'10 yıl değil 100 yıl geçse de unutmayacağız'

ŞIRNEX - Silopiya'da evinin önünde katledilen ve cenazesi 7 gün sokakta bırakılan, Kürt halkına uygulanan vahşetin boyutunun simgelerinden birine dönüşen Taybet İnan’ın kızı Şaristan Algan, “Değil 10 yıl 100 yıl geçse de unutmayacağız” dedi. 

Şirnex'in Silopiya (Silopi) ilçesinde 14 Aralık 2015'de ilan edilen ve 38 gün süren sokağa çıkma yasaklarının üzerinden 10 yıl geçti. Aradan geçen sürede sivil ölümlere dair başlatılan soruşturmalar cezasızlıkla sonuçlanırken, saldırılarda yer alan asker ve polislerden hiçbiri yargılanmadı. 57 yaşındaki Taybet İnan da Silopiya'da ilan edilen yasakta hayatını kaybeden isimlerden biriydi. Taybet İnan, 19 Aralık 2015'te özel harekat polislerin açtığı ateş sonucu evinin önünde 10 kurşunla katledildi. Yapılan otopside, vücuduna isabet eden 10 öldürücü kurşun saptandı. Cenazesinin yakınları tarafından alınmasına 7 gün boyunca izin verilmedi. Taybet İnan'a vurulduğu sırada yardım etmek isteyen kayını Yusuf İnan da evinin avlusunda vuruldu. Yusuf İnan, 20 saat boyunca yaralı halde bekletilmesi nedeniyle kan kaybından yaşamını yitirdi. Yine Taybet İnan'ın eşi Halit İnan, cenazeyi almak isterken polislerin açtığı ateş sonucu yaralandı. Taybet İnan'ın cenazesinin günlerce sokakta bekletilmesi, o dönem kent sakinlerine yaşatılan vahşetin sembolü olarak hafızalara kazındı, bir halka yönelik vahşetin “sembolü” oldu. Taybet İnan'ın cenaze merasimine de yalnızca 2 oğlu ve kardeşinin katılmasına izin verildi. 
 
Olayın ardından Silopi Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından soruşturma başlatıldı. Ancak soruşturma da herhangi bir ilerleme kaydedilmedi. İnan ailesi, olayda "yaşam hakkı", "adil yargılama hakkı" "işkence ve kötü muamele yasağı", "etkin soruşturma yükümlülüğü" ve "özel hayata saygı ilkesi" ihlal edildiği başlıklarıyla 1 Ocak 2021'de Anayasa Mahkemesi'ne (AYM) başvurdu. AYM, 24 Eylül 2025 tarihinde "yaşam hakkı", "adil yargılama hakkı" "işkence ve kötü muamele yasağı", "etkin soruşturma yükümlülüğü" ihlalleriyle yapılan başvuruyu "süre aşımı" gerekçesiyle reddetti. Ailenin avukatları, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) başvurmak için hazırlıklarını sürdürüyor. Taybet İnan'ın katledilmesinin yıl dönümü olan 19 Aralık'ta AİHM'e başvuru yapılması bekleniyor.  
 
Taybet İnan, aradan geçen 10 yılda unutulmadı. Her yıl katledildiği yer ve mezarı başında anılıyor. Bu yıl yine yarın (19 Aralık) saat: 13.00’da katledildiği yer ve mezarı başında anılacak.
 
ÇOCUKLARININ PARÇALANMIŞ UZUVLARINI TOPLADI
 
Taybet İnan’ın yaşadıkları Kürt halkının 50 yıldır sürdürülen çatışmalı süreçlerde yaşadıklarının yansıması. Taybet İnan’ın çocukları 1993 yılının Kasım ayında Botan (4) ve Esmer (10) ve 3 yeğeninin içinde olduğu, en büyükleri 11 yaşında toplam 10 çocuk Silopiya merkezde mayın patlaması sonucu katledildi. Taybet İnan, katledilen çocuklarının parçalanmış uzuvlarını kendi elleri ile topladı. Katliamdan sonra çocuklarının akıbetini öğrenmek için Emniyet binasına giden baba Halit İnan, tutuklandı 4 yıl cezaevinde tutuldu. Katliamda parçalanarak yaşamını yitiren çocuklardan geriye kalan parçalar bir mezara gömüldü, katliama dair bir soruşturma yürütülmedi. Dönemin emniyet yetkilileri en büyükleri 11 yaşında olan 7 çocuğun kendilerine yönelik eylem hazırlığındayken yaşamını yitirdiklerini ileri sürdü. 
 
