Sönmez: AKP aile hukukuna Diyanet İşleri’ni sokmaya çalışıyor 2021-12-12 09:09:23   ANKARA - AKP’nin konjonktürel olarak yapmak zorunda kaldığı her türlü iyileştirmeyi geri almadan gitmek istemediğini belirten Berrin Sönmez, “İktidarın hedefinde Medeni Kanun var, Aile Hukuku’na Diyanet İşleri’ni sokmaya çalışıyor” dedi.    Meclis’te kurulan Boşanma Komisyonu’nun 2016’da yayımladığı 479 sayfalık raporda yer alan değişiklikler, farklı “yargı reform paketleri” adı altında bir bir Meclis’ten geçiriliyor. Son olarak raporda yer alan “Çocuk ile kişisel ilişkiye yönelik düzenleme” 5’inci Yargı Paketi ile Meclis’ten geçti.   Boşanma Komisyonu’nun raporunu yayımladığı 2016’dan bu yana ayakta olan kadınlar, kazanımlarına yönelik saldırıların Meclis’ten geçirilecek farklı düzenlemelerle yasalaştırılmaya çalışıldığını vurguluyor.   MECLİS KADINLARIN MARKAJINDA    Meclis’ten geçen her “yargı paketi”nde kadın kazanımlarını gerileten bir-iki düzenlemenin yer aldığını belirten kadınlar, olası yeni düzenlemelere karşı siyasi partileri ziyaret ediyor ve Meclis’i yakından izliyor. Medeni Kanunu’nun tehlikede olduğuna işaret eden 300’ü aşkın örgüt-platform-gruptan oluşan Eşitlik İçin Kadın Platformu (EŞİK), başlattığı “Yasalara dokunma uygula” kampanyası kapsamında, birçok siyasi partiyle görüşmeler gerçekleştirdi.   EŞİK Üyesi feminist hak savunucusu Berrin Sönmez, hem sürdürülen kampanya hem Medeni Kanun hem de siyasi partilerle yaptıkları görüşmelere dair konuştu.    BOŞANMA KOMİSYONU’NDA BELİRLENDİ    Meclis Boşanma Komisyonu raporunda belirtilen konuların birer birer önlerine çıkacağını bildiklerini belirten Sönmez, “Fakat kitle ve siyasi muhalefet bunun farkında değil. Her seferinde bir sürprizle karşılaşmış gibi davranıyorlar ve atıl kalıyorlar. Kadın hareketinin dışında hiçbir kitlesel oluşumun bunları beklemeyişi hayret verici” diye belirtti. Çocuğun kişisel görüşme hakkıyla ilgili düzenlemelerin yapılacağını da 6 ay öncesinden gündeme getirdiklerini ifade eden Sönmez, “Çocuğun bu hakkı, karalama kampanyasının verdiği ‘icralık çocuklar’ ismiyle kamuoyunda yer aldı. Bu karalama, genellikle erkeklerin mağdur olduklarını iddia ettikleri kampanyalardan birisiydi. Bu nedenle değiştirilmek istendi. Bu da 2016 tarihli Boşanma Komisyonu’nun raporunda geçen konulardan biriydi” dedi.    YARGIDA DEFORMASYON   “Yargı reform paketleri”ni “yargı deformasyonu” olarak nitelendiklerini söyleyen Sönmez, “‘Reform yapıyoruz, düzenleme yapıyoruz’ diyerek yasal düzeni tümüyle bozuyorlar. Bu deformasyon, arkasında sürekli yeni riskler taşıyor. İktidarın tavrı uzun süredir bu oldu. Kişisel görüşme hakkında özne olan çocuk ama ‘çocuk teslimi’ adı altında yasalaştı ve çocuk nesneleştirildi. Burada çocuğun yararı gözetilmediği gibi velayet sahibi ebeveyn de tehdit edildi. Çocuk hasta da olsa ruhsal ve fiziksel yönden hazır olmasa da mutlaka görüştürülmesi gerekiyor. O tarihte görüşmeye itiraz olursa Adalet Bakanlığı’nın mağdur hakları biriminden yetkililerin; velayetin iptali, yeniden tespiti veya değiştirilmesi gibi taleplerle aile mahkemelerini harekete geçirme yetkisi var” diye belirtti.    Çocuk velayetinin daha çok kadında olduğunu dile getiren Sönmez, erkeklerin çocukla görüşmeyi bahane ederek, uyguladıkları şiddete dikkati çekti. Sönmez, “Çocuğu babasıyla görüştürmeye götürürken, öldürülen kadınlar var. Dolayısıyla çocuğun kişisel görüşme hakkı düzenlenirken, annenin güvenliği son derece önemli” vurgusu yaptı.   