HDP'de hedef iktidarı dağıtan demokratik siyaseti örmek 2020-02-28 09:01:07 ANKARA - HDP’nin yeni Parti Meclisi’nde yer alan isimler, partilerinin yeni dönem misyonunun “geniş demokrasi ittifakının koşullarını oluşturmak” olacağını ifade etti. AKP’den sonrasını HDP’nin kuracağını söyleyen PM üyeleri, HDP’nin "iktidarı dağıtan bir siyaseti öreceğini” vurguladı.   Halkların Demokratik Partisi (HDP), 4. Olağan Büyük Kongresi’ni geçtiğimiz Pazar günü gerçekleştirdi. Karşılarına başka isimlerin çıkmadığı kongrede Eş Genel Başkanlık görevi delegelerin oyları ile Pervin Buldan ve Mithat Sancar’a verildi. En büyük değişim ise, partinin en önemli karar organı olan Parti Meclisi’nde (PM) yaşandı. 100 kişilik PM listesindeki 80 isim değişti.   Önümüzdeki Pazartesi günü toplanacak olan PM, yeni dönem kurullarını kongre sürecinde ifadesini bulan doğrultuda belirleyecek.   PM listesinde yer alan partinin yeni yüzlerinden Sosyolog Veli Saçılık, Akademisyen Nejla Kurul ve Avukat Şaziye Köse gibi isimlerin yanı sıra milletvekili iken tutuklanıp, serbest bırakılmasının akabinde listeye giren Ferhat Encu ile HDP’nin yeni misyonunu, izlenecek politikaları ve bu yönlü atılacak atımları konuştuk.   Üzerinde durduğumuz ilk başlık, son birkaç yıldır ağır biçimde maruz kalınıp, partililerin Ankara’ya gelişlerinin bile önüne geçmek için başvurulan engellemelerle kendisini gösteren baskılara ve kuşatmaya rağmen kongrede yansımasını bulan havaydı.    Nejla Kurul, bu havayı “Gözlerimizin önündeki fotoğraf bir demokrasi şölenini çağrıştırıyordu. Kongre bütünüyle bir başka Türkiye imgelimini anlatıyordu. Çoğulcu bir Türkiye, çok dilli bir coğrafya, mücadele ile kazanılmış özgürlük ve dayanışmanın gücü. Görülüyordu ki yaşamın akışı engellenemiyor” ifadeleriyle tanımladı.   Kongrede açığa çıkan bu ruhu, Fransız ressam Eugene Delacrox'in 1830 Fransası ile ilgili ünlü ‘Halka yol gösteren özgürlük’ tablosuna benzeten Şaziye Köse’ye göre ise, bu hava 31 Mart yerel seçimleri ve İstanbul yerel seçimlerinde “karanlığın bir ucunun yırtılmasında” büyük rol oynadı.    Şimdi daha meşakkatli bir görevle yüz yüze olduklarını belirterek, bu görevi “İddialarımızın arkasını doldurma ve gerçek kılma” olarak ifade eden Köse, HDP’nin yeni dönemde izleyeceği politikalara işaret etti.    ‘ÜLKEYİ YÖNETMEYE ADAYIZ’   Kongrede öne çıkan önemli mesajlardan biri, HDP’nin artık muhalefet-iktidar denklemine hapsolmayacağı ve ülkeyi yönetmeye aday olduğuydu.    Ferhat Encu, HDP’nin yeni dönemde savaş politikalarından vazgeçmeyeceklerini belirttiği AKP-MHP blokunu iktidardan indirmek için politika üreteceğini söyledi. Encu, “HDP artık yönetmeyi odaklayan, yönetim ortaklığını düşünen bir yerde duracak ve buna yönelik siyaset üretecek” dedi.    “Eğer siyasi partiyseniz, ülke yönetimine aday olmak zorundasınız” diyen Veli Saçılık da, HDP’nin ülkenin gidişatını değiştirecek programını iddialı şekilde ortaya koyacağını vurguluyor.  Saçılık’ın, HDP’nin bu iddiasını hayalci bulan kimi çevrelere yanıtı ise şöyle: “Buna inanmıyorsanız parti kurmamanız gerekir. Devlet şu anda bütün kurumları ile çöküyor, AKP devleti ele geçirdi, kendisi çürüdü ve devletin o geleneksel olan bütün aygıtlarını da işlemez hale getirdi. Çöküşle birlikte, AKP sonrasını kuracak olan parti HDP olabilir. Burada HDP her şey değildir ama HDP’ye inanan kitleler bu ülkenin esas dinamiğidir. Demokrasi insanların tamamının özgür olduğu ortamdadır. Bunu programında tarif eden ve bununla kalmayıp farklı kesimleri tek çatı altında birleştiren HDP’dir. HDP, iktidar da olabilir, iktidara  yürüyebilir.”   