Kadın gazeteciler 25 Kasım'da ‘Biz de Varız’ diyecek

  • kadın
  • 09:06 21 Kasım 2019
  • |
img

İSTANBUL – TGS LGBTİ Kadın Komisyonu, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Mücadele ve Dayanışma Günü’nde “Biz de varız” sloganıyla alanlarda olacak. Komisyon Üyesi Gülfem Karataş, kadın gazetecilerin yaşadığı soranlara dikkat çekeceklerini söyledi. 

Türkiye’de kadınlar her gün evde, işte, sokakta şiddete, tacize uğruyor, katlediliyor. Kadına yönelik erkek şiddetin medyaya yansıma şekli de medyanın kadına yönelik bakış açısını yansıtıyor. Servis edilen haberlerdeki eril dil, bakış açısı kadını bir kez daha mağdur ettiği gibi yeni şiddetlere de kapı aralıyor. Tam da bu nedenle Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) LGBTİ ve Kadın Komisyonu, 25 Kasım'da İstanbul Taksim'de düzenlenecek gece yürüyüşüne katılacak ve "Biz de varız" diye haykıracak. 
 
TGS LGBTİ ve Kadın Komisyon üyesi Gülfem Karataş, komisyon olarak yürüttükleri çalışmaları anlattı. 
 
‘NORMALLEŞME ÜZERİNDEN YIPRANMIŞLIK SÖZ KONUSU’ 
 
3 yıl içinde yaptıkları çalışmalarda kadınlara hukuki destek sağlayabildiklerini dile getiren Karataş, “Kadınlar hukuki desteği bir şekilde sağlayabiliyoruz. Ya da dayanışma içerisinde olabiliyoruz. Ama biz psikolojimizi düzeltmek için bir şey yapmıyoruz. 2019 yılı başlarında da psikolog eşliğinde iş yerlerine gittik. Kadın gazetecilerle bir araya geldik. Psikolog eşliğinde şunları sorduk. Bu yaşadığımız olaylardan nasıl etkileniyoruz. Sonrasında bu hayatımızda nasıl yer edildiğini tartıştık. Bu çok kritik noktalara vesile oldu. Çünkü kadınlar kendini onarıcı özel hayatına ilişkin kendini koruma amaçlı çokta bir şey yapmıyor. Yaşadığımız şiddeti normalleştiriyoruz. Bu normalleştirme üzerinden yıpranmışlık söz konusu oluyor” dedi.
 
‘ERİL DİLİNİ KAMUOYUNA YANSITIYOR’
 
 Kırıkkale’de 18 Ağustos günü, bir lokantada öldürülen Emine Bulut olayında gazetelerin etik gazeteciliğe değinilmediğinin görüldüğünün altını çizen Karataş, “Evet haberin 5N1K’sına önem veriyoruz. Haberci için bu olmazsa olmazdır. Ancak etik dediğimizde bunun altını dolduramıyoruz. Görüntülerle, fotoğraflarla, haber diliyle yapıyoruz. Özellikle gazeteci ne düşünüyorsa bunu direk kamuoyuna aktardığı için kendi düşüncesi, kendi eril fikrini kamuoyu ile paylaşmış ve eril söylemleri daha da yaygınlaştırmış hale geliyor” diye belirtti. 
 
‘SENDİKA ÜYELERİNİ GELİŞTİRMEK ZORUNDA’
 
Kadın örgütlerinin bununla ilgili zaman zaman çalışmalar düzenlediğini vurgulayan Karataş, “Ama asıl muhatabı sendikadır. Sendikalar üyelerini başta düzeltmek ve geliştirmek zorunda. Düzeltsin ki sektör değişim ve dönüşüm içerisinde olsun. Biz gazeteci kadınlarla birlikte ‘yok saymalar ve varsayımlar’ üzerine yapılan haber içerikleri, ne, nasıl yapılmalı diye bir broşür hazırladık. Gazetecinin kendi yaşadıklarından kaynakları haber yaparken çeşitli varsayımları vardır. Bunu çok rahatlıkla, çok normalmiş gibi dile getiriyor. Örneğin bir trafik kazası haberinde, eğer o şoför erkekse, erkek şoför diye belirtmiyoruz. Ama kadınsa ‘Kadın şoför’ diye özellikle dikkat çekmek gereksiniminde bulunuyoruz” diye belirtti. 
“Ayrımcılığa, ötekileştirilmeye maruz kalan kesimlerin bu ayrımcılığa maruz kalmaması için dilimizin öncelikle değişmesi gerektiğine inanıyoruz” diyen Karataş, “Bunu sadece kadın ve LGBTİ’ler için değil. Asıl erkekler için oluşturmanız gerektiğine inanıyoruz. Tüm iş yerlerinde, medya kuruluşlarında bu broşürü dağıtacağız. Buna ilişkin hazırladığımız kısa videoyu da 25 Kasım öncesi yayınlayacağız. Bunun üzerinden çalışmalarımız devam edecek” diye konuştu.
 
