DBP Eş Genel Başkanı Arslan: AKP tüm Kürtlere savaş açtı 2019-10-28 13:14:07 DİYARBAKIR- Partisinin 5’inci Olağan Genel Kongresi’ni 30 Kasım’da gerçekleştireceklerini belirten DBP Eş Genel Başkanı Mehmet Arslan, Kuzey ve Doğu Suriye’ye dönük işgal ile AKP’nin tüm Kürtlere savaş açtığını söyledi.   Demokratik Bölgeler Partisi (DBP), 30 Kasım’da yapacağı 5’inci Olağan Genel Kongresi’ne ilişkin DBP Yerel Yönetimler Bürosu’nda basın toplantısı düzenledi. Toplantıya, DBP Eş Genel Başkanı Mehmet Arslan, DBP Eş Genel Başkan Yardımcısı Halide Türkoğlu ve DBP MYK Üyesi Mehmet Şirin Tunç katıldı.    Toplantıda konuşan DBP Eş Genel Başkanı Mehmet Arslan, son dönemde Türkiye ve Ortadoğu’da yaşanan gelişmelere değindi. Türkiye’nin Kuzey ve Doğu Suriye’ye 9 Ekim’de başlattığı operasyonu “işgal” olarak tanımlayan Arslan, AKP’nin iktidar krizini çözmek için sadece statü ve demokrasi mücadelesi veren Kürtlere değil, Irak, Suriye, İran ve Türkiye’deki Kürtlere savaş açtığını vurguladı. Türkiye’nin başlatmış olduğu operasyonun tarihine dikkat çeken Arslan, “9 Ekim, Sayın Öcalan’a dönük uluslararası komplonun yıldönümüdür. Aynı tarihte Rojava Kürdistanı’na dönük başlatılan işgal, Kürtlere dönük açık bir savaştır. 1998’de nasıl komployla Öcalan şahsında demokrasiyi boğmaya çalıştılarsa, bugün de özgür Kürdün kazanımlarını ortadan kaldırıp, Kürdü yok etme savaşıdır” dedi.    Ortadoğu’da Kürt sorunu çözülmeden demokrasi sorununun çözülemeyeceğinin bir kez daha ortaya çıktığını kaydeden Arslan, “Bugün sadece Türkiye’deki Kürt siyasi partileri antidemokratik uygulamalara maruz kalmıyor, kendi iktidarını ayakta tutmak için muhalif, demokrat, yurtsever tüm kesimlere savaş açılmıştır. AKP sadece AKP iktidarına karşı mücadele eden Kürtleri değil, tüm Kürtlere savaş açmıştır. Kürtler, demokratik, özgürlükçü eşit sistemini Rojava devriminde ortaya koymuştur. Bu savaşın bizler açısından en makul cevabı, Ortadoğu’da model olabilecek demokratik, eşitlikçi ve özgürlükçü sistemi boğma amaçlıdır” diye konuştu.    ‘HALKLAR DEĞİL İKTİDARLAR KAZANÇLIDIR’   Türkiye’nin Kuzey ve Doğu Suriye’ye girmesine Rusya ve ABD’nin göz yumduğunu belirten Arslan, “Ülkeler, iktidar krizlerini aşmak için Suriye’deler. Kürtler, demokratik bir sistemi Suriye ve Ortadoğu halkıyla ortaya koymuştu. Bu savaşların sadece bir kazanı vardır, o da bu savaşı yürüten iktidarlardır. Halklar, bu savaştan kazançlı çıkmayacaktır. 21 yüzyılda dünyanın gözüne baka baka kendi beka sorunları için halklara ölümü dayatıyorlar. Kürtler, sadece kendileri için değil dünyanın onurunu IŞİD’e karşı korudu. IŞİD tehlike olmaktan çıktıysa Kürtlerin direnişi sonucudur. Kürtler, kendilerini dünya halklarına karşı kendini sorumlu tuttuysa, dünyadaki halklar ve devletler de Kürtlere dönük savaşa karşı durmalıdır” ifadesinde bulundu.     ‘SAYIN ÖCALAN’IN ÇAĞRISINA SAVAŞ İLE CEVAP VERİLDİ’   PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın 7 Ağustos’ta avukatları aracılığıyla gönderdiği “Devletin rasyonel aklının devreye girmesi halinde çatışma zeminini bir haftada ortadan kaldırırım” mesajını anımsatan Arslan, “Suriye’de, bu savaş başlamayabilirdi.  