Psikolog Şedal: Kendinizi keşfedin, duygularınızı dinleyin

  • kadın
  • 09:13 14 Nisan 2020
  • |
img
VAN - Virüs tehdidine karşı alınan “Evde kal” önleminin kadın ve çocuklar üzerindeki etkisini değerlendiren Psikolog Gülbahar Şedal, kadınlara, “Kendinizi keşfedin, duygularınızı dinleyin. Bu süreç aydınlanma zamanınız olsun” önerisinde bulundu. 
 
Psikolog Gülbahar Şedal, dünyada etkisini sürdüren koronavirüs (Kovid-19) tehdidine karşı “Evde kal” önleminin kadın ve çocuklar üzerindeki etkisini değerlendirdi. Bu süreçte yoğun bir şekilde ölüm korkusu yaşayan bireylerde öfke kontrolü probleminin ortaya çıkabileceğine işaret eden Şedal, sürecin çocuklara doğru aktarılmasını tavsiye ederek, kadınlaraysa “Kendinizi keşfedin, duygularınızı dinleyin. Kendini dinleyen, duygularını anlayan kadın güçlüdür. Bu süreç aydınlanma zamanınız olsun” önerisinde bulundu. 
 
ÖFKE KONTROLÜ PROBLEMİ
 
“Evde kal” tedbirleriyle beraber kadın ve çocuklara yönelik ev içi şiddetin artacağı yönündeki tespitlere işaret eden Şedal, bu durumun var olanından daha da artacağı yönünde değerlendirilmesi gerektiğini belirtti. Bu süreçte yoğun ölüm korkusu yaşayan bireylerin öfke kontrolü problemi yaşayabileceğini dile getiren Şedal, “Bu noktada günümüzdeki endişenin ve korkunun sebebinin bir kaçış ortamı olmaması ve sürekli olarak, zaten yaşanan bir şiddete maruz bırakılması olarak değerlendirebiliriz. Bu süreçte yoğun bir ölüm korkusu (kaygısı) yaşayan bireylerin öfke kontrolü problemleri de ortaya çıkabilir. Bu da aile içi şiddet oranını arttırabilir. Yalnız, şunu belirtmek isterim ailenin geçmişte sürekli yaşanan bir şiddet hikayesi var ise bu ailelerin, süreçten daha çok etkileneceğini söyleyebiliriz. Bu durumda da gerek fiziksel gerek psikolojik olarak kadın veya çocukların kendini korumaları gerekmektedir” dedi. 
 
PSİKOLOJİK TEDAVİ BİR BASAMAK
 
Şiddette maruz kalan kadınların korku, kontrolsüzlük ve yoğun çaresizlik duygusu içinde yardım istemekte zorlanabileceğine işaret eden Şedal, yardım ve destek alabilecekleri kaynaklar hakkında bilgi sahibi olmasının önemine vurgu yaptı. Şiddete maruz kalan kadınların vakit kaybetmeden kurumlara başvurması gerektiğini belirten Şedal, “Yaşamlarını şiddet görmeyecekleri bir ortamda yeniden kurmaları noktasında mücadelelerini sürdürmeleridirler. Bu noktada psikolojik tedavileri önemli bir basamaktır. Öncelikli olarak psikoterapi desteği alarak, ruhsal olarak tedavi olup güçlenmeleri, bireyin yaşamını tekrar kurabilmeleri açısından önem arz etmektedir” diye konuştu. 
 