‘EN SON YAPILMASI GEREKEN İŞLEV’
 
TGS’nin tüzüğünde cinsiyet eşitliğini temel aldığına dikkat çeken Karataş, kurumların üst düzey yönetimlerinde kadınların yer almasını gerektiren maddelerin yer aldığını hatırlattı. Bunların çok önemli olduğunu ifade eden Karataş konuşmasını şu ifadelerle sürdürdü: “Çünkü sen gazetecisin belli bir kurum ve kuruluşa bağlısın. Bu kurum ve kuruluşun öncelikle kadın erkek eşitliğini esas alması gerekiyor. Kurum ve kuruluşlarda kadın yöneticilerin üst düzeylerde olması bir anlamda kadın bakış açısını oraya yansıtmaktır. Evet öncelikli hedefimiz doğru ve gerçek habercilik yapabilmek. Ancak kadın cinayetine ilgili bir yaklaşımımızda bir kere tık haberciliğinden kaçınmamız gerekiyor. Tık haberciği nedir? Özellikle internet ortamında ‘İlk haberi ben girmeliyim, ben duyurmalıyım. En özel görüntüleri ben vermeliyim. En çarpıcı görüntülere ben imza atmalıyım. En güzel başlığı ben vermeliyim’ demektir. Ama biz şiddet gören kadının ailesinin, özel hayatının olduğunu düşünmüyoruz. Bu kadının yaşadığı bu şiddet olayından sonra hayatına devam edecek. Öncelikle bunu esas olmak lazım. Bir kişiyi özellikle kadını zararlı çıktığı bir olaydan bir kez daha zarara uğratmak aslında gazetecilerin en son, yapması gereken işlevlerden bir tanesidir.”
 
Ayrımcılığa uğrayan ötekileştirmeye maruz kalan kesimlerin, hakkını korumak amacıyla gazetecinin  haber yapması gerektiğini dile getiren Karataş, “Bu hak koruma mücadelesinde etik gazetecilik ön plana çıkar. Sonrasında yaptığı haberlerin dili değişecektir. Hem de bir farkı olacaktır” şeklinde belirtti.
 
‘GAZETECİLERİN SORUNLARINA DİKKAT ÇEKECEĞİZ’
 
25 Kasım Kadına Yönelik Uluslar Arası Şiddetle Mücadele ve Dayanışma Günü olduğunu hatırlatan Karataş, “Türkiye’deki kadın gazetecilerin diğer kadınlardan farklı bir şey yaşamıyor. Aynı toplumun bir parçasıyız. Aynı toplumsal cinsiyet algılarına maruz kalıyoruz. Aynı şiddete maruz kalıyoruz. Kadın gazetecilerin eğitimli ve haklarını savunabilecek kapasiteye sahip olduğu algısı var. Oysa ki toplumsal algı bizim üzerimizde de aynı şekilde işliyor. İş yerimizde ya da özel hayatımızda şiddete maruz kaldığımızda bunu söylememiz daha zor. Biz eğitimli göründüğümüz için sanki hiç şiddete maruz kalamayacakmışız gibi algısı var. Buda kadınların bir kez daha baskıya uğramasına ve bu yaşadığımız şiddeti dile getiremememize neden oluyor. Biz geçtiğimiz 25 Kasım’da olduğumuz gibi bu 25 Kasım’da da sokağa çıkacağız. Ortak yürüyüşe katılacağız. Kadın gazetecilerin yaşadığı sorunlara dikkat çekebilmek için kendi özel dövizlerimiz olacak” dedi.
 
“Biz de varız” sloganıyla alanlarda olacaklarını dile getiren Karataş, tüm kadınlara alanlarda olmaya davet etti.