Paris Katliamı Davası: Devlet sırrı devreye girdiğinde birileri korunur

img

ANKARA - Paris Katliamı’nın hem Türkiye hem de Fransa’da sürüncemede bırakıldığını belirten HDP’li Meral Danış Beştaş, “Bu tür davalarda fail bulunmuyorsa genel bir ilkedir; failin devletle bağlantısı vardır” dedi. 

Fransa’nın başkenti Paris’te PKK’nin kurucularından Sakine Cansız (Sara) ile birlikte Kürdistan Ulusal Kongresi (KNK) Paris Temsilcisi Fidan Doğan (Rojbin) ve Kürt Gençlik Hareketi Üyesi Leyla Şaylemez (Ronahi) 9 Ocak 2013 tarihinde suikastla katledildi. Kürdistan Enformasyon Bürosu’nda gerçekleştirilen katliamın üzerinden geçen 9 yılda ne Fransa ne de Türkiye’de başlatılan soruşturmada yol alındı. Katliamdan hemen sonra başlatılan soruşturma doğrultusunda tespit edilen katil zanlısı Ömer Güney, 8 gün sonra gözaltına alınıp tutuklandı. Olaydan önce, bir yılda 13 kez Türkiye’ye giriş çıkış yaptığı tespit edilen Güney’in MİT ile ilişkisi ortaya çıktı. Asıl soruşturmanın yürütüldüğü Fransa’da, gizlilik kararı nedeniyle MİT bağlantılı Güney dışında kimse dosyaya dahil edilmedi. 
 
KATİLİN MİT İLE BAĞLANTILARI 
 
Türkiye’de resmi olarak ilk kez İmralı’da PKK Lideri Abdullah Öcalan ile görüşmelerin başlatıldığı bir süreçte gerçekleştirilen katliamın tek sanığı Güney, bağlantıları olduğu iddialarını inkar etti. Ancak sonrasında yaşanan gelişmeler ve ortaya çıkan belgeler, katil Güney’in geldiği Ankara’da MİT ile olan bağlantılarını bir bir ortaya çıkardı. 
 
Katliamla ilgili Türkiye’de başlatılan soruşturmada ise Güney’in ilk olarak 22 Ağustos 2012 tarihinde Ankara’ya geldiği ve bir gün sonra da Ankara Emniyet Müdürlüğü’ne çipli pasaport için başvurduğu ortaya çıktı. Güney’in, yapılan incelemede Türkiye’ye bir yılda 13 kez giriş-çıkış yaptığı, katliamdan 19 gün önce 18 Aralık 2012 tarihinde yine Paris’ten İstanbul aktarmalı olarak Ankara’ya geldiği, 3 gün kaldıktan sonra aynı yolla geri döndüğüne dair uçuş kayıtları belgelendi. Ortaya çıkan belgelerle MİT’in katliamı organize ettiği kesinlik kazanırken, iddianamede de MİT’in rolü açık bir şekilde yer aldı ancak hiyerarşik olarak talimatın en tepeden gelip gelmediğinin netleşmediği ifade edildi. Türkiye, soruşturmaya dair tüm talepleri yanıtsız bıraktı.
 
GÜNEY’İN YARGILANDIĞI DAVA DÜŞTÜ 
 
Katliamın aydınlatılmasına yönelik başlatılan soruşturma, 2015 yılının Mayıs ayına kadar devam etti. Ardından katil zanlısı Güney'in, 5 Aralık 2016’da Fransa’da mahkemeye çıkarılmasına karar verildi. Ancak 3 Kürt siyasetçinin avukatları, duruşma gününe itiraz ederek, duruşmanın daha erken bir tarihe alınmasını istedi. Buna rağmen mahkeme, ilk duruşmanın tarihini bu kez 23 Ocak 2017 tarihi olarak belirledi. Ancak ilk duruşmaya, 37 gün kala 17 Aralık 2016’da Güney’in rahatsızlanması üzerine kaldırıldığı hastanede yaşamını yitirdiği açıklandı. Güney’in şüpheli ölümünün ardından da dava düştü.
 
