Tuna: Sayısal değil nitelikli sığınaklar istiyoruz

  • kadın
  • 09:17 14 Mayıs 2021
  • |
img
İZMİR - “Sığınak İstiyoruz” kampanyasının 25 Kasım’a kadar devam edeceğini belirten İzmir Kadın Dayanışma Derneği'nden Zeynep Tuna, “Sadece sayısal bir artış değil, nitelikli sığınaklar olmasını hedefliyoruz” dedi. 
 
Kadınlara yönelik şiddet her geçen gün artarken, kadınların sığınak, danışma ve dayanışma merkezlerine olan ihtiyacı da arttı. Kadın Sığınakları ve Da(ya)nışma Merkezi Kurultayı Bileşenleri, şiddette maruz kalan kadın ve çocukların korunması, sığınma evlerinin sayısının artırılması ve güçlendirilmesi için 6 Mayıs'ta "Sığınak istiyoruz" kampanyası başlattı. Kampanya Kasım ayında gerçekleşecek Kadın Sığınakları ve Da(ya)nışma Merkezleri Kurultayı’na kadar devam edecek. 6 aylık süreç içerisinde her ay kadınların taleplerini içeren eylemler gerçekleştirilecek.
 
148 SIĞINMA EVİ VAR
 
Türkiye’nin temel bir sorunu olan sığınma evlerinin sayıları yok denecek kadar az. Belediyeler Kanunu’nda Büyükşehir Belediyeleri ile nüfusu 100 binin üzerindeki kentlerde, kadınlar ve çocuklar için konuk evi açma zorunluluğu olmasına rağmen Türkiye’de sadece toplam 3 bin 576 kişi kapasiteli 148 sığınma evi var. Bu evlere ihtiyaç duyan ve sığınan kadınlar, 3 ay ve 6 ay gibi sürelerde kalırken, 12 yaşından büyük erkek çocukları evlere alınmıyor. Yine Avrupa Konseyi’nin standartlarına göre, sığınakların her 10 bin kişi için kalacak bir yer olması ve her 50 bin kadın için bir dayanışma merkezi açılması gerekiyor. 
 
TALEPLER
 
Kadın Sığınakları ve Da(ya)nışma Merkezi Kurultayı Bileşenleri, kampanya kapsamında taleplerini şöyle sıraladı: “Sığınakların sayısı ve kapasitesi artırılmalı, belediyeler sorumluluklarını yerine getirmeli, sığınakları açmalıdır. Açılan ve açılacak sığınaklarda ve da(ya)nışma merkezlerinde feminist yöntemler uygulanmalıdır. İstanbul Sözleşmesi’nin sığınaklar ve dayanışma merkezlerine dair getirdiği standartlardan vazgeçmiyoruz.”
 
Kurultay bileşeni olan İzmir Kadın Dayanışma Derneği'nden Zeynep Tuna, kampanyanın içeriği, sığınakların durumu ve ihtiyaçlarına ilişkin Mezopotamya Ajansı’na (MA) konuştu. 25 Kasım Kadına Yönelik Uluslararası Mücadele kapsamında düzenlenen 23’ün kurultayda “Sığınak istiyoruz” kampanyası başlatmayı kararlaştırdıklarını belirten Tuna, İstanbul Sözleşmesi’nin feshedilmesinin ardından kampanyanın önem kazandığını vurguladı. 
 
YETERLİ DEĞİL
 
Sözleşmenin yerel yönetimlere de yükümlülükler yüklediğini kaydeden Tuna, “Bu yükümlülük kapsamında çıkarılan yasalarla yerel yönetimler kadınlara sığınak açmak zorunda. ‘İstanbul Sözleşmesi bizimdir, vazgeçmiyoruz; diyen belediyeler yükümlülüklerini yerine getirsinler. 100 bin üzerindeki belediyeler sığınaklarını açsın. Nüfusu 100 bin altında olan belediyelerde danışma merkezleriyle kadınlara hizmet versin’ diyerek, yola çıktık” dedi. 
 
Hali hazırda bulunan 148 sığınağın kapasitesinin ülke nüfusunun yarısını oluşturan kadınlar için yetersiz olduğuna dikkat çeken Tuna, “Nüfusumuz 80 milyonun üzerinde ve bunun yarısını kadınlar oluşturuyor. Var olan sığınakların kapasitesi 3 bin 576’dır. Ama günde 3 kadının öldürüldüğü ve yüzlercesinin şiddete uğradığı bir ülkede bu kapasiteli sığınaklarla kadınları korumak ya da kadınların güvenli yaşam alanları için yeterli değil” diye belirtti. 
 
BARINMA İHTİYACI
 
Pandemiyle birlikte kadınların yoksullaştığını ve evlere kapanmanın kadına yönelik şiddette de artışa neden olduğunu dile getiren Tuna, özellikle pandemide kadınların şiddet yanı sıra sosyal yardım talebinin de arttığını vurguladı. Sığınaklara sadece şiddet gören kadınların alındığına değinen Tuna, şöyle devam etti: “Pandemide evsiz kalan kadınlar sığınaklara alınmadı. Bunun için ilk dönemlerde bazı yerel yönetimler kısa süreli 3 ay barınma olanağı sağladı ama o da bitti. Pandemi ise hala devam ediyor. Bu sorunda devam ediyor. Geçici sürede olsa bir yerde barınma ihtiyacı olan kadın sayısı hiçte az değil.” 
 
