İZMİR - İstanbul Sözleşmesi kararını protesto ettikleri için yargılanan kadınlar, demokratik tepkilerini göstermek istedikleri sırada darp edilerek gözaltına alındıklarını belirterek, bulundukları her yerde sözleşmeyi savunmaya devam edeceklerini söyledi.
İzmir Kadın Platformu’nun, İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararına karşı 5 Ağustos 2020 tarihinde gerçekleştirdiği yürüyüşe yapılan polis saldırısında gözaltına alınan 17 kadın ve LGBTİ'+ üyesi İsmail Temel’in yargılandığı davanın 1'nci duruşması, Bayraklı Adliyesi 44’üncü Asliye Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Kimlik tespitiyle başlayan duruşmaya, “2911 sayılı Gösteri ve Yürüyüş Kanunu’na muhalefet” ve “Görevi Yaptırmamak İçin Direnme Suçu (Mukavemet)” suçlamalarıyla yargılananlardan Didar Gül, Cansu Ekmen, İsmail Temel, Gizem Coşkun, Nihal Yılmazarslan, Evrim Çakır ile taraf avukatları katıldı.
Daha sonra kadınların savunmalarına geçildi.
ANAYASAL HAK
İlk olarak savunma yapan Gizem Coşkun, suçlamaları kabul etmeyerek, basın açıklaması ve yürüyüş yapmanın Anayasal hak olduğunu belirtti. Açıklamanın yapılmasına dahi izin verilmeyerek, işkenceyle gözaltına alındıklarını söyleyen Coşkun, darp edildiği için kendini savunmaya çalıştığını ifade ederek, beraatını talep etti.
DÜNYA İŞKENCEYİ FOTOĞRAFLADI
Evrim Çakır da, savunmasında suçlamaları kabul etmeyerek, “İstanbul Sözleşmesi kadınların yaşam güvencesi demektir. Bu nedenle bu sözleşmeyi var etmek amacıyla yapılan her eylem meşrudur. Biz de hayatta kalmaya çalışmak amacıyla bu toplantı ve gösteri yürüyüşünü yaptık. Polislerin işkencesiyle gözaltına alındık. Tüm dünya basını, saçlarından tutulup yerlerde sürüklenen kadınları fotoğrafladı. Biz polisin işkencesine karşı kendimizi savunduk. Bize dağılmamız konusunda herhangi bir uyarı yapılmadı. Zaten gittiğimizde 300’den fazla polis oradaydı” diyerek, beraatını talep etti.
Savunmasında suçlamaları kabul etmeyen LGBTİ'+ üyesi İsmail Temel de, İstanbul Sözleşmesi’nin kadınların ve LGBTİ+ların yaşam haklarını güvence altına aldığını kaydetti. Temel, “Yaşam hakkımı güvence altına almak amacıyla Anayasal ve demokratik hakkımı kullandım. Polis bize dağılmamız konusunda herhangi bir uyarı yapmadı. Yürüyüş alanından ayrıldıktan sonra sivil ve resmi polisler tarafından takip edildim. Taksiye bineceğim sırada yere yatırılıp ters kelepçe takıldı işkenceye maruz kaldım. Zaten orada bayılmışım, gözümü açtığımda da hastanedeydim. Ben polis memurlarına direnmedim. Buna rağmen şiddete ve işkenceye maruz kaldım” diye belirtti.
POLİS ŞİKAYETÇİ OLDU
Savunmaların ardından olay günü orada bulunan polis Nazan Üretürk, beyanında grubun tüm uyarılara rağmen yürüyüşe geçtiğini ve grup içerisinden bazı şahısların kendilerine yaralayıcı cisimler fırlattığını iddia ederek, yaralandığını ve sanıklardan şikayetçi olduğunu kaydetti.
Sanıklara müştekinin beyanı soruldu. Sanıklar, müştekinin beyanlarını kabul etmediklerini söyledi.
