‘Türklük Sözleşmesi’ ile yeniden hesaplaşma

img

ANKARA - Türkiye’de farklı siyasi yelpazelerde yer alan kesimleri, Kürt, Ermeni ve başka bazı “milli” meselelerde bir araya getiren duygunun ne olduğu üzerine kafa yoran akademisyen Barış Ünlü, “Türklük Sözleşmesi” kitabında tüm bunlara ışık tuttu. 

Son dönemlerde varılan kimi mutabakatlar, yaşanan kimi tartışmalar siyasi olarak izah edilemeyecek kadar karmaşık hal almaya başladı. Dün AKP ile anayasa ve başkanlık konusunda uzlaşmayı “ihanet” sayan MHP bugün nasıl oluyor da, “Cumhurbaşkanı adayımız Erdoğan” diyebiliyor? Ya da AKP ile kanlı bıçaklı olmasına rağmen, Ermeni ve Kürt sorununda CHP, kimi sol ve sosyalist gruplar, AKP, MHP ve Vatan Partisi’yle aynı noktada bulunabiliyor? 
 
Bütün bu sorulara şimdiye kadar aslında muhtelif cevaplar verildi, kimi kavramlar geliştirildi. Ancak genelde bir şeyin karşıtlığı ya da düşmanlığı üzerinden bu tanım ifade edildi. Oysa meselenin bir de “çeken, bir araya getiren ve çimento görevi gören” bir yanı var. 
 
Akademisyen Barış Ünlü, bu mesele üzerinden yaptığı araştırmayı kitaplaştırdı. Ünlü, yaptığı uzun çalışmasını “Türklük Sözleşmesi” adıyla yayımladı. Kitap, 6 Ocak tarihinde Dipnot Yayınevi’nden çıktı. 
 
AYKIRI AKADEMİSYENİN YENİ TEZİ 
 
Daha önce öğretim üyeliği yaptığı Ankara Üniversitesi’nde öğrencilere sorduğu Öcalan sorusuyla gündeme gelen, barış imzacılarından olan ve Kanun Hükmünde Kararname’yle (KHK) ihraç edilen akademisyen Ünlü’nün “Türklük Sözleşmesi” de ilginç bir hikayeye dayanıyor. Yaklaşık 10 yıl kadar önce gittiği Amerika’da bir Kürt siyasetçiyi dinlemek için bulunduğu ortamdaki Kürtlük halinin kendisine yabancı gelmesi üzerine başlayan sorgulama ve arayış sonucu Ünlü, “bu duygunun yerini kendini yabancılık” duygusuna bıraktığını şöyle izah ediyor: “Çevrem sosyalistlerden yani kendini Türk olarak tanımlamayan, en azından Türklükleriyle gurur duymayan, düşünce ve duygularının Türklükleriyle ilgisi olmadığını düşünen insanlardan oluşuyordu. Ne var ki, o kişisel dönüm noktasından sonra, bunun doğru olmadığını, bilgilerin ve bilgisizliklerin, ilgilerin ve ilgisizliklerin, duyguların ve duygusuzlukların Türklüğün gölgesinde şekillendiğini, ama bunun ‘suyun içindeki balık’ gibi fark edilmediğini düşünmeye başladım.”
 
TÜRKLÜK TANIMI
 
Ünlü, kavramsallaştırdığı bu Türklüğü de, “etnisite, vatandaşlık, ulusal kimlik ve ideolojilere” dayandırmıyor, bunu daha çok “Türklerin çoğunda gözlemlenen sınıflar ve ideolojiler üstü, ortaklık ve benzerlik gösteren, belli görme, duyma, algılama, bilgilenme, ilgilenme, duygulanma, tavır alma halleri ve biçimleri” olarak tasvir ediyor. 
 
ESAS ANAYASANIN 3 TEMEL MADDESİ
 
Özellikle Türkiye’de Kürtlere, Ermenilere karşı soldan doğru da kendisini gösteren ve çoğu zaman “şovenizm” olarak adlandırılan meseleyi “beyazlık çalışmalarını” da inceleyerek ve diğer ayrımcılık örnekleri üzerinden ele alan Ünlü, bu son derece iddialı kitabında “Türkiye’nin esas anayasası” olarak tanımlanabilecek bu “Türklük Sözleşmesi”nin 3 temel maddeye dayandığını düşünüyor. Ünlü, bu maddeleri şöyle sıralıyor: 
 
“1) Türkiye’de imtiyazlı ve güvenli yaşayabilmek, toplumsal hiyerarşide üst katmanlara çıkabilmek ya da çıkabilme potansiyelini sürdürebilmek için Müslüman ve Türk olmak gerekmektedir. 
 
