Şule Çet İçin Adalet Komisyonu’ndan çağrı: Şiddete karşı ses çıkartalım

  • kadın
  • 09:32 20 Kasım 2019
  • |
img

İSTANBUL - Şule Çet davasının örtbas edilmesine izin vermeyeceklerini söyleyen Şule Çet İçin Adalet Komisyonu’ndan Nazlı Yöğler, tüm bu kadın cinayetlerine karşı herkesi 25 Kasım'da alanlara çıkmaya çağırdı. 

Ankara’da geçtiğimiz yıl 22 yaşındaki üniversite öğrencisi Şule Çet, Yelken Plaza’nın 20’inci katından şüpheli bir şekilde düşerek, yaşamını yitirmişti. Çet'in ölümüne ilişkin Çağatay Aksu ve Berk Akand hakkında “kasten öldürme” ve “cinsel saldırı ve hürriyet tehdit” suçlarından müebbet ve 39 yıl hapis cezası istemiyle açılan davanın yargılanması devam ediyor. Cinayetin aydınlatılması için mücadele eden Şule Çet İçin Adalet Komisyonu’ndan Nazlı Yöğler, Türkiye’nin ilk imzalayıcısı olduğu İstanbul Sözleşmesi'ne uymadığını vurgulayarak, AKP’nin de bu durumu aile yapısını bozulacağı iddiasıyla savunduğunu söyledi. 
 
'KADINLARIN HAYATINA MÜDAHALE VAR'
 
Hükümetin kadınların yaşam haklarına yönelik kısıtlamalarına ve engellemelerine karşın kadınların örgütlenmesi gerektiğinin altını çizen Yöğler, “Bu coğrafyada kadınların yaşamlarına hep bir müdahale var. Devletten tutalım da devletin en küçük yapı taşı olan aile içerisinde bile bu geçerli toplum bize şuna izin vermiyor. ‘Sen mini etek giyemezsin, sen kahkaha atamazsın, senin ekonomik özgürlüğün yok, sen evlenince eşine tabisin’ gibi söylemlerle  kadınların alanları daraltılmaya çalışılıyor. Kadınların özgürlüğüne, özgürlük istemelerine çok ciddi bir saldırı var. Bu saldırılar  yasalardan tutalım da evimizin içinde bile geçerli bir durum. Sokakta kahkaha atmaktan tutalım da gece dışarıda dolaşmamıza kadar ciddi bir müdahale var. Cinsiyetçi söylemler sistemden kaynaklı toplumumuza sirayet etmiş durumda. Artan kadın katliamları ve intiharlar dayatılan bu sorunların birer tezahürü olarak değerlendirilmeli. Bunu çok açık görmek gerek” diye konuştu.
 
‘FAİLLER AKLANMAYA ÇALIŞILIYOR’ 
 
Şule Çet’i katleden failin yargılandığı davanın 5’inci duruşması için bugün Ankara Adliyesi’nde olacaklarını belirten Yöğler, katliamın aydınlanması için mücadele veren kadınların hedef gösterildiğini, failin ise aklanmaya çalışıldığına dikkat çekti. Failin 3 ay boyunca serbest sokakta dolaştığını hatırlatan Yöğler, "Mahkemenin seyrine bakacak olursak, davanın devamlı örtbas edilmeye çalışıldığını görebiliyoruz. En son ise Şule’nin mahkemede en büyük delil olarak kullanılacak olan iç çamaşırı Adli Tıp'ta kaybedildi. En önemli delil nasıl olur da Adli Tıp'ta kaybedilebilir? Biz bunu sormak istiyoruz. Mahkemede de avukatları sordu. Şule’nin tırnaklarının derince bir bölümü arasında Berk Akand’ın DNA’sı çıkmasına rağmen mahkeme bu DNA’nın tokalaşma ile de geçebileceğini ve tecavüz olayı olarak değerlendirilemeyeceğini söyledi. Bu nedenle duruşma bizler için çok önemli."
 
25 KASIM’A ÇAĞRI 
 
Her yıl 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Uluslararası Mücadele Günü kapsamında İstanbul Taksim’de yürüyüş gerçekleştirildiğini de hatırlatan Yöğler, “Bu yılki 25 Kasım çok daha önem arz ediyor. Çünkü özellikle son dönemlerde yaşanan intihar olayları, Emine Bulut katliamının toplum üzerindeki etkileri, nafaka hakkına yönelik saldırılar bir bütünen kadınların yaşam haklarına doğrudan müdahale olarak görülmekte. Tam da bu nedenle biz kadınlar 25 Kasım’da sokakta olmamız gerekiyor. Sokakta, adliyede, kampuslarda bulunduğumuz her yerde haklarımızı aramaya ihtiyaç var. Birçok kadın kurumu ve örgütü 25 Kasım’a hazırlanıyor. Bizler de gitmedik kapı bırakmıyoruz. Kadınlara ulaşmaya çalışıyoruz. ‘Haklarımız nelerdir?’, ‘Şiddetin nasıl karşısında durabiliriz’ soruları üzerine tartışmalar yürütüyoruz. En nihayetinde erkek şiddeti içinde yalnızca fiziksel şiddeti değil, psikolojik ve ekonomik şiddeti de barındırıyor. Ve bizler tüm bu şiddet türlerini kadın örgütleriyle konuşuyoruz. Kadına yönelik tüm saldırılara karşı ses yükseltmeye devam edeceğiz” diye konuştu.