Kadınlardan deklarasyon yorumu: Yeni bir yaşamın yol haritası 2021-10-03 10:09:33   İSTANBUL -  HDP’nin 11 maddelik deklarasyonunun toplumun tüm kesimlerini kapsayan yeni bir yaşam hattını ördüğünü belirten kadınlar, “Kürt sorunun çözümü Türkiye halklarının ortak ve birleşik mücadelesiyle oluşacak bir şey” dedi.    Halkların Demokratik Partisi (HDP), ülkenin temel sorunlarına dair çözüm önerilerini içeren 11 ilkeden oluşan “Demokrasiye, Adalete, Barışa Çağrı Deklarasyonu”nu 27 Eylül’de gerçekleştirdiği toplantıyla açıkladı. Kürt sorununun demokratik çözümü, yoksulluk, ekoloji, kadın, gençlik ve yargı alanlarındaki sorunlara dair çözüm önerilerini içeren deklarasyonda, tüm toplumsal taraf ve siyasi aktörler ile müzakerelerle birlikte yürüme ve ortak mücadele vurgusu öne çıktı.    İstanbul’daki kadın dernek ve kurum temsilcileri, deklarasyonda öne çıkan ilkeler ve çağrıya ilişkin değerlendirmelerde bulundu.    KADIN BAKIŞINI YANSITIYOR   Kadınların Kurtuluşu Merkezi Kadın Koordinasyonu üyesi Burcugül Çubuk, özellikle demokrasi tanımının geniş yelpazede yer verildiği deklarasyonun amacının Türkiye’de ezilen ve sömürülenlerin mücadelesini örgütlemek olduğunu belirtti. Çubuk, "Bu anlamda deklarasyon kadın bakış açısını yansıtıyor diyebiliriz.  Çünkü feminist mücadelenin kendisi ezilenlerin, sömürülenlerin kendi kendini örgütlemesi demektir" diye belirtti.    DEKLARASYON GÜÇLENDİRİLMELİ   Deklarasyonun sadece kadınların değil gençlerin, işçilerin ve bir bütün Türkiye halklarının sorunlarına dair çözüm önerileri sunduğunu aktaran Çubuk, deklarasyonun daha fazla güçlendirilmesi ve genişletilmesi gerektiğine dikkat çekti. Çubuk, "Türkiye’nin temel sorunu olan Kürt sorunun çözümüne yönelik ilkeli, ‘her türlü adıma hazırız’ demesi önemlidir. Bizim açımızdan Kürt sorunun çözümü Türkiye halklarının ortak ve birleşik mücadelesiyle oluşacak bir şey. Kadınlar açısından da öyle. Çünkü savaşın acısını en çok biz kadınlar çekiyoruz. Özellikle kadınların Kürdistan ve Türkiye’de yaşadıkları devlet şiddetinin katmerlenerek devam ettiğini biliyoruz. Bunu Kürdistan’da Musa Orhan'lar, Zeynel Abarakovlar'dan biliyoruz. Kürdistan’ın her yerinde görevlendirilen kolluk ya da onun çevresindeki erkekler tarafından Kürt kadınına yönelik saldırılar var. Bu tecavüzcüler devlet tarafından da korunuyor" ifadelerini kullandı.    YENİ YAŞAM HATTI   Deklarasyonla AKP-MHP faşizmi karşısında net bir tutum ortaya konulduğunun altını çizen Çubuk, sözlerini şöyle sürdürdü: CHP ve İYİ Parti kanadında, AKP sonrası tartışmalar yürütülse de burada yeni yaşamın inşası açısından halklar gündem değil. Oysa HDP’de gençler, halklar, kadınlar LGBT’İ+’lar açısından böyle değil, yeni bir yaşam öngörülüyor. Bu anlamda HDP deklarasyonu, Millet İttifakı gibi geri bir hat değil yeni bir yaşam hattının ifadesidir."   YOL HARİTASI     Kadın Zamanı Derneği'nden Dilek Başalan da, olumlu buldukları deklarasyonun topluma nefes aldırdığını söyledi. Deklarasyonun Türkiye’yi kaos ortamından çıkaracak bir yol haritası niteliğinde olduğuna işaret eden Başalan, "Çağrılarını çok kıymetli ve değerli buluyoruz. Deklarasyon bu haliyle yaşanan sorunlara bir ışık tutuyor. Köprünün sonunda o aydınlığa, güneşe ulaşmamızı hedefliyor" dedi.    ERKEK ADALET DEĞİL GERÇEK ADALET    Yargının bağımsızlığının en çok kadınları ilgilendirdiğini belirten Başalan, katliam, tecavüz ve istismar olaylarında yaşanan kaosun eril yargıdan kaynaklandığını dile getirdi. Hak ihlaline yol açamayacak bir yargı mekanizmasına ihtiyaç olduğunu kaydeden Başalan, şöyle dedi: "Yargının siyasi bir bağlantısı olmasaydı bugün Ayşe Gökkan, Ayla Akat Ata, Sebahat Tuncel ve feminist kadın mücadelesini yürüten birçok arkadaşımız yanımızda olurdu. Bu yüzden yargının bağımsızlığı bizim için önemli. Erkek adalet değil, gerçek adalet olduğunda bütün arkadaşlarımız serbest bırakılacak."    Yürütülen savaş politikaları nedeniyle yoksulluğun giderek derinleştiğini söyleyen Başalan, "Savaş politikaları kadın cinayetlerini tetikliyor, yoksulluk ve işsizliği tetikliyor. Öğrencilerin yaşamlarını zorlaştırıyor. Devlette kendini savaşa adayan ve ekonomiyi savaşa kullanan bir anlayış var. Bu yüzden savaş mekanizmalarının son bulmasıyla hepimiz derin bir nefes alacağız" ifadelerini kullandı.    MA / Esra Solin Dal