Beştaş: ‘İmralı tecrit sistemi ortadan kaldırılmalı’ çağrısına ses verilmeli 2022-05-31 18:11:40   ANKARA – Meclis Genel Kurulu’nda konuşan HDP Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş, “Tecrit Siyasetine Karşı Barış Hakkı” konferansının sonuç bildirgesinde yer alan “İmralı tecrit sistemi ortadan kaldırılmalıdır” çağrısına herkesin ses vermesi gerektiğini belirtti. Meclis Genel Kurulu’nda 60’a göre söz alan partilerin Grup Başkanvekilleri gündeme dair değerlendirmelerde bulundu. Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Grup Başkanvekili Özgür Özel, Gezi direnişine dikkat çekerek, “Gezi, 28 Mayısta ağacına, doğasına sahip çıkmak isteyen gençlerin Gezi Parkı'nda kurdukları direniş çadırlarıyla başlayan, daha sonra biber gazlı sert müdahaleler, daha sonradan bir terör örgütüyle irtibatları kesinleşen birtakım kişilerin yapmış olduğu müdahalelerle yakılan çadırlar, orantısız güç, mayıs ve haziran ayı boyunca tüm Türkiye'de yayılan bir demokrasi ve özgürlük mücadelesine dönüştü. O dönemde iktidar partisi dışında muhalefetteki tüm partilerin liderleri, bu konuda, bunun çevre duyarlılığı üzerinden ve gençlerin yaşam tarzına müdahale üzerinden iktidara yapılan bir uyarı olduğunu söylediler” hatırlatmasında bulundu. BAHÇELİ’YE GEZİ’DEKİ SÖZLERİNİ HATIRLATTI İktidarın Gezi’yi kriminalize etmesine de tepki gösteren Özel, “Gezi'yi yaşamamış gençlere dahi bu yalanı defalarca tekrarlayarak Gezi'den darbe çıkarmaya çalışıyorlar. O günlerde Gezi'de darbe görmeyen muhalefet liderlerinin, o günün muhalefet liderlerinin bugün Gezi'ye ‘Darbe girişimi’ demelerini de milletimizin takdirine bırakıyoruz. Ama biz Gezi'nin arkasındayız; haksız Gezi tutuklamalarının, haksız Gezi cezalarının elbette üst mahkemelerden ama en başta milletin vicdanından döneceğine de inanıyoruz” diye konuştu. DEZENFORMASYON YASASINA TEPKİ Özel, yeni getirilen dezenformasyon yasasına dair de şu eleştirilerde bulundu: “Esas mesele şu: Yeni bir suç türü icat ediliyor. Normal şartlarda dezenformasyonla mücadeleye ihtiyaç var mı? Var. Madde doğru yazılsa iyi olur. Bir de ama bir şeye ihtiyaç var; bağımsız bir yargı lazım. Bir bağımsız yargı olsa -dezenformasyon kanununu okudum- iki buçuk gün içinde A Haber, hepsi hapishanelere falan giderler; Ne Yeni Şafak kalır ne Kanal 24 ne Sabah gazetesi ne bilmem ne.Fahrettin Altun'un tazminat davalarını açtığı Anadolu Mahkemesinde, bir de Anadolu yakasındaki sarayda bir tane ceza mahkemesi, asliye ceza sadece orası. Nasıl uygulayacak? Zulüm maddelerinin ve bu, seçime giderken muhalefeti susturma, gazetecilere ayar verme maddelerinin karşısında dimdik direniriz.” AKP’Lİ ÜNAL GEZİ’Yİ KRİMİNALİZE ETTİ AKP Grup Başkanvekili Mahir Ünal ise Gezi’yi kriminalize ederek, “Gezi Vandalizmi" sözlerini sarf etti. O dönemde polis müdahalesi sonrası yaşanan zararları sıralayan AKP’li Ünal, polisler tarafından katledilenlere ise değinmedi. Dezenformasyon yasasını ise Ünal, “Eğer bizim ifade özgürlüğünü, eleştiri hakkını, basın özgürlüğünü kısıtlamak gibi bir niyetimiz olsaydı biz bunu TCK 125'te ‘Kişilere Karşı Suçlar’ başlığı altında ele alırdık, oysa biz bunu 217 (a)'yla ‘Kamu Barışına Karşı Suçlar’ başlığı altında düzenleyerek üç aşamalı ve üç gerekçeli bir düzenlemeye yani sırf halk arasında korku, kaygı, panik oluşturmak saikiyle yani bir özel amaçla, yine, iç ve dış güvenliği, kamu düzenini, genel sağlığı tehdit edecek gerçek dışı bir bilgiyi kamu barışını bozmaya elverişli şekilde üç aşamaya bağlayarak ve dezenformasyonla ilgili... ‘Bir şeyin dezenformasyon olduğuna kim karar verecek?’ diye soruyorlardı, ‘Bir bilginin gerçek dışı olduğuna kim karar verecek?’ diye soruyorlardı, ‘Buna da yargı karar verecek.’ Dedik” sözleriyle savundu. YARGI BAĞIMSIZLIĞI SAVUNMASI Ünal, muhalefetin "sarayın hâkimi", "sarayın savcısı" gibi ifadelerini doğru bulmadığını belirterek, yargının bağımsız olduğunu öne sürdü. KOBANÊ DAVASI Halkların Demokratik Partisi (HDP) Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş, Kobanê Davası’nda yaşanan hukuksuzlukları dile getirerek, söze başladı. Mahkemenin -her türlü hukuk kuralını çiğneyerek- yargılama yaptığını söyleyen Beştaş, “Türkiye tarihinde ilk defa ‘Size bir günlük savunması süresi veriyorum. Avukatınızla beraber ister savunma yapın ister yapmayın’ diyen ve diğer mahkeme başkanı çete üyesi olan, ev hapsinde olan mahkemelere Sayın Ünal ‘Türk yargısı bağımsızdır’ diyor. Vallahi, hiçbir şey demiyorum yani bağımsız falan değil, tarafsız da değil” diye konuştu. ‘KADINLARI KORKUTAMAZSINIZ’ Batman’da 15 kadının gözaltına alınmasına da tepki gösteren Beştaş, “Aralarında Batman Kozluk ve Bekirhan Belediye Eş Başkanı kadın arkadaşlar da olmak üzere 15 kadına dört gün gözaltı süresi verildi ve gizlilik kararı verildi. Nedir bu kadınların fiilî? Kadın haklarını savunmak, kadın özgürlük mücadelesi vermek, HDP'de siyaset yapmak. Açıkçası, iktidar, kadınlara açık, aleni bir savaş açmış durumda, her gün bir ilde operasyon yapmadan rahat edemiyor. Ben iktidara şunu söylemek istiyorum; bu, bütün partilerin aslında ortak bir sorunudur: HDP'ye yönelik her gün böyle operasyonlar yapılırken diğer partilerin ‘Umurumuzda değil’ demesini ya da görmezden gelmesini de not olarak buraya bırakıyorum. Vallahi de billahi de kadınları korkutamazsınız, kadınları susturamazsınız, kadınları özgür ve eşit yaşam mücadelesinden vazgeçiremezsiniz. Yarın da Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu'nun Çağlayanda duruşması var. On binlerce kadın oradan da haykıracak ‘Kadınları durduramazsınız.’ diye. Batman'da gözaltına alınan arkadaşlarımızı, kadın yoldaşlarımızı serbest bırakın” ifadelerini kullandı. CHP’YE GÖNDERME: SİYASET CESARET İŞİDİR CHP Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’ın “İnşallah demedim” açıklamasına da Beştaş, “Bu siyasi rehine meselesinde bir de tabii ki ürkek, korkak bir siyaset tarzı var. Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı çıkmış, sevgili Demirtaş'ın serbest bırakılmasıyla ilgili ‘İnşallah.' demedim.’ diye açıklama yaptırmış, belediye basın-yayın birimine hem de. Ya, ayıp ya. En ciddi konularda açıklama yapmayan bir Belediye basın-yayın birimi ‘İnşallah’ karşısında açıklama yapma gereği duymuş, kurumsal açıklama bir de. Siyaset cesaret işidir, cesaretini kaybeden bir siyasetin kaybedecek başka hiçbir şeyi kalmamıştır. Sevgili Demirtaş, Yüksekdağ, Kavala ve daha yüzlerce siyasetçi neden cezaevinde? İktidarın rehine siyaseti nedeniyle cezaevinde. Onları orada tutan siyasete karşı çıkmadan, karşı durmadan muhalif siyaset olmaz, olamaz. Eğer ‘İnşallah.’ demekten bile imtina ediyorsanız iktidarın rehine politikasının yanında yer alıyorsunuz demektir. Bu ikircikli, ilkesiz politikayla Türkiye yol alamaz diyorum ve HDP mücadelesiyle, dik duruşuyla, demokratik güçlerin direnişiyle kesinlikle kararlılıkla yol alacaktır” sözleriyle yanıt verdi. PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecride de dikkat çeken Beştaş, şöyle devam etti: “Sayın Başkan, geçen hafta İstanbul'da önemli bir toplantı yapıldı ‘Tecrit Siyasetine Karşı Barış Hakkı’ adında önemli bir konferans. Özgürlük İçin Hukukçular Derneği, Toplum ve Hukuk Araştırmaları Vakfı ve İnsan Hakları Derneği öncülüğünde yapıldı. Bu konferansta demokrasi ve hukuk krizinin ilk olarak yansıdığı yerin hapishaneler olduğu ifade edilerek ‘Bu yaşam siyaseti ve ayrımcılık karşıtı hak savunuculuğunun bir gereği olarak ceza infaz sisteminde her türlü ayrımcı uygulama derhâl sonlandırılmalıdır’ denildi. Ayrıca, olağanüstü ve ayrımcı infaz uygulamalarının en belirgin örneğinin İmralı'da yaşandığını tespit eden konferansta ‘Ölünceye kadar hapislik biçimindeki ağırlaştırılmış müebbet infaz rejimi, AİHM kararları ve Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi tavsiyeleri doğrultusunda sona erdirilmelidir. İmralı Hapishanesi kapatılmalı, İmralı tecrit sistemi ortadan kaldırılmalıdır’ denilerek önemli bir çağrıda bulunuldu. Bu çağrıya herkesin ses vermesi gerekiyor, duyması gerekiyor.” Genel Kurul devam ediyor.