Paris Katliamı avukatı: Baharda yeni gelişmeler yaşanabilir

img

ANKARA - Paris Katliamı avukatı Jean-Louis Malterre, ailelerin koronavirüs dolayısıyla 2020 Mart ayında ifade veremediğini hatırlatarak, “Son zamanlarda soruşturmalar yeniden başladı ve baharda yeni bir şeyler yaşayacağımızı ummak mümkün” dedi.

Fransa’nın başkenti Paris’te, PKK’nin kurucu isimlerinden Sakine Cansız (Sara) ile birlikte Kürdistan Ulusal Kongresi (KNK) Paris Temsilcisi Fidan Doğan (Rojbin) ve Kürt Gençlik Hareketi Üyesi Leyla Şaylemez’in (Ronahi) suikast ile katledilmesinin üzerinden 8 yıl geçti. Dava dosyasının açıldığı Fransa’da ise, sorumlular hakkında hala bir adım atılmış değil. 3 Kürt kadının Kürdistan Enformasyon Bürosu’nda katledilmesi sonrası faillerin bulunması için soruşturma başlatıldı. Her ne kadar katliamın ardından Fransa İçişleri Bakanı Manuel Valls, “kabul edilemez” açıklaması yaparak, sorumluların yargılanacağı sözü verse de dosyaya getirilen “gizlilik” kararı, tetikçinin tutuklanması ardından uzun süre hakim karşısına çıkarılmaması ve ardından cezaevinde ölmesi dosyada ilerleme yaşanmasının önüne geçti. 
 
MİT İNKAR ETTİ
 
Katliamdan 8 gün sonra olayın tek sanığı Ömer Güney tutuklanırken, ortaya çıkan kimi bilgiler ve yaşanan gelişmeler, MİT'in bir yandan İmralı’da tutulan PKK Lideri Abdullah Öcalan ile görüşmeler gerçekleşti diğer yandan suikastı planladığını ortaya koydu. Her ne kadar MİT, 2013 yılında üzerine yoğunlaşan algıları dağıtmak için “Paris cinayetleriyle teşkilatın ilgisinin olmadığı, söz konusu yayınların, çözüm sürecinde aktif rol alan teşkilatı yıpratmaya ve bu süreçte görev alan personeli deşifre ederek, görevlerini yapamaz hale getirmeye yönelik operasyon olduğu”nu açıklasa da Güney’in MİT ile ilişkileri bir bir gün yüzüne çıktı. 
 
DURUŞMAYA 37 GÜN KALA 
 
Gizlilik kararı devam eden ve 2015 yılına kadar devam eden dosyanın ilk duruşma günü olarak 23 Ocak 2017 tarihi belirlendi. Ancak duruşmaya 37 gün kala Güney, 17 Aralık 2016 tarihinde şüpheli bir şekilde cezaevinde yaşamını yitirdiği açıklandı. Tek sanık olan Güney’in ölümünün ardından da dava dosyası düştü.
 
 BİR YILDA 13 KEZ TÜRKİYE’YE GELDİ
 
Katliamla ilgili Türkiye’de başlatılan soruşturmada ise, Güney’in ilk olarak 22 Ağustos 2012 tarihinde Ankara’ya geldiği ve bir gün sonra da Ankara Emniyet Müdürlüğü’ne çipli pasaport için başvurduğu ortaya çıktı. Güney’in, yapılan incelemede Türkiye’ye bir yılda 13 kez giriş-çıkış yaptığı, katliamdan 19 gün önce 18 Aralık 2012 tarihinde yine Paris’ten İstanbul aktarmalı olarak Ankara’ya geldiği, 3 gün kaldıktan sonra aynı yolla geri döndüğüne dair uçuş kayıtları belgelendi. 
 
YENİDEN SORUŞTURMA
 
Dava avukatları ve ailelerin yaptığı itiraz sonucunda 2017 Nisan ayında MİT’in cinayetteki rolüne dair yeni bir ön soruşturma başlatıldı.
 
MİT ÜYELERİNİN İTİRAFI
 
Federe Kürdistan Bölgesi’nde 4 Ağustos 2017 tarihinde PKK’nin düzenlediği özel bir operasyonda yakalanan MİT sorumluları Erhan Pekçetin ve Aydın Güney’in, Paris Katliamı’na ilişkin Fırat Haber Ajansı’nda (ANF) yayımlanan ifadelerinde katliama giden süreç ve infaz emrinin hiyerarşisi ile olaya ilişkin ayrıntılı bilgilere yer verildi. İki MİT sorumlusu, Paris Katliamı’nın tetikçisi Ömer Güney’in Türkiye’ye seyahatlerinde biletlerin MİT’e bağlı bir seyahat acentesi tarafından alındığını aktardı. ANF’de yayınlanan itiraflarda anlatılan ve deşifre edilen infaz emrinin hiyerarşisi ise şöyle sıralandı: MİT Yurtdışı EBF (Etnik Bölücü Faaliyetler) Daire Başkanı Uğur Kaan Ayık, o dairedeki Operasyon Şube Müdürü Oğuz Yüret, operasyon şube elemanı Ayhan Oran ve katliamın planlayıcısı olarak ifade edilen Sabahattin Asal.
 
