Psikolog Öztoprak: Dijital şiddet cezasızlık politikasıyla sürüyor

  • kadın
  • 09:05 12 Mayıs 2021
  • |
img

ANKARA - Sağlık sorunlarına neden olan dijital şiddetin pandemi sürecinde hızla arttığına dikkati çeken psikolog Cemre Öztoprak, toplumsal cinsiyete dayalı bir şiddet türü olduğunu ve cezasızlık politikalarıyla sürdüğünü belirtti.

Koronavirüs pandemisi döneminde internet ve sosyal medya kullanımındaki artışla birlikte kadına yönelik dijital şiddet suçlarında artış yaşandı. Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı’nın son verilerine göre dijital şiddete maruz kalan kadınların oranı erkeklere göre 27 kat daha fazla. Avrupa Parlamentosu FEMM Komitesi’nin araştırmasında, her 10 kadından birinin 15 yaşından itibaren siber tacize uğradığı kaydedildi. Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü’nün (UNESCO) yaptığı araştırmalar ise kadınların yüzde 73’ünün sosyal ağlarda tanımadıkları kimselerden taciz mesajları aldığını gösteriyor.
 
Dijital platformlarda kadınlara yönelik dijital şiddet olgusu, literatürde “siber taciz, siber şiddet, siber zorbalık, siber cinsiyetçilik” gibi farklı terimlerle adlandırılsa da kadınlar, şiddetin toplumsal cinsiyete dayalı ayrımcılıktan kaynaklandığını vurgulayarak “toplumsal cinsiyete dayalı dijital şiddet” tanımlaması yapıyor. 
 
Toplumsal cinsiyete dayalı dijital şiddeti diğer dijital şiddet biçimlerinden ayıran en önemli özelliği, failin kişiyi/kişileri cinsiyetine veya cinsiyet kimliğine göre hedef alması olarak biliniyor. Kadınların maruz bırakıldığı çevrimiçi taciz, çoğunlukla cinsiyetçi bir tonda ve kadın düşmanlığı, cinsel içerikli çevrimiçi tehditler ve kadınların bedenlerine yönelik açık atıflar içeriyor.
 
TANIDIK KALIPLAR: ANLIK FOTOĞRAF AT
 
Psikolog Cemre Öztoprak, dijital şiddetin, herhangi birini teknolojik araçlar üzerinden kısıtlamak, rahatsız etmek veya aşağılamak üzere gerçekleştirilen tüm ifade ve davranışları içerdiğini belirterek, çeşitlerini şu şekilde aktardı: "Bazı kalıplar var, ‘Anlık fotoğraf/konum at’, ‘Gece çevrimiçi olmuşsun’, ‘Neden o kişiyi ekledin?’ gibi kalıplar. Bunlar hepimiz için tanıdık. Bu gibi söylemler özellikle flört ilişkilerinde sık karşılaştığımız dijital şiddet biçimleri. Sosyal medya hesaplarının kontrolü, şifrelerin verilmesi, fotoğraf/video için zorlama, kişiden habersiz telefonuna/bilgisayarına takip cihazları eklemek, devamlı mesaj atıp hızlı yanıt beklemek gibi tutumların hepsi bu şiddetin görünür kılındığı yerlere işaret ediyor.”
 
DİJİTAL ŞİDDET TÜRLERİ
 
Dijital şiddetin yalnızca flört ve ikili ilişkilerde görülmediğini belirten Öztoprak, “Kişisel bilgilerin edinilmesi ve kötü amaçlı kullanılması, biri hakkında yanlış bilgi yayma, onu hedef grup haline getirme veya kandırmak gibi biçimlerde de karşımıza çıkabiliyor. Tüm bunlar derlendiği zaman; çalışmalar bize 9 farklı dijital şiddet biçimi olduğunu gösteriyor: nefret söylemi, kimliğe bürünme, mobbing, catfishing, gözetim (surveillance), kötü amaçlı dağıtım, taciz, doxxing (kişi hakkında özel bilgileri araştırmak)  ve bombing (karşı tarafın davranışlarını yönlendirme)” ifadelerini kullandı. 
 
