'Seçim sonuçları yılların birikmiş öfkesidir'

img
İSTANBUL - İstanbul seçim sonuçlarının yılların birikmiş tepkisi olduğunu ifade eden sendika temsilcileri, parçalı olmayan muhalefetin neler yapabileceğinin en somut örneğinin İstanbul seçimleri olduğunu kaydetti.
 
AKP’nin itirazı üzerine 23 Haziran’da yenilenen İstanbul seçimlerinde CHP’nin adayı Ekrem İmamoğlu yüzde 10’luk bir oy farkı ile İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Başkanı seçildi. Ekonomi başta olmak üzere bir çok konuda Türkiye’yi besleyen bir konumda olan İstanbul seçimlerin sonuçlarının hangi anlamları taşıdığını sendika temsilcileri yorumladı.
 
Devrimci Yapı, İnşaat ve Yol İşçileri Sendikası (Dev Yapı-İş) Genel Başkanı Özgür Karabulut, yenilenen seçimlerin işçiler açısından yılların biriktirdiği öfkenin dışa vurumu olduğunu ifade etti.
 
Halkın Gezi direnişi sürecinde doruğa çıkan değişim isteğinin o günden bu yana AKP’ye hep kaybettirdiğini söyleyen Karabulut, bundaki en önemli etkenin ise “tek adam” rejimi konusundaki ısrar olduğunu belirtti. Karabulut, “Tek adam rejimi ile birlikte işçisi, köylüsü, kamu emekçisi, emeklisi, genci, kadını ve işsizinden tüm toplumsal kesimler ezildi ve yoksullaştı. Tüm bu kesimler 23 Haziran’da tek adam rejimine karşı ortak paydada buluştu. Muhalefet parçalı olmadığında neler yapıldığının en somut örneği 23 Haziran seçim sonuçları oldu” dedi. 
 
‘SANDIKTAN SANDIĞA TEPKİ GÖSTERMEK YETMEZ’
 
Karabulut, sandıktan çıkan sonuçların her şeyin bittiği anlamını taşımadığını da dile getirdi.  “Sadece sandıktan sandığa tepkiyi ortaya koymak, geri kalan zamanlarda bu işin dışında kalmak bir şeyleri değiştirmez” diyen Karabulut, şunları ekledi: “Değişim ancak ve ancak toplumsallaşan demokratik muhalefeti geliştiren bir örgütlenme ile olur. Aksi halde yeni irade gasplarını karşımıza çıkaracaktır.”
 
‘KÜRT HALKININ İRADESİNİ YOK SAYAN ANLAYIŞ KAYBETMEYE MAHKUM’
 
Halkların ortak yaşama iradesini karşısına alan ve Kürt halkının iradesini yok sayan bir anlayışın kaybetmeye mahkum olduğunu söyleyen Karabulut, “Bu kaybetme yaşamın her alanında geçerlidir. Kürt sorununun çözümü noktasında kalan ve diğer sorunların çözümünde etkin rol almayan bir muhalefet başarılı olabilir mi? Şimdi Hasankeyf’i yok olmasına karşı kılını kıpırdatmayan bir muhalefet İstanbul'daki yağma, talan ve ekolojik yıkıma karşı ne yapabilir? Yunanistan’daki orman yangınlarını görüp Dersim’i görmemek olmaz. KHK ile mazbatası elinden alınan, iradesi gasp edilen bölgelere ses çıkarmayan ya da ‘orada başka dinamikler var’ diyerek kendini ayrıştıran muhalefet, İstanbul'daki kazanımı koruyabilir mi? Şirvan’daki iş cinayetine sessiz kalmayı tercih eden bir sınıf hareketi, Soma katliamına ve iş cinayetlerine nasıl sahip çıkabilir? Artık muhalefet partisi olduğunu söyleyen CHP’nin bu anlayışını aşması gerekir. İstanbul seçimlerinde halkların ortak yaşam iradesi CHP’ye ‘bu anlayışını artık aş’ demiştir” diye konuştu.
 
‘MÜCADELEYİ YÜKSELTMELİYİZ!’
 
AKP’nin İstanbul’u almak adına tüm kozlarını oynadığını belirten Devrimci Tekstil İşçiler Sendikası (DEV-TEKSTİL) Temsilcisi Okan Karaçan ise, tüm bu çabalara rağmen 23 Haziran’da hezimete uğradığını dile getirdi. 
 
AKP’nin, işçilere karşı baskı ve zorbalıkta sınır tanımadığını kaydeden Karaçan, iktidarın İstanbul’u kaybetmesiyle adeta atar damarlarından birisinin kesildiğini söyledi. Karaçan, “Toplumsal olarak AKP’nin kaybetmesi belki bir rahatlama yaratabilir. Ancak AKP iktidarının İstanbul’u kaybetmesi işçi ve emekçilerin temel haklarını kaybetmeyeceği anlamına da gelmemektedir. Bireylerde moral, motivasyon olarak yükselme olacaktır. Fakat yükselen motivasyon ve moral, mücadele kanallarına aktarılabilmelidir” dedi.
 
‘GELECEK İÇİN MÜCADELE BÜYÜTÜLMELİ’
 
“31 Mart seçimlerinden sonra açıklanan ekonomik programın işçi ve emekçiler için çok ciddi bir yaptırımı olacaktır” diyen Karaçan, son olarak şunları söyledi: “Ekonomik krizin faturası işçi ve emekçilere kesilirken birçok hak kayıpları da yaşanacaktır. İşçi ve emekçilerin kazanılmış hakları sandıklarda kazanılmadı. Fabrikalarda, grevlerde dişe-diş mücadele ile kazanıldı. 23 Haziran seçimlerinden hemen sonra TÜSİAD açıklamasında; ‘Yeni Ekonomi Programı’na odaklanılmalıdır!’ diyor. Kıdem tazminatının gaspı, zorunlu bireysel emeklilik gibi patronların üzerlerinde yük olan haklar hızlıca gasp edilmek isteniyor. Bu hakları ancak ve ancak mücadeleyi yükselterek koruyabiliriz. İşçi sınıfı ve emekçiler insanca çalışma ve yaşam koşulları, grev hakkı, söz ve örgütlenme özgürlüğü, güvenceli iş ve gelecek için mücadeleyi büyütülmelidir.”