Önlü: Ulus devlete karşı demokratik ulusu savunuyoruz 2021-12-13 18:25:19 ANKARA –  Meclis’te konuşan HDP Dersim Milletvekili Alican Önlü, “Gücünü kapitalizmden alan ulus devletin kutuplaştırıcı, tekleştirici, krizler yaratan sistemine karşı Demokratik Ulus’u savunuyoruz” dedi. Meclis Genel Kurulu’nda Kültür ve Turizm Bakanlığı, Dışişleri Bakanlığı 2022 bütçeleri ve 2020 Kesin Hesapları’nın görüşmeleri devam ediyor. Kültür ve Turizm Bakanlığı üzerine HDP Dersim Milletvekili Alican Önlü, değerlendirdi. Tutuklu siyasetçileri selamlayarak söze başlayan Önlü, “Başta cezaevlerinde rehin tutulan tüm yoldaşlar olmak üzere Türkiye halklarını saygıyla selamlıyorum. Yine Seyid Rıza ve oğlunu hileyle asan zihniyet 41 yıl önce bugün Erdal Eren’i aynı hile ile katletmiştir. Erdal Eren’i saygıyla anıyor, katledenleri de lanetliyorum” dedi.   ‘KÜLTÜRLERİN İNKAR EDİLDİĞİ BİR COĞRAFYA’ Kültür, insanlığın manevi dünyasının en önemli temel taşı olduğunu söyleyen Önlü, “Tarih boyunca yaratılan maddi ve manevi değerlerin toplamı olan kültür, aynı zamanda doğayla yaşam döngüsünün en canlı hücresidir. Bu yönüyle kültür, toplumların şah damarıdır. Bu damar kesilirse bedenin bir anlamı kalmaz. Ne yazık ki bu coğrafya sadece kültürlerin beşiği değil, aynı zamanda inkâr edilen, yakılan ve yok edilen kültürlerin de coğrafyasıdır” diye belirtti. Israrla yok edilen Dersim kültürünün bir ferdi olarak seslendiğini aktaran Önlü, şöyle konuştu: “Her halkın, inancın, dilin ve toplumun kendisine has bir kültür ve belleği vardır. Kültürün bu saf hali ve belleği, bütün insanlığın ortak mirası olarak algılanmalı ve sahiplenilmelidir. Kendi kültürümüz dışındaki kültürleri, inançları, dilleri veya yaşam tarzlarını bir tehdit unsuru olarak değil bir zenginlik, çeşitlilik ve çoğulculuk olarak kabul edersek, o zaman kültürler arası iletişime kapı aralamış oluruz.” İTTİHATÇI FİKİR HAKİM KILINDI Bizler Dersim kültür hafızası ve inanç değerlerine göre buna Raya Heq yani hak kapısı, hak yolu deriz. Çünkü Dersim’in tarihsel hafızasındaki o kapılar başka halklara, inançlara, evrenlere ve başka kültürlere bakmanın eşiğidir, yol ise beşerî nefsi terbiye eden bir hakikattir. Bugün yaşadığımız toplumsal çatışmaların, kutuplaştırmanın, demokrasi krizlerinin ve kültürel çoraklaşmanın en büyük sebebi 1921 Anayasasının mezara gömülerek, İttihatçı fikrin hâkim kılınmasıdır. TUNCELİ KANUNUYLA NE YAPILIYORSA BUGÜN DE AYNISI VAR Osmanlı’nın merkezileşme siyasetinden başlayarak, 1924 Anayasasına, 12 Eylül Darbesine ve bugün ki iktidara uzanan tekçi ve inkârcı anlayıştır. Şark Islahat Planı ve Tunceli Kanunuyla geçmişte ne yapılmak istendiyse bugün de aynısı yapılıyor. O zaman da Kürtçe konuşmak yasaklanmıştı, bugün de Meclis’te, kamusal alanda Kürtçe konuşmak yasaklanıyor. 