MİT ÜYELERİNİN İTİRAFI
 
Irak’ın Federe Kürdistan Bölgesi’nde, 4 Ağustos 2017’de PKK’nin düzenlediği özel bir operasyonda yakalanan MİT sorumluları Erhan Pekçetin ve Aydın Güney’in, Paris Katliamı’na ilişkin Fırat Haber Ajansı’nda (ANF) yayınlanan itiraflarında, katliama giden süreç, infaz emrinin hiyerarşisi ile olaya ilişkin ayrıntılı bilgilere yer verdi. İki MİT sorumlusu, Paris Katliamı’nın tetikçisi Güney’in Türkiye’ye seyahatlerinde biletlerin MİT’e bağlı bir seyahat acentesi tarafından alındığını belirtti. Yine aynı itiraflarda deşifre edilen infaz emri hiyerarşisindeki isimler şöyle sıralandı: MİT Yurtdışı EBF (Etnik Bölücü Faaliyetler) Daire Başkanı Uğur Kaan Ayık, o dairedeki Operasyon Şube Müdürü Oğuz Yüret, operasyon şube elemanı Ayhan Oran ve katliamın planlayıcısı olarak ifade edilen Sabahattin Asal. 
 
YENİ SORUŞTURMA BAŞLATILDI 
 
MİT üyelerinin itirafları ve Avrupa’da yeni suikast girişimlerine dair bilgilerin ortaya çıkmasıyla birlikte ailelerin ve avukatların girişimleriyle katliama dair yeni bir soruşturma açıldı. Nisan 2017'de katliamda MİT’in rolüne ilişkin yeni bir ön soruşturma başlatıldı. Yaşamını yitiren Kürt kadın siyasetçilerin aileleri tarafından Mart 2018’de “cinayet emrini verenler ve suç ortaklarının” da soruşturmaya dahil edilmesi için yapılan başvuru sonucu soruşturmanın yeniden ele alınması amacıyla bir anti-terör yargıcı görevlendirildi.
 
ESKİ İSTİHBARATÇIDAN İTİRAF 
 
Fransa yargısı tarafından soruşturmaya getirilen gizlilik kararı devam ederken, son olarak Eski Genelkurmay İstihbarat Başkanı İsmail Hakkı Pekin, 2021 yılının Şubat ayında katıldığı bir televizyon programında PKK’yi kastederek, “Avrupa'daki unsurlarına bir şey yapmamız gerekiyor. Daha evvelden Paris'te yapıldı ama…” sözleriyle katliama dair MİT’in rolünü ağzından kaçırmış oldu.  
 
Davayı başından beri takip eden Halkların Demokratik Partisi (HDP) Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş, Paris’te işlenen katliamı, Türkiye ve Fransa’da yürütülen soruşturmayı, MİT ile olan ilişkisi ve davanın geldiği aşamaya dair ajansımıza konuştu. 
 
ÖRGÜTLÜ GÜÇ VE ORGANİZASYON 
 
Katliam dosyalarındaki cezasızlık politikasının Paris Katliamı’nda da devam ettiğini vurgulayan Beştaş, özellikle politik ve siyasi cinayet dosyalarında bu durumla karşı karşıya kalındığına dikkati çekti. Beştaş, siyasi cinayet davalarının arkasında sadece kişiler olmadığını, örgütlü güç ve organizasyon olduğunu belirtti. 
 
TARİH TESADÜF DEĞİL 
 
Paris Katliamı’nın gerçekleştirildiği tarihin önemli olduğuna işaret eden Beştaş, “Birileri ‘çözüm süreci’nin başlamasını engellemek istedi. Barış talebinin görünürlüğünü engellemek istedi. Katliam bir tesadüf değildi. Planlanarak, tarihi bilinçli bir şekilde İmralı görüşmesinden bir hafta sonrasına denk getirildi. Avrupa’da ilk defa böyle uluslararası bir katliam gerçekleşiyor. Türkiye tarihinde ilk defa resmi ve siyasi bir heyet, PKK Lideri Abdullah Öcalan ile görüşüyor. Bu tesadüf olamayacak kadar ilkleri barındırıyor. Türkiye’de genel de böyle süreçlerde birileri devreye girer. Derin devlet, kontra güçleri, JİTEM gibi geçmişte örgütler çokça oldu. Bu siyasi hedefle yapıldı. Siyasi olarak da savaş politikasının devamından yana olanlar yaptı” dedi. 
 
