Kılıçdaroğlu: FETÖ’nün yaptığını şimdi Saray ve adamları yapıyor 2018-07-24 15:02:36     ANKARA - Partisinin grup toplantısında konuşan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “FETÖ'nün zamanında yaptığını, şimdi Saray ve adamları yapıyor. Bir ipte iki cambaz oynamaz demiştim, bir cambaz düştü, diğeri devam ediyor” dedi.   Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin Meclis’teki grup toplantısında konuştu. Bugün yıl dönümü olan Lozan Anlaşması’na değinen Kılıçdaroğlu, Lozan Anlaşması’nın hükümlerinin tartışılmasının yersiz olduğunu belirtti.   Kılıçdaroğlu şöyle devam etti: “ Lozan Barış Anlaşması'ndaki hükümleri tartışmanın yersiz olduğu düşüncesindeyim. Bu anlaşma, büyük bir suikastın sonuçsuz kaldığını bildirir bir belgedir. Osmanlı tarihinde benzeri görülmemiş bir siyasi zafer eseridir. Türkiye Cumhuriyeti'nin tapusu teslim edilir. Bunun bize kadar gelmesini sağlayan iki önemli akıl vardır: Mustafa Kemal Atatürk ve İsmet İnönü. Kişinin sarayın kulu olmasının önüne geçtiler, cumhuriyeti getirdiler. Kimsenin kulu ve kölesi olmadan vatandaş olmanın önemini öğrendik. Eşit yurttaşlık getirdiler, kimseyi ötekileştirmediler. Yeni bir demokrasiyle yola çıktılar. Bugün geldiğimiz nokta, kan ve gözyaşıyla kazanılan zaferlerin sonucudur. Bu topraklar sıradan kurulmadı. Bu devlet de sıradan bir devlet değildir. Binlerce yıllık devlet geleneği vardır. Hiç kimseye boyun eğmemiştir. Saray boyun eğdi, sonra kaçmak zorunda kaldı. Gemiye binip gitti. Bu ülkede yaşayanlar ise onurlarıyla yaşadılar, geleceklerini kan ve gözyaşıyla çizdiler. Sınırlarımız anlaşmalarla değil, kan ve gözyaşıyla kurulmuştur. Avukat bürolarında kurulmamıştır, bedel önemiştir bedel.”   ‘MEDYANIN TAMAMI HÜKÜMETİN KONTROLÜNDE’    Gazeteciler ve Basın Bayramı’na ilişkin de konuşan Kılıçdaroğlu, “24 Temmuz 1908'de dönemin sarayının sansür memurları gazetelere giderler. Haberleri denetlemek ve sansürlemek için ve gazetelere giremezler. İzin verilmez. Gazeteler 25'inde özgürce çıkar. O gün basın bayramı olarak kutlanmıştır. 1971'de ise yeniden baskı kurulmuştur. Muhtıralar döneminde özgürlükler, insan hakları kısıtlanmıştır. Gazeteler büyük baskı altında, gazeteciler hapiste, gazeteler kendilerine otosansür uyguluyorlar. Düşüncelerini değil, artık magazin haberlerini köşelerine koyan yeni bir anlayış var. Ya saraya yağcılık yapacaksın ya da sana yaşam hakkı tanımayacağım diyen bir dönemdeyiz. İktidar havuz medyasını oluşturdu. Devletten ihale alanlara gazeteler, televizyonlar ipotek edildi. Gazeteler zorla sattırıldı. Birkaç gazete dışında medyanın tamamı hükümetin kontrolünde. Tek bir görevleri var; iktidara yağcılık yapmak, sarayın gözüne girmek. Uçağına alır mı diye aşağılık davranışlar sergilemeye başladılar. Alsa ne olur olmasa ne olur! Havuz medyasının en belirgin özelliklerinden biri de sürekli yalan haber yazmasıdır. Havuz medyasına verilen bütün desteklere rağmen gazeteleri satılmıyor. Almıyor kimse, güvenmiyor. Güvenmediği için de gazeteler basılır, dünyanın reklamı alınır, tamamına yakını hurdacıya gider” dedi.   ‘140’IN ÜZERİNDE GAZETECİ HAPİSTE’   Türkiye'de 140'ın üzerinde gazeteci hapiste olduğunu hatırlatan Kılıçdaroğlu, “Birinin durumu daha özellikli. Ece Sevim Öztürk, 15 Temmuz darbe girişimi oldu, demokrasiye ihanet ediyordu ama arkasındaki sır neydi, bunu araştırıyor. Sen misin bunu araştıran, yakaladılar, doğru hapse! Neden korkuyorsunuz? Neden 15 Temmuz'un detaylarının ortaya çıkmasından neden korkuyorlar? Bunu araştırmayacaksın diyor, neyi araştıracak peki?” diye konuştu.   ‘ENİS BERBEROĞLU’NUN TUTUKLANMASI BİR DEMOKRASİ OLAYIDIR’   Kılıçdaroğlu, Enis Berberoğlu’nun tutukluluğuna da değindi. Kılıçdaroğlu, “Enis Berberoğlu  da uzun yıllar medyada çalıştı. Şu anda hapiste. Onu ben bir demokrasi kahramanı olarak görüyorum. İktidarın isteği üzerine hapishanede tutuklu, yani esir. Hiçbir suçu yok! Ama tutuklu, hapiste, esir. Dolayısıyla Enis Berberoğlu'nu mahkum eden olay bir Enis Berberoğlu olayı değildir. Bu olmaktan çıkmıştır. Olay, Berberoğlu ailesinin olayı da değildir. Olay, bir CHP milletvekilinin tutuklu olmasından da çıkmıştır. Bir Türkiye, bir demokrasi olayıdır” dedi.   ‘YARGI REHİN ALTINDA’   Yargının “rehin” altında tutulduğunu söyleyen Kılıçdaroğlu, “Gönlümüzde yatan mahkemelerin bağımsız olması. Ama yok. Talimatla karar veren mahkemeler var. Bakıyor, nasıl karar verirsem sarayın gözüne girerim, Yargıtay yolu açılır diyor. Böyle düşünenler hakim, yargıç değildir. Onlara yakışan en güzel unvan 'Yargıya ihanet edenler'dir. Türkiye'nin en temel sorunu yargıdır. Yargı tutsak aslında, rehin altında. Karar veremiyor. Rehin altında bir yargı olur mu? Yargı dokunulmazlığının geçici olduğunu bu hakimler bilmiyor mu? Kararı beklettiler. Adli tatilin başlamasından bir gün önce karar verdiler, sonra hep beraber tatile çıktılar. O tatil size haram olsun!” ifadelerine yer verdi.    ‘KILIÇDAROĞLU’NUN SESİNİ KESİN DİYE TALİMAT GELDİ’   Kılıçdaroğlu şöyle devam etti: “Bir de Eren Erdem arkadaşımız var. 7 Mayıs 2018 tarihinde bir iddianame hazırlanır. Olabilir, benim hakkımda da dünya kadar iddianame var. Silivri'de açıklama yapmıştım, ben Ankara'ya gelmeden fezlekem gelmişti. Çünkü saraydan emir geldi, Kılıçdaroğlu'nun sesini kesin diye. Senin feriştahın gelse ben geri adım atmayacağım! 19 Eylül 2018'e duruşma tarihi veriliyor. Sonra her nedense erkene alınıyor duruşma. FETÖ'ye üye olmamakla birlikte bilerek isteyerek yardım ettiği için. FETÖ'nün zamanında yaptığını, şimdi saray ve adamları yapıyor. Bir ipte iki cambaz oynamaz demiştim, bir cambaz düştü, diğeri devam ediyor. Erdem, hayatı boyunca FETÖ'yle mücadele etmiştir.”