Kadın siyasetçiler: Tecride karşı topyekun mücadele şart

  • kadın
  • 09:05 9 Şubat 2021
  • |
img

ANKARA - Toplumun adalete olan ihtiyacını dile getiren kadın siyasetçiler, tecride karşı mücadelenin toplumsal mücadeleden bağımsız olmadığını belirtti. 

Halkların Demokratik Partisi (HDP), “Herkes için Adalet” kampanyasını başlattı. Kürt sorunu, tecrit, hukuksuzluk, işsizlik gibi başlıklarda Türkiye’nin temel sorunlarına çözüm önerileri içeren kampanyayı kadın siyasetçiler değerlendirdi.
 
‘KURTULUŞ ELİMİZDE’
 
Sosyalist Yeniden Kuruluş Partisi (SYKP) Eş Genel Başkanı Canan Yüce, AKP-MHP’nin muhalefeti susturma çabalarının devam ettiğini vurgulayarak, HDP’nin kampanyasının mesajına dair, “Böyle bir dönemde ‘Herkes İçin Adalet’ kampanyasının başlaması bütün toplumsal kesimlere, ‘Hep birlikte, kurtuluş elimizde’ mesajını veriyor. Pandemi koşullarıyla birlikte kriz de derinleşti ve emekçilere yönelik baskılar arttı. Son günlerde Boğaziçi direnişine dönük baskıların da hepimiz farkındayız. Son haftalarda yaklaşık 600 gözaltı oldu. Birçok arkadaşımız ev hapsine mahkum edildi. Bütün bunlara karşı aslında kampanyanın mesajı ‘hep birlikte bu iktidar bloğunun üstesinden gelebiliriz’ oldu” ifadelerini kullandı.
 
TECRİDE KARŞI HEP BİRLİKTE 
 
Yüce, kampanyanın gündem başlıklarından olan PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması ve cezaevinde yaşanan ihlallerin son bulması için devam eden açlık grevlerine de değinerek, “Biz kadınlar cephesinden de her zaman şunu söyledik; hepimiz tecrit altındayız. İçeride veya dışarıda çok fark etmiyor. Farklı yollarla bütün toplumun tüm kesimleri tecrit altında tutulmaya çalışılıyor. Pandemi koşullarıyla birlikte cezaevindeki baskılar da arttı. Arkadaşlarımız, insani olmayan koşullarda mücadele ediyor. Bu anlamıyla demokrasi mücadelesinin bir ayağı da cezaevlerindeki koşulların düzeltilmesi, tecrit politikalarının son bulması anlamına geliyor. 
 
Tecride karşı mücadeleyi, bütün toplumsal alanlardaki mücadeleden bağımsız tutamayız. Topyekun bir mücadele şart. Bu nedenle, kampanyanın içerisinde aynı zamanda cezaevlerindeki koşullar ve tecrit politikaları da var. Buna karşı da tüm toplumu; nasıl ki işçi hakları, kadın hakları, ekoloji için mücadele ediyorsa tecrit politikalarına karşı da hep birlikte mücadele etmeye davet ediyoruz” diye belirtti. 
 
TOPLUMUN ADALET ARAYIŞI
 
Toplumsal Özgürlük Partisi (TÖP) İl Sözcüsü Hatice Göz, tüm toplumun “adalet” çığlığı attığını belirterek, toplumun farklı kesimlerinin adalet arayışının olduğunu ifade etti. Göz, “Pandemiyle birlikte bu problemler daha da derinleşti. Adalet arayışı derinleşti ve kimi çatlaklardan daha da yüzeye çıkmaya başladı. En son Boğaziçi direnişinde bunu gördük, oradan da tüm Türkiye’ye yayılmaya başladı. HDP’nin yürüttüğü kampanyanın adalet talebi, Türkiye’de bütün kesimler tarafından sahipleneceği önemli bir nokta. Hem bir neşe, motivasyon kaynağı olacağını hem de adalet talebini dillendiren herkesi kapsayabileceğini düşünüyoruz. Adalet, kadınlardan, işçilere, gençlerden çocuklara kadar her kesin genel talebi” şeklinde konuştu. 
 
