Buldan: Tecrit kaldırılsın, hasta tutuklular bırakılsın 2020-02-08 12:54:34 DİYARBAKIR - MED TUHAD-FED kongresinde konuşan HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, İmralı'daki tecride vurgu yaparak, "Tecrit insanlık suçudur. Türkiye cezaevlerinde, tutuklu ve hükümlülerin aileleri ve avukatları için yasa ne ise Sayın Öcalan için de odur" dedi.  MED Tutuklu ve Hükümlü Aileleri Hukuki ve Dayanışma Dernekleri Federasyonu (MED TUHAD-FED), “Tecrite hayır siyasi tutsaklara özgürlük” şiarıyla 1’inci Olağan Kongresi gerçekleştirdi. Diyarbakır Sur’da bir otelde yapılan kongreye, Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanlık Divanı üyeleri, Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eş Genel Başkanı Keskin Bayındır ile siyasi parti ve sivil toplum örgütü temsilcileri katıldı. PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecride dikkat çekilen kongrede, sık sık “Tecride hayır Öcalan’a özgürlük”, “Selam selam Öcalan’a bin selam”, “Be serok Jiyan nabe” sloganı atıldı.    ‘KOMPLO HALA DEVAM EDİYOR’   Divan üyelerinin seçimi ardında kongre, özgürlük ve demokratik mücadelesinde yaşamını yitirenler anısına yapılan saygı duruşuyla başladı. Kongrenin açılış konuşmasını MED TUHAD-FED üyesi Leyla Ayaz, cezaevinde yaşanan hak ihlalleri ve hasta tutukluların durumuna değinerek, “12 Eylül’de cezaevlerinde nasıl bir baskı varsa, bugün de aynı baskı devam ediyor. Bu durumu Meclis’teki partiler gündemine almalı ve yasal düzenlemeler yapmalıdır” şeklinde konuştu.    MED TUHAD-FED İstanbul Şubesi adına konuşan Mehmet Temizyüz, PKK Lideri Öcalan’ın uluslararası komplo sonucu 15 Şubat’ta Türkiye’ye getirildiğini hatırlatarak, “Sayın Öcalan’a Şubat ayında komplo yapıldı. Sayın Öcalan üzerindeki komplo, hala devam ediyor. Komplo kırılmayana kadar ne Ortadoğu ne Kürt halkı özgür olmaz” dedi. Siyasi partiler, yazar, aydın ve akademisyenlere çağrıda bulunan Temizyüz, “Tutuklu ailelerin yanında durun ve tecridin kırılması için de mücadele edin” diye konuştu.    ‘TEDBİRSİZLİK, BU ÜLKENİN İKTİDARINDADIR’   HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, gündeme dair değerlendirmelerde bulundu. Konuşmasına Elazığ-Malatya’da yaşanan depremde, İstanbul’daki uçak kazasında, Van’daki çığ felaketinde yaşamını yitirenlerin ailelerine baş sağlığı dileğinde bulunarak başlayan Buldan, “Bu yaşananlar, tedbirsizliğin az olduğu Türkiye’de, her an bu felaketler ile karşı karşıya kalabileceğimizi bilmemize, rağmen tedbir alınmıyor. Tedbirsizlik,  bu ülkenin iktidarındadır” dedi.    ‘BÖYLESİ BİR DÖNEMDE KONGRE ÖNEMLİDİR’   Kongrenin önemine değinen Buldan, “Yaşanan bu acılar, insanlarımızın yüreğinde derin izler bırakıyor. Bugün burada tutuklu ailelerimizin kurduğu ailelerin kongresini gerçekleştiriyoruz. Türkiye’de cezaevlerinde çokça insanımızın olduğu, binlerce insanın haksız ve hukuksuz şekilde tutulduğu ve hak ihlallerinin çokça olduğu bir dönemde böylesi bir kongrenin yapılması önemlidir. Cezaevlerinde binlerce arkadaşımız yaşamını yitirdi. 12 Eylül vahşetini yaşayan başta Diyarbakır Cezaevi’nde yaşamını yitiren bütün insanlarımızı rahmetle ve minnetle anarken, ailelere de baş sağılığı diliyorum” dedi.    ‘REHİNE TUTMAK AKP’NİN GÖREVİ’   Binlerce siyasetçinin cezaevinde tutulduğunu dile getiren Buldan, “Demokrasi ve özgürlük mücadelesi veren, kadın cinsi mücadelesini büyüten, muhalif kim varsa bugün cezaevlerindedir. Biz biliyoruz ki cezaevleri yoluyla bu insanlar etkisiz hale getirilmeye çalışılıyor. Bu topraklar, insanlık dışı uygulamalara tanıklık etti. En fazla acı ve bedeller cezaevlerinde ödeniyor. Bugün, en yüksek doluluk oranlarının olduğu bir dönemi yaşıyoruz. Cumhuriyet tarihi boyunca cezaevlerinde hiçbir zaman bu kadar doluluk oranına rastlanmadı. Çünkü hak iddia eden, barışı ifade eden, demokrasi ve özgürlüğü talep eden, ağzını açan herkesin, AKP’yi eleştiren herkesin, hak talep eden herkesin, cezaevlerinde rehin tutulduğu biliyoruz. Binlerce arkadaşımız haksız ve hukuksuz bir şekilde cezaevinde. İnsanları rehine olarak tutmak, AKP’nin görevi olmuştur. AKP hükümetinden yaptıklarına bakarken, başta Kürt halkı olmak üzere topluma dayattıklarını bakarken, ilk önce önümüze koyacağımız resim cezaevi resmidir” diye konuştu.    ‘KATİLLER DIŞARIDA’   Kürt düşmanlığı politikalarının cezaevlerinin dolmasına neden olduğunu ifade eden Buldan, “Suçsuz binlerce yoldaşımız var. Suçlular, dışarda yaşarken içeride olan arkadaşlarımız, çocuklarımız cezaevlerinde tutuluyor. Siyasetçisinden normal vatandaşına, parti yöneticisinden normal bir vatandaşımızdan bahsediyoruz. Halkın irade olarak seçtiği Demirtaş, Kışanak, ben Kürdüm, dilini ve kültürünü isteyen binlerce insanımızdan bahsediyoruz. Siyasi olarak, rehine olarak tutulan arkadaşlarımızın tek bir suçunun olmadığını biliyoruz. Bu ülkede Kürt düşmanlığı üzerinde yürütülen bu anlayış, buna sebep oldu. Suçlular dışarıda gezerken, 34 insanımızın Roboski’de yaşamını yitirdi, katilleri dışarıda. Berkin Elvan, Uğur Kaymaz, Ceylan Önkolların katilleri dışarıda gezerken, Suruç katliamı, Ankara Gar katliamı, 17 bin faili meçhulü gerçekleştirenler dışarıda iken, özgürlük, demokrasi isteyenler içeride. Kürt halkına ve Türkiye toplumuna uygulanan düşmanlıktır. Bunun başka bir adı yoktur. İçerideki her yoldaşımız, bu ülkenin geleceği ve barışı, demokratik bir ülkeye kavuşması için mücadele veren ve düşüncelerine ifade ettiklerinden dolayı cezaevindedirler. Hiçbiri bıçak, silah kullanmamıştır ve insan öldürmemiş, insan öldürenler ve acılar yaşatanlar dışarda, bizim insanlarımızın içeride olması kabul edilebilir değildir. Alınacak kongre kararları cezaevindeki binlerce arkadaşımızı ilgilendirecektir” diye belirtti.   TECRİT 21 YILDIR SÜRÜYOR   PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecride değinen Buldan, konuşmasını şöyle sürdürdü:  “21 yıldır Sayın Öcalan mutlak bir tecritle karşı karşıya kaldı. En son yapılan görüşmeler, siyasi heyet olarak 5 Nisan 2015, avukatlar ile 7 Ağustos 2019, aileler ise 12 Ağustos 2019’da görüştü. Bu tarihten sonra herhangi bir görüşme gerçekleşmedi. Tecrit her anlamıyla kullanılmıştır. İlk defa görmüyoruz, tam 21 yıldır tecrit içerisinde tecrit yaşanmıştır. Bu ülkeyi yönetenler, işlerine geldiği zaman siyasetçileri ve avukatları gönderiyor, işine gelmediği zaman da bu görüşmeleri bitiren AKP anlayışı önümüzde duruyor. 21 yıldır hep aynı şeyi sürüyor.   DEMOKRASİ VE ÖZGÜRLÜĞE İHTİYAC VAR   Sayın Öcalan, barışa her zaman katkı sağlamıştır. Ortadoğu’nun barış rüzgarına kapılması için her türlü çabayı sarf etmiştir. Bu ülkeyi yönetenler, kendi iktidarları korumaya adına her türlü görüşmeyi engellemiştir. Sayın Öcalan ile yaptığımız son görüşmede, bize ‘Buraya son gelişiniz olabilir. Çünkü, bu ülkeyi yönetenler bu görüşmelerin tamamına ermesini istemiyor, koltuklarını barış adına feda etmeyecekler’ dedi. Oysa bu ülkenin özgürlüğe, demokrasiye ihtiyacı var.    