Tutuklulardan 8 Mart mesajı: Özgürce haykırarak kazanırız

img

HABER MERKEZİ - Tutuklular, "Kadın özgürlükçü, Ekolojik ve Demokratik Toplum Paradigması"nın yaşamın her alanında hâkim kılınmasına ihtiyaç olduğunu belirterek, tüm kadınların 8 Mart'ını kutladı. 

Cezaevlerinde bulunan PKK’li ve PAJK’lı tutuklular, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'ne dair açıklama yaptı. Fırat Haber Ajansı'nda (ANF) yer alan açıklamada, PKK Lideri Abdullah Öcalan'ın "Bir gün değil her gün kadınların olmalı” sözüne atıf yapılarak “‘Kadın Kırımına Karşı Özgür Kadını ve Toplumu Savunma Zamanı’ hamlesi perspektifiyle mücadeleye devam diyerek direniyor ve meşru adalet nöbetiyle sembolleşen Emine Ana ve tüm analarımızın, kadınların ve halkların adalet arayışlarını, eşitlik, özgürlük mücadelelerini selamlıyor, tüm kadınların 8 Mart'ını kutluyoruz" denildi. 
 
‘KADININ VARLIĞI ANLAM YİTİMİNE UĞRATILDI’
 
Tarihsel akış içerisinde zihinsel ve sistemsel ilerleyişin eril yönlü boyut değiştirdikçe kadın emeğinin yok sayıldığı, varlığının ise anlam yitimine uğratıldığına değinen açıklamada, “Kadınlar daha sesini çıkartmadan çok saldırgan oldukları, mücadele eden kadın erkek düşmanı ilan ediliyor. Erkek-devlet aklının empoze ettiği toplum tarafından kabul edilme anlamına gelen, öngörülen eş, anne, arkadaş, kardeş, sadık, emre amade olma rolleri kanıksanmıştır. Baskın erkek-bağımlı kadın ideolojisidir aşılması gereken. Tarih 1857 yılını gösterdiğinde sömürgenin ana merkezi olan ABD’de emeğinin karşılığını alabilmek, insan muamelesi görmek için sömürülmeye ‘dur’ diyerek, 129 kadının canı pahasına tavırlarını ortaya koymuşturlar. Kadınlar mücadelelerini daimi kılarak, büyük emek ve çabayla 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü ilan edilmiştir” diye belirtildi. 
 
DEVLET-ERKEK ZİHNİYETİNİN TÜREVLERİ
 
Eril zihniyetin bugün bunları unutturma çabası içerisine girildiği vurgulanan açıklamada, “Her gün kadın cinayetlerinin yaşandığı, fuhuş ve uyuşturucunun özel savaş konsepti olarak geliştirildiği bir coğrafyada sömürgeci AKP-MHP faşist ve soykırımcı zihniyetinin önde gelen yazarlarından biri, kadınların kader diye icat edilen manzumeye 'isyan' dedikleri için eşit-özgür bir dünya yaratma hedef ve umuduyla düzenledikleri etkinlik, eylemselliklere 'iffet'le dalga geçiyor. Buna benzer teranelerle 'bilmem neden yanalar' minvalinden söylemler, devlet-erkek zihniyetinin türevleridir” ifadeleri yer aldı.
 
KADIN KURTULUŞ İDEOLOJİSİ 
 
Tüm bunlara karşı ise Öcalan’ın "Kadın Kurtuluş İdeolojisi" ilkeleri temelinde kadın deneyimlerini paylaşarak, cins bilincini yükselterek, kadın bakış ve rengini zindanlar başta olmak üzere bulunduğumuz her yere hâkim kılınarak mücadelede edilebileceğinin altı çizilerek,"Mücadeleyle aklımızın, düşüncemizin, duygumuzun yönünü kendimizin belirlediği özgür bir dünya yaratma heyecan ve umuduyla, kadının kurtuluşunu, özgürlüğünü ve mücadelesini mihenk taşı olarak değerlendirip geliştiren Önderliğimizin ve tüm kadınların 8 Mart'ını kutluyoruz. 
 
Küresel hegemonik güçler, kapitalist modernite sistemin yönetememe durumudur ki, küresel düzlemde yaşanan siyasi, ekonomik kriz, dünyanın birçok yerinde yaşanan savaş, savaşların yarattığı sömürü, yıkım, yoksulluk, yerinden göçertme ve mültecilik, Afganistan-Taliban örneği dinciliğin, cinsiyetçiliğin boy vermesi, hegemonik güçlerin Rusya-Ukrayna savaşı, Ortadoğu ve Kürdistan başta olmak üzere devam ede gelen savaş gerçekliği. Rojava’ya saldırıların durmayışı, gerçekleşen kadın devrimine saldırıdır. Şengal’e saldırılar Êzidî toplumunun 73. fermana Önderliğin demokratik konfederalizm paradigması eksenli direnmeyle edindiği kazanımlara saldırıdır. Maxmur'a, özgürlük alanlarına saldırılar esasında küresel hegemonya ve bölgesel işbirlikçileri KDP öncülüğünde, desteğiyle yapılan katliamlardır. Faşist, sömürgeci AKP-MHP soykırımcı zihniyetinin dur- durak bilmeyen pervasızca kadınlara ve halklara saldırısı, soykırım operasyonlarıyla çocuk, genç, yaşlı demeden tutuklama furyaları çaresizliğinin, tıkanmışlığının göstergesidir" denildi. 
 
İKTİDARIN ÇÖÇÜŞ ÇIRPINIŞLARI
 
Öcalan üzerindeki mutlak tecrit, hasta tutukluların cezaevine ölüme itilmesi, infazlarını tamamlamalarına rağmen serbest bırakılmayan mahpusların durumuna ve pişmanlık dayatmaları için “faşist iktidarın çöküşünün çırpınışları” tanımlamasının yapıldığı açıklamanın devamında şunlar kaydedildi: "Başta önderliğimizin fiziki özgürlüğünün sağlanması olmak üzere, hasta yoldaşların sağlık erişimi, hukuki normların eşitlik ilkesi ihlal edilmeden uygulanması için her alanda her yerde direnme, stratejik düşünüş, örgütlü duruş ve doğru katılımdan geçtiği bilinciyle mücadele edilerek başarılır.  
 
Zindanda bulunan PAJK ve PKK’li tutsaklar olarak özgür bir yaşam ve dünya için Kadın Özgürlükçü, Ekolojik ve Demokratik Toplum Paradigması'nı esasında kadın ve toplumu örgütleme mücadeleyi büyütme, akli-fiziki-ruhi temelde yoğunlaşarak, katılarak her etkinlik ve eylemimiz Önderliğimizin özgürlüğü, İmralı işkence sisteminin, mutlak tecridin sonlandırılarak fiziki özgürlüğünü sağlama varlık gerekçemiz olduğunu belirtiyoruz. Bu temelde New York’da katledilen 129 kadının, Mirabel kardeşlerin, Clara, Rosa, Zilan, Beritan, Leyla, Şilan, Sara, Sema, Garibe, Deniz…. ve nice kadın yoldaşların yarattığı özgürlük mirasını ancak varlık ve örgütlülük kazanmış kadın direnişleri geliştirir bilinciyle alanlarda sesimizi daha örgütlü ve özgürce haykırarak kazanırız. Zafer direnen yoldaşların, halklarındır."