AKP SONRASI DÖNEME HAZIRLIK   HDP’nin bu yönlü hedefinin AKP sonrası döneme işaret etmesi nedeniyle PM üyelerine AKP’nin kısa sürede iktidardan düşmesi ve erken seçim gitme ihtimalini de sorduk.    Encu, “Şüphesiz AKP sonrası döneme politik ve örgütsel olarak hazırlanmalıyız. AKP gerileme dönemine girdi, ömrünü tüketti. AKP’siz bir Türkiye olacak ve ona göre bir pozisyon alınmalıdır. AKP sonrasında bizler kendimizi nerede konumlandıracağımızı, sorunlara nasıl çözüm üretip, hayata geçireceğimizi belirlememiz gerekiyor” diye konuştu.   “Bir makina (AKP) bozuk da olsa çalışır” diyen Kurul ise, ileriki dönemde kendiliğinden bir seçim gelmeyeceğini, muhalefetin bu konuda çalışma yürütmesi gerektiğinin altını çizdi. Kurul, “Seçimi gerektiren koşullar kamuoyuna iyi anlatılırsa erken seçim seçeneği gelir. Kaybetmekte olan bir iktidar seçim istemez" diye de ekledi.   Kurul, “Makinenin farklı bir biçimde ele alınabilmesi, farklı bağlantıları ve karşılaşmaları ortaya koyan farklı siyasal bir anlayışın ortaya çıkmış olması gerekir. İktidar bloku karşısında bir demokrasi ittifakının oluşması, bu farklı kesimlerin karşılaşmalarıyla mümkündür” dedi.   DEMOKRASİ İTTİFAKI   Yeni Parti Meclisi’nden en büyük beklentilerinden biri de demokrasi ittifakının güçlendirilmesi. PM’ye katılmadan önce Demokrasi İçin Birlik Haraketi içerisinde çalışmalar yürüten Kurul, HDP’nin demokrasiye radikal bir anlam yüklediği için yan yana gelişleri büyütme potansiyelinin yüksek olduğunu ifade etti.    Bu noktada “HDP’nin bu dönem misyonu bence kendinden, kendi deneyimlerinden başlayarak en geniş demokrasi ittifakının koşullarını oluşturmaya çalışmak olmalı” önerisinde bulunan Kurul, şunları ifade etti: “Karşımızda bir iktidar bloku varsa karşısında bir demokrasi blokunun oluşması elzemdir. HDP bunun önemli ayaklarından birisi. Ana muhalefet partisi CHP, yanı sıra İYİ Parti ve Saadet Partisi’de eklenirse, bu blokun büyümesi ve AKP tabanındaki insanların da düşlerinde ve imgelerinde iktidar olarak onları görebilmesiyle bütünleşmesi lazım. Bu yüzden önümüzdeki sürecin sahici bir demokrasi süreci olacağını düşünüyorum. Bu yüzden HDP’ye dahil oldum.”  Ferhat Encu de, yerel seçimler dönemindeki ittifak politikalarına işaret ederek, “Kazandıran ve kaybettiren anlayıştan vazgeçeceğiz. Herkesin bunu bilmesi gerekiyor. Bu bir taktiksel yaklaşımdı. Artık aynı zamanda kazanan bir yerde olacağız. Bizlerle ilkeler üzerinden ittifaka girmek isteyen kim olursa olsun, bizi reddetmeyen yerde duran, bize saygı gösteren tüm anlayışlarla birlikte iktidara karşı bir örgütlemeyi gerçekleştireceğiz” dedi.   Encu, bu konuda sadece siyasi partileri değil, toplumun farklı kesimlerini oluşturanların ve farklı düşünenlerin de içinde olacağı “Türkiye halkları” ile bir ittifaktan bahsettiklerinin altını çiziyor. Köse ise, faturası halklara ödetilmeye çalışılan ekonomik kriz ve savaş sürecinde HDP’nin vereceği cevapların ve iddialarının Demokrasi İttifakı’nın genişletilmesinde anahtar olacağı görüşünde.   KÜRT SORUNU: ÇAĞRIMIZ AKP’YE DEĞİL   HDP’nin ülke yönetimine adaylık söylemi aynı zamanda Kürt sorununun çözümüyle de yakından ilgili. Encu, HDP’nin içerisinde yer alacağı demokratik bir yönetimin Kürt sorununa çözüm üretebileceğini belirtti. Partisinin AKP’yi 2013-2015 pozisyonuna getirme iddiası olmadığını vurgulayan Encu, “AKP’deki anlayış Kürt sorununu çözebilecek kapasitede değil” dedi. Encu, öyle ki Kongre’deki ‘Dolmabahçe Mutabakatına dönün’ çağlarının AKP’ye değil, PKK Lideri Öcalan’ın geçtiğimiz yıl işaret ettiği “rasyonel devlet aklına” yönelik olduğunu vurguladı.    