Tiyatrocu Alkaya: Direniş mücadelenin, hayatı savunmanın tek taktiği

img

İZMİR – TAKSAV 6. Uluslararası İzmir Tiyatro Festivali kapsamında düzenlenen söyleşide konuşan tiyatrocu Orhan Alkaya, “Direniş mücadelenin, hayatı savunmanın tek taktiğidir” dedi. 

Toplumsal Araştırmalar Kültür ve Sanat İçin Vakıf (TAKSAV) 6. Uluslararası İzmir Tiyatro Festivali kapsamında tiyatro oyuncusu Orhan Alkaya ve Vecdi Sayar’ın katılımıyla “Direnen Sanat” konulu söyleşi gerçekleştirildi. Alsancak Türkan Saylan Kültür Merkezinde yapılan söyleşiye birçok demokratik kitle örgütleri ve tiyatrocular katıldı.
 
Orhan Alkaya, 1. Körfez Savaşı döneminde Can Yücel, Yaşar Kemal ve birçok aydın ile bir araya gelip ne yapacaklarının tartışmasını yürüttüklerini ve savaş karşıtı şiir yazmaya karar verdiklerini dile getirdi. 1989 yıllarında 81 şairin bir arada kolektif bir çalışmayla ikişer dizeden oluşan savaş karşıtı şiir yayımladıklarını dile getiren Alkaya, çalışmalarının çarpıcı bir etki yarattığını hatırlattı. 
 
‘BİZ HAYATI SAVUNUYORUZ’
 
Daha sonra Haldun Taner’in “Timsah” oyunun yeniden uyarladıkları ve provalarını yaptıklarını oyunun büyük bir başarıya ulaştığını belirten Akaya, ilk olarak bulundukları koşullardan dolayı beklentilerinin düşük olduğunu, başarılı olduktan sonra beklentilerinin daha çok yükseldiğini dile getirdi. Bunu sadece sanatın var olduğunu göstermek için yaptıklarını belirten Alkaya, “Statükoyla, iktidar erkiyle aramızdaki temel mesele bizim muhalefet etme iç güdümüz değil. Biz hayatı savunuyoruz. Onun karşısına ‘yapmaya imkan var’ diye çıkıyoruz. O bana ‘kendini öbür tarafa at bana itaat et’ diye çıkıyor. Tarihsel çalışmamız bu aslında. Sanatın ve sanatçının direnci, muhalifliği esasında bizim muhalif olmamız değil, iktidar erkinin bize muhalif olması” dedi. 
 
Yugoslavya iç savaşında tiyatroların perdelerini kapatmadığını belirten Alkaya, “Bütün mesele enerjiyi erk karşısında tarihsel bir dirilikte tutmak. İsa’nın doğumundan önce bir Romalı köle çıktı koskoca Roma imparatorluğuna bıçak çekti. Adı Spartaküs. Bunu biliyorsak bu gün moralimizi bozmamalıyız. Evet gün ağır, kötü ama tarih uzun, hayat kısa. Bu bilinçle tarihsel bilgiyle hareket ederek yürüdük. Böyle bir dönede biz Timsah’ı yaptık. Direniş mücadelenin, hayatı savunmanın tek taktiğidir. Taktikleri geliştirdikçe zenginleştiririz. Bu da bir direniş taktiği olarak, direniş tarihine geçti gibi görünüyor” dedi.
 
‘TOPLUMA EN AĞIR BEDEL ÖDETEN DARBE 20 TEMMUZ’
 
12 Eylül darbesinde “Üç büyük darbe bizi yine vurdu” diyen Alkaya, 12 Eylül’de yayınlanan 1402 Sayılı Sıkıyönetim Yasası ile Şehir Tiyatrolarından ihraç edildiğini söyledi. Türkiye’nin tamamında 12 Eylül döneminde 1402 sayılı sıkıyönetim kanunuyla kamudan ihraç edilenlerin sayısının 5 bin kişi olduğunu belirten Alkaya, 20 Temmuz’da ilan edilen OHAL’de ihraç edilen 150 bin kamu görevlisinin ihraç edildiğini 12 Eylül’le kıyaslanamayacağını belirtti. O süreçte avukatı aracılığıyla yazdığı savunmayla Yargıtay aşamasına kadar bütün süreçleri kazandığını dile getiren Alkaya, tüm maaşlarını, özlük haklarını geri alarak görevlerine geri döndüklerini belirtti. Çünkü büyük bir mali yük ile karşı karşıya kaldıklarını söyleyen Alkaya, “Ama şu anda 150 binden bahsediyoruz. Hepsi görevlerine geri dönecekler. Dava kazanacaklar ve devletin karşı karşıya kalacağı mali yükü düşünün. Biz böyle dönemlerden geçiyoruz. Bana darbelerin en kanlısı hangisi diye sorsalar. Tartışmam 12 Eylül 1980 darbesi derim. Ama topluma en ağır bedeli ödeten darbe 20 Temmuz derim” diye konuştu.
 
‘TİYATRO İNSANI İNSANIN KARŞISINA GETİREN YÖNTEMDİR’
 
Ardından konuşan Vecdi Sayar, devrimin ilk yaşandığı dönemlerde her zaman direnen sanatla devrimci olmaya çalıştığını belirtti. ‘Timsah’ oyununda böyle bir durum gördüğünü belirten Sayar, “Profesyonel tiyatro düzenin en temel koşullarından biri profesyonellikse bile ilk oyunlar amatör oyuncular ile oyuncu olmayan insanlarla sahneye konmuştur. Tiyatronun belli kurallarını bir yana bırakıp efektleri dışarıdan bir ses olarak vermek yerine sahne üzerinde tıpkı dublaj stüdyolarında yapıldığı gibi bütün sesleri bir teknisyenin, bir oyuncunun orada canlandırması gerçekleştirmesi son derecede yalın. Bütün devrimci tiyatroların yaptığı gibi son derece yalın bir sahne düzeniyle doğrudan doğruya insanın karşısına insanı getiren bir yöntemdir tiyatro” şeklinde konuştu.