Metal işçisi kadınlardan eşitlik için 15 talep

  • kadın
  • 12:39 23 Temmuz 2024
  • |
img
İSTANBUL - Kadın işçilerin özgün sorun ve taleplerini 15 halinde sıralayan Birleşik Metal İş Sendikası Kadın Komisyonu, “Kadınların kendi bedenleri üzerinde söz ve karar sahibi olma hakkına saygı temelinde, sosyal ve kamusal politikalar oluşturulmalıdır” dedi. 
 
Birleşik Metal İşçileri Sendikası (Birleşik Metal-İş) Kadın Komisyonu, metal işçisi kadınların taleplerine dair Kimya Mühendisleri Odası (KMO) İstanbul Şubesi’nde basın toplantısı düzenledi. "Eşitlikçi, kamucu, sosyal politikalar istiyoruz" sloganıyla gerçekleştirilen toplantıda, “Doğum teşvik değil, eşitlikçi, kamucu, sosyal politikalar istiyoruz” pankartı asılarak, “Teşvik değil eşitlik istiyoruz”, “Ebeveyn izni istiyoruz”, “Ulaşılabilir ücretsiz nitelikli kreş”, “Eşitlikçi yönetmenliği istiyoruz”,  “Her OSB ‘de 24 saat açık kreş”, “Kadınlara güvenceli düzenli sendikalı iş” dövizleri taşındı.
 
Toplantıya, siyasi parti temsilcileri, Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun (KCDP) temsilcileri ile çok sayıda kadın işçi katıldı. “Birleşik Metal İş Sendikası” yazılı önlükleri giyen kadınlar, “Yaşasın örgütlü mücadelemiz” sloganı attı.
 
AKP’DEN YENİ DÜZENLEME 
 
Toplantıda açıklamayı yapan Naz Şakar, Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) 15 Mayıs’ta açıkladığı doğum verilerine göre, Türkiye de  2001 yılında 2,38 olan doğurganlık hızının 2023 yılında 1,51’e düştüğüne dikkati çekti. Türkiye’de doğurganlık hızının, 2016 yılından bu yana eşiğin altında seyredildiğini belirten Şakar, verilerin yayımlanmasının ardından iktidarın yaptığı açıklamada düşüşü önlemek için bir doğum teşvik paketinin hazırlandığı ifade edildiğini paylaştı. Bu pakette ise kadınların doğum izninin bir yıla çıkarılmasından başlayarak, kadınları daha fazla doğuma teşvik edecek düzenlemelerin olduğunu söyledi. 
 
İktidarın toplumsal cinsiyet eşitsizliğini daha da derinleştirdiğini ve bunun bir ihlal olduğunu dile getiren Şakar, “Uluslararası sözleşmeler hükümetleri bu eşitsizliği giderecek adımları atmakla sorumlu tutmuşken, hükümetin kamuoyuna yansıyan açıklamaları endişemizi daha da artırmıştır. Öncelikle kadınların doğurma ya da doğurmama hakkının temel bir hak olduğunu belirtmeliyiz. Bu nedenle kadınların doğurmaya ya da doğurmamaya özgürce karar verecekleri demokratik, kadının insan haklarına saygılı, kürtaj hakkının kısıtlanmadığı, doğum kontrol yöntemlerine ücretsiz erişimin olduğu bir toplumsal yaşamın tesis edilmiş olması gereklidir. Aksi halde merdiven altı uygulamalarla birlikte anne-bebek ölümlerinin artacağı unutulmamalıdır” diye belirtti. 
 
‘ANNELİK CEZASI’
 
Kadınların yaşamın her alanda şiddet ve tacize maruz kaldığının altını çizen Şakar, “Evde ve işte cinsiyetçi işbölümü, işe alımlardan başlamak üzere çalışma yaşamında ayrımcılık ve ücret eşitsizliği bunlardan bazılarıdır” dedi. Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (ILO), Türkiye’de çocuğu olan bir kadın ile çocuksuz bir kadın arasındaki ücret farkının yüzde 11 olduğunu hatırlatan Şakar, “Benzer şekilde anne ile baba arasındaki ücret eşitsizliği oranının yüzde 19 olduğunu açıklamıştır. ILO, bu durumun kadınlara ‘annelik cezası’ olduğunun altını çizmiştir” ifadelerine yer verdi.
 
