Cezaevlerindeki erkek-devlet şiddetine karşı kampanya

img

İSTANBUL - Kadınlar Birlikte Güçlü, cezaevlerinde kadın tutukluların yaşadığı  ihlallere karşı, “Hapishanede erkek devlet şiddetine karşı kadınlar birlikte güçlü!” kampanyası başlattı. 

Kadınlar Birlikte Güçlü (KBG), cezaevlerinde kadın tutukluların ve LGBTİ+’ların yaşadıkları hak ihlallerine dikkat çekmek amacıyla yeni bir kampanya başlattı. “Hapishanede erkek devlet şiddetine karşı kadınlar birlikte güçlü!” adıyla başlatılan kampanya çerçevesinde kadınlar harekete geçecek. Kampanyanın eylem startı da yarın saat 14.00’da Bakırköy Kadın Kapalı Cezaevi önünde yapılacak olan açıklama ile verilecek. 
 
Kampanyalarına dair yazılı açıklama yaparak bilgilendirmede bulunan Kadınlar Birlikte Güçlü, 1 ayda 7 cenazenin çıktığı, Garibe Gezer’e cinsel işkencenin takipsizlikle sonuçlandığı, Aysel Tuğluk ve yüzlerce ağır hasta tutuklunun cezaevinde kalamayacağına dair raporlara rağmen ölümüne tutulmaya devam ettikleri süreçte, “Tutsak Kadın ve LGBTİ+larla Dayanışma Forumu” gerçekleştirdiklerini ve neler yapabileceklerini tartıştıklarını belirtti. 
 
DEVLET ŞİDDETİNİ TEŞHİR ETMEK
 
İnsan Hakları Derneği (İHD) Eş Genel Başkanı Eren Keskin’in “Gözaltında Cinsel Taciz ve Tecavüz”, avukat Sevda Özbingöl’ün “Tutsak Kadınların Yaşadığı Hak İhlalleri”, Meriç Eyüboğlu’nun “Hayatına Sahip Çıkan Kadınlar”, Esin Bozovalı’nın “Geri Gönderme Merkezinde Göçmen ve Mülteci Kadınlar” ve Meriç Doğan’ın da “Mahpus LGBTİ+ların Yaşadığı Hak İhlalleri” üzerine konuştuğu forum sonucunda ihlallerde ortaklıkların gözlemlendiği aktarıldı. KBG, cezaevlerindeki erkek devlet şiddetini teşhir etmek, buna karşı mücadele etmek, bu şiddete maruz kalanlarla dayanışmak için önlerine kampanya koymaya karar verdiklerini paylaştı.
 
12 BİN KADIN TUTUKLU
 
300 bin tutuklu ve hükümlünün 12 bin civarının kadın tutukluların olduğunun belirtildiği açıklamada, “8 adet kadın cezaevi var. Her cezaevinin kadın cezaevi olma koşuluna uygun olmamasına rağmen kadın koğuşları var. İkili cinsiyet sisteminin ve kimlikteki cinsiyet hanesinin tamamen belirleyici olduğu bir alan. Personelin sadece yüzde 10-12’si kadın, ihtiyaçları karşılayacak eğitim, öğretim ve donanıma sahip değiller. Her açıdan erkekler için dizayn edilmiş, kadın ve LGBTİ+’ların ihtiyaçlarını ya yok sayan ya bir işkence aracı haline getiren hapishane sistemi içerisinde, kadın ve LGBTİ+ tutsaklar, siyasi koğuşlarda da adli koğuşlarda da erkek-devlet şiddetinin, yoksullaştırmanın, izolasyon ve yalnızlaştırmanın, cinsel şiddetin, sağlık hakkına erişimsizliğin özel bir hedefi haline geliyorlar. Bu şiddet, baskı, ayrımcılık ve sömürü karşısında seslerini duyurma araçları dışarıdaki bizlerden çok daha kısıtlı” denildi.
 
DAYANIŞMAYI YÜKSELTMEK
 
Yarın Bakırköy Kadın Kapalı Cezaevi’nde yapacakları eylem ile seslerini ve kadın dayanışmalarını yükselterek kampanyalarını startını vereceklerini kaydeden KBG, “Siyasi tutsaklar, hayatına sahip çıkarak bir erkeği öldürmek zorunda kalmış kadınlar, geri gönderme merkezlerindeki mülteci ve göçmen kadınlar ve hapishanelerdeki LGBTİ+ları oraya getiren koşullar ve deneyimleri arasında pek çok farklılık olsa da, forumda yapılan konuşmaların da gösterdiği üzere hapishanede yaşadıkları açısından önemli ortaklıklar var” diye belirtildi.
 
TESPİTLER
 
Açıklamada, cezaevlerine dair yapılan tespitler şöyle sıralandı:
 
* Bilgiye erişim zorunluluğu: tüm konuşmacılar, özellikle kadınların ve LGBTİ+ların cezaevlerinde neler yaşadığına dair, sağlıklı bilgi edinmenin giderek zorlaştığını ifade ederken, pandemi ile birlikte dışarısı ve içerisi arasındaki duvarların iyice kalınlaştığının altını çizdi. Bunun siyasi tutsaklara karşı bir cezalandırma yöntemi olarak kullanıldığı ifade edildi. 
 
* Cezaevi idarelerinin keyfiyeti: Cezaevlerinin ve geri gönderme merkezlerinin uyması gereken yasal mevzuatlar, yönetmelikler, düzenlemeler olmasına rağmen tüm konuşmacılar hapishanelerde ve geri gönderme merkezlerinde sabit bir uygulama olmadığını aktardılar. Tüm bu yaşanan ihlaller ve şiddet karşısında ise cezaevindeki mahpusların haklarını arama mekanizmalarının da çoğunlukla işlemediği aktarıldı. 
 
* Sağlığa erişimsizlik: Tüm konuşma başlıklarında sağlık hakkının farklı şekillerde kısıtlandığı ve bu konuda bir keyfiyet olduğu belertildi. Bununla birlikte hapishanelerden gelen bilgiye göre, en az bin 500 hasta mahpus ile yaklaşık 500 ağır hasta mahpus için sağlığa erişememenin bir ölüm kalım meselesi haline geldiği ifade edildi. 
 
* İzolasyon + İzolasyon: Özellikle F Tipi cezaevlerinin tutsakların birbiriyle kurduğu yaşamsal iletişimi, özellikle pandemiyle birlikte, neredeyse imkansız hale getirdiği anlatıldı. İzolasyon, erkek-devletin cinsel şiddetini teşhir etmeyi ve mücadeleyi de zorlaştırıyor. 
 
* Yoksullaşma: Tüm konuşmacılar mevcut ekonomik krizin ve yoksulluğun, hapishanelerde de ağır bir biçimde yaşandığını aktardılar. 
 
* Cinsel şiddetin yaygınlığı: Tüm konuşmacılar kadın, göçmen ve LGBTİ+ mahpusların maruz kaldığı, cinsel şiddet, çıplak arama, elle ve sözle taciz ile bunların üstünün örtülmesi için tutsaklara baskı uygulanması veya sürgün edilmesinin yaygın ve ortak bir deneyim haline geldiğini aktardılar.”