ADIM ADIM İŞLENEN BİR PLAN
 
Bir kişinin tek başına böyle bir katliamı organize etmediğinin altını çizen Beştaş, “Bu hayatın olağan akışına aykırı. Önceden bir planlama olduğu da belli. Ömer Güney denilen kişi şimdi öldü ama belki hastalığı bile, kuvvetle muhtemel kullanılmasına sebep oldu. Nasıl olsa içeride de dışarıda da olsa ölecek bakış açısı var. Yakalandığında ilk günden hasta olduğu söylendi. Derneklere gitmesi, üye olması siyasetçi kadınların yakınlarında yer alması bunun ciddi bir planlama olduğunu ve adım adım katliamın örgütlendiğini ortaya koyuyor” diye belirtti. 
 
PERDE ARKASI ARAŞTIRILMADI 
 
Katliamın arkasındaki organizasyonun ne Fransa ne de Türkiye tarafından ayrıntılı araştırılmadığını belirten Beştaş, “Bu tür davalarda fail bulunmuyorsa genel bir ilkedir; failin devletle bağlantısı vardır. O bilerek örtülüyordur, açığa çıkarılmıyordur. Yoksa niye failler ortaya çıkmasın. Herhangi bir alelade bir cinayette failler ortaya çıkıyor. Daha öncesi de çıkıyor. Ama bazı olaylarda bu çıkarılmıyor. İstense çıkarılabilir. Ömer Güney’in MİT ile görüşmeleri var, tape kayıtları var. Ankara’ya geldiği, hangi otelde ne kadar kaldığı belli. Bu çağda HTS kayıtları, telefon sinyalleri ya da içerik bulmak o kadar da güç değil. Buna ilişkin ikinci bir kişi dosyaya dahil edilmedi. Hollanda’ya, Almanya’ya gitmiş. Bunlar araştırılmadı” ifadelerini kullandı. 
 
FRANSA BİRİLERİNİ KORUYOR
 
Katliamın arkasındaki faillerin ortaya çıkarılmak istenmediğine işaret eden Beştaş, şöyle devam etti: “Bir irade bu katliamın arkasındaki gücü çıkarmıyor. Türkiye ve Fransa bunu birlikte yapıyor. Dünyanın her tarafında ve Türkiye’de ‘devlet sırrı’ kavramı bir şey saklanmak istendiğinde ortaya çıkar. ‘Devlet cinayet işlemez, işletmez, işlenmesine destek olmaz’ genel ilkelerdir. Devlet sırrı devreye girdiğinde birileri korunuyor anlamına geliyor. Kim korunabilir, devletle ilişkisi olan kişidir. Fransa bu gerekçeyi göstermiş. Fransa’da orada birilerini, bir bağı koruyor.” 
 
CEZASIZLIK TEŞVİK EDİYOR 
 
Cezasızlık politikasını eleştiren Beştaş, “Cezasızlığın en korkunç yanlarından biri yeni suçlara davetiye çıkarmasıdır. Yeni suçları teşvik etmesidir, işlenen suçları meşrulaştırmasıdır. Bahçelievlere yönelik saldırıda bulunan kişi serbest bırakıldı. Bu şu anlama geliyor; başka birinin böyle bir düşüncesi varsa bunu daha rahat yapabilecektir. Ceza yargılamasının temel amaçlarından bir tanesi caydırmaktır. O konuda insanların o suça eğilim göstermemeleri, işlememeleri için engel oluşturmaktır. Paris Katliamı’ndaki bütün plan, örgüt, programlama açığa çıkarılsa Berivan Aslan tehdit edilemezdi. Türkiye’de bu kadar faili meçhul cinayet, kaybettirme, gözaltında işkence cezasızlık politikası nedeniyle bitmiyor” dedi. 
 
FRANSA HÜKÜMETİ’NE ÇAĞRI 
 
Beştaş, son olarak Fransa Hükümeti’ne şu çağrıda bulundu: “Fransa hak ve özgürlüklerden yana olduğunu ilan ediyor. Fransa Devleti de mi Kürtlere düşman oldu? 3 Kürt kadın siyasetçinin katledilmesindeki arka güçleri neden ortaya çıkarmıyor. Bu güçleri ortaya çıkarmak sizin sorumluluğunuzdur.”
 
MA / Berivan Altan