Encu, “Sadece Kürtler değil, aydınlar, yazarlar vs. Kürt sorununda söz söyleyen herkesin söylediği gibi, İmralı’nın kapısının açılmadığı sürece toplumsal barıştan söz etmek gerçekçi değildir. Sayın Öcalan’ın özgürlük koşullarının yaratılması gerekiyor. Söz söyleyebileceği, hareket edebileceği çözüm koşullarının yaratılması, toplumla buluşabileceği bir zemin gerekiyor. Çünkü sorunu nitelendiren, çözüm perspektifi sunan sayın Öcalan’dır” diyerek, bu çerçevede İmralı’daki tecridin kırılması için HDP’nin yeni dönemde daha fazla mücadele içinde olacağını kaydetti.   HDP’den doğru Kürt sorununa dair yapılan çözüm çağrılarına hükümet nezdinde verilen yanıt ‘şiddetle ve terörle aranıza mesafe koyun’ yaklaşımı oldu. Saçılık’ın bu yaklaşıma yanıtı şöyle: “Biz şiddet deyince devlet anlarız. Örgüt şiddeti ile devlet şiddeti aynı düzlemde ele alamayız. Çözümsüzlüğün kaynağı devlettir. Dolayısıyla devlet şiddetini esas hedef almadan kişilerin, örgütlerin yaptığı şiddet üzerinden siyaset üretemeyiz. HDP zaten terör ile arasına mesafe koymuş durumdadır; AKP ile görüşmüyor. Çatışmalarda asker öldüğünde HDP Genel Merkezi’nde herkes sevinip halay mı çekiyor? HDP savaşın lafla değil, herkesin eşit halkları sahip olarak bitmesini istiyor.”  Yine ‘Kürt sorunu’ olarak adlandırılsa da ortada Kürtlerin değil, Türklerin sorunu olduğunu belirten Saçılık, Türklerin kafalarında bu sorunu çözmek zorunda olduğunu ve Kürt halkının eşitliğine herkesin ikna olması gerektiğini kaydetti.   PARTİYE YÖNELİK ALGILAR   HDP’ye yönelik eleştirilerin için Kürt kentlerinde “Türk partisi”, Batı’da ise “Kürt partisi” olmakla eleştiriliyor. Yeni dönemdeki görevleri arasında bu algıyı kırmanın da olduğunu söyleyen Encu, ‘Türkiyelileşme’nin ‘Kürt’ten vazgeçiyoruz’ anlamı taşımadığını ifade eti.   “Biz Türkleşeceğiz demiyoruz. Tam tersi biz Kürdistan’daki mücadeleyi Türkiye’nin batısında bulunan halklarla bütünleştirip, genel bir mücadeleye dönüştüren bir yerdeyiz” diyen Encu, bununla birlikte bu algıyı besleyen eksikleri “HDP siyasetinde, kadrosunda çok fazla Kürtçeyi kullanamayan, siyaset diline dönüştüremeyen bir yerdeyiz. Dolayısıyla Kürtçeyi esas siyaset diline dönüştürmediğimizde özellikle yerelde halkımızla Türkçe konuştuğumuz da algılar oluşuyor. Bizlerin buna çok dikkat etmesi gerekir” sözleriyle dile getirdi.   Saçılık ise, “Hitap ettiği kitle ile örgütlülüğü arasında bir uçurum var. Bu dönemde bu uçurumu ortadan kaldırmamız gerek" ifadeleriyle HDP’nin genişleme sorununa işaret etti. Saçılık, “Kürtler Türkleşmesin, Türkler Kürtleşmesin, Aleviler Sunnileşmesin, Sunniler Alevileşmesin. Halklar birbirinin farklılıklarına saygı duysun. Parti içinde de bunu savunacağım. Hevallerle, yoldaşlar ortak platformda mücadele etmeli” dedi.   ÖRGÜTLENME MODELİ   Örgütlenme alanının geliştirilmesi için “gri alanlar” yaratılması gerektiğini ifade eden Saçılık, şu önerilerde bulundu: “HDP’nin direk kendi örgütü, parti örgütü değil de demokratik kitle örgütlerine ve o alanda örgütlenebileceği sivil alanlar yaratabilmeli. İçerisinde HDP’lilerin olduğu ama HDP’lilerden ibare olmayan sivil oluşumlar olmalı. Biz seçim zamanında bu tür örgütlenmelerin kitle içerisinde ne kadar etkili olduğunu gördük. Kooperatifler olabilir, çevre ekolojik örgütlenmeler ola bilir. Alanda meşruiyet yaratmanın en iyi araçlarından biri olabilir. Kendisini anlatmanın en iyi yolu bu olabilir. Gri alanlar yaratabildiğimiz zaman giremediği alanlarda mutlaka kendini anlatabileceğin fırsatı yakalıyorsun.”   