'Ankara Mutabakatı kadınları sınırlara hapsetme projesidir' 2021-04-19 09:18:34 İSTANBUL - İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmenin hemen akabinde AKP’liler tarafından gündeme getirilen "Ankara Sözleşmesi"nin “makul kadın” projesinin bir ayağı olacağını belirten milletvekili Hüda Kaya, kadınlara sınırlar çizmekten öteye gitmeyeceğini söyledi.  Türkiye, kadına karşı şiddeti önleyecek mekanizmaların oluşturulması ve yasal tedbirlerin alınmasını öngören, ayrıca taraf devletlere de bu önemleri alma ve etkili bir şekilde uygulama konusunda sorumluluk yükleyen İstanbul Sözleşmesi’nden 20 Mart gecesi Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile çekildi. Akabinde İstanbul Sözleşmesi'nin kutuplaşmaya yol açtığını ileri süren AKP’liler, “Türkiye’nin toplumsal dokusunu, manevi, ahlaki değerleri gözeten, aile değerlerine uygun ve her kesimin hukukunun garanti altına alınacağı, kendi çerçevemizi, kendi aile değerlerimizi belirleyecek yeni bir mutabakat hazırlayacağız. Bu mutabakat ile dünyaya örnek olacağız” açıklamasıyla Ankara Sözleşmesi’ni gündeme getirdi.    Söz konusu Sözleşme’yi “makul kadın projesi” olarak değerlendiren kadınlar, İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçmeyeceklerinin altını çizdi. Halkların Demokratik Partisi (HDP) İstanbul Milletvekili Hüda Kaya ve Avukat Yelda Koçak, fesih kararının ardından gündeme getirilen Ankara Sözleşmesi’ne dair ajansımıza değerlendirmede bulundu.    AKP FITRATINA UYGUN   İstanbul Sözleşmesi’ni “kadınların yaşam güvencesi” olarak tanımlayan HDP’li Hüda Kaya, çekilme kararının AKP’nin iktidarı süresince yürüttüğü “kadın düşmanı politikalardan” biri olduğunu vurguladı. Uluslararası bir sözleşmeden geri çekilmenin “AKP fıtratına” uygun olduğunu belirten Kaya, AKP’yi destekleyen kesimlerin isteği doğrultusunda Sözleşme’den çekildiğini söyledi. Kadınların bin yıllardır mücadele ettiğinin altını çizen Kaya, “Kadınlar, onurlu duruş, eşitlik, özgürlük, kendi sözüne ve rengine sahip olma mücadelesi veriyorlar. Farklı coğrafyalarda aktörler değişiyor ama aralıksız bir şekilde kadınlar var olma mücadelesinden asla vazgeçmiyor. Sözleşme’den önce de büyük bedeller ödediler ve kazanımlar elde ettiler. Çekilme kararı ya da AKP’nin düşman politikalarıyla da bu mücadelelerinden vazgeçmeyecekler” dedi.   KADINLARIN İHTİYACI YOK    Günde en az 3 kadının katledildiğine dikkati çeken Kaya, kadın kıyımının yaşandığı bir ülkede fesih kararıyla kadınların yaşam güvencelerinin ellerinden alındığını ifade etti. İstanbul Sözleşmesi’nin, başta aile içi şiddet ve taciz olmak üzere kadınları korumaya yönelik bir zemin oluşturduğunu sözlerine ekleyen Kaya, ortaya atılan Ankara Sözleşmesi’nin toplumu oyalamaya yönelik olduğunu dile getirdi. Kaya, “Bu zihniyetin kadına bakış açısını biliyoruz. Ortaya koydukları politikalar, kadını yaşamdan saf dışı tutmaya yöneliktir. Dolayısıyla adına ne denirse densin içeriğinin nasıl bir formda olacağını biliyoruz. Bizim öyle bir mutabakata ihtiyacımız yok” ifadelerini kullandı.    