İstanbul Sözleşmesi uygulanmıyor: 10 günde 13 kadın öldürüldü

  • kadın
  • 10:11 31 Ağustos 2020
  • |
img
DİYARBAKIR - Son 10 günde 13 kadın öldürülmesiyle İstanbul Sözleşmesi’nin önemi bir kez daha vurgu yapan kadınlar, cinayetleri “kadın kırımı” olarak değerlendirerek, şiddet ve cinayetlerin altında iktidarın erkeği koruyan politikalarının olduğunu söyledi.
 
Yaşamına son veren İpek Er’in tecavüz faili Uzman Çavuş Musa Orhan’ın serbest bırakılmasına yönelik tepkiler devam ederken, karakola şikayette bulunmasına rağmen Remziye Yoldaş, Diyarbakır’da evli olduğu cezaevi firarisi erkek Veysi Yoldaş tarafından katledildi. Yoldaş’ın ölümü ile birlikte Türkiye’de 10 günde 15 kadın öldürüldü. Kadınlardan 13’ü erkekler tarafından katledilirken, 2’si ise şüpheli bir şekilde yaşamını yitirdi. 
 
İstanbul’dan Urfa’ya, Eskişehir’den Diyarbakır’a bir çok kentten kadın cinayetleri ya da şüpheli kadın ölümleri haberleri gelmeye devam ederken, kadınlar, cinayetler karşısında İstanbul Sözleşmesini hedef alan iktidarı sorumlu tuttu.
 
‘ÜNİFORMA ZIRH OLARAK KULLANILIYOR’
 
Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim Sen) Diyarbakır 1 No’lu Şube Eşbaşkanı Emine Akşahin, iktidarın yürüttüğü politikalar sonucunda başta kadınlar olmak üzere toplumun tüm kesimlerinin kolluk kuvvetlerinin şiddetine maruz kaldığını belirterek, kolluk görevlilerinin şiddet olaylarında üniformalarını zırh olarak kullanarak yaptıklarını söyledi.
 
Batman’da yaşayan İpek Er’in yaşadıklarını hatırlatan Akşahin, “İpek’in yaşamı bu kadar ucuz olmamalıydı” diyerek, Uzman Çavuş Musa Orhan’ın serbest bırakılmasının kabul edilemez olduğunu ve mahkemelerin siyasi iktidarın istekleri doğrultusunda karar verme mercii haline geldiğini vurguladı. 
 
‘CİNAYETLER SİSTEM POLİTİKASI’
 
Özellikle bölge kentlerinde yaşanan kadın cinayetlerinin sistemin bir politikası haline geldiğine dikkat çeken Akşahin, “Cinayetler yaşamımızın bir parçası haline getirilmeye çalışılıyor. Biz kadınlar bunu kabul etmiyoruz. İktidarın her türlü dayatmasına, baskısına, biat etme kültürünü oluşturmasına karşı duracağız. Kadınlar bir bütün olarak karşı çıktığında, Türkiye’nin her kesiminden bize destek gelecektir” diye konuştu.
 
İSTANBUL SÖZLEŞMESİ UYGULANSAYDI…
 
İstanbul Sözleşmesi’nden Türkiye’nin geri çekilme tartışmalarına da değinen Akşahin, sözleşmenin uygulanması durumunda İpek Er’in, Nadira Kadirova’nın, Remziye Yoldaş’ın yaşıyor olacağını belirterek, “Kadınların tehlike anında karakola ilk başvuruları dikkate alınsaydı, kadınlar ölmeyecekti. Gülistan’ın failleri olduğunu düşündüğümüz kişiler hakkında işlem yapılacaktı. Bütün bu yaşananların sebebi İstanbul Sözleşmesi’nin gerektiği gibi uygulanmaması” diye belirtti.
 
‘ERKEĞİ KORUYAN İKTİDAR’
 
Tüm Belediye ve Yerel Yönetim Hizmetleri Emekçileri Sendikası (Tüm-Bel Sen) Diyarbakır Şube Eşbaşkanı Nihal Yanık da iktidarın artan kadın cinayetlerine rağmen kadın haklarını güvence altına alan İstanbul Sözleşmesi’ni uygulamama konusunda direnç gösterdiğini ifade etti. Yanık, “Erkek egemen zihniyetini koruyan, kollayan, çanak tutan bir iktidar ile karşı karşıyayız. Biz kadınlar tüm kadın cinayetlerinin takipçisi olacağız. Son olarak Musa Orhan serbest bırakılması da kabul edilemez, davanın peşini bırakmayacağız” dedi. 
 
‘ERKEK YAPAR, DEVLET KORUR’
 
Özgür Kadın Hareketi (TJA) aktivisti Beritan Öner ise iktidarın mevcut kadın politikaları ve İstanbul Sözleşmesi’ni hedef alması sonucu kadın kırımı yaşandığını söyledi. Pandemi gerekçesiyle çıkarılan İnfaz Yasası ile tecavüz faillerinin salıverilmesini hatırlatan Öner, “Kadınların ve çocukların hayatları göz göre göre tehlikeye atıldı. Antep' daha önce eşini bıçakladığı için tutuklanan, ama infaz düzenlemesi ile tahliye edilen erkek, 9 yaşındaki çocuğunu diğer iki çocuğunun gözleri önünde döve döve öldürdü. Urfa'da bir erkek daha infaz düzenlemesi ile tahliye edilmişti ki, daha önce annesine şiddet uygulamış ve katletme girişimi söz konusuydu, yakın zamanda da kız kardeşi Nurbari'yi katletti. Bu erkeklerde ‘ben ne yaparsam yapayım, ceza almam’ diyor. Yani aslında ‘erkek yapar, devlet korur’ diyorlar, ki öyle de oluyor” sözleriyle tepki gösterdi. 
 
SALIVERİLMEYEN DE FİRAR ETTİ 
 
İpek Er’e tecavüz ederek ölümüne neden olan Uzman Çavuş Musa Orhan’ın tutuklanmasının göstermelik olduğunu ve hemen ardından salıverildiğini anımsatan Öner, Orhan’ın devletin kendisini koruyacağını düşünerek suç işlediğini söyledi. Öner, bir yandan İnfaz Yasası adı altında salıverilen katiller tarafından kadınların katledildiğini, diğer yandan salıverilmeyenlerin cezaevinden firar ederek kadın cinayeti işlediklerini dile getirdi. 
 
Geçtiğimiz günlerde cezaevi firarisi Veysi Yoldaş’ın Remziye Yoldaş’ı katletmesini hatırlatan Öner, “Remziye'nin katili cezaevinden nasıl firar ediyor? Nasıl olur da iki hafta bulunamıyor?” diye sordu. 
 
‘ERKEK ZİHNİYET GERİ ADIM ATACAK’
 
Öner, son olarak İstanbul Sözleşmesi’nin etkin bir şekilde uygulanması için kadınların mücadelelerini sürdüreceklerinin altını çizerek, “İktidarın erkeği koruyan bütün politikalarına karşı daha fazla mücadele edeceğiz ve daha fazla meydanlarda olacağız. Geri adım atan kadın mücadelesi olmayacak, iktidarın erkek zihniyeti olacak” ifadelerini kullandı.
 
MA / Arjin Dilek Öncel