HDP’nin daha fazla örgütlenmesi ve karar alma süreçlerinin daha demokratik olması konusunda, Halkların Demokratik Kongresi’nin (HDK) bileşeni olma özelliğine işaret ediliyor.    Encu, HDK ve DTK’nin geliştirilmesi ve topluma sirayet etmesinin HDP’nin önünü açacağı düşüncesinde. Kurul ise, “HDK’deki pek çok politik öznenin HDP içinde yer almak istediğini ve kongre/meclis alanlarının yavaş yavaş boşaldığını gözlemledik. Aynı adı paylaştığın bir yapı, kongre ve parti, ‘arka bahçe’ nitelemesine neden oluyor. Kongre yapılanmasını belli sürelerle yapabilmek ama onun dışında çoğalmış dernek, platform, sendika çok sayıda yapının mahallelerde tek tek insanlarla iletişimde olarak bir meclisleşme çalışması içerisinde olmak gerekir. Kongrenin güçlendirilmesi için meclisleşme çalışmaları yapılmalı” diye konuştu.   YENİ DÖNEMDE BİLEŞENLERİN ROLÜ   HDP içerisindeki her bileşenin kendi rolünü oymasının örgütlülük alanını geliştireceğini söyleyen Saçılık da, şöyle konuştu: “Kürt siyaseti ne kadar demokratik ve eşit davranırsa davransın güçsüzlüğünden dolayı sosyalistlerin kendini ifade edememe durumu var. Türkiye sosyalist hareketi, emekçiler ile bağını kurmalıdır. HDP içerisindeki bu güçler dengesini sağlıklı hale getirmenin yolu bu iddiaların gerçekçi bir boyuta taşınmasıyla sağlanır. İşçi sınıfının partisi diyorsak asgari bir şekilde o işçi sınıfının taleplerini görmeli ve politikalar üretebilmelidir. Cılız bağı aşmamız lazım ve bunu aşmak için elimizde her türlü olanak var; yoksulluk, açlık. Kitlelere sadece şovenizm verilmiş. Şovenizmi kırabilecek siyaseti geliştirebiliriz.”   Bu konuda HDP’nin daha fazla içselleştirilmesi gerektiğini vurgulayan Encu, “HDP’de bir çatı partisi olarak içinde yer alınabilir ancak daha fazla HDP’yi içselleştiren, kendi evi olarak gören bir yerde de durulmalıdır. Mücadele böyle daha güçlü olur. Sol, sosyalist kesimlerin bizden daha fazla Kürt sorununa eğilen bir yerde durması gerekir. Daha çok o sorunu onların dillendirmesi gerekiyor.  Biz, Kürt temsilcileri olarak da diğer bileşenlere daha fazla değinen bir noktada durmalıyız. Bizim temel sorunumuz sokaklara inmeme, halkla çok fazla buluşamama, halktan kopukluk yaşamıdır. Toplumun da bu yönde eleştirileri vardı ve bunun ortadan kaldırılması gerekiyor” ifadelerini kullandı.   MOR ÇİZGİ   HDP kuruluşundan bu yana “kadın partisi” özelliği ile de öne çıkıyor ve bu durum Kongre’de “mor çizgi” söylemi ile sıklıkla vurgulandı. Kurul, partiye rengini veren bu özelliğe ilişkin “HDP’nin önümüzdeki dönem farklı toplumsal kesimlerden kadınlarla karşılaşması gerekiyor. HDP’de oldukça güçlü kadın imgeleri var. Bunun HDP üzerinde baskıların artması ile de ilişkisi var kuşkusuz. Kadınların siyasal alanda varoluşları arttıkça, kadın olmaktan, LGBTİ birey olmaktan kaynaklanan sorunlarını sakin bir biçimde konuşabilme olanağı çoğaldıkça yani demokrasi deneyimimiz derinleştikçe, hep birlikte siyaset yapabileceğiz” diyor.   Kurul, “Eşbaşkanlık sisteminde kadınlar ve erkeklerin birlikte çalışabilmeleri, sahip oldukları güç ve yetkileri birlikte artırabilmenin olanaklarını kurabilmeleri gerekli. HDP siyaseti, iktidarlaşmayı değil, iktidarı dağıtan bir siyaseti örmeli” diye ekledi.   MA / Berivan Altan - Deniz Nazlım