Türkiye’nin saldırıları Suriye’de çözümsüzlüğü derinleştiriyor’

HABER MERKEZİ – Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönelik saldırılar protesto edilerek iktidarın Rojava’ya yönelik politikalarının Suriye’de çözümsüzlüğü derinleştirdiği belirtildi. 

Kuzey ve Doğu Suriye'ye Türkiye ve güdümündeki SMO gruplarının saldırılarına tepkiler devam ediyor. 
 
AMED 
  
Amed Emek ve Demokrasi Platformu, Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönelik saldırılara ilişkin Ofis Semti’nde bulunan AZC Plaza önünde açıklama yaptı. “Çözüm savaşta değil barışta, halkların bir arada özgür yaşamında” pankartının açılığı açıklamaya çok sayıda sivil toplum örgütü ile siyasi parti temsilcisi katıldı. Açıklamada sık sık, “Savaşa hayır, barış hemen şimdi” ve “Be dengi mirine, berxwedan jiyane” sloganları atıldı.
 
Açıklamada ilk olarak konuşan Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim Sen) Amed 1 No’lu Şube Eşbaşkanı Saliha Zorlu, savaşın halklara hiçbir faydasının olmadığını, savaşların hiçbir çözüm getirmediğini ve getirmeyeceğini söyledi. Saliha Zorlu, “Platform olarak ülkemizde ve her yerde barışın çalışanların, işçilerin, işsizlerin tek çözüm olduğunu söyledik” diye kaydetti.
 
Açıklamayı KESK Platform Dönem Sözcüsü Faruk Ercan okudu. Son bir haftada yaşanan gelişimlerin sadece Suriye’yi değil, tüm Ortadoğu’yu etkilediğini dile getiren Ercan, 100 yıl önce birinci paylaşım savaşı sonrasında Ortadoğu’ya dayatılan, kendi çok kimlikli, çok kültürlü yapısıyla bağdaşmayan, sürekli krizler ve savaşlar üreten toplum karşıtı düzenlerin sonuçlarıyla karşı karşıya olunduğunu kaydetti.
 
İktidarın Suriye politikasına dair de Ercan, şunları söyledi: “İsrail ile ABD Ortadoğu’daki cihatçı grupları açıktan desteklerken, aylardır Türkiye kamuoyuna İsrail tehdidi üzerinden ‘iç cephe oluşturma’ çağrısı yapan AKP iktidarı ise BM ve diğer uluslararası kurumların terör listesinde yer alan cihatçı grupları ‘muhalefet güçleri’ olarak nitelemekte, SMO üzerinden bölgeye müdahale etmeye çalışmaktadır. Yürütülen bu politikalar Suriye’de barışı tesis etmekten öte çözümsüzlüğü derinleştirmektedir. Siyasal iktidarı bugün selefi gruplarla ortaklaşma zemini oluşturmak yerine Suriye’de yaşayan halkların demokratik taleplerini dikkate alan politikalar izlemeye çağırıyoruz.”
 
Suriye’de ve Ortadoğu’da tek çözümün halkların bir arada özgür ve eşit bir şekilde yaşayabilmesini sağlayacak olanın onurlu bir barış olduğunu ifade eden Ercan, “Bu topraklarda her türlü savaş denendi, sadece barış denenmedi” dedi.
 
Açıklama sloganlar ve alkışlarla sona erdi.
 
İZMİR 
 
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM) Parti İzmir il örgütü, Kuzey ve Doğu Suriye'ye yönelik saldırıları prostesto etmek amacıyla il binası önünde açıklama yaptı. Açıklamada, "Savaşlara, işgallere hayır. Kuzey ve Doğu Suriye'de sivillere yönelik katliamlar son bulsun" pankartı açılırken, "İşgale karşı jin jiyan azadi", "Stand with Rojava" dövizleri taşındı. Sık sık "Kürdistan faşizme mezar olacak" sloganı atıldı. Açıklamaya birçok siyasi parti temsilcisi ve sivil toplum kuruluşu katıldı.
 