SİYASİ PARTİLERLE GÖRÜŞMELER    Markaja aldıkları siyasi partilerle yaptıkları görüşmelere değinen Sönmez, “Partilerle görüşme turunu tamamlayamadık. DEVA, İYİ Parti ve Saadet Partisi henüz randevu vermedi. Yaptığımız görüşmelere dair önümüzdeki günlerde basın açıklaması yapacağız, o zamana kadar bu üç partiden dönüş almazsak, bunu da açıklamada ifade etmek zorunda kalacağız” diye belirti. Yaptıkları görüşmelerde ise 5’inci Yargı Paketi’nde olduğu gibi, düzenlemeler Meclis’e gelmeden tedbir alınmasını istediklerini dile getiren Sönmez, “Muhalefet partisi liderleri de diğer parti yöneticileri de şöyle bir savunmaya geçiyorlar; ‘Meclis’e gelmeden önce içeriğini bilmediğimiz şeylere nasıl itiraz edebiliriz.’ Oysa içerik belli, hedeflenen şey çok açık” ifadelerini kullandı.    PARLAMENTER SİSTEM ELEŞTİRİSİ   Yaptıkları görüşmelerde 6 muhalefet partisinin “Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem” çalışmasına dair görüşlerini de sunduklarını belirten Sönmez, yapılan çalışmada kadına yer verilmemesini şöyle eleştirdi: “Koskoca ana muhalefet partisinde hiç hukukçu kadın yokmuş. Halbuki bunu söyleyen Muharrem Erkekli’nin yan tarafındaki odada Gülizar Biçer Karaca var hukukçu. Ama ‘Hukuk işlerinden sorumlu genel başkan yardımcıları toplansın’ demişler. Ancak yeni sistem inşa süreci sadece hukukla çözülebilir mi? İnsan odaklı olmadan olmaz. O partilerin insan haklarından sorumlu genel başkan yardımcılarından çoğu kadın ve hukukçu. Üstelik Gelecek Partisi’nde en iyi Anayasa hukukçularından biri olan Serap Yazıcı var. Biz mutabakat masasını oluşturan genel başkan yardımcılarıyla tek tek görüştüğümüzde, Gelecek Partisi’nin ‘Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem’ metni üzerinden tartışmaları yürüttüklerine dair bir izlenim edindim. Her partinin böyle bir metni var ama daha çok Serap Yazıcı’nın kaleme aldığı metin üzerinden tartışmaların yürüdüğüne dair bir izlenim edindim. Ama orada Serap Yazıcı yoktu. Bu kadar büyük bir saçmalık ancak erkek siyaset aklıyla olur. Bunları gidermek istiyoruz. Yaptığımız görüşmelerde de dile getirdik. Bu çalışmaya dair basına yansıyan bazı ilkelerde kadın erkek eşitliğine dair maddelerin de yer aldığını gördük. Bunda görüşmemizin etkisi olduğunu düşünüyoruz.”    MEDENİ KANUN TEHLİKEDE    “Yasalara dokunma uygula” kampanyasını yasama yılı sonuna kadar sürdüreceklerini aktaran Sönmez, “Her an tetikte olmak gerekiyor. Bu nedenle şimdiden muhalefete sesleniyoruz; Medeni Kanun’a dair yapılacak düzenlemeleri durdurmanız lazım. Bu illaki Meclis’e gelecek” dedi. Adalet Bakanlığı’ndan “Yoksulluk Nafakası ve boşanmanın kolaylaştırılması” şeklinde kimi ifadelerin basına yansıdığını hatırlatan Sönmez, iki meselenin de Medeni Kanun’la ilgili olduğunun altını çizdi. Nafakaya süre sınırının getirilmesinin düşünüldüğünü dile getiren Sönmez, “Nafakada ‘süresiz’ diye bir şey geçmediği halde Adalet Bakanlığı karalama kampanyasına dahil olarak ‘süresiz’ ismini kullanıyor. Yoksulluk nafakasını erkek de alabilir kadın da. Ama ülkedeki eşitsizlik o kadar derin ki yoksulluğa düşen taraf hep kadınlar oluyor. Boşanma kolaylaştırılacak. Aslında yapılacak olan velayet, nafaka ve mal rejimi gibi konuların boşanma dosyasından ayrılması ayrı dava konuları haline getirilmesi anlamına gelecek” diye belirtti.    