İstismar affına yandaş medya zemin hazırlıyor 2020-05-20 09:03:06 İSTANBUL - Yandaş medyanın iktidarın Meclis’e getirmek istediği çocuk istismarı affını sık sık işleyerek nabız yoklayıp, zemin hazırladığını belirten kadın gazeteciler, bu yönlü politikaların ancak kadın eksenli yayınlara ağırlık verilerek, bertaraf edilebileceğini söyledi.  AKP-MHP iktidarı, koronavirüsü salgınını fırsat bilerek Meclis'ten geçirdiği İnfaz Yasası’na koymak istediği, ancak gelen tepkiler üzerine vazgeçtiği erken yaşta evlilikler nedeniyle cinsel istismar suçu işleyenlere af düzenlemesini gündeminden çıkarmadı. AKP’li Van Milletvekili Osman Nuri Gülaçar’ın son infaz düzenlemesine “erken evlilik mağdurları” ile ilgili değişikliği yetiştiremediklerini, Meclis açılır açılmaz gündemlerine alacağı sinyalini vermesinin ardından iktidara yakın medya kuruluşları da harekete geçti. Gülaçar’ın bu açıklamaları, birçok haber sitesinde “Genç evlilik mağdurlarına müjde! Tarih verildi” diye servis edildi.   AA’DAN İSTİSMARA TEŞVİK   Akabinde devletin resmi ajansı olan Anadolu Ajansı, 14 yaşında dini nikah ile evlendirilen bir kadının İnfaz Yasası kapsamında yararlanan eşine dair haber servis etti. AA’nın haberinde, “Küçük yaşta evlilik yapan 26 yaşındaki T.E., erken yaşta evlilik yapması nedeniyle cezaevinde bulunan kocasının yolunu 3 çocuğuyla gözlüyor” ifadelerine yer verildi. Yayımlanan haberin içeriği ve dilinin çocuğun cinsel istismarını normalleştirmeye dönük olması tepkilere neden oldu.   TV’LERDE KADIN VÜCÜDU TARTIŞMASI   Akit TV’de ise, 3 erkeğin ele aldığı “Kadın-erkek rolleri ve ilişkiler” konulu programa katılan isimlerden biri olan Prof. Dr. Muttalip Kutluk Özgüven, “12-17 yaş arası kadın vücudu doğuma en uygun ‘süper kadın’ vücududur. İstediğiniz doktora sorabilirsiniz” sözlerini sarf etti. Yine özelikle kadınların mücadelesi sonucu kazanılan İstanbul Sözleşmesi’nin feshedilmesinin tartışılmaya açılması ısrarla medya üzerinden gündeme getirilmeye çalışılıyor.   ‘TETİKÇİ GAZETECİLERLE ÜLKE YÖNETİLİYOR’   Türkiye’de iktidarın savaş politikalarını meşrulaştıran her türlü şiddete, ırkçılığa, ayrımcılığa zemin sunan yandaş bir medyanın olduğunu söyleyen Mezopotamya Kadın Gazeteciler Platformu (MKGP) Sözcüsü Ayşe Güney, “Biat etmenin de ötesinde tamamen bir iktidar medyası var. Çocuk istismarını meşrulaştıran pedofili profesörlerle, sapık dekanlarla, tetikçi gazetecilerle, homofobik Diyanet ile algı oluşturularak ülke yönetiliyor” dedi.   MEDYA ÜZERİNDEN TOPLUMA AYAR   Mevcut medyanın dilinin her daim tartışmalı olduğunu belirten Güney, “Fakat hiçbir dönem bu kadar seviyesizleşmemişti. Öz savunmasını kullanarak hayatına kast eden erkeği öldürmek zorunda kalan kadını ‘cani’ olarak anan medya, kadını katleden erkeği ‘cinnet geçiren koca’ olarak tanımlayarak ölümünden kadını sorumlu tutuyor. Böyle bir haberle kadına iktidarının yöneticileri tarafından ‘kocana biat et rahat et’ söylemi hatırlatılarak, başına gelebilecekler gösteriliyor. Yine erken evlilikleri gözü yaşlı eşle romantikleştirirken tecavüzü, çocuk istismarını meşrulaştırıyor. Özelde kadına, genelde topluma ufacık bir itirazda başına gelebilecekler hatırlatılarak, medya eliyle tehdit ediliyor” diye konuştu.    Güney, buna karşı alternatif medyadaki itirazların büyümesi gerektiğini vurguladı. Güney, kadın eksenli yayınlara ağırlık verilerek, iktidarın medya eliyle hayata geçirmek istediği politikaların bertaraf edilebileceğini söyledi.    PROPAGANDA ARACI: YANDAŞ MEDYA   Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) Kadın ve LGBTİ+ Komisyonu üyesi Gülfem Karataş ise, tarihin her döneminde medyanın propaganda aracı olarak kullanıldığını vurgulayarak, iktidara gelenlerin ilk olarak medyayı ele geçirmeye çalıştığına dikkat çekti. AKP iktidarının da pek farksız olmadığını söyleyen Karataş, şu anda medyanın tektipleşmesine rağmen mesleğin ayaklar altına alınmasına izin vermeyen medya kurumları ve gazetecilerin de olduğunu dile getirdi.   MEDYA KULANILIYOR   İktidarın yasalaştırmak istediklerini medya üzerinden gündeme getirme çalıştığına işaret eden Karataş, “Bu nabız yoklama yöntemini tüm iktidarlar uyguluyor. Her konuda anket gibi, oylama gibi bir yöntem sunamayacağı için ve bu yöntemlerle aslında istediği sonuca ulaşamayacağı için medya kullanılıyor. İcraatlar duyuruluyor eğer ki tepki çoğunlukta değilse uygulamaya sokuluyor” dedi.   DİLİN ÖNEMİ?    Medyanın kadına yönelik şiddeti görünür kıldığını, dil ve yöntemde de sıkıntıların olduğunu belirten Karataş, bunları şöyle dile getirdi: “Sizin haberi nasıl verdiğiniz, kullandığınız kelimeler, bağlamlar o haberin amacını belirliyor. Kadının ya da çocuğun birey olduğunu yok sayıp ‘aile’yi kutsallaştırırsan, kadının gece nerede saat kaçta olduğunu belirtip tecavüzü, şiddeti meşrulaştırırsan o zaman şiddeti, istismarın artmasında senin de ellerin kirli. Bunun yanı sıra uygulamalarının yetersizliğini vurgularsan, şiddete maruz kalmış kişilerin sesi, gücü olursan, hak ihlallerinin önüne geçersen işte o zaman gazeteciliği etik kurallar çerçevesinde yapmış olursun.”    ERİL DİLDEN BAĞIMSIZ DEĞİL   Medyada öncelikle dilin değişmesi gerektiğinin altını çizen Karataş, “Gazeteciler de toplumdan bağımsız, ayrı kişiler değil. Bu nedenle toplumun dili ne kadar eril ise, medyada da aynı dili görüyoruz. Gazetecilik aynı zamanda kamuoyu görevidir. Bunun bilincinde olursak o zaman uygulamalar değişir, gerçeklerin üstü örtülemez. Neye, kime hizmet ettiğimizi unutmayalım” ifadelerini kulandı.    MA / Semra Turan