Katledilen kadınların anısına açıklama: Özgürlük şiarımızdır

img
AMED - Politik cinayetler sonucu katledilen kadınların anısına yapılan açıklamada konuşan MED TUHAD-FED Yöneticisi Safiye Akdağ, “Dünyada yükselen kadın sesi, devrimin sesidir. Özgürlük şiarımızdır” dedi.
 
Özgür Kadın Hareketi (Tevgera Jinên Azad-TJA) öncülüğünde politik cinayetlerle katledilen kadınlara ilişkin Dağkapı Meydanı’nda açıklama gerçekleştirildi. “Hûn di zilma xwe de bifetisin, em ê li berxwe bidin û şoreşa azadiyê biserxin” pankartının açıldığı açıklamaya, Halkların Demokratik Partisi (HDP) İl Eşbaşkanları Gülistan Atasoy, Zeyyat Ceylan, Barış Anneleri üyeleri, Rosa Kadın Derneği, Tutuklu ve Hükümlü Aileleriyle Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği (TUHAY-DER) ile Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) yöneticileri katıldı. Açıklamada, “Jin, jiyan, azadî”, “Asla yalnız yürümeyeceksin”, “Biz kadınlar her yerdeyiz”, “Yaşam için direnişteyiz” dövizleri taşınarak, sık sık “Jin, jiyan, azadî”, “Şehît namirin” ve “Bijî berxwedana jinan” sloganları atıldı. 
 
‘İSYANIMIZI YÜKSELTMEK İÇİN’ 
 
Açıklama öncesi konuşan Rosa Kadın Derneği Başkanı Adalet Kaya, “Katliamlar karşısında kadın mücadelesinin de yükseldiği dönemlerden geçiyoruz. İran’da, Afganistan’da Kürdistan’ın her yerinde dünyada sesini yükselten bütün kadınları selamlıyor, yaşamını kaybetmiş kadınları da anıyoruz. Bu yolu açanların ardıllarıyız, bu devrim yolundan vazgeçmeyeceğiz. Diktatörler, kadınları katlederek, cezaevine atarak yıldıramayacaklar. Özellikle Kürt kadınlarına yönelik yürütülen yok etme politikalarına karşı isyanımızı yükseltmek için bir araya geldik” dedi. 
 
Sonrasında “Dünyada Yükselen Kadın Sesi Devrimin Sesidir” başlıklı ortak metni, Tutuklu ve Hükümlü Aileleri Hukuki Dayanışma Dernekleri Federasyonu (MED TUHAD-FED) Yöneticisi Safiye Akdağ okudu. 
 
‘IŞİD’E KARŞI ARİNLER DİRENDİ’
 
Ortadoğu’da dini istismar eden tüm sağcı erkek yapıların önce kadın kazanımlarına yöneldiğine işaret eden Akdağ, “Kadın düşmanı uygulamaları ile tüm dünyaya korku salan ve hızla toprak işgal eden barbar IŞİD, Şengal’e saldırarak buradaki Kürt kadınları köleleştirmiş ve pazarlarda satarak korkunç görüntülerle dehşet yaratmıştır. IŞİD’e karşı Kobanê’de amansız bir mücadele veren Arin Mirxan ve Hevrin Xelef ve yüzlerce kadın direnişçi ‘jın jiyan azadî’ sloganı ile hayatlarını feda ederek, direnişin zafere götüreceğini göstermiştir. Kobane direnişi devrimleşerek dünya kadınlarına ilham kaynağı olmuştur” diye belirtti. 
 
İRAN VE AFGANİSTAN 
 
Humeyni Devrimi’nin (1979) de önce kadın kazanımlarına yöneldiğini hatırlatan Akdağ, İran ve Afganistan’da yaşananları şöyle özetledi: “Kadınlar, şeriat kurallarının geçerli olduğu Rojhilat’ta Orta Çağ karanlık zihniyetiyle mücadele etmiştir. Jîna Emînî’nin katledilmesiyle kadınlar ‘Jin jiyan azadî’ sloganıyla isyan başlatarak şeriat kurallarını artık kabul etmediklerini haykırmaktadırlar. Afganistan’da Taliban’ın yönetime gelmesiyle yaptığı ilk şey yine İran’da olduğu gibi kadın haklarına ve kazanımlarına saldırmak olmuştur. Taliban, Kadın İşleri Bakanlığı'nın adını değiştirmiştir. Kadın İşleri Bakanlığı kabineden çıkartılıp yerine ‘İyiliğe Davet ve Kötülükten Sakındırma Bakanlığı’ kurulmuştur. Söz konusu bakanlık, daha sonra kadınların özgürlüğüne yönelik kısıtlayıcı adımları hayata geçirmiştir. Taliban'ın İyiliğe Davet ve Kötülükten Sakındırma Bakanlığı Mayıs 2022'de duyurduğu bir kararla, Afganistanlı kadınlara örtünme zorunluluğu getirmiş; söz konusu kararda, ‘izzeti ve onurunun’ korunması için kadınların çarşaf ya da burka giymeleri şart koşulmuştur.
 