Mevcut yasada boşanma aşamasında yoksulluk nafakası talep etmeyenin boşanma gerçekleştikten bir yıl sonra dava açabildiğini dile getiren Sönmez, “Bir seneyi geçen kadın asla başvuramıyor. Ama nafaka yükümlüsü, nafakanın iptali ve eksiltilmesi yönünde dava açabilir. Kadın da nafaka bağlanması için değil ama yükseltilmesi için dava açabilir. Ama bu iki dosya ayrıştığı zaman nasıl olacak belli değil ancak olumlu bir düzenleme beklemiyoruz. Mal rejimi de çok önemli bir tehlike. Evlilik birliği içinde edinmiş malların ortak bölüşümü kadın kazanımları açısından en önemli düzenlemelerden biriydi, AKP iktidarı döneminde alındı” şeklinde konuştu.   İKTİDARIN HEDEFİNDE    AKP’nin ilk dönemlerinde; demokrasi, insan hakları ve kadın kazanımları alanından konjonktürel olarak yapmak zorunda kaldığı her türlü iyileştirmeyi geri almadan gitmek istemediğini belirten Sönmez, şunları söyledi: “Bu iktidar gidici. Ama gitmeden önce tüm kadın kazanımlarını yanında götürmek istiyor. Bunun için Medeni Kanun en elverişli ve tüm haklarımızı temelden gasp edecek. Medeni Kanun’da yapılacak değişiklikle, Aile Hukuku’na Diyanet İşleri’ni sokmaya çalışıyorlar. İl Sulh Komisyonları’nın kurulacağını Erdoğan kendisi söylemişti. Bu İl Sulh Komisyonları’nda Diyanet temsilcilerinin bulunması ihtimali çok yüksek. Bazı iktidar yanlısı gazetelerde de ‘il sulh komisyonlarında müftüler yer alacak’ şeklinde yer aldı. Aile Hukuku’na yapılacak müdahaleyle Medeni Kanun ve eşit yurttaşlık haklarımız aşındırılmış olacak. Kadınları erkeklere emanet eden bir zihniyet içerisinde ne şiddetle mücadele edilebilir ne de kadın kazanımlarının yaşatılması ve geliştirilmesi mümkün olabilir. Dolayısıyla Medeni Kanun tehlikede ve iktidarın hedefinde. Bunu yapmaya hazırlanıyorlar.”   Muhalefeti, 5’inci Yargı Paketi’ne dair uyarmalarına rağmen bir şey yapılmadığını dile getiren Sönmez, “Bari şimdi yapsınlar, Medeni Kanun çok önemli. Medeni Kanun’da değişiklik öneren bir teklif getirirlerse, komisyonda ya da genel kurulda o teklifin üzerine nelerin eklenebileceğini bugünden kestiremeyiz ama kestirebildiğimiz tek şey mutlaka kadın aleyhine olacak. Ne zaman olur belli değil. Ama gelecek” uyarısında bulundu.   EŞİT TEMSİLİYET YASALLAŞMALI   Eşit temsilin mutlaka sisteme yasal olarak yerleştirilmesi gerektiğini vurgulayan Sönmez, şöyle devam etti: “Cinsiyet eşitliği, eşit temsil üzerine bir siyasal sistem kurulmadan demokrasiyi gerçekleştirmemiz mümkün değil. Demokrasi için eşit temsili isterken, bunu tüm partilerin uygulaması için yasal altyapının hazırlanması lazım. ‘Fermuar sistemi’ diyoruz. Bu siyasete eşitlik getiren mükemmel bir sistem. Ama siyasetle yetmeyecek, her alanda karar mekanizmalarında eşit varoluşu sağlamak gerekiyor. Ne yazık ki muhalefet partileri, karar mekanizmalarında yüzde 35 gibi bir cinsiyet kotasından bahsettiler. Son derece ilkel ve kabul edilemez. Eşit temsilden başkasını kabul etmiyoruz. Lafta değil fiili eşitlikten bahsediyoruz. Bu eşitlikte toplumsal cinsiyet bilincine sahip olunmasını istiyoruz. Siyasi partilerin kendi içinde, kamu kurumlarında toplumsal cinsiyete duyarlı elemanların bulunması için eğitimlerin yapılması lazım. Ama eğitim tek başına yetmez, toplumsal cinsiyet eşitliğinin mutlaka her aşamada, her yönetmelikte, iş bölümünde yasaya yerleşmesi gerekiyor. Bunun kaçınılmaz olduğunu tüm siyasi partiler bilmeli.”   MA / Zemo Ağgöz