‘KIZI VAHŞET BODRUMLARINDA YAKILDI’ 
 
Taybet İnan, katliamdan 3 ay önce doğan ve Sozdar ismini verdiği kızının ismini Hezne (yastan kaynaklı) olarak değiştirdi. Hezne İnan, ailesinin karşılaştığı baskılar ve Kürt halkının inkarına karşı yönünü 2008 yılında dağlara çevirerek, Kürt özgürlük hareketine katılarak bir kez daha Sozdar ismini aldı. Hezne İnan (Sozdar Şerger), Cizîr’de (Cizre) 14 Aralık 2015'te ilan edilen ve 288 kişinin katledildiği sokağa çıkma yasaklarında “vahşet bodrumları”nda yakılarak katledilen 177 kişi arasında yer alıyordu.  
Taybet İnan’ın kızı Şaristan Algan (41) aradan geçen 10 yılda yaşadıklarını Mezopotamya Ajansı’na (MA) anlattı. 
 
‘MÜCADELE EDEN BÜTÜN ÇOCUKLARIN ANNEYSİYDİ’
 
Acılar içinde büyüdüğünü dile getiren Şaristan Algan, “Ben 41 yaşındayım, bugüne kadar güzel bir günümüz olmadı. Her zaman acılar içinde büyüdük. Bu acıların en büyüğünü de annem yaşadı. Annem hep bana ‘Yaşadığım acıları sana anlatsam başında bir tel saç bırakmazsın. Benim anlatacaklarıma kitaplar yetmez’ derdi. Annem her zaman kendini genç görüyordu, hiç yaşlandığını kabul etmedi. Hep bir arayış içindeydi. Çok fedakardı, mücadelesine bağlıydı. Kendini sadece bizim annemiz olarak görmüyordu. Ben bütün mücadele eden çocukların annesiyim derdi. Sokağa çıkma yasakları olduğunda eğer çocuklarım dediği gençlerden eli kopsaydı yaşamını yitirmezdi ama vicdanı onları bırakmadı” dedi. 
 
‘SON NEFESİNE KADAR SÖZÜNÜN ARKASINDA OLDU’
 
Annesinin 1993 yılında 7 çocuğun katledildiği mayın patlamasında iki çocuğunu yitirdiğini hatırlatan Şaristan Algan, “Yedi çocuktan 2’si annemin 3’üde yeğenleriydi. Diğer iki çocukta komşunun çocuklarıydı. Şimdi yedi çocuk aynı mezarda. Onların parçalanmış cenazelerini elleri ile topladı. Her ne kadar devlet biz yapmadık dese de biz katliamı devletin yaptığını biliyoruz. Annenin bir kızı da (Hezne İnan) yaşanan baskılara karşı mücadeleye katıldı. Annenin kızı bodrumda yakılarak katledildi. Annem kızına ve onun arkadaşlarına bir söz verdi son nefesine kadar bu söze bağlı yaşadı. Bizde annemizin verdiği sözün arkasındayız ve o sözü sürdürüyoruz. Sonuna kadar annemin mücadelesine sahip çıkacağız” ifadelerini kullandı. 
 
KÜRTLERE BİRLİK ÇAĞRISI 
 
Taybet İnan’ın katledilmesine dair ailenin yaptığı başvuruya AYM’nin ret kararı vermesine tepki gösteren Şaristan Algan, “Devlet yaptığı katliamları hiçbir zaman kabul etmiyor. Sonuna kadar bu davanın takipçisi olacağız. Katilleri bulana kadar nereye gidilmesi gerekiyorsa gideceğiz” dedi. Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan tarafından başlatılan Barış ve Demokratik Toplum Süreci’ni hatırlatan Şaristan Algan, “Her zaman barış istedik ve barış demeye devam edeceğiz. Devlet Kürt halkını katlederek bitiremedi ve bitiremez. Bugün masa kuruldu. Kürtlerin taleplerini dinlemek zorundalar. Kürtler ağır bedeller verdi ve mücadelesinden vazgeçmez. Barış dışında bir seçenek yok. Annemi unutmayan bütün şerefli Kürt halkına teşekkür ediyoruz. Değil 10 yıl 100 yıl geçse de unutmayacağız ve unutturmayacağız. Kürtler her yerde bir olmalı. Eğer bir olmazsak bir bir yok oluruz” şeklinde konuştu. 
 
MA / Emrullah Acar