçiler için ise asgari ücretin bile altında kalan bir ücret verildi.
 
ÖZELLEŞTİRMELER BİNLERİ İŞSİZ BIRAKTI
 
Öte yandan yolsuzluk ve yoksullukla mücadele sözüyle iktidara gelen AKP döneminde kamu şirketlerinin özelleştirilmesi yoluyla binlerce işçi ya işsiz bırakıldı ya da iş güvenceleri ellerinden alındı. SEKA Kağıt fabrikası, Türk Telekom, Tekel, Türkiye Elektrik Dağıtım A.Ş. gibi onlarca şirket yandaşlara satılırken, binlerce işçide sermayenin insafına terk edildi. Bu şirketlerde taşeron uygulaması yaygın hale gelirken, istisnai çalışma biçimleri arasında yer alan sözleşmeli personel ve geçici personel (4-C) kamuda yaygınlaştırıldı ve güvenceli çalışma biçimleri yok edildi. Bu şirketlerden olan TEKEL British American Tobacco tarafından alınır alınmaz 10 bin 818 TEKEL işçisinden 8 bin 247'sinin iş aktini feshetti. Yine Türkiye’de 2008 yılında 194 bin 282 tütün üreticisi vardı. TEKEL’in sigara fabrikalarının 2008 yılında özelleştirilmesi veya kapatılmasının ardından 2009 yılında tütün üreticisi sayısı 80 bin 766’ya geriledi. Yine AKP döneminde Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğünü kapatılarak işçiler, İl Özel İdareleri taşeronlara geçirildi, eski Köy Hizmetleri işçileri de başka kurumlara sürüldü. Karayolları Genel Müdürlüğü’nün 103 Bölge Şefliği de bu dönemde kapatılırken 7 binden fazla işçi işçini kaybetti.
 
SENDİKALAŞMANIN ÖNÜ KAPANDI, 20 GREV YASAKLANDI
 
AKP'nin işçileri güvencesiz hale getirmek için başvurduğu en önemli yolda sendikasızlaştırmak oldu. Çalışma Bakanlığı verilerine göre 2003'te çalışan işçilerin yüzde 58'i sendikalı iken, bakanlığını son olarak 2022 Temmuz ayında açıkladığı verilere göre bu oran yüzde 14,26'ya geriledi. Bu gerilemede AKP'nin patronlardan yana aldığı tavırlar etkili olurken, 21 yılda binlerce işçi sendika üyesi olduğu için işlerinden çıkarıldı. Yine AKP döneminde işçilerin grev ve sendikalaşma hakkı da yok sayılırken 21 yılda 20 grev 'milli güvenlik' ve 'genel sağlık' gibi gerekçelerle yasaklandı. Yasaklar yaklaşık 195 bin işçiyi kapsarken, işçilerin toplu iş sözleşmesi ve grev hakları da fiilen askıya alındı.
 
AKP'Lİ YILLARDA EN AZ 30 BİN 996 İŞÇİ ÖLDÜ
 
AKP iktidarının işçilere dayattığı bu tüm güvencesiz çalışma koşulları iş cinayetlerini de 'olağan' bir duruma getirdi. Soma, Ermenek, Kozlu ve Bartın madenlerinin yanı sıra Torunlar Center inşaatı gibi toplu işçi ölümleriyle birlikte neredeyse her gün 5 işçi çalışırken yaşamını yitirdi. İşçi Sağlığı ve Güvenliği Meclisi'nin yayınladığı verilere göre AKP’nin iktidar yılları boyunca (2023 nisan ayına kadar) iş cinayetlerinde en az 30 bin 996 işçi hayatını kaybetti.
 
CİNAYETLERİN SORUMLULARI YARGILANMADI
 
İş cinayetleri sonrasında başlayan yargılama süreçlerinde ise adaletsiz ve sermaye yanlısı politikalar devam etti. Soma, Ermenek, Kozlu ve Torunlar Center katliamlarının davalarında asıl sorumlular mahkemeye çıkartılamadığı gibi tali sorumlular ise kısa süreli hapis cezalarına çarptırılıyor. Bu cezalar ise para cezasına çevriliyor ve 24 ay taksitlendiriliyor. Yargılaması 25 Nisan'da başlayan Bartın maden katliamı davasında da eski AKP yöneticisi olan avukat Çağla Dursun, patronların avukatlığını yaparak madencileri ölümü hak etmekle suçlarken, iktidarın işçiye verdiği önemi kanıtlıyor.
 
AKP dönemi işçiler yoğun hak gaspları, iş cinayetleri ve adalesizlikle karşı karşıya kalırken, 14 Mayıs'ta yapılacak Cumhurbaşkanlığı ve genel seçimlerinde ise yaklaşık 16 milyon işçinin oy kullanması bekleniyor.
 
MA / Tolga Güney