DOĞRU BİLGİ AKTARMAK ÖNEMLİ
 
Bu süreçte kadın ve çocukları en çok etkileyen durumun, “bir kaçış yolunun olmadığı” fikri olduğunu ifade eden Şedal, şiddet gören ile şiddet uygulayanın aynı ortamda kalma süresinin arttığına ve bunun zorunlu bir duruma dönüştüğüne dikkati çekti. Çocuklara sürecin doğru aktarılmasının önemine işaret eden Şedal, “Bu süreç içerisinde çocukların sosyal ortamlardan uzak durması, onların sosyalleşme seviyesini düşürebilir. Arkadaşları ile iletişim kurabilmeli ve iletişim kurmak için teknolojiden faydalanabilirler. Bu konuda izin verilebilir. Çocuğunuz arkadaşlarını özlüyor olabilir. Bu konuda kısıtlama getirilmemeli. Arkadaşları ile kuracağı bağı desteklemek çocuğun özgüvenini ve iletişim becerilerini geliştirmesi için de oldukça önemlidir. Özellikle birden fazla çocuğu olan ebeveynlerde psikolojik olarak direnç sorunu yaşanabilir. Bu durumda da kendinize bir sakinleşme köşesi oluşturabilirsiniz ve sakinleştikten sonra iletişime geçmeniz daha sağlıklı olacaktır. Çocuklara doğru bilgi aktarmak çok önemlidir. Sıkıntılı bir durumla karşı karşıyayız; ama bu sürecin de geçeceğini unutmayalım çocuklara bunu doğru bir dille aktaralım” diye belirtti.  
 
‘KENDİNİZİ DİNLEYİN’ 
 
Kadınların evde kalınan bu süreci kendileri için doğru değerlendirmesi tavsiyesinde bulunan Şedal, şöyle devam etti: “Güçlü taraflarının ya da bastırılmış yönlerinin neler olduğunu düşünmeye başlasınlar. İlk adım düşünmek; çünkü farkındalık değişimin anahtarıdır. Sonraki adım da yontulmuş, ezilmiş, gölgede kalmış duygularını anlayıp destek olsunlar. Kendinizi keşfedin, duygularınızı dinleyin. Kendini dinleyen, duygularını anlayan kadın güçlüdür. Bu süreç aydınlanma zamanınız olsun. Korktuğunuz durumla baş başasınız. Korkularınızı keşfettikçe küçülecektir. Kendinize özel bir zaman dilimi oluşturun. Bunun için istekli olun. Kendinize olan saygınızı arttıracak iç konuşmalar yapın. Unutmayın siz kendinize ne kadar saygı duyarsanız o kadar güçlü bir psikolojiye sahip olursunuz ve mutlaka nefes egzersizlerini yapın. Bu süreçte daha sağlıklı düşünmenize yardımcı olacaktır.” 
 
NASIL BAŞ EDEBİLİR?
 
Salgın sürecinin belirsizliği insanları hem zihinsel hem de psikolojik olarak olumsuz etkilediğini yineleyen Şedal, “Peki bu durumla nasıl baş edebiliriz? Kaygılarımızı nasıl sağlıklı bir dengede tutabiliriz?” diyerek, şu önerilerde bulundu: “Beslenmenize dikkat etmeniz gerekmektedir. Kendimizi rahatlatmak adına, yani fazla yemek yemekten uzak durmanız gerekir. İhtiyacınız olandan daha çok yemeniz size kısa süreli bir rahatlama verecektir. Arkasından yoğun ve uzun süreli huzursuzluk, pişmanlık ve öfke duyguları hissettirecektir. Bununla beraber uyku kalitenizin düşmesine sebep olacaktır. Bu nedenle yeterince derin uyuyamayan bireylerin vücudu dinlemediği için sabah yorgunluk, mutsuzluk ve çökkünlük hissedebilir. Telefon veya televizyon karşısında çok fazla vakit geçirmek kaygınızı ve yaşadığınız durumsal depresyonunuzu arttırabilir. Ekran karşısında harcadığınız zamanın farkına vardıktan sonra bunu minimum düzeye çekmeye çalışın. Gün içerisinde nefes egzersizleri yapmak, sizi bu süreçte kaygı veya öfke kontrolü gibi problemleri yaşamamanız için destek olacaktır.”
 
MA / Özlem Yayan