TÜRKİYE TECRİT ALTINDADIR   Tecrit insanlık suçudur. Türkiye cezaevlerinde, tutuklu ve hükümlülerin aileleri ve avukatları için yasa ne ise Sayın Öcalan için de odur. Bu yasaları yok saymak, engellemek kabul edilebilir bir durum değildir. Tecridin kaldırılması için insanlar 200 gün boyunca açlık grevine yatırdı. Başta Leyla Güven olmak üzere hem cezaevlerinde hem dışarıda insanlar bedenlerini açlığa yatırdı. ‘Bu tecridi kabul etmiyoruz’ dediler. Elbette ki, tecrit insanlık suçudur asla kabul edilir bir yöntem değildir. Tecridin bir an önce kaldırılması, Sayın Öcalan’la aile ve avukat görüşmesini bir kez daha talep ediyoruz. Tecrit, Sayın Öcalan ile sınırlı kalmamış,  cezaevlerine sirayet etmiş, topluma yayılmıştı. Tüm Türkiye tecrit altındadır.”    ‘HASTA TUTUKLULAR BİR AN ÖNCE BIRAKILMALIDIR’   Cezaevlerindeki hasta tutuklu ve hükümlülerin durumuna dikkat çeken Buldan, şunları söyledi: “Bugün kendi yaşamını idame ettirmeyecek yüzlerce hasta tutuklu var. Barış süreci görüşmelerinde Sayın Öcalan için olmazsa olmaz konulardan biriydi. Sayın Öcalan, ‘Hiç zaman kaybetmeden hasta tutuklular bırakılmalıdır’ dedi.  Hükümet yetkilerine aktardığımız zaman en kısa zamanda ‘bırakacağız’ demişlerdi, ancak hala bugün içerideler, yaşamını yitiriyorlar, hükümet ancak bunu seyretmekle kalıyor. Bütün bunları, ifade ederken aslında cezaevleri bir bütün olarak binlerce hak ihlalinin yaşandığı yer olarak görmeliyiz. Kadın tutsaklar, zorla çıplak aramasından her türlü hak ihlali yaşanıyor cezaevlerinde. Türkiye’de yaşanan hak ihlaller, bizim sorunumuzdur ve ilgilenmeliyiz. Cezaevlerinde olan tüm insanların özgürlüğüne kavuşmasını talep ediyoruz. Üzerimize düşen sorumluluğu sözünün bir kez daha veriyoruz. Bu kongrenin cezaevlerinde yaşanan arkadaşlarımız, özgürlüğüne kavuşmasına temenni ediyor, hepinizi sevgiyle selamlıyoruz.”   ‘ÖZGÜRLÜK TECRİDİN KALDIRILMASIYLA OLUR’   Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eş Başkanlık Divanı üyesi ve HDP Diyarbakır Milletvekili Musa Farisoğulları, Öcalan’a yönelik geliştirilen uluslararası komplonun 21 yılına girdiğini belirterek, “Bu komplo Sayın Öcalan’a yapıldı. Komploculara lanetliyoruz, kınıyoruz. Komplo gerçekleşti, ancak Sayın Öcalan’ın fikir ve düşünceleri dünyaya yayıldı. Başta Ortadoğu olmak üzere dünyada Sayın Öcalan’ın fikirleri maya tuttu. Teslimiyet ihanete, direniş özgürlüğe götürür. Kürt halkı ve kurumları, tecridin kırılması için mücadele etmeliyiz. AKP-MHP faşist iktidarından bir beklentimiz yoktur. Kendi öz gücümüzle bu tecridi kırmalıyız. Direnişle ancak amaçlarımıza ulaşırız. Halkımızın özgürlüğü ve Türkiye’nin demokratikleşmesi tecride bağlıdır. Tecrit kırılmayana kadar bunlar da gerçekleşmez. Sayın Öcalan tek tecrit edilmiyor, Kürt halkının özgürlüğü, Ortadoğu halkının özgürlüğü, Türkiye’nin demokratikleşmesi de tecrit ediliyor” ifadelerini kullandı.     Diyarbakır MED TUHAD-FED üyesi Yusuf Çakas, cezaevlerindeki tutuklu ve hükümlülerin kongreyi selamladıklarını söyleyerek, “Zindanları doğru temelde anlamak gerekiyor. Sevk adı altında tutsaklar uzak yerlere sevk ediliyor. Bu da tecridin bir devamıdır. Tek başına yaşamlarına idame ettirememesine rağmen cezaevlerinde çok sayıda arkadaşımız var. Bir an önce serbest bırakılmalıdır” çağrısında bulundu.    Gidilen seçimde MED-TUHAD-FED’in onursal başkanlığına Hava Özcan seçildi. MED-TUHAD-FED’in eşbaşkanlığına ise Mehmet Temizyüz ve Elif Haran seçildi.