Nan ülkesinde nana muhtaç bırakıldılar

  • kadın
  • 09:33 1 Haziran 2021
  • |
img

URFA - Urfa’da kadın emekçilerle buluşan HDP Kadın Meclisi Sözcüsü Ayşe Acar Başaran, yıllardır aynı sorunla mücadele eden kadınların iktidardan artık bir beklentilerinin olmadığını belirterek, “Bu topraklar nan (ekmek) ülkesi olarak bilinirdi ama nana muhtaç bırakıldılar” dedi. 

 
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Kadın Meclisi’nin, 10 Şubat’ta startını verdiği “Kadınlar İçin Adalet” kampanyası kapsamında 5 Nisan’da başlattığı “Kadın Yoksulluğuna Hayır” buluşmaları devam ediyor. Buluşmaların son durağı, verimli bir ovaya sahip olmasına rağmen her yıl 400 bin civarında kişinin Çukurova, Karadeniz, İç Anadolu ve Ege bölgelerine mevsimlik tarım işçisi olarak gitmek zorunda bırakıldığı Urfa oldu. Her yıl yaklaşık 4 milyon dekar toprağın sulandığı kent, ülkenin pamuk ihtiyacının yüzde 45’ini, kırmızı mercimeğin yüzde 38’ini, mısırın yüzde 22’sini, arpanın yüzde 13’ünü, bağdayın ise yüzde 9’unu karşılıyor. Ülkenin önemli tahıl üretim merkezlerinden biri olan ve Güneydoğu Anadolu Projesi'nin (GAP) merkezi olmakla övünülen kentte her yıl yüzbinlerce kişi, yılın en az 6 ayını evinden uzak, barınma başta olmak üzere birçok sağlıksız yaşam koşuluyla baş başa bırakılıyor. 
 
Uzun çalışma saatleri karşılığında emeklerinin karşılığını alamayan kentteki tarım emekçilerinin manzarası da farksız değil. Sabah saat 05.00’da mercimek, pamuk, buğday ve arpa tarlalarının yolunu tutan çoğunluğu kadın ve çocukların, akşam karanlığına kadar ki emeklerinin karşılığı 50 TL. Kadınların mesaisi burada da bitmiyor ve döndükleri evlerde gece saatlerine kadar ev işleriyle uğraşmak zorunda kalıyorlar. 
 
Urfa’da tarım emekçisi kadınlarla bir araya gelen HDP Kadın Meclisi Sözcüsü Ayşe Acar Başaran, buluşmalardaki gözlemlerini ajansımıza değerlendirdi. 
 
KADIN YOKSULLUĞU 
 
Ziyaret ettikleri tüm kentlerdeki kadın emekçilerin sorunlarının aynı olduğunu belirten Başaran,  “Buradaki tablo ile Aydın ve Konya’daki tablonun çok farklı olmadığını görmek lazım. İş kolları farklı olabilir ancak kadınların yoksullaşması, kadınların yoksulluğu, yoksulluğun kadınlaşmasının ne kadar derinleştiğini bir kez daha burada gördük. Tabi buranın farklı bir tarafı var. Urfa tarihte tarımın ilk yapıldığı ve hala tarım kenti olarak bilinen bir yer. Ancak bugün burada tarımın, çiftçilerin ne kadar büyük bir zorlukla karşı karşıya kaldıklarını gördük. Suyun bol olması gereken yerde suyun olmadığını gördük” diye belirtti.
 
 
12 SAATİN KARŞILIĞI 50 TL 
 
Kadınların sağlık güvencesinden yoksun düşük ücret karşılığında çalıştırıldığına dikkati çeken Başaran, “Tarla sahibinin kar-zarar hesaplamaları ile zaten bir kazanç elde edemiyorlar. Sabah saat 05.00’dan akşam saat 17.00’a kadar çalışıyorlar ancak emeklerinin karşılığı olarak ellerinde 50 TL kalıyor. Bu da kadınların, ekip biçtiği sebze ve meyveleri alacak ekonomik durumlarının olmadığını gösteriyor. Yanı sıra tarlada 12 saat çalıştıktan sonra döndükleri evde de yine çalışmak zorunda kalıyorlar” ifadelerini kullandı. 
 