KADIN EMEĞİ SÖMÜRÜSÜ
 
İktidarın sürdürdüğü politikalar nedeniyle kadınların omuzuna yüklenen yükün her geçen gün daha da ağırlaştığını belirte Şakar, şöyle devam etti: “Toplumda eşitlik fikrini güçlendirecek yapısal adımlar atmak ve kamusal hizmetler sunmak yerine esnek çalışma biçimleri kadınların önüne bir tercih ve çözüm olarak sunuluyor. Bu da kadın emeğinin iki kat sömürülmesini pekiştiriyor. Uygulamaya alınacak programların, kadınların kendi bedenleri üzerinde söz ve karar sahibi olma hakkına saygı temelinde, kadın işçilerin istihdamdaki varlıklarını koruyacak, teşvik edecek sosyal ve kamusal politikalardan oluşması gerekmektedir.” 
 
KADINLARIN 15 TALEBİ
 
Daha sonra komisyon üyesi Güler Bayer, toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlayacak, kadınların çalışma yaşamı üzerindeki olumsuz etkileri ortadan kaldıracak 15 maddelik taleplerini şöyle sıraladı:
 
“*Toplumsal cinsiyet eşitliği, tüm politikaların temeli haline getirilmelidir. Çocuk bakımının sadece kadının sorunu/sorumluluğu olduğu anlayışı terk edilmeli; bu konuda devlet, işveren ve eşlerin bu sorumluluğu paylaştığı eşitlikçi bir yaşam tesis edilmelidir.
 
*Yasal doğum izinlerine ek olarak uzatılması düşünülen her süre, anne ve baba arasında eşit olarak kullanılmalıdır. Ebeveyn izinleri hayata geçirilmelidir. 
 
*Nitelikli, yaygın ve ücretsiz kreşler/gündüz bakım evleri yaygınlaştırılmalıdır. Tüm organize sanayi bölgelerinde 24 saat açık, nitelikli ve ücretsiz kreşler açılmalıdır.
 
* “Gebe veya Emziren Kadınların Çalıştırılma Şartlarıyla Emzirme Odaları ve Çocuk Bakım Yurtlarına Dair Yönetmelik” toplumsal cinsiyet eşitliği perspektifiyle yeniden ele alınmalıdır. İşyerlerinde emzirme odası zorunluluğu için yönetmelikte bulunan en az 100 kadının çalışması şartı kaldırılmalıdır. Yine kreş için 150’den fazla kadının çalışması şartı da kaldırılarak erkek işçilerin kreş hakkından faydalanması sağlanmalıdır. 
 
* Esnek, güvencesiz, kayıtdışı çalışma biçimleri terk edilmelidir. Kadınlar için güvenceli, düzenli işler yaratılmalıdır. 
 
* Çocuk bakımı ile yaşlı bakımı için gerekli sosyal politikaların yokluğunda, kadınların evden çalışmaya ve esnek-güvencesiz çalışma biçimlerine itilmesi engellenmelidir. 
 
* Eşdeğerde işe eşit ücret prensibi hayata geçirilmeli ve doğum nedeniyle kadınların ücretlerinin, işyerindeki statülerinin, terfi süreçlerinin olumsuz etkilenmesine karşı önlemler alınmalıdır. 
 
* Kadın işçinin doğum nedeniyle ücretsiz izin kullanması ya da işten ayrılması sonrası tekrar aynı işe dönmek istemesi durumunda kadına gerekli destek sağlanmalı ve emsal ücret üzerinden ücretlendirme yapılmalıdır.
 
* Çocuk 1 yaşına gelinceye kadar kadınlar tarafından kullanılan ve günlük 1,5 saat olarak düzenlenmiş süt izinleri, talep halinde toplu kullandırılmalıdır. Anne sütünün depolanabildiği günümüz koşullarında babaların da bu izni kullanmasının önü açılmalıdır.
 
* Tek başına çocuk büyüten kadın işçilere ekonomik destek verilmeli, vergi indirimleri sağlanmalıdır.
 
* Çocukların ihtiyaçları için alınacak günlük izinler anne ve baba arasında eşit olarak kullandırılmalıdır.
 
* Bebeklerin gelişimi için gerekli temel gıdalar/malzemeler ücretsiz sağlamalıdır. Paralı eğitimden vazgeçilmeli, okul çağındaki çocukların nitelikli eğitime erişimi ücretsiz olmalıdır. 
 
* Annelerin ve bebeklerin tüm sağlık kurumlarından ücretsiz sağlık hizmeti alması sağlanmalıdır. 
 
* Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (ILO) 183 Sayılı Anneliğin Korunması, 156 Sayılı Aile Sorumlulukları olan Kadın ve Erkek İşçilere Eşit Davranılması ve Eşit Fırsatlar Tanınması adlı sözleşmeleri onaylanmalıdır. 
 
* Sendikalaşma oranı, kadın işçiler arasında yüzde 8 civarındadır. Sendikalaşmanın önündeki tüm engeller kaldırılmalı, kadınların toplu pazarlık hakkını kullanarak çalışma yaşamında refahlarını yükseltecek müzakere gücüne erişimlerinin önü açılmalıdır.”