Beştaş’tan AKP’ye Kobanê tepkisi 2022-05-11 20:11:12   ANKARA – AKP’nin Kobanê’ye Ayn el Arap demesine tepki gösteren HDP Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş, “Bütün dünya Kobanê'ye ‘Kobanê’ diyor, o ‘Ayn el Arap’ diyor, ırkçılık ve Kürt düşmanlığı böyle bir şey” dedi. Halkların Demokratik Partisi (HDP) Grup Başkanvekilleri Meral Danış Beştaş ve Saruhan Oluç tarafından mültecilerin sorunlarının ve çözüm yollarının belirlenmesi amacıyla verilen araştırma önergesi AKP ve MHP oylarıyla reddedildi. Görüşmeler sırasında tansiyon bir kez daha yükseldi. Önergenin gerekçesini açıklamak üzere kürsüye çıkan HDP Adana Milletvekilleri Tülay Hatimoğulları, göç ve göçmen meselesinin Türkiye’de bir yapısal sorun haline dönüştüğüne dikkat çekti. Suriye savaşı ardından iktidarın politikalarıyla göç akınını teşvik ettiğini belirten Hatimoğulları, “Bunu neden yaptı? Çok açık ve net: Mültecileri kendi politikaları için araçsallaştırmak için yaptı, bu kadar açık ve yalındır. Hatırlayacak olursanız, Türkiye'de özellikle ‘Tampon bölge, uçuşa yasak bölge, güvenli bölge’ adı altında Türkiye'de yaşayan Kürt halkıyla onun coğrafyası ve Suriye'deki Kürt coğrafyası arasında bir Arap kuşağı yaratmak istedi yani bölgedeki demografik yapıyı değiştirmek için âdeta bir göç akınını Türkiye'ye teşvik etmiştir” ifadelerini kullandı. ‘GÖÇMENLER TİCARET MALZEMESİ HALİNE GETİRİLDİ’ Türkiye’nin göçmenleri bir koz olarak Avrupa ülkelerine karşı kullandığını aktaran Hatimoğulları, “Türkiye'de hakikaten onur kırıcı, rencide edici, aynı şekilde bir ticaret malzemesi hâline de getirmek istediler göçmenleri. Bizzat bu ülkenin Cumhurbaşkanı olan şahıs Merkel'e dedi ki: ‘Merkel, paralar nerede?’ Yani ‘Sen parayı verirsen biz, Türkiye'yi bir göç merkezi hâline getirebiliriz...’ Bu, utanılacak bir şeydir, yerin dibine sokar bir Cumhurbaşkanını ama nafile.Göçün nedenlerini hepimiz çok iyi biliyoruz. Göç savaşların, çatışmanın, açlığın ve yoksulluğun sonucu ortaya çıkar ve tabii ki göçten en fazla sermayedarlar ve işverenler faydalanır çünkü ucuz iş gücüdür ve yerli iş gücünü de ucuzlatan bir şeydir aynı zamanda göç” dedi. ‘MÜLTECİ YASASI ÜZERİNE ÇALIŞILMALI’ Geçen yıl Ağustos ayında Ankara’nın Altındağ ilçesinde Suriyeli göçmenlere yönelik provokasyon denemesi yapıldığını dile getiren Hatimoğulları, “Bugün Türkiye'de iflas etmiş olan bu iktidar kaotik bir şekilde seçimlere girmeye hazırlanırken yarın öbür gün ‘sığınmacı sorunu’ adı altında burada, Suriyelilere karşı kışkırtıcı provokasyonların önünü açma olasılığını Altındağ örneğinde gördük” hatırlatmasında bulundu. Irkçılık ve ilkel milliyetçiliğin gelişmesinin önüne geçilmesi gerektiğinin altını çizen Hatimoğulları, “Türkiye'de bir mülteci yasası üzerinde çalışılmalıdır, detaylı bir çalışma yapılmalıdır. Kolluk kuvvetlerinin inisiyatifine bırakılmamalı birçok şey, sivil kurumlar oluşturulmalıdır bu manada. Ayrıca ‘sınır ötesi operasyonlar’ adı altına Suriye'nin içişlerine müdahaleden, savaşı kışkırtan politikalardan derhâl vazgeçilmelidir. Göçle mücadele etmenin en temel yolu, barışı ülkede, bölgede, Suriye'de tesis etmeye katkı sağlamaktır. Göçmenler araç değildir, bu bilinmeli. Ona göre, uluslararası kriterlere göre muamele görmelidir