İKTİDARDAN BEKLENTİLERİ YOK 
 
Kentteki kadınların yoksulluğun en derin halini yaşadıklarını söyleyen Başaran, kadınların artık iktidardan bir çözüm beklentilerinin de olmadığını belirtti. Kentteki kadınların kendilerine aktardığı sorunlara dikkati çeken Başaran, şöyle dedi: “Burada karşılaştığımız söylemlerden biride şuydu: ‘Geliyorlar, dinliyorlar ama sorunlarımız çözülmüyor. Zor koşullarda düşük ücretle çalışmaya devam ediyoruz ve emeğimiz görünmüyor. Emeğimizin karşılığını alamıyoruz. Çok sefil bir şekilde bırakılmış durumdayız’. Bizde diğer bölgelerdeki buluşmalarda olduğu gibi, kadın emeği ve yoksulluğunu görünür kılmak için elimizden geleni yapacağımızı, Meclis ve bulunduğumuz her platformda dile getireceğimizin sözünü verdik.”
 
TOPRAK VERİMSİZLEŞTİRİLİYOR
 
Mezopotamya’da tarımın ilk yapıldığı yerlerden birinin Urfa olduğunun altını çizen Başaran, verimli topraklar olarak bilinen kentte üreticilerin yanlış politikalar nedeniyle artık su bulamadığını dile getirdi. AKP iktidarının işçiye ve emeğe değer vermediğini belirten Başaran, “Verdikleri tohumu çiftçi bir sonraki yıl kullanamıyor. Çünkü ilaçlamalarla doğal ürünlerin önüne geçilmiş durumda. Bununla birlikte her geçen gün toprak biraz daha verimsizleşiyor. İnsanlar topraktan verim elde edemediği için çareyi yıllardır üstünde yaşadığı toprağı terk edip başka yerlere gitmede buluyorlar. Aslında çok yerinde bir tanım: Bu topraklar nan (ekmek) ülkesi olarak bilinirdi ama nana muhtaç edilme durumu ile karşı karşıyayız. Kadınlar, nanın ülkesinde nana muhtaç bırakılıyor” dedi.
 
ÇÖZÜM ÖNERİLERİ PAYLAŞILACAK 
 
Yoksulluğun bir ayağının yıllardır sürdürülen savaş politikaları olduğunu belirten Başaran, “Ekolojik yıkım, doğa talanı, yanlış müdahaleler nedeniyle toprağın isyanıyla karşı karşıyayız. Buda insanların evlerinden kilometrelerce uzağına gidip çadırlarda zor koşullarda çalışmalarına neden olan sonuçlar doğuruyor” dile belirtti. Buluşmaya katılan heyetin gözlemlerini önümüzdeki günlerde raporlaştıracağını ifade eden Başaran, şunları aktardı: “Gözlemlerimizin bütününü geniş bir rapor çerçevesinde kamuoyuyla paylaşacağız, kadınların güvenceli olarak çalışmalarının sağlanması gerekir. Çünkü kadınların tümü güvencesiz ve merdiven altı işlerde çalışıyor, çalıştırılıyor. Kendi topraklarında, kendi yaşam alanlarında, emeklerinin karşılığını alabilecekleri istihdam alanlarının yaratılması lazım. Emeklerinin daha görünür kılınması ve eşit işe eşit ücretin bir şekilde sağlanması lazım. Hangi önlemler alınması lazım? Hangilerini biz yapabiliriz? Hangilerini dayanışmayla bir arada yapabiliriz? Hangisini iktidar yapabilir? Üzerine geniş bir raporu önümüzdeki günlerde kamuoyu ve Meclis’le paylaşacağız.”
 
MA / Emrullah Acar