2) Osmanlı ve Türkiye’de Gayrimüslimlere yapılanlar (tehcir, katliam, soykırım, gasp, ırkçılık, ayrımcılık vs) hakkında doğruyu söylemek, bu gruplarla duygudaşlık kurmak ve bu gruplar lehine siyaset yapmak kesinlikle yasaktır. 
 
3) Türkleşmeye direnen Müslüman gruplara, özellikle de buna kararlı ve güçlü bir şekilde direnebilmiş Kürtlere yapılanlar hakkında doğruyu söylemek, onlarla duygudaşlık kurmak ve onlar lehine siyaset yapmak kesinlikle yasaktır.” 
 
SİYAHLIK-BEYAZLIK İLE TÜRKLÜK-KÜRTLÜK BENZERLİĞİ
 
Beyazlık tartışmaları üzerinden Simone de Boauvoir’ın “beyazlar ve erkeklerin iyi zenciler ve sahici kadınlara övgüler yağdırdığı” tespitinden hareketle, benzer bir durumun Kürtler için geçerli olduğuna işaret ederken, aslında iktidarın ve esas olarak “bu üstün Türklüğün” yanında yer alan Kürtlerin “makul Kürt” olarak tanımlanmasının nedenini de açıklıyor. 
 
Ayrıca siyahlık beyazlık, kadınlık erkeklik, Türklük Kürtlük arasındaki ilişkileri de irdeleyen Ünlü, şu önemli tespitlerde bulunuyor: “Beyazların beyazlık üzerine eleştirel bir biçimde düşünmeye ve yazmaya başlaması, imtiyazdan ve güçten kaynaklanan görme/görmeme, bilme/bilmeme biçimleri nedeniyle bu kadar gecikmiştir. Aynı sebepler erkeklerin erkeklik, Müslümanların Müslümanlık ve Türklerin Türklük üzerine eleştirel düşünce ve iç görüler geliştirmelerini engellemiştir. (…) Kadınlar erkeklik imtiyazlarını ve erkeklerin nasıl davranacağını, gayrimüslimler Müslümanların imtiyazlarını ve nasıl düşünüp davranacaklarını, Kürtler Türklük imtiyazlarını ve nasıl düşünüp davranacaklarını bilirler; çünkü bilmek zorundalar. Bu bir hayatta kalma bilgisidir. Dolayısıyla beyazların beyazlık üzerine ancak 1980’lerden sonra geliştirebildikleri düşüncelerin çoğu, siyahların zaten yüzyıllardır bildiği beyazlık fenomenlerine işaret ediyordu.” 
 
KİTAP ÖNEMLİ BİR TARTIŞMA ZEMİNİ SUNUYOR
 
Birbirinden önemli tespitlerin yer aldığı kitap aynı zamanda birçok akademisyenle yürütülen tartışmalar sonucu hazırlanmış. Bu yüzden uzun bir teşekkür listesi var kitabın önsözünde. Kitap, “Beyazlık üzerine düşünmek, siyahlık-beyazlık, Irksal Sözleşme ve Beyazlık Çalışmaları”, “Müslümanlık sözleşmesi, Osmanlı dönemi, Abdulhamid ve Müslümanlık Sözleşmesi, Jön Türklerin yükselişi ve sözleşme arayışı, Müslümanlık Sözleşmesi ve Ermeni Soykırımı, Müslümanlık Sözleşmesi ve Kurtuluş Savaşı”, “Türklük sözleşmesine geçiş, Türk devletinin, Türk ulusunun, Türk bireyinin inşası”,  “Türklük imtiyazları, performansları, halleri”, “Kürtlük-Türklük”, “Türklük krizi: Kürtlerin güçlenmesi ve Türklerin krizi” gibi konu başlıkları da kitapta incelenmiş ve tartışma konusu yapılmış. 
 
TÜRKLÜK SÖZLEŞMESİ VE MİLLİYETÇİ ZEHİRLENME
 
Siyasi alandaki tartışmalara önemli bir zemin sunan kitap ayrıca iddialı bir çıkış yapıyor. Kitapta “sadece etnik aidiyet” olarak tanımlayan “Türklük Sözleşmesi”nin aynı zamanda son dönemlerde yaşanan kimi milliyetçi tartışmaları da içeriyor.