DOSYADA GELİŞME YOK
 
Dosya avukatı Jean-Louis Malterre, 8’inci yılında dava dosyasına ilişkin ajansımıza konuştu. Soruşturmaya dair yeni bir gelişme veya ellerinde yeni bir bilgi olmadığını belirten Malterre, soruşturmanın yerinde saydığını aktardı. İki MİT üyesinin itirafları ardından dava dosyasına giren bilgi ya da belge hakkında da bilgileri olmadığını anlatan Malterre, “Şimdiye kadar yargıçlar işlerini vicdanlı bir şekilde yaptılar, bu da özellikle ilk davada MİT'in bu üçlü suikasttaki sorumluluğunun üzerinde durulmasını sağladı” dedi.
 
FRANSA HÜKÜMETİ’NİN TUTUMU
 
Malterre, etkili bir soruşturma yürütmeyen Fransa Hükümeti’ni şu sözlerle eleştirdi: “İlk davada soruşturma yargıcının, savunma serbestisine aykırı olarak dosyaya gizlilik kararı veren Fransız Hükümeti’nin vicdanı için aynı şeyi söyleyemeyiz. Suikasttan önceki 15 yıl boyunca, Fransız yetkililerin, kendini hapishanede bulan ve baskı altında olan Kürt militanlarıyla ilgili Türk yetkilileriyle tam bir işbirliği içinde olduklarını iyi hatırlıyorum ve bunu utanç verici buluyorum. Örneğin bu dosyalarda sorgu hakimince talimatla gönderilen sorulara Türk yetkililerin cevabı beklenmeksizin ve dosya istinabe sürecini tamamlamaksızın hükümler verildi. Ayrıca Fransız Hükümeti’nin ailelerin taleplerini hiç kabul etmedi.”
 
Gizlilik kararının bir gün kalkacağını kaydeden Malterre, “Sorgu tekniklerindeki değişikliklerden dolayı ilk soruşturmadaki telefon kayıtlarına daha iyi ve etkili olarak ulaşılacağını umuyoruz.  Son olarak da bu son soruşturmada savcıların benzer konularda çalışmış olan Avrupalı meslektaşlarıyla bir araya gelerek çalışmalarını talep ediyoruz” diye belirtti.
 
‘YENİ GELİŞMELER YAŞANABİLİR’
 
Malterre, “Bildiğiniz gibi şikayetten sorumlu soruşturma yargıcı, aileleri Mart 2020'de almayı planlamıştı ancak COVID bunu yapmasını engelledi ve çevreleme önlemleri prosedürün ilerlemesini, soruşturmayı engelledi. Ancak son zamanlarda soruşturmalar yeniden başladı ve baharda yeni bir şeyler yaşayacağımızı ummak mümkün ancak bu konuda kesin bir bilgimiz yok” ifadelerini kullandı.
 
FRANSA ÇIKARLARINA KURBAN ETTİ
 
Paris’te 9 Ocak’ta katledilen 3 Kürt kadın siyasetçi için adalet talebinde bulunmak için hazırlıklarını tamamlayan Fransa Kürt Kadın Hareketi (TJK-F) Dış İlişkiler Sözcüsü Berivan Fırat, tetikçi Güney’in hasta olduğu bilinmesine rağmen bir türlü mahkeme önüne çıkarılmadığına dikkat çekti. Fransa’da daha öncede siyasi cinayetlerin işlendiğini hatırlatan Fırat, “Ancak ilk defa gerçekten Fransa’ya bu cinayetleri aydınlatmak için birçok veri, bilgi, cinayet zanlısının yanı sıra arka planında olan kişi, kurum ve devlete yönelik bilgiler sunuldu. Fransa bu cinayeti mahkeme önünde aydınlatma imkanlarını bir şekilde siyasi çıkarlarına kurban ederek, gerçekleştirmedi” dedi.
 
KADINLAR BİLİNÇLİ HEDEF ALINDI
 
Kadın siyasetçilerin hedef alınmasını ise Fırat, şöyle değerlendirdi: “Özellikle özgürlük hareketinin kurucuları arasında yer alan Sakine Cansız, Avrupa diplomasisinde çok aktif ve başarılı olan Fidan Doğan’ı, gençlik hareketi öncüsü Leyla Şaylemez’i hedef alarak birincisi kadın üzerinden darbe vurma, ikincisi ise ‘istediğimiz her yerde istediğimizi yaparız’ mesajını verme hedeflendi. Ancak cinayetin ertesi günü Kürdistanlıların, devrimci ve demokratların Paris sokaklarına yüzbinler olarak akarak, mücadelede geri adım atılmayacağı mesajı 10 Ocak 2013 günü verildi.”
 
FRANSA HÜKÜMETİ’NE ÇAĞRI
 
MİT bağlantılarına dair somut deliller olmasına rağmen Fransa Hükümeti tarafından cinayetin aydınlatılmamasının kabul edilemez olduğunu kaydeden Fırat, “Fransa Hükümeti’ne cinayeti aydınlatma ve bu cinayeti siyasi çıkarlarına kurban etmemesi çağrısını yineliyoruz” dedi.
 
Fırat, bu yılda 3 Kürt siyasetçi kadın için alanlarda adalet çağrısında bulunacaklarını belirterek, sorumlular yargılanana kadar da mücadeleden vazgeçmeyeceklerini vurguladı. 
 
 MA / Berivan Altan