1925’te Kürtçe gazeteler, romanlar, türküler yasaktı. Bugün de KHK’lerle gazeteleri, TV’leri, tiyatroları ve konserleri yasaklıyorsunuz. O gün de seçilmişleri, aydınları, yazarları fikirlerinden dolayı cezalandırıyordunuz, bugün de kültürü yaşatma ve çoğaltmanın yerellerdeki en önemli ayağı olan halkın belediyelerine kayyım atıyorsunuz. ONLARCA DİLİ YOK ETTİNİZ O gün de bu halkın, kutsal mekanlarını, inanç merkezlerini, mezarlıklarını, anıtlarını, dilini ve kültürünü yok etmeye çalışıyordunuz, bugün de aynı inkarcılığa devam ediyorsunuz. Evet, Türkiye coğrafyası bir halklar ve kültürler bahçesidir. Ancak sizler yüzlerce yıldır tekçi ve inkarcılıkla bu bahçeyi kuruttunuz. Anadolu’dan Mezopotamya’ya onlarca dili yüzlerce kültürü yok ettiniz. Kirmançki, Hemşince, Gagavuzca, Çerkezce ve insanlığın ortak mirası olan birçok dil ve kültür yok olma tehlikesi altında. Koca ülkede sadece 300 Êzidî bıraktınız. HASANKEYF’İ YOK ETTİNİZ Kaz Dağları, Ayder Yayları, Munzur Vadisi, binlerce yıllık tarihiyle insanlığın ortak mirası olan Hasankeyf’i insan ömründen kısa barajlar için yok ettiniz? Bir Kızılderili bilgenin Beyaz adama söylediğini bizde size söyleyelim ‘Son ırmak kuruduğunda, son ağaç yok olduğunda, son balık öldüğünde paranın yenmeyen bir şey olduğunu anlayacaksınız.’ Tekçiliği, inkarcılığı ve asimilasyonu kültür edinen her toplum ve devlet, zamanla kendi kültürünü yitirmiş ve çoraklaşmıştır. Bizler bu yaşanan kültürel yıkımı salt mevcut iktidarla ilgili bir sorun olarak görmüyoruz. KÜRTÇE TİYATRO YASAKLANIYOR Yüzyılın başından beri uygulanan politikalar, bugün iktidar eliyle bir konsept dahilinde sistematik olarak sürdürülüyor ve bunu tüm dünya görüyor. Bu politikaların adı yıkım, inkar ve zulüm politikalarıdır. Bir yandan Ankara’da Kürtçe konseri yasaklarken, diğer yandan Batman’da siyasi çıkar uğruna Kürtçe koro gösterisi düzenleyecek kadar ikiyüzlü politikalar yürütüyorsunuz. Vali ve Kaymakamlarınız, Kürtçe tiyatro oyunlarını yasaklarken, siz burada neyin tiyatroyu oynuyorsunuz? İNANCIMIZIN DİRENGENLİĞİYLE KARŞI KOYUYORUZ Ülkenin bütün zenginliklerini peşkeş çektiğiniz yetmiyormuş gibi, Av Turizmi adı altında Dersim’de halkımızın kutsal değeri olan Dağ Keçilerini katledecek kadar zalim, kutsal mekanları tahrip edecek kadar riyakârsınız. İktidar partisinin il, ilçe başkanları gibi çalışan kimi mülki amirleriniz Düzgün Baba Cemevi’nde olduğu gibi kendilerine cem düzenletecek kadar hadlerini aşmaktadırlar. Dersim Raye Haq inancı, ocaklarıyla, diliyle, kimliğiyle ve doğasıyla bütünleşmiş özgün karaktere sahiptir. Ağaçların, kayaların, dağ keçilerinin, akarsuların bir adı ve kutsallığı vardır. Ancak bu inkârcı rejim bu doğal toplum kültürünü her fırsatta deforme ve yok etmeye yemin etmiştir. Bizler de Munzur Baba’nın irfanıyla, Ana Fatma’nın hikmetiyle ve baş eğmeyen kimliğimizin direngenliğiyle buna karşı duruyoruz. DERSİM TERTELESİ Şimdi de 1937 yılında Dersim Tertelesi’nde askeri kışla olarak kullanılan yapıyı müzeye dönüştürüyorsunuz. Yüzleşme ve Hakikat Müzesi olması gereken kışla bir kez daha, inkâr ve yok saymanın merkezi haline getiriliyor. 