İktidarın, Sayın Öcalan çağrısına cevabı, 19 Ağustos’tan itibaren HDP’nin toplam 12 belediyesine kayyum atayarak, tecritte ısrar oldu. Sayın Öcalan çağrısına iktidar savaşla cevap vermiştir. Türkiye’de başta tüm toplumsal sorunların çözümü olmak üzere Sayın Öcalan tecrit uygulamak değil bu tecridi kaldırmakla olur. Öcalan’ı sesi çıktığında halklar ve iktidarlar rahatlatıyor” diyerek, bir an önce tecridin kaldırılmasını talep etti.     ‘TECRİT KİMSEYE KAZANDIRMAZ’   Türkiye’deki tüm sorunların çözümü konusunda Öcalan’ın önemli bir baş aktör olduğunu kaydeden Arslan, “İktidar savaş ve kaosu derinleştirmek istemiyorsa Sayın Öcalan’ın sesini kamuoyuna duyurmalıdır. Tecrit, hiç kimseye kazandırmaz. Tüm yurtseverler, demokratlar ve muhalefet yapan herkese tecridin sonlandırılması üzerinden AKP’yi zorlaması gerekir. Bu savaşın temel kaynağı Sayın Öcalan üzerindeki tecrittir.  Aksi taktirde Rojava’da toprağa düşen canlar, sadece Kürtlerin değil tüm dünya haklarının sorumluluğundadır. Bu imha saldırılarına karşı uluslararası güçler karşı koymalıdır, dayanışma içerisinde olmalıdır” diye konuştu.      AKP’nin Türkiye ve Ortadoğu politikalarına dikkat çeken Arslan, “AKP, Kürt varlığına tahammül edemiyor. Kürtlerin bin bir emekle elde ettiği belediyelere, Kürtlerin iradesine kayyum atamıştır. 31 Mart’ta yenilmesine rağmen 19 Ağustos’ta tekrardan Kürtlerin iradesi hedef alınmıştır. Türkiye’de Kürt siyasi parti, kurumlarının demokratik yollarla elde ettiği kazanımlara tahammül etmiyor. Bu hakları her fırsatta çiğnediğini göstermiştir. Parlamento ve seçimler işlevsiz bırakılmıştır. Kazanımlar AKP’nin yargısıyla ortadan kaldırılıyor. Kanunlar ve yasalar, Saray’da Cumhurbaşkanı ve şürekâsının aldığı kararlar ile tüm topluma dayatılıyor. Bizler, bu sorunların çözümü için her alanda demokratik yollarla mücadelemizi yürüteceğiz. Siyasi partimiz başta olmak üzere demokratik kurumlar çalıştırılmıyor, engelleniyor. Başta HDP ve DBP olmak üzere Kürt partilerinin etrafını sararak parti çalışanlarımız engelleniyor. Kürtlerin geliştirdiği strateji AKP’nin o koltukta rahat rahat oturmayacağını gösterdi. Bundan kaynaklı tüm kurumlarımız kapatılmaya ve işlevsiz bırakılmaya çalışıyor. AKP bu tür antidemokratik uygulamaları ne kadar dayatırsa dayatsın demokrasinin gelişmesi için bizler görev ve sorumluluklarımızı yerine getireceğiz. Türkiye’de faşizme karşı ortak bir demokrasi cephesiyle cevap verilir. Kürt kurumları işlevsiz bırakılarak faşizm ile mücadele edilemez” diye belirtti.     ‘SORUMLULUKLARIMIZI YERİNE GETİRECEĞİZ’   17 Ekim’de yapılan Merkez Yürütme Kurulu’nda 5’inci Olağan Genel Kurulu’na gitme kararı aldıklarını belirten Arslan, bu kongreyi de Ankara’da 30 Kasım tarihinde gerçekleştireceklerini ifade etti. Türkiye’de bugün demokratik siyaset mücadelesi veren yapılarına dönük ağır saldırılara karşı demokratik siyaseti büyütmek adına bazı alanlardan çekildiklerini aktaran Arslan, şunları söyledi: “Her alanda halkımızın öncülüğünü yapmaya, Kürt sorunun demokratik sorunun çözümü için sözümüzü söyleyeceğiz. Türkiye’de demokrasisini, özgürlüklerin, insan haklarının gelişmesi için artık AKP’nin gitmesi gerekir. Antidemokratik uygulamaların sonlanması için Demokratik Ulus perspektifi ışığında demokrasi ve özgürlük mücadelemizi sürdüreceğiz. Halka karşı sorumluluklarımızı yerine getireceğiz.”