HDP’li kadınlar: Erkek-devlet şiddetine ‘No pasaran’ diyoruz

  • kadın
  • 19:53 13 Kasım 2022
  • |
img

İZMİR - İzmir’de 25 Kasım’ın startını veren HDP Kadın Meclisi, “Savaş ve kaostan beslenenler kadınların direnişine çarpıyor. Erkek-devlet şiddetine ‘no pasaran’ diyoruz” dedi.

Halkların Demokratik Partisi (HDP) İzmir İl Kadın Meclisi, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü dolayısıyla gerçekleştirecekleri eylem ve etkinlerin startını Alsancak Kıbrıs Şehitleri Caddesi'nde yaptıkları açıklamayla verdi. "Şiddete, savaşa, yoksulluğa karşı isyandayız. Jin, jiyan, azadi" pankartının açıldığı açıklamada, Nagihan Akarsel, Jîna Emînî, Deniz Poyraz ile erkek şiddeti ile katledilen kadınların fotoğraflarının yanı sıra "Şiddete, savaşa, yoksulluğa karşı isyandayız", "Şebnem hoca yalnız değildir" ve "Deniz Poyraz isyanımızdır" dövizleri taşındı.

Sık sık "Geceleri de, sokakları da, meydanları da terk etmiyoruz", "Erkek vuruyor, devlet koruyor", "Biji tekoşîna jinan" ve "Yaşasın kadın dayanışmamız" sloganları atılan açıklamaya, kentteki kadın örgütleri, HDP Kadın Meclisi Sözcüsü Ayşe Acar Başaran, HDP milletvekilleri Züleyha Gülüm, Oya Ersoy ve Serpil Kemalbay ile Muğla, Aydın, Denizli, Manisa ve İzmir'den çok sayıda kadın katıldı. Açıklamanın Türkçesini HDP Kadın Meclisi Sözcüsü Ayşe Acar Başaran, Kürtçesini ise HDP PM Üyesi Ayfer Demirel okudu.

KADINLAR İSYANDA’

Dünyanın dört bir yanında erkek şiddetine karşı direnişlerin olduğu vurgulanan açıklamada şöyle denildi: “Selam olsun erkek-devlet şiddetine karşı meydanlara akan kadınlara, selam olsun ‘bir kişi daha eksilmeyeceğiz’ diyerek alanları dolduran kadınlara, selam olsun Jîna’nın saç telini isyan bayrağına dönüştüren kadınlara, selam olsun ‘jin, jiyan, azadi’yi yaşamsallaştıran kadınlara, selam olsun Nagihan’ın kalemini yere düşürmeyenlere. Bugün kadınlar tüm dünyada kendilerine dayatılan sınırlara itiraz ederek, erkek egemen sisteme, kapitalizme, faşizme karşı mücadele ederken, erkek iktidarlar kadınların sesini kısmaya çalışıyor.

Haklarımıza ve kazanımlarımıza yönelik saldırılar karşısında direnenleriz. Kayyım siyasetine karşı ‘eşbaşkanlık mor çizgimizdir’ diyenleriz. Geçtiğimiz yıl Kasım ayından şimdiye kadar en az 335 kadın erkekler tarafından katledildi, en az 223 kadın şüpheli bir şekilde yaşamını yitirdi. 2008’den bugüne katledilen kadın sayısı en az 4 bin 200. Katliam halini alan bu veriler iktidarın politikalarının sonucudur. İktidar, erkek şiddetine karşı önlem alacağına İstanbul Sözleşmesi’ni yürürlükten kaldırıyor, ‘İstanbul Sözleşmesi bizimdir’ diyen kadınlara soruşturma açıyor. Asıl soruşturulması gerekenler, hesap vermesi gerekenler kadınları korumayan yasalara imza atanlardır. İktidar, Anayasa değişikliği ile baskıcı aile tanımını yasallığa kavuşturmak istiyor. Bakanlıktan ‘kadın’ı çıkartıp ‘aile’ tanımlaması getiren iktidar, şimdi de bu kavramı yasal bir kılıfa büründürmek istiyor.

‘UMUDU BÜYÜTÜYORUZ’

Savaş bütçesi ile ayakta kalmaya çalışanlar şunu çok iyi bilsin ki; kadın bütçesini biz kadınlar oluşturacağız. Aileye sıkıştırdığınız Bakanlığı değil, Kadın Bakanlığını en güzel şekliyle biz kuracağız. Savaş ve tecrit politikaları giderek derinleşiyor. İmralı’da uygulanan tecridin en ağırı bugün cezaevlerinde yaşanıyor. ‘İşkenceye sıfır tolerans’ diyenler cezaevlerinde her gün tabutların çıkmasına göz yumuyor. Savaş ve kaostan beslenenler iktidarlarını sürdürmeye çalışsalar da kadınların isyanına, kadınların direnişine, kadınların mücadelesine çarpıyor. Erkek egemen iktidar saldırdıkça biz daha çok direnecek, mücadele edeceğiz. Erkek-devlet şiddetine ‘no pasaran’ diyoruz. Faşizme karşı jiyan olup umudu büyütüyoruz.”