1937-38 yıllarında Dersim halkına Tertele’de yaşatılanlar, bugün yeniden hatırlatılıyor. Bu mudur kültürden anladığınız, bu anlayışa mı bütçe istiyorsunuz? 72 millete aynı nazarla bakan Alevi Raye Heq inancına ve Kirmanckî diline dair tek bir kültürel çabanız yok. Dersimli binlerce mezarsız mazlum kadın ve çocuğun, pir Seyid Rıza ve arkadaşlarının, Bese’nin, Zarife ve Alişer’in, 1937-38’de tecavüze uğramamak için kendini kayalıklardan atan onlarca genç kadının, Sey Qazî’nin, Silo Qiz’ın, Firik Dede’nin hikayesinin olmadığı bir müzenin Dersim’in tarihi ve kültürüyle bir ilgisi olabilir mi? HALİNİZ KÜLTÜREL FUKARALIKTIR Farklı kültürleri, inançları, dilleri yok sayarak, inkâr ederek o çok arzu ettiğiniz kültürel hegemonyayı kuramazsınız. Haliniz kültürel fukaralıktır. Diriliş Ertuğrul, Filinta, Payitaht Abdülhamid gibi dizilere para akıtarak, milli ve manevi bayramlar uydurarak, farklı inanç ve kültürlere yönelik ırkçı ve ayrımcı ifadeler kullanarak ancak kendinizi kültürsüzleştirirsiniz. PARLAMENTER SİSTEM Size önerim, bakanlığın ismini Kültürsüzleştirme ve Asimilasyon Bakanlığı olarak değiştirin. İktidarının 2023’te yüz yıllık bir yanlışın tekrarı olarak farklı kültür ve inançları yok sayan tek adam rejimini tamamıyla kurumsallaştırmak istiyor. Demokrasinin kalıcılaşması, kültürlerin, dillerin, inançların, cinsiyetlerin ve doğanın eşit hukukunun güvenceye alınması ancak Demokratik Anayasayla mümkün olur diyoruz. Toplumu dikkate almayan, tekçiliği koruyan ve kutsayan merkeziyetçi anlayışın panzehri, yetkilerin topluma yani yerele devredildiği yerel demokrasiyle güçlendirilmiş parlamenter sistemdir. DEMOKRATİK ULUSU SAVUNUYORUZ Mevcut Türklük, Sünnilik, erkeklik ve teklik üzerine inşa edilmiş Cumhuriyet değil, Türkiye halklarının tamamını özgürlüğü ve eşitliğini sağlayacak olan çatı Demokratik Cumhuriyettir. Gücünü kapitalizmden alan ulus devletin kutuplaştırıcı, tekleştirici, krizler yaratan sistemine karşı, tüm ulusların haklarının korunduğu ve birbirine karşı üstünlük değil, eşitlik kültürünü var ettiği Demokratik Ulus’u savunuyoruz. Bizler kültür alanındaki sorunların yalnızca bütçeyle düzeltilemeyeceğini görüyor ve bunu her fırsatta dile getiriyoruz. 100 yıllık tekçi ve inkârcı rejimi dönüştürebilmek için önce rejimin karakterini değiştirmek gerekiyor. Bunun için de değişime önce farklı dilleri ve kültürleri yok sayan, tekçilik ve inkarcılıkta ısrar eden bu Meclis’ten başlamamız gerekiyor. Meclisten başlayabilmek için de önce bu iktidarı gönderip demokratik bir ülke yönetiminin oluşturulması gerekiyor” dedi. Önlü, sözlerini Zazaca konuştu. Önlü, “Dersim halkı, devreşin diyarı, kirli eli ve siyasetinizi Dersim’den çekin. Kürtsüz ve Alevisiz olan bütçenize hayır, diyoruz” diye belirtti. Genel Kurul HDP’li milletvekillerinin konuşmasıyla devam ediyor.