HUKUKİ ÇELİŞKİ
LGBTİ'+ üyesi İsmail Temel’in avukatı Eylem Zengin, savunmasında müvekkilinin yürüyüş bittikten sonra polis tarafından gözaltına alındığını ve buna ilişkin suç duyurusunda bulunulduğunu belirterek, “İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından İsmail Temel ve işkence yaptığını iddia ettiğimiz polis memurları hakkında kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiştir. Buna rağmen görevi yaptırmamak için direnme suçundan dava açılmış olması da hukuki bir çelişkidir. 2911 sayılı yasada kanuna aykırı bir toplantı ve gösteri yürüyüşünün hangi hallerde olacağı düzenlenmiş olup müvekkiller ve diğer sanıkların bu kapsamda hiçbir eylemi bulunmamaktadır. Beyanımızda geçen İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 08 Ağustos 2021 tarihli yok kararını ibraz ediyoruz” dedi.
Duruşmaya katılmayan Melodi Zengin ve Tuğba Aratıcı’nın avukatı Müge Arslan da, dosyadan yeni haberdar olduklarını ve vekaletnamelerini sunmak için süre talep ettiklerini dile getirdi. Arslan, müşteki beyanlarını kabul etmediklerini belirterek, “Müşteki yalnızca yaralama suçundan davaya katılma hakkı bulunmasına rağmen diğer eylem bakımından da beyanda bulunmuştur. Yaralama suçunu da kimin gerçekleştirdiği belli değildir. Dosyadaki 18 sanık aynı eylemle yargılanmaktadır. Sanık İsmail Temel hakkında görevi yaptırmamak için direnme suçundan verilen takipsizlik kararı tüm sanıkları da bağlamalıdır” diye belirtti.
Savunmaların ardından savcı, müştekinin davaya katılma talebinin kabulüne karar verilmesine ve sanıklarla müdafilerinin savunmalarını hazırlaması için süre verilmesini isteyerek, eksik hususların giderilmesini talep etti.
DURUŞMA ERTELENDİ
Kararını açıklayan mahkeme heyeti, sanık müdafilerin vekaletnamelerini sunması için gelecek duruşmaya kadar süre verilmesine, suçtan zarar görmesi ihtimaline binaen müştekinin katılan sıfatıyla dava ve duruşmalara katılmasına, İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2020/84407 sayılı soruşturma dosyasının UYAP’tan istenmesine ve duruşmaya katılmayan sanıkların bir sonraki duruşmada hazır edilmesine karar vererek, bir sonraki duruşmayı 13 Mayıs’a erteledi.
DURUŞMA ÖNCESİ AÇIKLAMA
Duruşma öncesi kadınlar adına adliye önünde açıklama yapan Didar Gül, "Sokaklarda olduğu gibi mahkemelerde de İstanbul Sözleşmesi’ni savunmaya devam edeceğiz. Tek bir kişi daha eksilmemek, ölmemek, taciz-tecavüz korkusuyla yaşamamak için İstanbul Sözleşmesi’ni geri kazanmaya ve etkin bir şekilde uygulatmaya kararlıyız. İstanbul Sözleşmesi bizimdir, vazgeçmiyoruz” dedi.
NE OLMUŞTU?
İzmir Kadın Platformu öncülüğünde İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararına karşı Konak Alsancak’ta bulunan ÖSYM önünde bir araya gelen kadınların yürüyüşü polis tarafından engellendi.
Engellemelere tepki gösteren kadınlara, polis daha sonra saldırdı. Saldırı sırasında 17 kadın gözaltına alınırken, gözaltına alınmaya çalışılan İsmail Temel ise Epilepsi krizi geçirdigi için daha sonra ifadesi alındı. Alandaki diğer kadınlar ise, gözaltına alınan kadınların serbest bırakılması için oturma eylemi başlattı.
Gözaltına alınanların isimleri şöyle: Nihal Yılmazarslan, Nilgün Yılmazarslan, Tuğba Aratıcı, Alican Kelek, Melodi Zengin, Pınar Usta, Gözde Ece Yüksek, Evrim Çakır, Ebru Akeloğlu, Didar Gül, Zehra Hekimoğlu, Eylem Tunalı, Gizem Coşkun, Deniz Cesurer, Melda Barutçu, Cansu Ekmen ve Rengin Oğuz.