Türkiye'nin 'bir taşla iki kuş vurma' planı

img
RIHA - Türkiye'nin Suriye ve Federe Kurdistan Bölgesi'ndeki hedeflerini değerlendiren gazeteci Zeynep Boran, "Türkiye, bir yandan denetimine alamadığı paramiliter grupları ön cephede tasfiye etmiş olacak, diğer yandan Suriye rejimiyle anlaşmasının önündeki engeli ortadan kaldırmış olacak" dedi. 
 
Türkiye, Federe Kurdistan Bölgesi'nin Zap, Avaşîn ve Metîna alanlarına dönük saldırılarını arttırdı. Ayrıca son günlerde Amêdiyê kırsalına yoğun bir sevkiyat gerçekleştiriyor. Türkiye, Federe Kurdistan Bölgesi'ndeki saldırılarını arttırdığı bir dönemde Şam hükümeti ile de yakınlaşma çabasında. AKP'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, son günlerde yaptığı açıklamalarla, Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad ile görüşmek istediğini vurguluyor. 
 
PROTESTOLARIN BİLANÇOSU
 
Gelişmeleri değerlendiren Kuzey ve Doğu Suriye'deki gazeteci Zeynep Boran, Türkiye'nin Federe Kurdistan Bölgesi'ndeki hareketliliği ile Şam politikası arasında bağ olduğuna işaret etti. Erdoğan'ın açıklamaları sonrası Türkiye'nin kontrolündeki kentlerde başlayan protesto eylemlerine dikkati çeken Boran, 27-30 Haziran’da başlayan protestoların Erdoğan'ın Esad ile ilişkileri normalleştirme açıklamalarına dönük tepki olduğunu söyledi. Efrîn ve Ezaz'daki Ehrar El Şarqiye grubu üyeleri ve ailelerinin protestolarda sık sık “uzlaşma yok” ve “ölürüz ama uzlaşmayız” sloganları attığını söyleyen Boran, protestolar sırasında aralarında çocukların da olduğu 8 kişinin hayatını kaybettiğini, 20’den fazla kişinin de yaralandığını belirtti. Boran, ayrıca aralarında çocukların da olduğu 24 kişinin kaçırıldığını aktardı. Boran, kaçırılanların işkence gördüğünü söyledi. 
 
'ÇETE' TİCARETİ
 
Boran, Erdoğan'ın Esad ile ilişkileri normalleştirme çabalarının altında paramiliter grupların finansı için yapılan desteğin yetersizliği olduğunu söyledi. Türkiye'ye bağlı Sultan Murad, El Hamzat ve El Emşat grupları içerisinde bir askeri hareketliliğin yaşandığına dikkati çeken Boran, "Türkiye ay başından bu yana Efrin, Cerablus, El-Bab, Ezaz, Mare, El Rai ve İdlib’e takviye güç göndermeye devam ediyor. Erdoğan iktidarı, Arap paramiliter gruplarını ve Arap halkını kendi emellerine kurban etmek istiyor. Son 3 yılda kontrolündeki grupların eliyle kendisine biat etmeyen Cephe El Şamiye, Ahrar El Şarqiye ve Ceyş El Şarqiye gibi grupları tasfiye etmeye çalıştı. Birçok kez gruplar arası çatışmalar yaşandı. Ancak Türkiye’nin pratiğe koymaya çalıştığı tasfiye planları her seferinde elinde patladı. Bu tasfiye planları uzun süredir farklı biçimlerde devreye konuluyor. Uluslararası çete transferine öncülük eden Türkiye, 2024 Ocak ayının başında Sultan Murad grubu lideri Fehim İsa’nın denetiminde 250 ile 300 kişilik Arap kökenli bir grubu bin 500 dolar maaş karşılığında Nijer’e göndermişti. Burada 60’tan fazla grup üyesinin yaşanan çatışmalarda ölmesi üzerine, Türkiye işgali altındaki bölgelerde ayaklanmalar ve iç karışıklar başlamıştı. Suriye İnsan Hakları Gözlem Evi (SOHR) de Ocak ayında bunu açıkladı" dedi.
 
'BİR TAŞLA İKİ KUŞ VURMA' HEDEFİ
 
Türkiye’nin özellikle Arap paramiliter grupları tasfiye etmeyi hedeflediğini söyleyen Boran, söz konusu hedefin bir başka aşamasının bazı grup üyelerinin Federe Kürdistan Bölgesi'ne göndermek olduğunu kaydetti. Boran, Federe Kurdistan Bölgesi'ndeki saldırılara işaret ederek, "2023 yılında bu operasyonların kapsamı genişledi. Bu operasyonlarda KDP de işbirliği içerisindeydi. Özellikle Mesrur Barzani ve denetimindeki birçok güç, bu operasyonlarda TSK’yle işbirliği yaptı. Bununla sınırlı kalmayan Mesrur Barzani, AKP’ye yakın 5'li çete arasındaki Cengiz Holding'e bağlı taşeron şirketlerin bölgede yaptığı yol ve üslerin tüm lojistiğini üstlendi" diye kaydetti. 
 
Türkiye’nin Arap paramiliter grupları bölgeye taşımaya başladığını kaydeden Boran, şunları söyledi: "Türkiye, bir yandan Kuzey ve Doğu Suriye’de işgali altındaki bölgelerde denetimine alamadığı Arap paramiliter gruplarını ön cepheye salarak tasfiye etmiş olacak; diğer yandan da Suriye rejimiyle anlaşmasının önündeki engeli ortadan kaldırmış olacak. Bahsettiğimiz bu gruplar esasında DAİŞ bağlantılı grupların mensupları. Türkiye, Mart ayından bu yana DAİŞ bağlantılı bu grupları kademeli olarak Federe Kurdistan Bölgesi'ne gönderiyordu. Spee Media internet sitesi, Metina, Amêdiyê ve Duhok hattına gönderilen DAİŞ bağlantılı 416 kişinin sicillerini paylaştı. Türkiye Mart ayından bu yana 2 binden fazla paramiliter grup üyesini KDP desteğiyle buralara geçirdi."
 
'ROJAVA DEVRİMİ TASFİYE EDİLMEK İSTENİYOR'
 
Türkiye’nin Ortadoğu'daki siyasetini “Kürt'ün yok oluşu” üzerine dizayn ettiğini kaydeden Boran, "Rojava Devrimi ve Kürt halkının kazanımlarını her fırsatta ortadan kaldırmaya çalışan Türkiye, Rusya aracılığıyla Suriye rejimi ile anlaşarak işgal bölgelerindeki varlığını kalıcılaştırmak istiyor. Rojava Devrimi’nin 12’nci yıl dönümünde yeni işgal saldırılarının zemini hazırlıyor. Kuşkusuz Erdoğan ve Esad rejiminin temel anlaşma ve tartışma maddelerinin başında devriminin tasfiye edilmesi var. Bu kapsamda Serêkaniye’den İdlib’e kadar olan hatta, kendi denetimine aldığı ve belirli düzeyde bölgedeki varlıklarını rejime kabul ettirebileceği Türkçü gruplarla işgalini kalıcılaştırmayı hedefliyor. Bunun yanı sıra Türkiye’nin saldırmak için uzun yıllardır yeşil ışık beklediği bölgelerin başında Minbic ve Kobanê geliyor. Ayın başından bu yana bu bölgelere dönük bir askeri hareketlilik mevcut.” 
 
MA / Ceylan Şahinli