'YAŞANABİLİR HALE GETİRİLSİN'
 
“Sığınak istiyoruz” talebinin kadınlar açısından önemli olduğunu vurgulayan Tuna, talebin sadece sayısal olarak sığınakları arttırmak olmadığını, aynı zamanda nitelik olarak da güçlendirilmesine yönelik olduğunu belirtti. Tuna, sığınakları şu sözlerle tanımladı: “Sığınaklar, şiddete maruz kalan kadınların varsa çocuklarıyla birlikte kalabilecekleri yerler. Şiddetsiz bir ortamda kendi hayatlarında ne yapmak istiyorlarsa, onun üzerine düşünmelerine olanak veren, bağımsız yaşam kurabilmek için ihtiyaç duydukları psikolojik, hukuki, sosyal destekleri alabilecekleri yerlerdir.” 
 
NİTELİKLİ SIĞINAKLAR 
 
Sığınakların durumu ve verilerine ulaşmanın da mümkün olmadığını söyleyen Tuna, 148 sığınağın sadece 32’sinin belediyelere ait olduğunu belirtti. Tuna, “Kampanya sürecini örgütlerken, hangi ilde sığınaklar var, kaç ilde var. Kentlerin nüfusuna göre yeterli mi değil mi? Raporlaması da yapalım istedik. Ancak verilere ulaşamadık. Sadece Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın sitesinden iki veriye ulaşabildim. Sığınakların açıldığı yıldan Mart 2021’e kadar sığınaklardaki artışı gösteren istatikler vardı. Toplamda 230’un üzerinde 100 bini geçen belediye sayısından sadece 33 tanesinde sığınak olduğunu düşünürsek, sayısal olarak ihtiyacı karşılamıyor. Talebin çok olduğu bir yerde bu talebi karşılayacak sığınak sayısı azsa niteliğinden de bahsetmek çok mümkün değil. Biz sadece sayısal bir artış değil aynı zamanda içeriği ve niteliğinin de güçlendirilmiş sığınaklar olmasını hedefliyoruz” ifadelerinde bulundu. 
 
ERKEK ÇOCUKLAR ALINMIYOR 
 
Var olan sığınaklara da 12 yaşından büyük erkek çocukların alınmadığını aktaran Tuna, “Şimdi 18 yaşında herkesin çocuk olduğu yasalarımızda mevcut iken, 12 yaşındaki erkek çocuk sığınağa neden alınmıyor. Çocukların anneleriyle birlikte alınabileceği sığınaklar olmalı. Bu şuna benziyor; kadın boşanacak, baba evine dönecek. Annesi ve babası ‘çocukları bırakırsan, gel’ diyor. Devlete gidiyor ve devlet ona diyor ki ‘12 yaşından büyük erkek çocuğun varsa ya oğlunu bırakırsın ya da gelemezsin’ diyor. Anne babanın söylediğini devlette kadınlara söylüyor. Çocuk alınmadığı için kadın yeniden şiddet ortamına geri gönderiliyor. Bir kadını çocuğundan, çocuğu anneden ayırma da başka bir şiddet türüdür. Sığınakları farklı tasarlarsan 12 yaşındaki oğlan çocuğunu da alırsın. Bu da sığınakların kapasitesi, içeriği ve anlayışla iç içe bir durum. Zihniyet neyse işlere yansıyan o oluyor” diye konuştu.
 
69 BELEDİYE 81 ŞÖNİM’E BAŞVURU
 
Tuna, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Uluslararası Mücadele Günü’ne kadar devam edecek kampanya hakkında şu bilgileri paylaştı: “Her ay kampanya ile ilgili söyleyeceğimiz sözü oluşturacağız. Sosyal medya da her ay odak notlarını duyuracağız. Pandemiden kaynaklı alanlara çıkmak pek mümkün görünmüyor, bu yüzden ağırlıklı olarak sosyal medya mecralarında çalışmalarımızı sürdüreceğiz. Hem bakanlığa hem de belediyelerden sığınaklara ilişkin bilgi edinme başvuruları yapacağız. 100 binin altında 3 kent var. Bir de kayyım atanan 9 belediyeye bilgi edinme için başvurulmayacak. 69 belediye başkanlığı ve 81 ŞÖNİM’e bilgi edinme başvuruları yapacağız. ‘Sığınak var mı, kaç tane, kadın danışma merkezleri var mı?' gibi sorular yönelteceğiz.” 
 
GÖREV HATIRLATMASI
 
Kampanyayla kamu kurumlarına sorumluluklarını hatırlattıklarını dile getiren Tuna, sözlerini şöyle sürdürdü: “Yasalarda sığınak açılması var. Ancak bu memlekette yasayı hiç kimse takmıyor. İstanbul Sözleşmesi de tam da bu nedenden dolayı gitti. Yasaları dikkate almadıkları için uygulanmıyor. Sığınaklar aynı zaman da rant alanı değil. Bir belediye onu görünür hale getiremez, açılışını davullu zurnalı yapamaz. O iş ancak bilenler tarafından takdir edilir. Seçim propagandası ya da görsellik olarak sunamadığı için tercih etmiyor. Bütçe kadınlar lehine harcanmaya geldiğinde para yok deniliyor.” 
 
MA / Berivan Altan - Semra Turan