SINIRLARA HAPSETMEK İSTİYORLAR   AKP zihniyetinin kadınları ev içine hapsetmek istediğinin altını çizen Kaya, söz konusu Ankara Sözleşmesi’nin kadınlara sınırlar çizmekten öteye gitmeyeceğini belirtti. “İktidar nesne bir kadın modeli yaratma isteğini dile getirirken, bunun karşısında kadınlar kendi serüvenini yazmaya davet etti” diyen Kaya, ailevi değerleri ön planda tutacak yeni bir sözleşmenin kadınları, erkeğin gölgesinde bırakma amacına hizmet edeceğini söyledi. Kaya, buna da şöyle açıklık getirdi: “Kadın, mutfak ve yatak odası arasında ne kadar üretken olursa, erkeğin aile içindeki huzuruna ne kadar zemin hazırlarsa o kadar iyi kadın olur profili ve istenen o makbul kadın projesini hayata geçirmeye çalışıyorlar. ‘Kadın fazla sorgulamasın, konuşmasın, kendine çizilen alanlarda mutlu olmak için çaba harcasın, düşünmesin. Düşünürse kendisine dayatılanların özgürlük olmadığına farkına varır’ bilinciyle hareket ediyorlar. Bize giydirmeye çalıştıkları kılıfa girmeyecek, çizilen o alanları da Ankara Mutabakatı’nı da kabul etmeyeceğiz.”   REJİM TARTIŞMASI   Avukat Yelda Koçak ise, Anayasa’nın hiçe sayılarak İstanbul Sözleşmesi’nden çekildiğini vurgulayarak, kararın yok hükmünde olduğunu anımsattı. Çekilmenin hukuki bir karardan ziyade politik bir karar olduğuna dikkati çeken Koçak, “Anayasa’nın 104’üncü maddesi çok açıktır. Anayasa’nın ikinci kısmının birinci ve ikinci bölümlerinde yer alan temel haklar, kişi hakları ve ödevleriyle dördüncü bölümde yer alan siyasi haklar Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile düzenlenemez. Kanunda açıkça düzenlenen konular Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile çıkarılamaz. Meclis tarafından oy birliği ile onaylanarak taraf olunan ve ancak aynı usulle feshedilebilecek uluslararası sözleşmenin, iç hukuka aykırı şekilde partili cumhurbaşkanı kararı ile feshedilmesi Anayasa’yı, Meclis’i askıya almak anlamına gelir. Bu hukuksuzluğun tespiti diğer birçok hukuksuzluktan çok daha fazla anlam içermektedir. Zira Anayasa’yı ve Meclis’i yok sayarak tek bir kişinin, üstelik de partili cumhurbaşkanının kararı ile yapılan fesih doğrudan rejim tartışmasıdır” diye belirtti.    POLİTİK MÜCADELE    Fesih kararının ardından iktidarın “kendi mevzuatımızı oluşturacağız"  açıklamasını hatırlatan Koçak, Ankara Sözleşmesi adı altında yeni bir düzenlemenin yapılmak istendiğine işaret etti. Bu düzenlemenin Sözleşme’den çekilme kararını alkışlayanlarda kadına karşı işlenen suçların cezasız kalacağı umudu yarattığını söyleyen Koçak, şöyle dedi: “Aile kutsayışları yeni yapacakları mutabakatın sınırlarını gösteriyor. Ankara Mutabakatı başta kadın ve LGBTİ+ düşmanı bir mutabakat olacağı gibi kadınların da birçok kazanımını yok sayacaktır. O nedenle Ankara Mutabakatı ya da başkaca bir yerli ve milli mevzuat değil İstanbul Sözleşmesi’nde inat etmek gerekiyor.” Kadın cinayetlerinin politik olduğunun artık kabul gördüğünün altını çizen Koçak, bu konuda verilmesi gereken mücadelenin de politik bir mücadele olması gerektiğini söyledi.    MA / Berfin Karaman