Söz konusu bakanlığın kararlarıyla şimdi de Afgan kadınların artık üniversitelerde okumasına veya herhangi bir konuda özel kurs almasına izin verilmiyor. Tüm yerel ve uluslararası kuruluşlar, kadın çalışanları işten çıkarmaları konusunda uyarılıyor ve daha birçok kısıtlama getiriliyor. Afganistan ve İran’da kadınların direnişi tüm dünya tarafından sahiplenilmeli. Devrimlerin dili kadınların dilidir. Faşizmin, ırkçılığın ve gericiliğin karşısında kadınlar yaşamları pahasına tüm topluma öncülük etmektedir.” 
 
İSTABUL SÖZLEŞMESİ 
 
Türkiye’de Anayasa tartışmalarının yapıldığı bu günlerde, Danıştay’ın İstanbul Sözleşmesi kararına değinen Akdağ, “Farkındayız, karşısındayız, kabul etmiyoruz. Kadınların, kadın örgütlerinin görüşü ve desteği olmadan atılan her bir adımın her bir değişikliğin kadın düşmanı olduğunu ve kadınlar üzerinden tüm toplumun hedef alındığını bilmekteyiz” ifadelerini kullandı. 
 
‘DEĞERLERİ BÜYÜK’
 
“Kürt kadınlar olarak öncülerimize yönelik başlatılan cadı avlarına, suikastler ve tutuklamalara, sürgünlere karşı buradayız” diyen Akdağ, şöyle dedi: “Tarih faşist gerici erkek sistemlerin karşısında bizlerin mücadele tarihidir. Özgür bir yaşamın ancak kendi kendini yönetmekle mümkün olabileceğine inanan Sêvê Demir, Pakize Nayır, Fatma Uyar Kürt kadın hareketinin öncüleri olan üç kadın üç yoldaşımız Silopi de katledildiler onlar bize en zor şartlarda direnmenin cesaretini gösterdiler. Kadın düşmanı rejimler, yönetimler, iktidarlar, dünyanın her yerinde lider ve öncü kadınları hedef haline getirerek katlediyor. 10 yıl önce tüm ömrünü kapitalist sistemle mücadele ederek, alternatif bir yaşam modelinin kurulmasının mümkün olduğunu savunan ve bu modeli kurmak için çaba gösteren kadın mücadelesinin öncüsü Sakine Cansız, Paris’te Fidan Doğan Leyla Şaylemez’le birlikte katledildi. ‘Tüm yaşamım kavga diyerek kadın devrimi yaratılır’ diyenlerin yaratığı değerler büyüktür.” 
 
TAHAMMÜLLERİ YOK!
 
“Jin, jiyan, azadî’ felsefesinin tüm dünyada yankılanmasına tahammülü olmayan erkek sistemlerin kadın düşmanı saldırılarına her yerde devam ettiğine dikkati çeken Akdağ, “10 Ekim’de Jineoloji dergisi editörü olan Nagehan Akarsel’i Süleymaniye’de katlederek devam etti. Rojava’da uzun yıllar boyunca kapitalist sisteme karşı alternatif bir yaşamın kuruluş aşamasında yerini alan ve IŞİD’le göğüs göğüse savaşarak hayatta kalmayı başaran Evin Goyi iki arkadaşı ile Paris’te hedef alındığı saldırıda katledildi. Dünyanın gözleri önünde bir kez daha katledildik” dedi. 
 
GÜLİSTAN DOKU NEREDE?
 
Munzur Üniversitesi öğrencisi Gülistan Doku’nun kaybedilmesine ilişkin de konuşan Akdağ, “4 yıldır bıkmadan usanmadan sorduk. Bugün 5 Ocak ve kaybolduğu günde yeniden soruyoruz. Gülistan doku nerede? Özel savaş politikalarıyla, güç odakları çeşitli şekillerde bir araya gelerek kadın bedeni gibi çocuk bedenini de nesneleştirerek tecavüz kültürüne tabi tutmaktadır” diye belirtti. 
 
‘SESİMİZİ YÜKSELTİYORUZ’
 
Akdağ, devamında şunları belirtti: “Jin, jiyan, azadî’ ölüme, savaş politikalarına karşı yaşam, her türlü sömürgeciliğe ve gericiliğe karşı özgürlük şiarımızdır! Haykırıyoruz. Sesimizi evde, sokakta, iş yerlerinde şiddet gören haksızlığa uğrayan ve mücadele eden tüm kadınlarla birlikte yükseltiyoruz! Sesimizi İranlı, Bellucili, Rojhilatlı, Rojavalı ve Afaganlı kadınlarla birlikte yükseltiyoruz. Sesimizi eşitsizliğe karşı korkusuzca mücadele eden tüm yoldaşlarımız için yükseltiyoruz! Jin, jiyan azadî.”