AKP’yi mora boyayan kadınlar: Kimse koltuklarında rahat oturmasın

img
ANKARA - AKP Ankara il binasını mor boyalarla boyayan Üniversiteli Kadın Kolektifi üyesi İrem Naz Çelik, “Eğer biz rahat rahat oturamıyorsak, bunun sebebi AKP temelli erkek egemen devletse; evet onlar da rahat oturamasınlar” dedi. 
 
Üniversiteli Kadın Kolektifi üyesi kadınlar, iki günde 4 kadının erkekler tarafından katledilmesini protesto etmek amacıyla 30 Aralık’ta AKP Ankara il binası önünde mor boyalarla eylem gerçekleştirdi. Eylem sırasında polisler tarafından darp edilerek gözaltına alınan kadınlar, eylemlerinin amacını ve gözaltında yaşadıkları kötü muameleyi anlattı. 
 
TERS KELEPÇE 
 
Üniversiteli Kadın Kolektifi üyesi İrem Naz Çelik, 4 kadının katledilmesini protesto etmek için AKP il binasına gittiklerini aktardı. Mor boyalarla AKP il binasını boyadıklarını belirten Çelik, polisler tarafından binadan sürüklenerek dışarı çıkarıldıklarını ve kötü muameleye maruz kaldıklarını söyledi. Erkek polisler tarafından ters kelepçelendiğini ifade eden Çelik, şöyle devam etti: “Bir erkek polis beni ters kelepçelemek isterken kucağıma oturdu. Yaptığının taciz olduğunu söylediğim ama bana ‘Yalandan bir şey çıkartıyorsunuz, taciz diyorsunuz’ şeklinde kendini savundu.”
 
Çelik, AKP binasında bulunan partililerin de sözlü tacizlerine maruz kaldıklarını belirterek, “Katillere, tecavüzcülere uygulanmayan muameleler, bu ülkede kadın cinayetlerini protesto eden, ‘yaşamak istiyoruz’ diyen kadınlara uygulanıyor” diyerek tepki gösterdi. 
 
‘ÇÜNKÜ BİZ ÖLÜYORUZ’
 
Kadın katili ve tecavüzü aklayan herkesten hesap sormaya devam edeceklerini dile getiren Çelik, şunları söyledi: “Eğer biz rahat rahat oturamıyorsak, rahat rahat gezemiyorsak ve bunun sebebi AKP temeli erkek egemen devletse; evet onlar da rahat oturamasınlar, rahatlıkla hayatlarını sürdüremesinler. Kadınlar mor boyalarıyla tüm kadın katilleri ve tecavüzcülerini boyayacaktır. Binadaki partililer çok rahattı ve bu rahatlığa çok alışmışlar. Kimsenin onlardan hesap sormayacaklarını çok iyi biliyorlardı ama şunu bilmeleri gerekiyor, kimse koltuklarında rahat oturmasın, çünkü biz ölüyoruz. Bizim hocamız yakılarak katledildi, bunun sorumlusu da erkeklere bu rahatlığı veren devlettir, iktidardır.”
 
‘HESAP SORMAYA GİTTİK’
 
Kadınların sayılardan ibaret olmadığını söyleyen Üniversiteli Kadın Kolektifi üyesi Leyla Mavili, “Öldürülen bütün kadınların bir hayatları vardı. Bu gerçeklikten kopup bir yabancılaşma süreci yaşıyoruz. Bu ölümlerin bir hesabı sorulmalıydı” dedi. AKP’lilerin sorması üzerine “Hesap sormaya geldik” dediklerini anlatan Mavili, “İşkenceyle gözaltına alındık. Gözaltı sırasında kadın polisler tarafından işlem yapılmasını istememize rağmen erkek polisler bize müdahale etti. Gözaltı sırasında yaşanan müdahaleden kaynaklı vücudumda darp izleri oluştu” diye konuştu.
 
‘CİNS KIRIMI’
 
Kolektifin bir diğer üyesi Zeynep Kurt da kadın cinayetlerinin asıl sorumlusunun iktidar olduğunu söyledi. “Öyle kolay ölümlerle öldürülmüyoruz. Biz vahşice katlediliyoruz ve bu bir cins kırımı” diyen Kurt, “Kadın düşmanlarına karşı attığımız mor boyayı onların binasına da attık” diye belirtti.
 
ÇIPLAK ARAMA TEHDİDİ 
 
Kurt, eylemin ardından gözaltına alındıktan sonra yaşadıklarını şöyle anlattı: “Bizi önce gözaltı aracına bindirdiler, sonra hepimizi indirip ters kelepçe yaptılar. Biz de ters kelepçe yapılmasına karşı direndik. Ardından hukuksuz bir şekilde iki üç kere üst araması yapıp telefonlarımızı aldılar. Üst aramasını kadın polisler değil, erkek polisler yaptı. Bunun hukuka aykırı olduğunu, kadın polisin üst araması yapması gerektiğini belirttiğimizde ise bize ‘polisin erkeği kadını olmaz’ dediler. Bir arkadaşımızı taciz eden polis, arkadaşımızın tepkisi üzerine ‘Ben seni mi taciz edeceğim?’ dedi. Gözaltı aracında kadın arkadaşlarımızın üstüne çıkıp üst araması yapmaya ve telefonlarını almaya çalıştılar. Yalnızca beni kadın polis aradı, diğer arkadaşlarımı erkek polis aradı. Bize ‘Eğer telefonlarınızı vermezseniz, üzerinizi tekrar ararız ve bu sefer daha ayrıntılı bir şekilde ararız’ dediler. Çıplak aramaların gündemde olduğu bugünlerde, böyle bir cümle duymak benim için çok sarsıcı oldu.”