ETKİLENME ÇEŞİTLİLİK GÖSTERİYOR 
 
Hiçbir şiddeti türünün birbirinden bağımsız olarak gerçekleşmediğine dikkati çeken Öztoprak, “Özellikle psikolojik ve cinsel şiddet, dijital şiddete en çok eşlik ettiğini gözlemlediğimiz şiddet türleri olarak karşımıza çıkıyor. Bunun sonucunda ise psikolojik yönden etkilenme düzeyi ciddi şekilde artış gösterebiliyor. Herhangi bir şiddet deneyiminden hepimiz aynı şekilde etkilenmiyoruz. Etkilenme düzeyi kişinin yaşı, gelişim düzeyi, şiddetin biçimi ve fail ile yakınlığı gibi unsurlara göre değişkenlik gösteriyor” dedi.
 
SAĞLIK SORUNLAIRNA NEDEN OLUYOR 
 
Öztoprak, 18 yaş altı çocukların ve kadınların dijital şiddete uğradıklarında etkilenme düzeyinin birbirinden farklı olduğunu belirterek, “18 yaş altı çocuklarda gözlemlediğim: Yeme ve uyku bozuklukları, odaklanma güçlüğü, okula devamda isteksizlik, erteleme davranışında artış, içe kapanma, kendini suçlama, obsesif davranışlar/söylemler ve intihar düşüncesi. Kadınlarda ise, yüksek düzeyde kaygı, endişe ve korku, güvensizlik, yalnızlaşma, değersizlik hissinde artış, odaklanma güçlüğü, isteksizlik, yeme/uyku bozuklukları, içe kapanma, derin bir ‘iç kötülük’ duygusu, kendini suçlama, utanç ve intihar girişimi görülüyor” ifadelerini kullandı.
 
CEZASIZLIK POLİTİKALARI 
 
Dijital şiddetin, toplumsal cinsiyete dayalı bir şiddet türü olduğunu vurgulayan Öztoprak, “Toplumsal cinsiyete dayalı şiddetin yeni yayılma alanı çevrimiçi mecralar oldu. İktidarın şiddet faillerine karşı uyguladığı cezasızlık politikalarını sürdürmesi, bu gerçeği göz ardı ediyor. İstanbul Sözleşmesi’nde yer alan şiddetle mücadele için adımlar uygulansaydı, şiddetin çevrimiçi ortama yayılım hızının düşeceği ve kontrol edilebilir bir düzeyde tutulabileceği aşikardı” diye konuştu. 
 
GÜVENLİ YAZILIMLAR 
 
Öztoprak, kadın örgütlerinin sürdürmekte oldukları hak mücadelesine paralel olarak, dijital alanda güvenli kalmanın yolları ve güçlenme üzerine çalışmalar yürütmesi gerektiğini ifade etti. Özellikle pandeminin de etkisiyle dijitalleşme giderek arttığını sözlerine ekleyen Öztoprak “Bu konuda güvenli yazılımlar geliştirme ve bunların yaygınlaştırılması üzerine yapılacak her çalışmanın çok değerli olduğuna inanıyorum. Ayrıca dijital şiddet ile karşı karşıya olan kadınların sıklıkla kendilerini güvende hissetmedikleri için çevrimiçi mecralardan çekilme eğiliminde olduğunu söylüyor araştırmalar. Tüm şiddet türleri için geçerli olduğu gibi uzaklaşmaktansa durumu dile getirerek ve hak arama yollarına başvurma konusunda ısrarlı olarak bu şiddetin özellikle iç hukuktaki görünürlüğünü sağlayabileceğimize inanıyorum” dedi.  
 
Son olarak kadınların sosyal mecralarda artık faillerini ifşaladığı döneme girdiğini ifade eden Öztoprak, “Kendi içinde riskleri olmakla birlikte özellikle Twitter gibi mecralar sessiz kalmak istemeyenlerin sesini duyurduğu ve kolektif bir tepki oluşturabildiği alanlara dönüşmüş durumda. Özetle kadınlar ve kadın örgütleri olarak sessiz kalıp geri planda durmaktansa sesimizi duyurabileceğimiz ve birlikte güçlendiğimiz alanları artırmamız gerektiğini düşünüyorum” ifadelerinde bulundu. 
 
MA / Berna Kişin