DEM Parti İzmir il yöneticisi Aysel Önen, Kuzey ve Doğu Suriye'nin hedef alınmasının sadece Kürt halkının değil, Suriye halklarının da geleceğini tehdit ettiğini vurguladı. Aysel Önen, "Rojava’da inşa edilen yeni yaşam modeli bugün Ortadoğu’da yaşanan krizlere karşı çözümün yegane adresidir. Parti olarak en güçlü şekilde Rojava’yı savunmaya devam edeceğiz. Rojava’ya sahip çıkmak, savaş ve soykırım politikalarının karşısında durmak sadece Kürt halkının değil, Türkiye ve dünya halklarının da sorumluluğundadır. Bu doğrultuda tüm demokrasi güçlerini ve uluslararası kamuoyunu Rojava’yı hedef alan saldırılar karşısında sessiz kalmamaya, savaş karşıtlığına ve özgürlük mücadelesine ses olmaya davet ediyoruz" çağrısında bulundu. 
 
MÛŞ
 
DBP, DEM Parti ve TJA öncülüğünde Mûş’ta Kuzey ve Doğu Suriye'ye dönük saldırılar protesto edildi. DEM Parti il örgütü önünde yapılan açıklamada, “Rojava rumeta me ye” pankartı açıldı. Açıklamaya,  DEM Parti Bedlîs ve Tetwan ilçe örgütlerinin yanı sıra Mûş ilçe örgütleri de katıldı. Açıklamayı, TJA adına Hatice Şeker okudu.
 
Paramiliter grupların eliyle Kürt halkının kazanımlarının işgal ettiğini dile getiren DEM Parti Mûş İl Eşbaşkanı Yafes Dinar, İŞİD artıkları bir araya gelen çetelerin Kürt halkına saldırdığını ve kazanımlarını hedef aldığını hatırlattı. Dinar, “Bu saldırılara karşı bizlerde diyoruz ki; Rojava’da yaşayan halklar kendi iradelerini, kendi sistemlerini kurmak haklıdır. Orada özerk bir yaşamın inşası Rojava halkının en temel hakkıdır. AKP-MHP iktidarı bu çeteler destek çıkıyor sonrada Kürtler bizim kardeşlerimizdir diyor. Kardeşlik adı altına Kürtleri yok etmeye, katletmeye çalışıyorlar. Bizler bu saldırılara karşı mücadele etmeye devam edeceğiz” dedi.
 
‘KADIN DEVRİMİ HEDEF ALINIYOR’
 
Rojava’nın hedef alınmasının demokrasiye bir saldırı olduğunu vurgulayan Hatice Şeker ise Rojava’da inşa edilen özerkliğin hedef alındığını söyledi. Hatice Şeker, şunları söyledi: “Bu savaşlar çözümü baltalıyor. Böylesi bir süreçte Rojava’nın hedef alınması kabul edilemez. Çok iyi biliyoruz ki bu saldırılarla hedef alınan Rojava’nın demokratik yaşam modelidir. Ayrıca saldırıların hedefinde ulus-devlet kodlarına karşı enternasyonalist mücadele ruhu, demokratik yaşam modeli ve kadın devrimi yer almaktadır. Rojava’nın hedef alınması sadece Kürt halkının değil, Suriye halklarının da geleceğini hedef haline alıyor.”
 
Açıklama sloganlarla son buldu.
 
ANKARA
 
Ankara’da bulunan demokratik kitle örgütleri, DEM Parti Ankara  İl Örgütü önünde basın açıklaması gerçekleştirdi. Açıklamayı DEM Parti Ankara İl Eş Başkanı Tatlıgül Gül yaptı.  Tatlıgül Gül, sokağa çıkma yasakları döneminde yaşananların hesabının elbette bir gün hukuk nezdinden sorulacağını söyledi. 
 
‘ÇÖZÜM SAVAŞ VE İNKÂRLA SAĞLANAMAZ’
 
Kuzey ve Doğu Suriye ile Suriye’deki savaşa da dikkat çeken Tatlıgül Gül, “Rojava ve Suriye için bugün her zamankinden daha fazla demokratik bir zeminde diyaloğa ve çözüm getirecek politikalara ihtiyaç vardır. Ancak, böylesi bir süreçte Rojava’ya yönelik saldırılar devam etmektedir. Özellikle de 27 Kasım tarihinden itibaren Rojava’nın hedef alınıyor olması çözüm tartışmalarını baltaladığı gibi, Suriye krizini daha da derinleştiriyor” dedi. Tatlıgül Gül, tüm demokrasi güçlerini ve uluslararası kamuoyunu Kuzey ve Doğu Suriye’ye ses olmaya çağırdı.