 ‘CEZAEVLERİNE SES VERELİM’
 
Cezaevlerinde yaşanan hukuksuzluğa ses çıkarmak gerektiğini vurgulayan Göz, açlık grevlerine dair ise şunları söyledi: “Bugün pek çok kişi çok farklı sebeplerle tutuklanabiliyor. Bir çıkış yol olacaksa bu hep beraber olmalı. Cezaevinde süren mücadeleye ses vermekle ve orada adaleti istemekle olacak. Bunun bir sınır yok. HDP belediyelerine kayyım atamasına karşı ses çıkmadığımız herşey Boğaziçi’nde kendini gösterdiğini tekrar gördük. Bugün oraya ertesi gün bambaşka bir yere gidiyor. Bu yüzden de adalet talebinin cezaevlerinden doğru da güçlendirilmesi gerekiyor. Hukuksuzluk her yere yayılıyor. Mücadelenin de aynı biçimde her yere yayılması, talebin güçlenmesi önemli.”
 
GÜRKAN: ADALET BULUŞMASI ÖNEMLİ
 
Emek Partisi (EMEP) Genel Başkan Yardımcısı Selma Gürkan da HDP’nin adalet buluşmasının önemli olduğunu belirterek, “Çünkü şu çok açık, bugün parça parça süren saldırıların tamamı aslında bu hükümetin, siyasi iktidarın yönelimine işaret ediyor. Yani bu iktidar aslında baskılarıyla, yasaklarıyla ve bu tür şiddet uygulamalarıyla bir gerici faşist rejimi inşa etmeye çalışıyor. Boğaziçi’ne dair yaptığı müdahale bu yönelimin bir sonucudur. HDP’ye yönelik baskılar, provakatif açıklamalar bu yönelimin bir sonucudur. Yine diğer muhalif partilerine yönelik çıkışları bu yönelimin bir sonucudur. İşçi ve emekçilere yönelik provakatif açıklamaları, hakkını araya üretici köylülere, çevre hareketine yönelik provakatif açıklamaları yine bu siyasi yönelimin bir sonucudur” ifadelerinde bulundu. 
 
ORTAK MÜCADELE VURGUSU
 
Toplumsal kesimlerin ortak mücadele ve birlikteliğinin önemine değinen Gürkan, “Bu açıdan da bir taraftan Boğaziçi’nde sembolleşen gençliğin özgürlük, demokrasi arayışı yine işçilerin yaptığı direnişler bir hak arayışını gösteren önemli direnişlerdir. Kadın hareketi biat etmedi önemli mesajlar da veriyor. Yeri geldiğinde geri adım attırabiliyor.  Yine siyasi muhalefet açısından düşündüğümüzde demokrasi ve özgürlük isteyen toplumsal kesimler ve siyasi kesimler bu iktidarın baskılarına boyun eğmedi, diz çökmedi. Dolayısıyla biz bu gidişatı durdurabilecek tek şeyin mücadelede kararlılık, birliktelik ve ısrarla demokratik hakların, siyasi özgürlükleri savunmak olduğunu düşünüyoruz” dedi. 
 
AÇLIK GREVLERİ
 
Gürkan, iktidarın bir yöneliminin de cezaevlerine dönük olduğunu belirterek, “Tutuklamakla, haksız ve hukuksuz bir şekilde yargılamakla yetinmiyor. Cezaevlerine attıklarını orada diz çöktürmeye, boyun eğdirmeye çalışıyor. Dolayısıyla dışarıda yükselteceğimiz her özgürlük ve demokrasi mücadelesi cezaevinde bulunan tutsaklara da soluk almasına neden olacaktır. Biz bu nedenle bu demokrasi mücadelesinin sahiplenilmesinin önemli olduğunu düşünüyoruz” şeklinde konuştu.