İstanbul Sözleşmesi davası Danıştay’da görülüyor 2022-06-14 12:18:46   ANKARA - Danıştay'da görülen İstanbul Sözleşmesi'nin üçüncü davasında TGS adına konuşan Ayşe Banu Tuna, "Kadına yönelik şiddet haberleri bitmeden mücadelemiz de bitmeyecek” dedi.   Aralarında Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS), Eşitlik için Kadın Platformu (EŞİK), Türkiye İşçi Partisi (TİP) İlerici Kadınlar Derneği (İKK), Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu’na (KESK) bağlı Tarım, Orman Çevre ve Hayvancılık Hizmet Kolu Kamu Emekçileri Sendikası (Tarım Orkam-Sen), İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in de bulunduğu 17 başvurucunun İstanbul Sözleşmesi’nin feshinin iptali talebiyle Danıştay’da açtığı dava Danıştay 10’ncu Daire’de görülmeye başladı. Danıştay Konferans Salonu’nda görülen ve Danıştay 10’uncu Daire Heyeti’nin baktığı üçüncü grup davaların duruşmasına çok sayıda avukat, kadın örgütü, siyasi parti, sivil toplum örgütü ve sendika temsilcilerinin yanı sıra çok sayıda kadın katıldı.    Bugünkü duruşmada, daha önceki iki duruşmada fesih kararının iptali yönünde mütalaa sunan savcı Aytaç Kurt yerine İYİ Parti’nin başvurusuna, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde “İstanbul Sözleşmesi Cumhurbaşkanı kararıyla feshedilemez” şeklinde mütalaa sunan savcı Nazlı Yanıkdemir katıldı. İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in başvurusuyla başlayan duruşmada, Türkiye Gazeteciler Sendikası’nın (TGS) başvurusuyla devam etti.   İlk olarak duruşmaya katılmayan başvurucu Akşener’in yerine avukatları beyanlarda bulundu.   TGS: MÜCADELEMİZ BİTMEYECEK   Sonrasında TGS Kadın ve LGBTİ+ Komisyonu adına Ayşe Banu Tuna söz aldı. Tuna, “Hem kadın hem gazeteciyiz. Bugün Türkiye’de hem kadınlık hem de gazetecilik tehdit altında. Kadın cinayetlerinin tıpkı ekonomi gibi uzmanlık gerektiren bir alan olmasını istemiyoruz. Kadına yönelik şiddet haberleri bitmeden mücadelemiz de bitmeyecek” dedi.   TÜRKİYE’DE KADIN GAZETECİ OLMAK   Ardından söz alan TGS avukatı Ülkü Şahin, Türkiye’de kadın gazeteci olmanın zorluklarına değinerek, “Gazetelerde okuduğumuz haberleri yapan gazetecilerdir. Pınar Gültekin’in fotoğrafını ilk görenlerdir. Kırıkkale’de öldürülen Emine Bulut’un videosunu ilk izleyenlerdir. Bu faillerin ailelerinden aldıkları tehditlerle boğuşanlardır. Başak Cengiz’in ölüm anını filtresiz bir şekilde izleyen kadın bir gazeteci, sokakta nasıl güvende yürüyebilir. Gazetecilik ve kadınlar saldırı altıdayken, gazeteci kadınların halini siz düşünün. TGS’nin bir anket araştırmasına göre, gazeteci kadınlar iş yerinde ve haber takibinde birçok erkek tarafından şiddet görüyor. Sırf kadın olmalarından dolayı kolluk güçlerince cinsel saldırı tehditleri alıyorlar. Daha çok çalışmalarına karşın erkek meslektaşlarından daha az maaş alıyor, iş yerinde iş bölümü cinsiyetleri üzerinden yapılıyor. Daha çok magazinel haberlere yönlendiriyorlar. Sözleşmede, tüm şiddet biçimlerine karşın düzenlemeler yapılmıştır. Sözleşmeyi feshetmeye yönelik niyet beyanı kritiktir. Devlet diyor ki: ‘Ben artık kadınları çocukları korumayacağım.’ Anayasa’nın 104’üncü maddesi uyarında bu tür anlaşmaların Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile feshedilmesi mümkün değildir” diye belirtti.    Fesih kararının Anayasa’ya aykırı olduğunu vurgulayan avukat Selin Nakıpoğlu da, “İstanbul Sözleşmesi hiçbir zaman tam anlamıyla uygulanmamıştır. Devletin kendi sorumluluğunu yerine getirmemesi nedeniyle kanunlar uygulanmıyor. Bu nedenle de ‘Uygulanmayan kanunlar işlevsizdir’ diyerek, sözleşme feshediliyor. Aklımızla dalga mı geçiyorsunuz. Sözleşme doğrudan kadına, çocuğa ve LGBTİ+’lara yönelik şiddeti bahanelerle meşrulaştırmasının önünde bir engel. İstanbul Sözleşmesi yaşatır, vazgeçmiyoruz” dedi.    Napıkoğlu’nun konuşmasını alkışlayan kadınlar, sözleşmeden vazgeçmeyeceklerini haykırdı.    TİP’İN DAVA EHLİYETİ   Sonrasında davacı Türkiye İşçi Partisi (TİP) adına söz alan avukat Yelda Koçak, kararın esastan reddini talep ederek, şöyle dedi: “Kadına yönelik şiddeti önleyici politikalar yürütmek müvekkil partimin görevidir. TİP, bu sözleşme sayesinde hakları korunan kadınlar tarafından kurulmuştur. Bu sözleşme kadın hareketinin bir kazanımıdır. Her yerde ‘Kadın cinayetleri politiktir’ diyoruz. Politikanın özneleri kimlerdir? Siyasi partilerdir. Bu nedenle buradan ‘TİP’in dava ehliyeti yoktur’ kararı çıkamaz.”    Duruşma kadınların savunmalarıyla devam ediyor.