göçmenler. Geri gönderme mutlaka ve mutlaka gönüllülük esasına dayanmalıdır” diye konuştu. ‘AKP’NİN GÖÇ POLİTİKASI YOK’ İYİ Parti Grubu adına söz alan Mehmet Metanet Çulhaoğlu, AKP’nin bir göç politikası olmadığını belirtti. Çulhaoğlu, “Çünkü geri ve yoz bir kişisel mantığı, günlük söylemleri, talimatları ‘A-Ka-Pe’nin göç politikasını ortaya çıkarmaktadır. Kamuoyuyla paylaşılan, bilim çevrelerinde tartışılan, değişik toplum ve devlet kesimlerinin üzerinde antant kaldığı bir metin ortaya çıkarılamamıştır” dedi. AKP’nin 2011’den itibaren İhvancı stratejisini ithal göç politikalarıyla uyumlaştırarak, bugüne tatbik ettiğini kaydeden Çulhaoğlu, “Suriye'de 3 harekât bölgemizde ve İdlib'de 6 milyon Suriyeli bizim insanlarımız tarafından beslenmektedir. Altyapısından eğitimine, sağlığına, yönetimine, güvenliğine, her şeyine biz bakıyoruz. Ayrıca en az 40 bin kişilik bir ordu besliyoruz. Türkiye'nin Suriye nüfusu bölgesinde ticari ve ekonomik faaliyetleri konusunda pis kokular geldiği de söylenmektedir. ‘A-Ka-Pe’nin bölgenin ekonomisini, ticaretini hangi yandaşlara peşkeş çektiği sorgulanmaktadır. Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği ve Birleşmiş Milletler Uluslararası Göç Örgütüyle hukuki zeminde ilişkiler geliştirilmelidir. Başta seçim çevrem Adana olmak üzere tüm şehirlerimizde acilen gettolaşmanın önüne geçilmelidir” ifadelerini sarf etti. ‘AĞIR BEDELİ TÜRKİYE’YE ÖDETEN İKTİDARDIR’ Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Grubu adına söz alan Levent Gök, ortada hem insani hem de siyasi bir sorun olduğuna dikkat çekerek, “Siyasi sorunun en büyük müsebbibi, Suriye iç savaşının tarafı olmanın ağır bedelini Türkiye'ye ödeten bu iktidardır. Sayın Fahrettin Altun geçen ay ‘Nereden gelirlerse gelsinler mülteciler Türkiye'de gerçek bir cennet buldular’ diyor. Cumhurbaşkanı kısa aralıklarla yaptığı çok değişik açıklamalarla bir kısmının gönderileceğini, sonra hiçbirinin gönderilmeyeceğini, sonra briket evler yapıldığı zaman 1 milyon Suriyelinin gönderileceğini ama bugün de bakıyoruz ki yine hiçbirinin gönderilmeyeceği noktasına tekrar varabiliyor. Bu, tam anlamıyla bir politikasızlıktır, tam anlamıyla bir kaostur” dedi. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun da göçmen meselesine emek sömürüsü üzerinden baktığını aktaran Gök, “Diyor ki: ‘Bunları gönderirsek en çok sanayiciler ağlayacak.’ Yani Türkiye'ye gelen göçmenlerin, mültecilerin bir ucuz işgücü olarak kullanıldığını da ne yazık ki itiraf ediyor. Bunların her biri insan haklarına aykırıdır” şeklinde konuştu. AKP MUHALEFETE YÜKLENDİ AKP grubu adına söz alan Atay Uslu ise çözümü “terör” söylemleri üzerinden HDP’ye yüklenmekte buldu. CHP’ye de yüklenen Uslu, “Sayın Kemal Kılıçdaroğlu da ön sözünü yazdı. Kemal Bey'in söylemlerine ve rapora baktığımızda, Kemal Bey'in raporu okumadığını görüyoruz. Bunu neden söylüyorum? Raporda diyor ki: ‘İnsanların siyasi görüşü nedeniyle hayatları tehlikeye düşerse sınır dışı edilmez.’ Peki, Kemal Bey ne diyor? ‘Davul, zurnayla geri yollayacağız’ diyor. Arkadaşlar, hangi CHP'ye inanacağız? Bakın, biz ülkemizde geçici koruma statüsünde bulunan sığınmacıların güvenli, huzurlu, gönüllü ve onurlu bir şekilde dönüşlerinden yanayız, bununla ilgili çalışmalar yapıyoruz” ifadelerini kullandı. USLU’YA YANIT: HALKI KANDIRMAYIN Bu sırada AKP’li Uslu’ya HDP’li Serpil Kemalbay, “Halkı kandırmayın! Yapamazsınız, halkı kandırmayın! Halkı birbirine düşman etmeyin! Barış gelmeden kimse dönemez. Barışı savunun önce. Savaşa benzin dökmeyin” sözleriyle karşılık verdi. ‘SURİYE’DE İÇ SAVAŞI TETİKLEYEN ERDOĞAN’DIR’ AKP’li Uslu ardından sataşmadan söz alan CHP İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi, “Suriye'den gelen milyonlarca kişi siyasi görüşleri nedeniyle değil, Suriye'deki iç savaş nedeniyle, Suriye'de Türkiye'nin de bir şekilde müdahil olduğu, tarafı olduğu iç savaş nedeniyle Türkiye'ye kaçmışlardır. Onlar göçmen değil Sayın Hatip, sığınmacı. Bu insanlar, milyonlarca Suriyeli Türkiye'ye ülkesindeki iç savaş nedeniyle gelmiştir ve bu iç savaşı tetikleyen ülkelerin başında Sayın Tayyip Erdoğan'ın yönettiği bu devlet gelmektedir, bu Hükûmet gelmektedir” diye karşılık verdi. ‘CAMİ’DE NAMAZ KILMA ERDOĞAN’IN HAYALİYDİ’ Sataşmadan söz alan HDP’li Tülay Hatimoğulları da AKP’li Uslu’nun ithamlarına karşı barış dili kullandıklarını vurgulayarak, ekledi: “Nefret dilini bugüne kadar bu ülkede örgütleyen ve halkı, toplumu kutuplaştıran dili ve politikaları bizzat AKP'nin kendisi yapmıştır; bu birincisi.İkincisi, Rakka, Deyrizor, vesaireden gelen Suriyeliler için laf söylüyor. Bakın, Kobani'den geldikleri zaman göç ettiklerinde çeşitli sosyal kurumlar onlara bir tas çorba verdiği için şimdi Kobanê kumpas davasının ikinci etabından yargılanıyor. Bunlar göçmen severler. Üçüncüsü, Esad'ı gönderme ve gidip orada, camide namaz kılma Erdoğan'ın hayaliydi, doğru mu? Doğru, onun hayaliydi ama şimdi bunu başaramadığı için Esad'la nasıl görüşürüm diye Körfez Ülkelerini sırayla görüşmeye gönderiyor. Birleşik Arap Emirlikleri'ni gönderdi, başkasını gönderdi, başkasını. Şimdi, Esad'la resmî olarak bir araya gelmek için Erdoğan can atıyor, bunu bütün dünya kamuoyu biliyor. Yarın da görüşecekler. Aynı şeyi Mısır'da Sisi için yaptı, gene görüşmek için 50 takla attı. Göçmenlerle ilgili söylemimiz çok net, bu kadar göçmen seviyorsanız, gelin, Türkiye Büyük Millet Meclisinde göçmenlikle ilgili yasayı çıkaralım.” Bir kez daha söz alan AKP’li Atay Uslu, CHP’nin raporunu okuduğunu belirtti. Irak’tan, Suriye’den gelenleri ırklarına göre ayırmadıklarını iddia eden Uslu, Kobanê’ye ise ısrarla Ayn el Arap olarak tanımladı. Uslu “Oradan gelenlerin hepsi Kürt'tü ve Esad onlara kimlik kartı bile vermemişti ama biz insan olarak, sığınmacı olarak kabul ettik” sözleriyle lütuf yaptıklarını savundu. ‘ÇETELERİ DESTEKLİYORSUNUZ’ KARŞILIĞI Bu sırada muhalefet milletvekilleri “Çeteleri destekliyorsunuz”, “Yol geçen hanı yaptınız be!”, “Mültecinin statüsünü tanıyın, uluslararası sözleşmeleri imzalayın” sözleriyle laf attı. BEŞTAŞ’TAN KOBANÊ TEPKİSİ: KÜRT DÜŞMANLIĞI BÖYLE BİRŞEY Söz alan HDP Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş da, “Bütün dünya Kobanê'ye ‘Kobanê’ diyor, o ‘Ayn el Arap’ diyor, ırkçılık böyle bir şey, Kürt düşmanlığı böyle bir şey” sözleriyle karşılık verdi. Yapılan tartışmalar ardından HDP’nin önergesi reddedildi. Genel Kurul’da TCK ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi görüşmelerine geçildi.