ANKARA - TJA davasında tutuklu bulunan Figen Aras, dosyada gizli tanıkların beyanlarını çıkarıldığında geriye kadın mücadelesinden korkan bir anlayışın kaldığını söyledi.
Ankara merkezli bir soruşturma kapsamında 2 Aralık 2022’de tutuklanan Tevgera Jinên Azad (TJA) aktvistleri Gülistan Dehşet, Didar Çeşme, Bedia Akkaya, Figen Aras Kaplan, Hatice Güngör, Hülya Kınağu, Figen Ekti, Mekiye Ormancı, Amine Demir Çoban ve Zeynep Boğa ile tutuksuz Tamcihan Çelebi, Sultan Esen, Besile Narin, Meral Şimşek, Zekiye Güler, Hülya Taşar, Yeliz Ayyıldız Kıyak, Dilan Akpolat, Merve Tekin Demirel, Aysel Ceylan, Hazal Aras ve Beritan Can Yaşa hakkında “örgüte üye olma” ve “örgüt kurma veya yönetme” iddiasıyla açılan davanın ilk duruşması, ikinci gününde Ankara 25’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülüyor.
Sincan Cezaevi’nde tutuklu bulunan kadınlar Gülistan Dehşet, Bedia Akkaya, Figen Aras Kaplan, Hatice Güngör, Hülya Kınağu, Figen Ekti, Mekiye Ormancı, Amine Demir Çoban ve Zeynep Boğa ile tutuksuz Tamcihan Çelebi, Hülya Taşar, Beritan Can Yaşa, Hazal Aras, Aysel Ceylan ve Dilan Akpolat duruşmaya katıldı. Tutuksuz yargılanan Hatice Yaman, Besile Narin, Zekiye Güler ile “ev hapsi”nde olan Merve Tekin Demirel, Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile bağlandı.
Duruşmayı, TJA aktivistleri, Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (HEDEP) Qars Milletvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit, Özgürlük için Hukukçular Derneği (ÖHD) avukatları, Ankara Barosu Kadın Hakları Merkezi, çok sayıda avukat ve aileler izledi.
POLİS DURUŞMA SALONUNDA
Duruşma öncesi Ankara TEM şube polisleri duruşma salonunda yer alması dikkat çekti. Avukatlar, tutuklu müvekkillerinin Ankara TEM’in şiddetine maruz kaldıklarını ve salonda olduklarından dolayı kendilerini rahat ifade edemediklerini, kişinin üzerinde silah olup olmadığının tespit edilmesi talebinde bulundu. Avukatların talebini değerlendiren mahkeme heyeti, duruşmanın herkese açık olduğunu ve polislerin duruşmayı izleyebileceğini belirterek, talebi reddetti. Avukatlar, silahlı olup olmadığına dair karar verilmediğine dair tepki göstermesine rağmen heyet, “karar verdim” ısrarında bulundu. Polisin kalktığı sırada heyetin, kafa ile “otur” işareti yapması salonda gerginlik yarattı.
‘GEREKÇE NEDİR?‘
Duruşmada bulunan HEDEP Milletvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit, duruma “Bu kabul edilemez” sözleriyle tepki gösterirken, avukat Gulan Çağan Kaleli, “Bir polis memurunun mesaisinin bu duruşmada harcamasının anlamı nedir? Müvekkiller üzerinde baskı oluşturmak mı? Bir memurun burada olması ve üzerinde silah tespit edilip edilmemesi, müvekkiller üzerinde baskı oluşturmaktır” dedi.
Avukatlar, polisin üzerinde silah olup olmadığına dair karar kurulmasını bir kez daha talep etti. Talebi değerlendiren heyet, talep konusunda karar verdiğini, yeniden karar verilmesine gerek olmadığını belirterek, talebi bir kez daha reddetti.
UCUBE İDDİANAME
Duruşma tutsak Figen Aras Kaplan’ın savunmalarıyla başladı. Gözaltı süresi boyunca yaşanılan ihlalleri dün arkadaşlarının anlattığını ve tekrar yapmayacağını belirten Aras, trafik kazası geçirdiğini ve kafa travması yaşamasına rağmen, ısrarla hak ihlallerine maruz kaldığını söyledi. Hazırlanan dosyada “ucube bir iddianame” çıktığını belirten Figen, öğretmen olduğunu, kadın çalışmaları yürüttüğünü kaydetti. Figen, “Ben çok okurum ve tüm kadınların özgür olmasını istiyorum. Ama biz kadınlar doğduğumuzdan itibaren hep başkaları tarafından adlandırılıyoruz. Kısacası, ‘saçı uzun aklı kısa’ kadınlar olduk. Kadın güçsüz, erkek güçlü aklıyla büyütüldük. Şu salonda kaç kişiye, ‘Allah kadının erkek kaburga kemiğinden mi yarattı’ ayeti sorsak evet derler ama Kuran’ı Kerim’de eşit yarattım diyor. Biz neden şimdi eşit değiliz” dedi.
‘2 AY BOYUNCA NASIL KUZEY IRAK’TA KALDIM?’
HTS kayıtlarında eşiyle yaptığı telefon görüşmelerinin dosyaya konulduğunu, bunun özel hayatın ifşası olduğunu belirten Aras, “2010-2016 yılların HTS’sini istiyorum. Kısa süreli yurt dışına gitmelerimin dışında Türkiye’de olmam ispatlı. Ama korkum polisin, ‘makinalarda sorun var cevap veremiyoruz’ size diye cevap gelmesi. Milli Eğitim’den benim okula kaç gün gitmediğime dair rapor istenilsin. 2 ay tatilimiz var, bu iki ay dışında benim rapor alıp yurt dışına gitmem gerekiyor ama bu da yok. Toplamında 2 ay ile yurt dışında kalmamışım, ben nasıl 2 ay boyunca Kuzey Irak’ta eğitim alıyorum. Bu dosyada Ulaş ve Merdan Rüştüovalıoğlu’nun beyanlarının düşürülmesi gerekiyor. Türkiye’nin kadın dernekleri masasında çalışmalarımı yürütüyorum. Ben 13 yaşında evlendirilen annemin kızıyım, ama gizli gizli okuyarak memur olup ve eşini boşayan da kadının çocuğuyum. İnsanın duruşu çocukluğundan başlar, bende çocukluğumda başladım. Eskiden beri itirazlarım var, neden bilimde kadın yok, diyorlar ki ‘kadının aklı yok’ okuyorum ve okudukça yalan bilgilerle doluyorum. Fizikte Einstein için kahraman diyorlar, ipi eğiren kadınların bilgisi fizik bilgisi değil midir? Annelerimizin şifacılığı ‘koca karı’ olarak geçerken, şimdi Canan Karatay tarafından bu bitkiler şifalı diye geçiyorlar, işte bunlar beni delirtiyor” diye belirtti.
‘İLK DAMGAYI BABAMDAN ALDIM’
Ortaçağ’da bir milyondan fazla kadının “cadı” iddiasıyla yakıldığına dikkat çeken Aras, “O dönemde mahkeme tanıkları ‘bu kadınlar şifacılık yapıyor, gece şeytanla buluşup bilgi alıyorlar’ diye beyanda bulunuyor. Kadınların limondan sirke yapması cadı olarak adlandırılıyor. Sonra kalkıp biri mahkemede, heyete sizin de eşinizi akşam damda gördüm deyince heyet davayı düşürüyor. Devletler şimdi o yakılan kadınlar için özür diliyorlar, şimdi diyeceksiniz ki bu hikaye ne alaka. Bende Figen Aras’ım ve dosyada yaratılan bir ucube Figen Aras var. Benim de hikayem Kürt olduğumdan dolayı. Ben Kürdüm hakim bey, Kürtlüğüm bile farklı, küçükken Kürt olduğum için dalga geçtiler ve babam kimseye söyleme diyordu. Ama üniversitede Kürtçe konuşmaya başladığımda ilk sevinen babam oldu. Babama, ‘baba ilk defa seni Kürtçe konuştuğum için sevindiğini gördüm’ dedim babam, ‘sus teröristler gibi konuşma’ dedi. İlk teröristlik damgasını babamdan aldım” şeklinde konuştu.
‘TJA’YI MÜCADELE ALANI OLARAK GÖRÜYORUM’
Van’da TJA tarafından yapılan bir panele katılmasının suç olarak lanse edildiğine vurgu yapan Aras, heyete, “Bu panelle kime ne yaptık, kim şiddete maruz kaldı” diye sordu. Aras, “TJA’yı bir kadın mücadele alanı olarak görüyorum. Yüzlerce kadınla 25 Kasım eylemine katılmışım, madem bunlar illegal, neden polisin önünde yapıyoruz. Bir de, ‘silahlı örgüt kurma’ diyorlar. Nerede örgüt ve silah, ben şimdiye kadar bir tek öğrenci yönetmişim bir de evliliğimi, onun dışında bir şey yönettiğim yok. MASAK raporlarında, görümceme para göndermişim suç, bir erkek bana para göndermiş oda 23 yıllık eşim, oda suç. Bipolar hastası bir kadın vardı, derneğe geldi, 200 TL’ye ihtiyacı vardı, verdim, dosyaya girdi. Şemsettin Ulaş diye biri dosyaya girmiş bakıyorum, kuyumcu. Düğün için altın almışım. Bunları hepsini çıkardığınızda geriye, kadın mücadelesinden korkan bir anlayışın iddianamesi kalıyor. Ben derneklerde çalışıyorum ve itirazlarım var. Ya aşağıda erkek tuvaletine götürüyorlar bizi, erkekler bize laf ediyor, Kürt olduğumuzu görünce, ‘ben Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıyım’ diyor, arkadaşım da, ‘bende siyasiyim’ dedi. Düşünün böyle bir durum söz konusu” sözlerini kullandı.
‘ÇALIŞMALARIMA DEVAM ETMEK İSTİYORUM’
Babasının Kürtçeyi kendilerine yasakladığını ama babasının hayatını kaybederken Kürtçe sayıkladığını belirten Aras, “Binlerce kadın cezaevine girmiş ve çıkmışsa bu mücadelenin haklı ve meşru olduğunu gösteriyor. Beni tahliye edin ki çalışmalarıma devam edeyim. Hatta sizleri de panellerimize davet edelim, gelin. Ben yasaklı bir iş yapmıyorum, zaten arkamızda sürekli polisler var. Cadı davasında heyet yıllar sonra özür diledi. Bu dosya için hazırlanan iddianamenin de ne kadar ucubelerle dolu olduğunu göreceksiniz” sözleriyle tahliyesini ve beraatini talep etti.
TAHLİYE TALEBİ
Aras’ın ardından konuşan tutuklu Gülistan Dehşet, savunmasına başladı. Asılsız ve yersiz suçlamalardan dolayı bir yıldır tutuklu bulunduğunu dile getiren Dehşet, sadece kendisinin mağdur olmadığını, kendisiyle birlikte yaşayan bipolar rahatsızlığı olan kardeşinin de çok etkilendiğini kaydetti. Dehşet, “2007-2011 tarihlerinde meşru olan bir partinin kadın çalışmalarında bulundum. 2011 tarihinden sonra kadın çalışmalarında yer almadım” dedi. Dehşet, kardeşinin hasta ve kendisinin bakımına bağlı olduğunu söyledi ve tahliyesini talep etti.
Duruşma savunmalarla devam ediyor.